14 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

14 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Kânunusani 1932 Bu sene ahlâk mükâfatı için iki namzet Hollivut mektupları var: Fay Vray, Mari Bryan Hollivut, bütün tekayyütlere rağmen ahlâksızlığın en ziyade tevessü ettiği memlekettir Hollivut 26 ( Hususi) — Holli- vutta bir ablak cemiyeti vardır. Bu cemiyet na yıldızlarının her hareketini kontrol eder, bu suretle güya bunların ahlaka mugayir bir harekette bulunma- larına mani olmak ister.. Fakat buna rağmen Hollivut dünyada ahlaksızlığın en çok tevessü ettiği bir memlekettir, Bunun bir çok sebepleri vardır. Bir defa buraya dünyanın dört bir. tarafından, sinema yıldızı olarak şöhret kazanmak ve zen- gin olmak emelile binlerce kız f gelir. Bunların içinde ancak bir kaç yüzü iş bulur. Bu bir kaç yüz kız içindende anca. üçü, beşi artist sıfatile angaje edilir, diğerleri figüran olarak ancak karnını doyuracak kadar para “azam. Bu sukutu hayal genç kızları şaşırtır, bunlar pek çabuk kendi- ierini sefahet girdabına kaptırır- lar... Hollivut sokakları açlıktan sararıp osolmuş genç kızlarla doludur. Bu kızlar, karınlarını doyurmak üzere, önlerine çıkacak her hangi bir erkeği takip etme- ğe hazırdırlar... Yapılan tetkikat Hollivuta gelen genç kızların yarısından fazlasının kendilerini sefahat ve sefalete kaptıdıklarını göstermektedir. Kendisine şöyle “böyle bir iş bu- lanlara gelince, bunlar artist sıra- sına girdikleri için derhal şık geyinmek, gibar yerlere girip çıkmak hevesine kapılırlar ve bu- nun için sefahata dalarlar. Büyük yıldızlara gelince, obun- ların arasında, hakiki bir aile hayatı geçiren pek azdır. Ekserisi mütemadiyen evlenip boşanmakla meşğuldür, bu yıldızlar her tarafta tanındıkları için sefahet yerlerine uğramaktan çekinirler. Fakat iz belli etmiyerek bin türlü sefihane o yani (G2 Mari Fay eğlenceler yaparlar. Ara sıra bu kabil vakalar patlak verir, bir müddet gazete sütunlarında me- raklı yazılar yazılır, fakat çok geçmeden mesele kapanır. Yıldız- lar bir müddet ihtiyatlı hareket ettikten sonra yine sefahate dalarlar. Hollivutta kumar ve içki ipti- lâsıda çok ilerlemiştir. £ Şehir baştan başa gizli kumarhaneler, içki yerlerile doludur. Bir çok artistler kazandıkları paraları bu yerlerde bitirirler. Maamafib bu sefahat temayü- lüne kapılmayıp sakin bir hayat geçirenlerde yok değildir. Bunların Briyan | baş kadın rolünü yapan artist Vray arasında en ziyade temayüz eden- leri Fay Vray ile Mary Bryandır. Bu iki genç kız hakikaten hiç bir suretle tenkit edilemiyecek bir tarzda yaşıyorlar. Greta Garbo hakkında bile bir takım dedikodular varken Fay vray ve Mary Briyan hakkında kimse bir söz söyleyemiyor. Bun- lar hakikater kendi alemlerinde dişarıdaki (o görültülü ( hayattan uzak yaşıyorlar. Bu sene Hollivutta bir ahlâk mükâfatı verilmesi mevzuu bahs olmaktadır. Bu mükâfat için en tabii namzet şu iki genç yıldızdır. Yeni bir terbiyevi filim Yeni bir Ufa ilmi filimi, göl ve sularda yaşayan tanımadığımız canlı mevcudatı gösteriyor. Ancak mikroskopla görülebilen bu mah- lükatın hayatı da, kuvvetlinin ye- mesi ile geçinmektedir. Dr. Ulrich K. T. Schulz ve Wolfram Yung- hans'ın ilmi idare ve rejisörlüğü ile çevrilen bu filimde çok ente- resan parçalar vardır. Mikroskop ile alınan sahneleri, Traculein Herta Yülich çevirmiştir. Bu filimin ayrıca “ Çerçeve, denen mükâlemeli bir kısmı da vardır. Renkli bir filim Ufa, uzun tecrübelerden sonra renkli bir terbiyevi filim çevir- İ meğe başlamıştır. Bu filim “Jutta | Klanıt,, mektebinde beden güzel yapılan | liği, ve sıhhat için mubhtelelif ahenktar dans ve İ oyunları gösteriyor. 3 kahvecinin Devlet kuşu fi Ivan nü yapmıştır. | Kelber dir. | geldi öyle mi? Maşallah havadisler i pek süratli seyrüsefer ediyorlar. | var: Hakikat bir an evvel mey- | | dana çıksın. MACERALARI AHMET GEZİ Mürüvet hanım öldü mü, öldürüldü mü: Sıra numarası: 3 Ahmet Cezmi, Behçete tembih etti: Beni birahanede bulursun; eğer yalnız değil- sem sakın yanıma yaklaşmal — Demek bu haber size kadar Bravo doğrusu. İstihbaratınız kuvvetli, Ilk partiyi kazandınız. Behçet omaksada girebilmek için fırsat gözlüyordu. Bu söz imdadına yetişti. — Ortada ne kazanılmış, nede kaybedilmiş bir şey yok Cezmi beyfendi. Zatıâlinizi rakip addet- miyorum. Yalnız sizden bir ricam Buna çalıştığınız | sıralarda da beni yardımcı alınız. Size müsmir hizmetim dokunabi- lir kanaatındeyim. İşinize yarıya- cak delillerim de var. Ahmet Cezmi gülümsedi: — Bu deliller nedir Behçet bey? — Şu mektuplara bakınız. Behçet mektupları uzattı. Cezmi sordu: — Bu mektuplar nedir? — Şemi Musanın Ali Sami beye yazdığı mektuplar. Her ikisinde de para istiyor. Ikinci mektupta da tehdit ediyor. Kendisine cevap yazmadık. Ahmet Cezmi mektupları sükü- netle okudu, sonra Behçet'e iade etti: — Bu mektuplar belki günün birinde lâzım olur, belki ehem- miyet kespeder; fakat şimdilik fazla ehemmiyet vermiyelim,Mesele pek o kadar basit değil. — Karışık mı buluyorsunuz?.. Halbuki şantaj meydanda. Herif para koparabilmek için her çareye başvuruyor. — Doğru; fakat ne olursa olsun, ihpar edilen bir cinayet inceden inceye tetkik, tahkik, tamik edilmelidir. Şantaj deyip geçemeyiz. — Hakkınız var. — Her halde bu meselede gizli bir sır var, bir aile sırı. şa edilmesi kimsenin işine gelmiyor. Bu düşünce Ali Sami beyin de hatınna gelmişti. Behçetin | nazarı dikkatini celbetti. | Abmet Cezmi Behçetin omu- zuna vurdu: — Sizinle dost olabileceğiz. Açık kunuşayım. Mektuplar işimize | yarıyacak. Şemi Musa beyej bu | mektupların manasını sorarız. Yarın Mürüvvet hanımın cesedi üzerinde otopsi yapılacak. Rapor | verilecek. Mesele derhal meydana | çıkacak. Ondan sonra Musa beyle uğraşırsınız. — Ya bahsettiğiniz aile sırrı? Ahmet Cezmi omuz silkti: — Bu sır aramızda kalacak. Meydana çıksa bile yalnız biz bileceğiz. Mehlika hanım müsterih olsun. — Teşekkür ederim beyfendi. — Şimdi ben size mesleki bir İ sır tevdi edeyim. Ben İstanbula | sırf bu iş için gitmiyorum. Daha | mühim bir vazifem var. Beş altı aydanberi seri halinde intihar | vakaları oluyor. Bir genç kız, İ yaşlı bir zat, zengin bir kadın | kendini öldürüyor. Yapılan tahki- kat neticesi ele imzasız bir mektup geçiyor. Okuyanlara büyük bir İ mâna ifade etmiyen bu mektuplar, | gönderilen adamların ölümünü intaç ediyor. Bu mektuplardan iki numune var. Ben onları sak- lıyorum. Siz de Musa beyin mek- tuplarını saklıyın. Istanbulda lâzım olur. Ne yakit gidiyorsunuz? — Bu gür gidecektim. Beraber gideriz. — Şu halde yarın beraber gideriz. Amma bir şartla: Vapur- da katiyen konuşmıyacuğız. İki yabancı gibi seyahat edeceğiz. Şimdi söyleyin bakayım, bu iş benim memur edildiğimi nası! haber aldınız? — Telgrafla. — Sahi mi? Kim haber verdi? — Mehlika hanım. Ahmet Cezmi bir kere daha hayret eder gibi göründü. — Şayanı hayret. Hiç bir şey gizli kalmıyor. Bilmezsiniz Behçet bey hayatta ne garip tesadüfler vardır. Her şey tesadüfe bağlı olduğu gibi, çok kere esrarengiz vakaların meydana çıkması da tesadüflere bağlıdır. Yalnız tesa- düflerden istifade etmesini -bilme- lidir. Telgrafı görebilir miyim? Telgrafı aldı, uzun müddet baktı, sonra mırıldandı: — Kızcağız korkuyor. Amma korkmasın. Bir kaç güne kadar mesele meydana çıkar. Rahat eder, sıkıntıdan kurtulur. Telgrafı buruşturdu: — Yırtabilirim değil mi? Sizin işinize yaramaz, bana da, benden bahsettiği için, zararı dokunur. — Yırtın efendim. Cezmi telgrafı yırttı sonra sordu. — Konakta başka bir kız daha var değil mi? — Evet, Hadiye hanım. — Tanır mısınız? — Hayır. Ismini yeni işitiyorum. Düne okadar mevcudiyetinden haberdar değildim, — Istanbulda tanırız. Tatlı tatlı gülümsiyerek yerin- den kalktı. Bunun üzerine Behçet müsaade istedi ve sordu: — Istanbulda görüşeceğiz değil mi? — Tabii, Her halde konakta görüşürüz. Siz konakta mı yalır kalkacaksınız? — Buna lüzum görmüyorum. Herhalde iki genç kız âni bir tehlikeye maruz değillerdir. Ş:mi Musa onlara artık ne yapabilir? — Hakkınız var. Siz büyük otellerden: birinde kalırsınız. Ben | başka bir isimle küçük bir otele | ineceğim. Behçetin elini sıkarken ilâve | etti: — Beni her gece dokuzdan sonra sinemanın karşısındaki kah- vede bulursunuz. Orası hem kahve hem birahanedir. Eğer yanımda kimse varsa, yalnız değilsem, katiyen yanıma yaklaşmıyın. An- laşıldı ya. — Anlaşıldı. — Şimdi size bir itirafta daha bulunayım: (o İstanbulda (oşayanı hayret vakalara şahit olacağız. de iğ Mehlika hanım Behçet konağın büyük Dahçe duvarlarının dibine geldiği zaman, helecanını zaptedebilmek için gayri ihtiyari elile kalbini bastırdı. Kapıdan içeri giripte, babçenin ve konağın sessizliğini görünce, helecanından utandı. Etrafta tıs yoktu. Göze hiç bir gayri tabii- lik çarpmıyordu. o (Bitmedi) Meri kii.

Bu sayıdan diğer sayfalar: