13 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— meftunum. Arasıra Sahife 6 13 Mart 1932 Eski defterdekiler Jimnastik muallimi Faik bey “deli, lakabımı nasıl almış ? “Çocukluğumda gayet zayıftım, arkadaşlarımdan Eski Galatasaray muallimi Faik bey, gün görmüş, yaş yaşamış, vücudü göçmemiş, hâlâ derman ve takati yerinde bir arslan gibi köşesini doldur- muştu. Uzamış, kıvır kıvır olmuş saçları da bir arslan yelesi gibi duruyordu. Muhterem elini duasını aldım. Bugün, ruyet nimetini kaybeden, etrafını görmekten mahrum olan bu koca erkek, 72 yaşındayım demesine rağmen hâlâ demir gibi. Oktaliğı yine sarsa sarsa dolaşı- yor; ağzından çıkan sözler, yine gürler gibi çıkıyor; yine kuvvetli, yine babacan, yine samimi... Bu memlekette, spor kelimesi ağza alınınca göz önüne gelecek ilk sima, hiç şüphesiz, Faik beydir. Yetiştirdiği sayısız talebesinin kalbinde tuttuğu yer, mesaisinin en büyük mükâfatı değil mi? Üstat, suallerime şu cavapları verdi: 1 — Benim mektepten başka bir eğlence yerim yoktu. Mek- tepte, jimnastik derslerimle meş- guldüm. Beyoğlunun hiç bir tara- fından, ne Tepebaşı, ne Taksim bahçelerinden zevk duymazdım. Yazın vakanslarda, bazen mek- tep hocalariyle Heybeli adaya gidilir, bir hafta kadar bir tenez- züh yapılırdı. Adalardan Heybeliyi severim. Dünya yüzünde bir Bosfor var, iki tane yok. Boğaziçini sevmiyen olur mu? Oranın her noktasına Çubukluda; sınıf arkadaşlarımdan Dr. Rıfat beyin evine misafir gider, hafta- larca kalırdım. 2 — “Istanbul bir maruldur, göbeği Cağaloğludur. Beyoğlunda kirlenirler, Cağaloğlu hamamında temizlenirler. ,, Diye atalar sözü vardır. Ben .Cağaloğlunu severim. Beyoğlunuda severim. Fakat orada yalnız, sebebi feyzim olan mektebimi severim; omektebimin bahçesini severim. Ne öbür bahçelerini, ne birahanelerini, ne Tokatlıyanını isterim. 3 — Neye merakımın olduğu malüm: Cimnastiğe. Çocukluğum- da gayet nahifilmizaç idim; çelim- sizdim. Çocukluk alemi malüm. Oyunlarda arkadaşlarımın birine gakbbe o çalamazdım; kimse ile başa çıkamazdım. Bunun üzerine, cimnastiğe rcerak ettim. Tatilde, evimde bir barfıks, trapez, hal- kalar kurdum; başladım meşgul olmağa, dört, beş sene geçti geç- medi, vücutça tamamile değiştim. Akranlarmın hepisinden kuvvetli oldum. (Mektebi Sultani) ye girişim 1870 de, mezun oluşum 1879dadır. Çıktığım sene mektebe cimnastık muallimi tayin edildim. Taksim- deki itfaiye zabitanına da (nefer- lerine değil), huhusi cimnastik dersleri veriyordum. Egzersiz ve idmanları — hocalık “*'devrimdede “terk etmemeşimdir. Halada cim- nastiğe meraklıyım. Bu merak bende tükenmedi, gitti. Faik beyin, bazuya, kuvvete dair dillerde destan olmuş birçok menakibi vardır. Benim bildikle- rimden ikisini açtım; birde kendi ağzından dinlemek istedim. Şöyle anlattı; Bir öptüm; zamanlar, 19 ncu asrın şampiyonu (Doublier) namında bir fransız o pehlivanı, o Konkordiya tiyatrosuna gelir. Sırtını oyere getirecek ( pehlivana 1100 lira vereceğini ilân eder. Bunun üze- rine, Kadıköyündeki meşhur Ingiliz hiç birine ga cimnastik « hayır i Faik beyin eski bir resmi Vitaller, Osman pehlivan isminde bir pehlivanımızı bununla güreş- dirmek üzere mukavele yaparlar. Güreş akşamı, localar beşer lira, antre birer lira gibi yüksek fiat- lerle satılır. O gece tiyatroda bende bulu- nuyordum. Fransız pehlivanı güllelerile oynadı; kolunda bir demir bastonu eğdi, maharetlerini gösterdi ve ahaliye dedi ki: Efendiler! Osman pehlivanla güreşmek üzere bu akşam burada mevcut bulunuyorum. Lâkin evelâ size ihtar edeyim. Olur olmaz adamlarla Otutuşmağa (tenezzül etmem, Bu pehlivan benin ayarım- da bir pehlivan değil. Kahrüman ise benim güllelerimi kaldırsın; sonra gelsin, benim elimi tutsun! Bizim Osman pehlivanımızın gülle ile mümaresesi olmadığından tabii meydana çıkamadı. Seyirci- ler arasındaki Beyoğlu tatlı su firenklerinin alkışları o yağmağa başladı. Yanımdaki arkadaşların tazyıki üzerine bulunduğum locadan aşa- Şıya indim. Lâkin sahneye çıkmadım. Bir mektep hocasının kafa şantan sahnesine çıkması dogru değildi. Damat Mahmut paşanın ve Etfaiye kumandanı suvari Cebbar paşanın tazyıklarile ön taraftaki seyirciler yer verdiler. Gülle sah- neden aşağıya indirildi, Fransız pelvanının yapmış olduğu o gülle kaldırmaları ondan daha mazbut ve daha kolayca yapdım. Bunun üzerine, dava vekillerin- den merhum Acem İzzet bey sahneye çıktı; dedi ki: — Osman pelvanın gülle kal- dırmakta mümarisesi olmadığından gençlerimizden birisi (o meydana çıkup bu hünerleri yaptı ye sizde gördünüz. Şimdi, Fransız pehlivanı, yalnız alafıranğa güreş isteyor; alaturka edemem diyor. Bizim pehlivanımız ise her ikisine razi olduğu halde hasmı kabul etme- yor. Ebhali yayğarayı tutturdu. Firenk, ( güllelerinle (oynadılar, şimdi çık bakalım pehlivanımızın karşısına! diye gürültüye başladı- lar. Polisler yetişti. Ertesi günde pehlivan efendi Istanbuldan kaçtı. Sorduğunuz öbür vakada, bir gece mektebin önünde oldu. 40 sene evel, iki ahbapla boş bir kira arabasına yaklaşdık; bine- cektik. Arabacı, bize baştan sav- ma, müşterim var! deyup hayvan- ları sörmeğe koyolurğen fena halde hiddetlendim. Arkadan, te- kerleği yakalar yakalamaz araba istoper etti. Bu hale şaşıran herif derhal yelkenleri suya indirerek ve “ buyurun beyim, emrediniz beyim!, diyerek bizi içeri aldı, lebe çalamazdım,, Faik beyin daha bu gibi mena- kıbi pek çoktur. Kütüphanesinde, jimnastiğe dair üç yüzü mütecaviz bir kitap kolleksiyonu varmış. 307 taribinde basılmış, resimli ve pek kiymetli bir eseride hepi- mizin ve cümlenin malumudur. En kabiliyetli talebeleriniz kim- lerdi? diye sordum. Üstat diyor ki: Neler geldi, neler yetişti? Kısa bir sohpet esnasında bunların hepsini hatırlamak mümkün mü? Bir çoklarını nisyan edeceğim diye çekiniyorum. Şimdi hatırıma gel- meyenler beni affetsinler. Kıymetli talebelerim pek çoktu. Aşağı yukarı, kıdem sırasile söy- lemeğe çalışayım: 1880 de çıkan- lardan, Oo mühendis (o Asaduryan efendi; Hüsnühat muallimi Ahmet efendi; o Coğrafiya hocası olan Gabriyel efendi. Bunlar, jimnas- tiğin her çeşidinde dehşetli idi. Mabmut Muhtar paşa 60 okkalık gülle ile oynardı. Amerikada mühendis Nerses Boyacıyan efendi, Temyizi askeri' azasından Cavat paşa, Hareket ordusu erkânı harbi Mehmet Ali paşa jimnastik alet- lerinde pek mabhirdiler. Sadrıesbak Tevfik paşa birade- ri Şurayı devlet azâyı sabıkasından Recep bey, umum Fransa liseleri cimnastik musabakasında birinciliğ ihraz etmiştir. Fransız hastahanesi sabık etıbbasından operatör Orhan beyde, tahsilde iken, mehareti sayesinde orada bir cimnastik kulübünün reisi olmuştur. Kahire mektebi kebiri cimnas- tik muallimi olan Elmasyan efendi, Hareket Ordusunun vürudunda, Taksimde şehit olan Erkânı harp binbaşısı Muhtar bey aletlerde, Vehbi paşa zade hünkâr yaveri merhum Telat bey, Giritli Mustafa paşa zade Münim ve Feridun bi- raderler gülle de emsalsizdi. Gümrük ve Inhisarlar vekili bey en kibâr yektalardan, 'ziraat me- hendisi Erdekli Miltiyadi de çok kabiliyet gösterenlerdendi. Meşhur kara Ahmet pehlivanada, iki sene kadar Gülle talimleri gösterdim. Cihan pehlivanı olması bundan sonradır. 4 — Ben kadınlarda güzellikten ziyade Iffet ve Ismet ararım. Bu olmadımı o kadın benim için sıfır- dır. Lahmi zaidi, şişman kadını katiyyen sevmem. Tenasübü endamı bulunmalı, (Leste) . olmalı. Malü- matlı ev kadınlarından hoşlanirım. Cimnastik muallimi olmaklaberaber boloyu, dansı katiyen sevmedim. 5 — Gençliğin hasretini çeki- yorum... değil mi ya?.. En büyük şey o; başka var mı? 6 — Bugün 25 yaşında olsam gene cimnastikle meşgul olurdum. Gene cimnastik hocalığı yapar- dım. Gene evlâdı vatanın sıhhat ve kuvvetine sarfı mesai eylerdim. Şunu da söyliyeyim de artık tamam olsun: ' Biraderim Etem bey, mabeyine kâtip olduğu vakit bana dediler ki: — Seni de kaybediyoruz. Ma- beyin kâtibinin kardeşi cimnastik | hocası olarak kalamaz. Cevaben dedim ki: — Ben evlâdı vatana hizmet ediyorum. Benim bu mukaddes vazifem sarayın vâazifesinden ve Şurayı devlet âzalığından çok mühimdir. Işimi feda etmem, ye- rimden şaşmam ve kımıldamam. Işte o vakitten beri deli Faik lâkabını aldık. Sermet Muhtar Urfa mektupları Urfada kaçakçılık vakaları çok eksildi Şubatta Tütün inhisarının satışı birdenbire ziyadeleşti VA 7 > Urfa hükümet konağı sene bu zira, bu yıl gördükleri zarar yüzünden tütün ekmemeleri çok muhtemeldir. Onlarda tütün ekmeyince bu havalide tütün ka- Urfa, 9 (Hususi) — Hududu- muzda kaçakçılık vakaları artık iyiden oiyiye azalmıştır. | Bü- tün kaçakçılara büyük bir korku gelmiştir. Bilhassa tütün ve sigara kâgıdı kaçakçılığının yüzde sek- sen derecesinde önü alınmıştır. Kaçakçılık kanunundan evvel hemen hiç iş yapmayan inhisar idaresinin (vaziyeti o düzeliniştir. Şubat ayı içinde inhisar idaresi- nin tütün satışı birdenbire şayanı dikkat derecede artmıştır. Köşede bucakta bulunun evelce getirilmiş kaçak tütün ve sigara kâğıdı pek az istihlâk edilmektedir. Dahilde bulunan bu tütün ve sigara kâğıt- ları da bitdikten sonra inhisar idaresinin satışı şüphesiz daha ziyade artacaktır. Kibrit istihlâki de ehemmiyetli surette ziyadeleşmiştir. Okadar ki bir müddet evvel bayilere gelen kibritler tamamile bitmiştir. Bir kısım bayiler hattâ kibritsiz kal- mışlardır. Fakat inhisar idaresi hemen yeni siparişler yapmış ve Urfaya külliyetli miktarda kibrit getirtmiştir. Tütün kaçakçılığının tamamile önüne geçilmesi için mühim bir şeyin daha nazarı itibara alınması lâzımdır. Malatya ve Siverek havalisindeki tütüncüleri memnun etmek!, Bu havalide elinde külliyetli miktarda tütün bulunan bir çok tütün ziraı vardırdır. Bunlar tütünlerini bir türlü satamıyorlar. Gelecek çakçılığının o ziyadeleşeceği mu- hakkaktır. Bunun önünü almak için inhisar (idaresinin derhal faaliyete geçmesi lâzımdır. Bu tütüncülerin — ellerinde (o bulunan tütünlerden hiç değilse bir kıs- mının inhisar idaresi tarafından satın alınması zaruridir. Denilebilirki o bugün herkes o kaçakçılıkla O mücadele etmekle meşguldür. Yeni teşek- kül eden ihtisas mahkemesi için hükümet (odairesinde bir kaç oda ayrılmıştır. Bina yeni ya- pıldığı için bittabi bu odaların bir çok eksik gedikleri yok değildi. Bu noksarlar bir kaç gün içinde derhal ikmal edildi. Mahke- me kendisine ayrılan odalara yer- leşti ve faaliyete başladı. Mahke- menin faaliyetinden sonra kaçak- çılık (o vak'aları (Oodaha ziyade azaldı. Urfada yeni yapılan hükümet konağı pek güzeldir. Bu bina Urfanın belli başlı, sayılı binaları arasındadır. o Maamafih, binanın dahili aksamı henüz tamamile bit- miş sayılamaz. Bu ufak tefek eksiklerde yakında tamamile bit- miş olacaktır. Resim Urfanın yeni yapılan hükümet binasını göster- mektedir. “>, işaretli odalar ise ihtisas mahkemesine ayrılan yer- lerdir. Urfada o Karnaval kafileleri Karnavalın son günleri münasebetile, bilhassa akşamları Beyoğlu caddesi çok kalabalık oluyor. Maskeli, maskesiz karnaval kafileleri sokakları dolduruyor. Resmimizde bunlardan bir grup görülüyor, om

Bu sayıdan diğer sayfalar: