18 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

18 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MENA lek hadise GÜNÜN HABERLERİ Emlâk alanlar Karısını neden Borç taksitini ödemiyenle- öldürdü ? Cinayetin esrarı henüz anlaşılamadi Emir 17 — Geçenlerde Bayın- dır treninde bir vaka olmuş, bir koca karısını öldürmüştü. Vakanın tafsilâtı şudur: ğ Ciaayet günü İzmirden Öde- mişe (o gitmekte olan ekspres; .Arıkbaşı iztasyonundan hareket etmek üzere iken genç bir kadın koşa koşa trene binmiş ve arka- sından yetişen bir erkek tabanca- sını çekmiştir. O sirada tren hareket etmiş ve genç erkek taban- casım ateşe başlamıştir. Çıkan kur- şunlar bu esnada ancak vagonun 2 ci merdivenine çıkan genç kadının muhtelif yerlerine isabet eylemiş- tir, Kadın aldığı yaraların tesirile merdivenlerden aşağı yuvarlanmış ve hemen vefat etmiştir. Silâh sesile beraber trende bir çığlık kopmuştur. Bunun üzerine tren durdurulmuş jandarma ve zabıta memurları derhal faaliyete geçmişler fakat katil (o cinayeti (Oyapar yapmaz ortadan kaybolmuştur. Katil Musa isminde birisidir. Henüz genç yaşta olan katil Arık- başı köyü balkındandır. Maktul kadın Musanın zevcesi Ayşedir. Cinayetin sebebi; kadının kocasın- dan niçin kaçtığı henüz anlaşılama- mıştır, Şeker kongresi Hiç bir netice vermeden dağıldı Bükreşte inikat etmiş olan beynelmilel şeker konferansı da- gılmıştır. Konferanstan hemen kat'i hiç bir netice istihsal edilmemiş gibi- dir. Içtimaa Çest Boson muka- velesini imza eylemiş olan bil- ümum devletler, ezcümle, Ak manya, Balçika, Cava, Macaris- tan, Pero ve Polonya hükümet- leri murahhasları iştirak eylemiş- lerdir. Cava murahhasları tarafın- dan istihsalâtın tahdidi yolunda yapılan teklif kabul edilmemiştir. Polonya mümessilinin mevcut stokların kısmen imhasına mütedair mütalaatı dahi şayan (kabul görülmemiştir. Konferansta Cavanın 1932-1933 istihsalâtı 1,350,000 tona, Kübanin ise 2,300,000 tona tenzil eylemesi talep olunmuştur. Buna mukabil Avrupa şeker müstabsilleri ile Pero- nün ibracatlarıni */, 15 nisbetinde tahdide amade oldukları bildiril- miştir. Mukabil taraf ta tahdida- tın yüzde otuza iblâğını istemiştir. Bu tahşit yalnız bir veya iki se- nenin ihracatından yapılacaktır. Saadet vapuru Vapurun ambarları su ile doldu Izmir, 17 — Ayvalık civarında karaya oturan Saadet vapuru hâlâ kurtarılamamıştır. Kurtarma işinde kullanılmak üzere kaza mahalline 150 kalas gönderilmiştir. Alınan malümata göre vapurun kıç ambarı tamamen su içindedir. Ambardaki su çıkarılamamaktadır. Kazazede vapurun sigortasız ol- duğu anlaşılmıştır. Vapurun kur- tarılmasından sarfımazar edilmesi ve kazaya uğradığı mahalde bıra- kılması o muhtemeldir. Kazanın dikkatsizlik neticesi husule geldiği anlaşılmıştır. re ne muamele yapılacak? Bedeli taksitle ödenmek üzere milli ve metruk emlâk alanlardan taksitleri vermeyenler hakkında ne muamele yapılacağı sorulmuştu. Maliye vekâleti bu hususta bir tamim göndermiştir. Tamime göre taksit bedelini vermiyenlerin başka emvali varsa tahsili emval kanununa tevfikan bu emval satılarak taksit bedeli alınacaktır. Başka emvali yoksa ihale feshedilecektir. Raşit pehlivan Potrelleri firkete şekline sokuyormuş Urfa 14 (Hususi) — Size bu- gün Urfalı Raşit opehlivandan bahedeyim. Raşit peblivanın bu- rada ismi “demir adam,, dır. Uzun bir seyahate çıkan Raşit pehlivan tekrar memleketi olan Urfaya dönmüş ve burada türlü türlü hünerler göstermeye başlamıştır. Raşit Pehlivan şimdi “Tayyere,, sinemasında akla sığmayacak numaralar yapmaktadır. Meselâ pehlivan büyük demir - potrelleri elile eğip bükerek firketine şek- line sokmakta, gayet kalın bakır tepsileri sigara kâğıdı gibi yırt- maktadır. Bundan başka pehlivan boynunun üstünden yükle dolu bir komiyon geçirmeye (hazır bulunduğunu da söylemektedir. Pehlivanın tayyare sinemasında yaptığı marifetler bütün Urfalı- ları derin bir hayrete düşürmüş- tür. Pehlivan bu marifetlerine rağmen henüz çok gençtir. 29-30 yaşlarında kadardır. Fakat pek iri yarı olduğu için yaşca daha fazla görünmektedir. Cenevrede ziyafetler Marsilya 17 (A.A.) — Sabik Ispanya kralı 18 inci Alphonse, bugün buraya vasıl olmuştur. Sorulan suallere cevaben Fransa- da siyaset yapmıyacağını söyli- yerek beyanatta (bulunmaktan istinkâf eylemiş ve muvasaletini müteakip Marki Mirand'ın refa- katinde olduğu halde otomobille Sarroya hareket etmiştir. Nikâh kıyan imamlar aleyhinde takibat Kanunu medeni hilâfına olarak bazı yerlerde imam ve muhtar- lar tarafından nikâh akdedildiği dahiliye vekâletince anlaşılmış ve buna dair vilâyete gönderilen kir tamimde bu gibilerin şiddetle tecziye edilmeleri bildirilmiştir. Ingiliz aleyhtarlığı Hindistanda boykotaj Yeni bir beyanname neşredildi Londra 17 — Bombaydan Roy- ter ajansına bildirildiğine göre Hint milliyetperverleri Ingiltere aleyhine propağandaya devam ediyorlar. Son günler zarfında bu hususta bir beyanaame neşredilmiştir. Be- yannamede deniliyor ki: Hindistan üzerine bir ifrit gibi çökmüş olan Büyük Britanya ticaretine kraşı şiddetli bir boy- kotaj tertip etmeliyiz. Onu hu- dutlarımızdan tard ve ihraç eyle- meli, ellerini, kollarıni budamalı- yız. Büyük Britanya malları Hin- distan için birer zehirdir. Onları içimizden defetmeliyiz.,, Bu vazifeleri tam bir surette tadat ettikten sonra bülten, ecne- bi iş adamlarının ve Hindistan hükümetinin hakimiyetinden kur- tulmak maksadile çalışmanın Hint milleti için en mukaddes bir bak olduğunu söyleyerek nihayet bulmaktadır. Mersinde pamuk zeriyatına başlanamadı Bu sene Mersinde pamuk tarla- ları geçen seneye nisbetle daha iyi hazırlanınış olduğu halde havaların kurak gitmesi yağmursuzluk dola- yisile pamuk zeriyatına başlana- mamıştır. Fransa - Italya Iki memleket arasinda dostluk cereyanı kuvvetleniyor Paris, 17 (A.A.) — Romada intişar eden La Tribuna gazetesi Fransız Italyan münasebatına tah- sis ettiği bir makalesinde fransız efkârı umumiyesile matbuatının ve siyasi ricalinin büyük bir kıs- mının temayülâtının bir fransız- Italyan mukareneti lehinde oldu- ğunu yazıyor. Pariste münteşir Le Jummal gazetesi de bu mevzua dair yaz- dığı bir makalede şöyle diyor: “ M. Mussolininin 1 kânunusani 1931 tarihli sulh obeyannamesin- den beri Italya hükümetinin bey- nelmilel siyaseti her iki millet arasında dostane bir itilâfa vusul için lüzumlu olan zemini ibzar eylemiştir. Eğer siyasi noktai nazardan Paris ile Roma arasındaki yollar hâlâ birbirine muhalif bulunuyorsa bunun tanzimi ve bu itilâfın Fran- sız - İtalyan münasebatının her noktasını ihata suretile dostane bir tarzda neticelenmesi için M. Tardieu ile N. Grandiye itimat edebiliriz. Para kaçıranlar Kıymetli iki mektup müsadere edildi! Viyana 17 (A. A.) — Linz'den bildirildiğine göre polis, postaha- nede 35,000 dolar kiymetinde banknotu ihtiva eden ve ecnebi bir memlekete gönderilmek üzere tevdi edilmiş bulunan bir mektubu müsadere etmiştir. Wels'de hudut kontröl memur- larından biri de Liçhtenstein prens- liği dahilinde bulunan Triengle Touris office de Waduze gönde- rilmek üzere postaya tevdi edil- miş olan ve 45,000 Ingiliz lirasını muhtevi bulunan bir mektup mü- sadere etmiştir. AKŞAM'ın tetrikası: No: ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : Yunan devleti Saltanatı seniye ile olan münasebatında müştereken her devlete ait olan usul ve mu- amelâta riayet etmek ve Devleti aliyeyi istikbal için temin ile be- raber maziden dolayı vukubulan şikâyat için dahi hoşnut eylemek hususlarile mükelleftir. i Babıâli notasındaki (çeteler, korsan gemileri ve muhaceret meselesi hakkındaki metalibinin terviç edildiği uzun uzadıya Yu- mnanistana bildirilmekte ve bunların ifası Yunanistanın vezaifindendir. Denilmektedir. Bu nota Yunan- lların başında bomba gibi patladı. Yine kıyametler koparmağa baş- ladılar. Fakat Sultan Aziz memnundu. Bilhassa muhaliflerini bu mesele ile işgal ettiği ve onların tasvibini kazandığı için daha çok-mem- nundu. Bir zar atmıştı, ve tuttur- muştu. Londradaki (Hürriyet) gazetesi şöyle yazıyordu: “ Yaşasın Abdülâziz han... Afe- rin Babıâli ,,. Bu serlâvhanın altında makale şöyle başlıyordu: “Babıâliye aferin odediğimiz birdenbire acip görünürse de emri tabiidir. Zira biz devletimizin saadetini ol derede arzu ederiz ki onun menfaatine müteallik bir işte velev cüz'i velev sadri olsun hizmet eden düşmanımıza dahi alkış hanı tahsin oluruz. Girit beliyyesinin ziri zemini tahkire uğradığı gün Osmanlı namı şecaat ittisamı bugün dirildi, kalktı.) Abdülâziz de, Babıâli de bu ifadeden pek memnun oluyor- lardı. Çünkü (Hürriyet) gazetesi ağır başlılığı, temiz nezih muha- lefeti ile dahilde ve hariçte az zamanda büyük bir mevki tat- muştu. Bilhassa başta Kemal be- yin bulunuşu bu gazeteye ayrı bir kıymet veriyordu. * .. Yunanistan babıâliye verdiği cevapta yine kaçak yollara sapmış, binaenaleyh meseleyi (hal) | yolundan uzaklaştırmıştı. Babıâli silâh altına aldığı seksen redif taburunu Rumelide lâzım geldiği veçhile yerleştiriyordu. Ve böylece vaziyetin alacağı yeni şekillere emniyetle intizar ediliyordu. v Muhaliflerin , (bilhassa (Hür- riyet) in başındaki (Yeni Osmanlı- lar ) ın hücum hedefleri Âli paşa idi. Âli paşa ve Fuat paşa... Onları asla affetmiyorlardı. Bazen sarayı, Babıâliyi tamamen unuttular, fakat bu iki paşayı asla ellerinden bırakmazlardı. Fuat paşa Avrupada vefat edince, karşıla- rında yalnız Âli paşa kalmıştı. “Şimdiye kadar kuvvei müstakillei saltanati seniye Âli ve Fuat paşa beyninde omüşetereken istimal olunurken Fuat paşanın vefatı vukuile münferiden ve munha- siren tahtı saltanatı istilâ eyledi. Eğerçi tagallüpte daha damat Ibrahim paşa mertebesini çıka- madıysa da dede Halit efendi raddesini fersah farsah geçti. Devlet bu zatların eline düş- mezden evvel bir akçe deyni ha- ricisi yoktu. Şimdi yüz milyon lira kadar harici ve dahili borca girip varidatının hemen hemen nısfırı bunların faiz ve resülmallerine veriyor. Ulah ve Buğdan kaymakamları devletin emir ve intihabile nasp olunurken bu zatların him- metile iki memleket birleştirilip * idaresi bir ecnebi prens eline ve- rildi. Sırp ve Karadağ prensleri dahi idarei müstakille kesbettiler. Velhasıl devletimizin şu üç kıta üzerinde olan hukuku yalnız lâfız- da kalıp her biri Rusya devle- tinin politikasına girdiler. Bu zatlar Belgratta ve ona tabi kale- lerde sakin islâm familyalarına emlâklerini terk ile hicret ettir- diler. Ve bu emlâkin tazminatını Sırplardan alıp eshabına verile- ceğini resmen taahhüt ettiler. Alamadılar, veremediler... Şam vakasında Fuat paşanın ve Giritte de Âli paşanın gördükleri hizmetler ise her kesin malümu olduğundan ve Cebeli Lübnan, Bulgarinstan, Mısır ve Bağdat meseleleri dahi karmakarışık ola- rak her birinin neticesi ileride ve az zamanda görüleceğinden tafsile hacet yoktur. Millet için sebkat eden emek- lerine gelince bunun adedi ibsası kabil olamaz. .. Londradakiler babıâlinin ve bil- hassa sarayın israfatına ve bu yüzden yaptığı ağır şeraitli istik- razlara çok kızıyorlardı. (Sosyete ceneral) dan yapılan (125) milyon fıranklık istikraz parası çoktan erimiş bitmişti. Halbuki taksitler ödenemeyordu. Daha da para lâzımdı. Daha çok çok para lâzımdı. Abdülâziz bu taksit meselesini halletsin ve yeni bir istikraz yap- sın diye Sadık efendi isminde birini Parise göndermişti. Sadık efendi Pariste müzakerelere daldı, uğraştı, fakat İstanbula gönder- diği haberler hiç te iyi değildi. para veriyorlar fakat şerait çok ağırdı. Keza eski taksitler mes- elesinde de uyuşmak istiyorlardı, gene şerait pek berbat... Yenir yutulur şey değildi. Abdülâziz ise gelecek paralara mahsuben Galala taraflarından bin kere beter şeraitle küçük küçük istikrazlar yapıyordu . Bir taraftan nafıa nazırı Davut paşayı da Avrupaya göndermişti. Oda istikraz yapacaktı. Rumeli hattının Istanbul - Belgrat kısmını yapmak için para bulacaktı. Davut paşa Viyanada bir iş göremeyince kalktı Parise gitti. Sadık efendi ile elele verecek- lerdi. Fakat tali Sadık efendiye güler yüz gösterdi ve Davut paşanın muavenetine hacet kalma- dan (150) milyon franklık bir istikraz yapmağa muvaffak oldu. Abdülâziz bu haberi alınca geniş bir nefes çekti ve derhal Sadık efendiye orütbei bâlâ tevcih ederek maliye nazırı nasbetti. Yeni istikraz gene sosyete ceneral ile İstanbul sarraflarından Tobini den yapılıyordu. Maliye hazinesi bu parayı beş seneden sonra dört taksitte verecek ve yüzde on iki buçuk faiz kabul edecekti. Karşılık olarak da Tuna, Edirne, Selânik âşarı ile ağnam rüsumu kumpanyaya teslim olunacaktı. Bu para beş sene sonra nasıl ödenecekti? O kolay işl Yeni bir istikraz, en kolay yol değil mi? Çünkü yalnız Tuna, Edirne, Selânik âşarı mı var ? Kos koca Impratorluğun daha neleri neleri vardı. Şimdi para bulunmuştu ya. Bu kâfi. Üst tarafı şimdi düşünü- lecek iş değil. Londradakiler, yeni Osmanlılar bu vaziyet karşısında kıyametler koparıyorlardı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: