20 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

20 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ama 20 Mart 1932 Trabzon mektuplar: Spor faaliyeti yeniden canlanmağa başladı Son zamanlarda atletizme de büyük Akşam Eski sevsililer! - Manzum hikâye - (Bu hikâyeyi, âşıklarının kalbinden evvel, cebini yoklıyan bazı zamane kızları okusun!) Sahife 10 — Giy 2 Yüzlerce sene evvel, çok güzel bir kız varmış: Ayağına kapanıp, bütün gençler yalvarmış Bu eşi bulunmıyan periyi almak için! Erimişler, aşk denen, alevden için için Güneşin sıcağile, eriyen karlar gibi: Hepsinin hicran olmuş bu sevdadan nasibi | Böyle yaşıyorlarken dünyalarına küskün, Güzel kız davet etmiş âşıklarını bir gün, Demiş: “Elbet veremem gönlümü hepinize, Fakat ben açıyorum bir müsabaka size: “En güzel, en kıymetli inciyi bana her kim “Getirirse onunla artık evleneceğim !...,, Âşıklar mallarını feda edip, satmışlar, Dört taraftan en büyük inciyi aratmışlar! gk Yüzlerce sene evvel, bir güzel çoban varmış: Bu gencin de gönlünü o kızın aşkı sarmış, Aklını alıvermiş, gök elâ, renkli gözler! Her dakika biricik sevgilisini özler Her dakika ağlarmış, sızlarmış, ah edermiş, Aşkından perişanmış! Mahzunmuş! Derbedermiş! Bn emi Müsabakayı duymuş bu çoban da nihayet, “ İnci nedir?...,, diyerek, o ande etmiş hayret: Çünkü, bu yaşa kadar, inci ne bilmiyormuş! “ Bu nasıl şey?... ,, diyerek, bir ihtiyara sormuş, “ Ben onu hiç görmedim, gezdim de diyar diyar!,, Demiş bu genç çobana, gülümseyip ibtiyar: “ Güzel bir taştır inci, kadınların süsüdür, “ Durduğu yer onların açık, beyaz göğsüdür, “ Denizden çıktığından, pahalıdır gayetlel.. ,, Bu sözleri duyunca çoban bakar hayretle, Der ki: “Ben deniz nedir, onu da bilmiyorum!..,, Ihtiyar denizi de anlatır: “ Dinle yavrum; “ Bu öyle bir sudur ki; taaa ufka kadar açık, “ Bazan dalgalar olur sahilinde ufacık! “ Bazan fırtına çıkar, hava olunca lodos: “ Deniz birden kudurup, kayalara vurur tos! “ Durgun olduğu zaman yeşil bir kıra benzer, “ Üstünde, yelken açmış, güzel gemiler yüzer! “ Sen karada gezmişsin, belli, bu yaşa kadar, “ Bu dağların ardında, çok büyük bir deniz var! “ Pek merak ediyorsan, bu memleketleri aş!.. ,, —4— Genç çoban, âşık çoban o sabalı yavaş yavaş Denizi bulmak için, seyahata koyulur, Uzun yollar üstünde, harap olur, yorulur! Nihayet, doğan güneş ışığını dökerken, Bir sahile yaklaşır, henüz şafak sökerkenl.. ayi Aradan bir yıl geçip, nihayet mühlet bitmiş, Âşıklar akın akın, kızın yanına gitmiş, Hepsi de dizilmişler önüne birer birer: Ellerinin üstünde büyük, güzel inciler! Güzel kız seyre dalmış, oturarak yerine: Ipek elbisesinin uzun eteklerine) Bütün delikanlılar koymuş hediyesini!... Yürekleri çarparak, hepsi kesmiş sesini “Acaba hangisini kabul edecek?.., diyel Dışardan bir gürültü duyulmuş o saniye: “Bırakın... Muradıma ben bugün ereceğim, “Bırakın... Sevgilime inciler vereceğim!.. ,, Demişler ki: “Sultanım! Dışarıda biri var, “Gözünde kanlı yaşlar! Başında uzun şaçlar! “Sizin hasretinizle, olmuş divane, deli, “Hiç ona lâyık mıdır böyle dünya güzeli?!.,, “Zarar yok.. Gelsinl,, diye, güzel kız vermiş izin, Çoban içeri girmiş tereddüt etmeksizin! Anlatmış kalbindeki sızlayan bir yarayı, Anlatmış uzun uzun bütün bu macerayı: EO “Ben çobanım!.. Gezerdim dağ başında bütün yaz, “Yap yalnız yaşıyordum sevincim çok, derdim azl “Hasret nasıl bir histir? Sevda nedir? Bilmezdim, “ Irmak kenarlarında, kaval çalarak, gezdim! “ Kuşlar gibi neşeli böyle yaşarken sakin, “ Iztıraba kalboldu bütün hayatım lâkin, “ Birgün ben de tutuldum sevdanın kemendine: “ Aşkin bir miknatisti beni çekti kendine! “ O güzel gözlerine, bir pınar gibi, gönlüm “ Nasılsa akıverdi.. Tükendi tahammülüm! “ Seni bir an unutmak gelmiyorken elimden, “ Birgün işitmiştim ki, inci istemişsin sen: “ Fakat bu âne kadar, görmemiştim ben onu, “ Öğrendim incilerin denizde olduğunul “ Deniz nerede?.. diyerek, arıyordum bu sefer, ““ Aşkının kuvvetile, aştım dağlar, tepeler, “ Nice ölkeler gezdim, nice dağlar dolaştım, “ Bir sabah, sonu gelmez, bir denize ulaştım: “ Güneş içinde doğup, içinde batıyordu, “ Sular arzın üstüne yaslanmı, yatıyordu! “ Kuzgâr yavaş esiyor.. Gök durgun, hava durgun; “ Bu uzun yolculuktan gerçi kalmıştım yorgun “ Aşkınla geliyordu kalbime derman genel “ İndim büyük denizin o büyük sahiline, “ İncileri topladım oğraşıp, didinerekl..,, el Aşıkın sözlerini dinlerken kadın, erkek, Genç çoban omuzundan bir torbayı uzatmış; Sonra, bağını çözüp, incileri boşaltmış! Fakat o anda herkes, kahkahalarla, gülmüş: Çünkü, inci yerine, çakıl taşı dökülmüş! Güzel kız, genç aşıka demiş: “Bunu iyi bil, “ Bu parayla alınan incilere mukabil, “ Senin çakil taşların çok kıymetlidir elbet, Çobanl.. Yaşayacağım seninle ilelebet!.., Necdet Rüştü Hollivut Amerikanın moda merkezi! Trabzon, 16 (Hususi) — Trab- zonda son günlerde spor hayatı biraz harekete gelmiştir. Bu münasebetle dün Trabzon idman ittifakı reislerinden Mehmet Riza beyle görüştüm. Çok eski bir sporcu olan Mehmet Riza bey Trabzonun spor hayatı hakkında şu malümatı verdi: —Size Trabzonun spor tarihçe- sini yapayım. Trabzonda spor hayatı 337 senesinde başlarrıştır. 337 tarihine şimdi İstanbul lisesi muallimlerinden Hıfzurrahman Ra- şit ve Burhaneddin beylerle, halen Milâno konsolosu olan Münir Pertev beyve bir kaç müteşebbis arkadaş evvelâ “idman ocağı , kulübünü sonra da “idman grubu,, nu tesis ettiler. “İdman grubu, sadece muallimlerden müteşekkildi. O sene içinde komşu vilâyetlere bir de spor seyahati (yapıldı. “ Idman ocağı , na İstanbulda oynamış bir kaç futbolcu genç te girdi. Bunun için ocak futbol takımı kuvvetli idi. O sene idman grubu ile yapılan futbol maçında idman ocağı galip geldi. Tırab- zonun ilk resmi maçında, ilk resmi galip takım ocak futbol takımıdır. Bundan sonra Darülmuallimin ve Darüleytam takımları da teşek- kül etti. Artık Trabzonda devamlı ve muntazam bir futbol hayatı başlamıştı. Sık sık maçlar yapı- lıyor. Futbola karşı merak günden güne artıyordu. 338 senesinde vali ilk defa olarak Trabzonda Darüleytam bahçesinde bir atle- tizm bayramı yapılmıştır. Ozamana kadar Trabzonda futbol ne kadar ileri gitmişse, atletizm o kadar geri kalmıştı. Bu suretle Trabzon gençleri bundan sonra atletizme de büyük bir ehemmiyet vermeğe başladı- lar. 338 deki atletizm bayramında da idman ocağı gençleri büvük bir'muvaffakıyet gösterdiler. Biraz sonra İzmirin istirdadı münasebe- tile İnönü meydanında büyük bir spor bayramı yapılmıştır. 339 da Idman ocağı. Istanbul- da teşekkül eden Türkiye Idman cemiyetleri ittifakına dahil olmuş- tur. Idman ocağı, İdman cemiyet- leri ittifakına giren ilk Anadolu | klübüdür. O sene ocak gençlerinden mü- rekkep 20 kişilik bir gurup bir Istanbul seyahatı yapmışlar ve İ Slavya takımının maçlarını seyir | etmişlerdir. Trapzon futbolcuları için Slavya maçlarını seyir etmek bir ehemmiyet veriliyor büyük bir ders olmuştur. Futbol- cular bu maçlardan birçok şeyler ögrenmişlerdir. Bu müddet zarfında Trapzonda atletik sporlar da pek ileri gitmiş- tir, O kadar ki idman ocağı spor- cularından Süleyman Rıza bey Türkiye sırık atlama şampiyonu olmuştur. o Süleyman Rıza bey biraz sonra Paris olimpiyatlarında Türkiyeyi temsil (o etmiş ve bu suretle bütün memlekete Trabzon sporculuğunu tanıtmıştır. Aradan biraz geçince idman ocağı futbolcuları Istanbula geç- mişler ve muhtelit takımla karşı- laşmışlardır. o Trabzonlular bu maçta 2-0 gibi az bir farkla yenilerek futboldeki kudretlerini göstermişlerdir. Bu arada Trab- zona rus sporcularından mürekkep bir kafile (gelmiştir. £ Rusların takımları çok kuvvetli olduğu halde Trabzon futbolculari ken- dilerini 1-2 sayile yenmişlerdir. Son senelere kadar Trabzonda mühim bir spor faaliyeti vardı. Bilhassa bu faaliyet deniz yarışları, deniz sporları, avcılık, koşuculuk, tenis ve futbolde göze çarpmakta idi. Klüpler harıl harıl çalışıyor- lardı. Gençlik için günün meşğa- lesi yalınız spordu. Fakat Trab- zonda da sefahat hayatı başlayınca spora verilen ehemmiyet yavaş yavaş gevşedi. Mektep takımları da federasyonla alâkalarını kes- dikten sonra Trabzon sporculuğu büsbütün zayıfladı. Bir müddet böyle bir atalet devresi keçti. Fakat son zamanlarda gene spor hayatında bir uyanıklık, bir hareket başladı. Inönü meydanı kalın duvarlarla çevrilip bir saha haline benzetildi. 931 senesinden sonra t-krar Trabzon futbolculuğu yoluna gir- miş. Lig maçları muntazam ol- olmuştur. İnönü sabası daha güzel bir şekle sokulması için çalışıl- maktadır. Bu saha mükemmel bir hale geldikten sonra buradaki futbol hayatı daha kuvvetlene- cektir. Milâsta tütün az ekildi Muğla, 17 (A.A.) — Soğuklar- dan Milâs tütün fidanlarıda mü- teessir olmuş, yeniden fidanlar dikilmişti. Bu yüzden tütün zeri- yatı bu sene pekaz olacaktır. Milâs kredi kooperatifleri alâka- darlara yardıma başlamıştır. Nişanlanma Paris 19 (A.A.) — Reisiçumhur M. Paul Doumerin torunu ve tayyare yüzbaşılarından Doumerin kızı, bugün kukuk doktorlarından M. Marcel Pasaguiere nişanlan- mıştır, : Amca Bey'in Güzel bir albumunu meccanen almak isterseniz AKŞAM'a abone olunuz! Cemal Nadir bey arkadaşımız Amca Bey'in gazetemizde intişar etmiş en güzel karikatürlerini bir araya topladı; bunları renkli, zarif bir kapak içinde güzel bir album halinde neşretmiştir. Mart ve Nisan 1932 zarfında gazetemize bir senelik, 6 aylık, 3 aylık abone kaydedilecek karilerimize veya mevcut abonesini bu iki ay içinde asgari 3 ay için temdit ettirecek olan abonelerimize bu güzel album'dan bir nüsha hediye edilecek ve posta ile adreslerine gönderilecektir. Bütün Türkiye'de en fazla satış yapan AKŞAM gazetesine siz de abone olunuz ve bu güzel hediyeyi alıniz! Holüvut moda cihetinden Amerikanın Parisi olmuştur. Burada en açık kıyafetlerden en muhteşem kürklere kadar her türlü elbiselere tesadüf ediliyor. Bir mecmua bu kıyafetleri toplıyarak yukaridaki / resmi t2-tip etmiştir. N

Bu sayıdan diğer sayfalar: