15 Ekim 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

15 Ekim 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Teşrinievvel 1931 TOPRAK TELİ Radyonun, malumu ihsanı- nız ola, ki bir toprağ teli tabir pi edilen bir teli vardır. Yeni zenginler- den Filân bey bir radyo almıştı. Radyosunu evine kendi kurdu, fa- kat nedense rad- yonun. bir türlü sesi çıkmıyordu. Olacak gibi değildi, oFilân Ley bir mühen- dis çağırdı. Mü- hendis radyoya muayene elti, fa- kat işlemesi lâ- zımdı. Filân beye: — Toprak teli- ni nereye göm- dünüz bir gör- sem,» dedi. Filân bey bal- kondaki bir çi- çek saksısını işa- ret etti: — İşte, bunun içinde.. Sıcakları soğuklar takip eder! NASİHAT Kumarbazdı. rar ği Kumarbazdı amma, aynı za- manda da kâğıt çalardı. Nihayet günün birinde o foyası meydana çıktı. Kumarda kâğut çalan bazların akıbeti böyledir, Günün birinde eleverirler, rezil olurlar. Bir gün, bir apartımanda, kumar- yakayı kâğıt çalarken yakalandı. Tut- tular pencereden aşağı atlılar. Bir arkadaşına dert yandı : — Ne yapıyım? dedi. Arkadaşı dü: — Ne yapa- caksın, bundan sonra alt katlar- gül- da oyna | Sıra benim Vaka vaktiyle Arnavutlukta bir berber dükkânında cereyan et- miştir. Berber bir müşteriyi traş eder- ken üç kişi, Elbasanlı Hasan, Debreli Hüseyin, Yanyalı Fazıl sıra bekliyorlardı. Berber elindeki isi sordu: — Sıra kimin? Elbasanlı ile Debreli yerlerin- den fırladılar: — Benim. — Benim. Bunun üzerine ikisi birden tabancaları çıkardılar, ateş ettiler. bitirince İkisi de kanrevan içinde yere yuvarlandılar. Yanyalı yerinden kalktı, traş koltuğuna oturdu: — Benim! Korkak M... Bey çok korkaktı, gece karşıdan kendi gölgesini görse, gölge olduğunu bildiği halde titremeğe başlar bir adım daha yürümeğe dizlerinde mecal kal- mazdı.. Bir gün: —Canım, dedim, insan biç kendi gölgesinden de korkar mı?.. Sen üzerine doğru gidersin, gölge uzaklaşır, — İyi amma dedi, ya gölge benim ne yapacağımı anlar da üze- rine doğru gelirse.. M————— BAR Kapıdan şöyle baktım, Bir uğultu taşıyor.. O anda işi çaktım; El âlem oynaşıyor.. a Karşıma geçmiş şimdi; Bir kadın sırnaşıyor.. Hem ne güzel bir şeydi, Gözlerim kamaşıyor.. Dünyanın hâline bak, Zevk içinde yaşıyor. Benim gibi bir bunak Bu işlere şaşıyor.. Kış düşüncesi Yazan H. Adnan Karların mevsimi rüzgârın kini, Sen acı âlemin bozma rengini, İdim, ismen Dağlara türkünü sen de söyle geç! | Bizlere aldırış etme, şöyle Mendil | — Ayda üç yüz lira kazanı- yorum. — Kızım bu para ile ne yap- | sın ?.. Üç yüz lira onun mendil | lerine yetişmez. Müzmin nezli — Canım ne yapıyorsun? | — Doktor ilâcı içmeden evvel | çalkala demişti, unuttum... YAŞ Malikeme- de şahit o- larak dinle- niyordu. Reis sordu: — Kaç ya- gındasım2? — Otuz — Kaç se neden bari. ŞAHSEN Lokanta - nın gedikli müşterilerin- den bir Zat garsona Sor- dü: — Mehmet bey — geldi mi? — Bilmem — Nasıl bilmezsin yahu her gün burada yemek yer. — Kendi- sini şahsen tanırım efen- tanımam, — Otomobille tramvayın ara- sında ne fark vardır? — Bilmem. — Öyleyse tramvaya binelim. Arkadaş! bu kış da tükenmez gücün, Evelden yağlıysa eğer hörgücün; Önünden geçerken sen kömürcünün, Hürmet etl.. Bir selâm ver de öylegeç! Yanlış — Gene mi işsizsin? — Sorma. Geçen müşteri geldi: başımı yıka, dedi. Yanlışlıkla başını — Beyfendi evde Saçlarımı gün bir kes, kesip saçla- Nasıl solur, pencerede gördüre. — İyi ya, oda sizi görmüş. — Oğlum neye saklambaç oynamıyorsun? — Nasıl oynıyayım anne, onun hıçkırığı tuttu. sın, olmak sıcak su İs- şımz efendim, o traş suyu değif, “çayı: nzdi. gene elti YANLIŞ Garson memnun de- gilim. — Neden? ne yapacak- tıraş için edim, bana | “soğuk su getirdin. - Yanlı- var TEKLİF Ge — Benim karım olmı- y n acak mısı- 12? Molla Fenari, kâselisandan, fod- lacı güruhunun serâmedanından, açgözlü bir herifi naşerifti. Her gün eş dost eksik olmasın - hal- kası büyük bir kapının tokmağına el atar, dakkı bape ile: — Selâmün aleyküm! deyip içeri dalar, cübbesini toplar, sini- nin başına çökerdi. Sevdiği yemeklerden bir tanesi de imambayıldı, idi. Birgün, erkence bir dost evinin nünden geçerken baktı vekilharç patlıcan alıyor. Derhal paçaları sıvayıp içeri girdi. Biraz sonra ev sahibine sor- dular: — Patlıcanlar” imabıbayıldi mı olsun, karnıyarık mı? Evsahibi, mollanın imambayıldı sevdiğini bilirdi, kendisi ise zeytinyağlı yemezdi. Bunun için: — Yarısı imambayıldı, yarısı karnıyarık, dedi: Vekilharç emri alıp çıktıktan sonra ev sahibinin üzerine bir fenalık geldi, adamcağız bayıldı. Molla, yelkenkürek, soluğu doğru mutfakta aldı ve ahçıya haykırdı: — Patlıcanların o hepsi imam bayılbı olacak, hepsil.. Hiç — Ben zengin olmak istiyorum. — Peki, farzedelim ki Rothse- hild kadar zengin oldun, ne yapacaksın? — Hiç bir şey yapmıyacağım! DİYORLAR Meclise yaran gelmiş; Kapıyı çal, diyorlar. Hepsi de çok güzelmiş; Birkaç gün kal, diyorlar.. Esmerden bıktım dersem, İşte kumral, diyorlar.. Bekleme artık sersem; Payını al, diyorlar. Bakalım ne düşüyor, Bahtına fal, diyorlar.. Karşımda gülüşüyor; Bana aptal, diyorlar.. iMSET

Bu sayıdan diğer sayfalar: