12 Haziran 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Haziran 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Haziran 1932 Akşam Sahife 5 gem, GU Çikolata rekabeti Çikolata çok ucuzladı Fabrikalar ihtiyaçtan fazla mal çıkarıyorlar Çikolata fabrikaları arasındaki rekabet devam ediyor. Evvelce 115 kuruşa satılan sütsüz çıkola- tanın kilosu şimdi 85 kuruşa inmiştir. Sütlü çikolatanın kilosu da 105 kuruşa satılmaktadır. Çıkolata fabrikaları (eskisine nazaran çoğalmıştır. 929 senesin- den evvel Türkiyede yalnız bir çikolata imalâthanesi vardı. Bu imalâthane de, hariçten gelen çiko- latalara rekabet edemiyordu. 929 senesinden sonra, yeni gümrük tarifeleri tatbik edilmiş, çikolata sanayii inkişaf etmiştir. 930 senesinde dört çikolata fabrikası günde 800 kilo çikolata istihsal ediyordu. Bu sene çikolata fabrikalarının yekünu 16 yı bul- muştur. Bu fabrikalar bir günde 20 bin kilo çikolata yapmakta- dırlar. Fakat bu derecede çiko- lata istihsalâtının ihtiyaçtan fazla olduğu söylenmektedir. Bir iki fabrika, istihsalâtın tahdidi için, diğer fabrikalara teklifte bulunmuştur. Fakat bu teklif diğer fabrikalar tarafından kabul edilmemiştir. Konya gençler birliğinin tertip ettiği eşya piyangosu Konya 11 (A. A.) — Konya gençler birliğinin tertip ettiği eşya piyangosu çekilmeğe baş- lanmıştır. 65,494 numara Fort tenezzüh otomobilini kazanmıştır. Keşide devam etmektedir. Şeker fabrikası Şeker kamışından şeker yapılacak Hükümet memleketimizde şeker sanayiinin inkişafına büyük bir ehemmiyet vermektedir. Bu me- yanda Adanada şeker kamışından şeker istihsal edecek bir fabri- kanın tesisinin muvafık olup olmı- yacağı ciheti tetkik edilmekte idi. Bu tetkikatın birinci kısmı müsbet bir şekilde neticelenmiş ve Adanada şeker kamışı ziraati- nin kabil olduğu anlaşılmıştır. Izmirde kiremit fabrikası Izmirde bir kiremit fabrikası açılmasına karar verilmiş ve bu hususta teşebbüste bulunulmuştur. Hindistanda Hapishaneleri boşaltmak için bir tedbir Bombây 11 (A.A.) — Armada vapuru yakında Gandhinin taraf- tarlarından bir takım siyasi tahri- kâtçılarla müfrit ibtilâlcileri ve bizzat Gandhiyi hamil olduğu halde Bengale körfezi takım ada- larından olan Andaman adalarına hareket edecektir. Bu tedbirler, mevkuflarla ağız ağıza dolu hapishaneleri boşalt- mak maksadile ittihaz edilmiştir. Hindistanda yalnız kadinlarla az tehlikeli olan erkekler bırakı- lacaklardır. Muğla piyasası Muğla, 11 (A.A.) — Şehir piya- sası şudur: Yeni arpa 40, buğday 80, akdarı 60, mısırdarı 60, çav- dar 80, yulaf 40, sadeyağı 90, zeytinyağı 45 kuruştur. Bir soygunculuk 40 bin lirayı gasbeden haydutlar takip ediliyor Zonguldakta meçhul mekte olan iki tan şu malümat veriliyor: Çelik ocağı amele ücreti tedi- Meotrisle Taşhancı ocağı arasındaki yolda meçhul haydutların âni bir taarruzuna uğramıştır. Paranın muhafazasına memur kavaslardan biri tabançasile mu- kabele etmiş; fakat, şakilerin at- yerlerinden, bilhassa başından ve gözünden yaralanarak yere düş- müş ve ölmüştür. Diğer kavas, atını mahmuzlıya- rak son süratle kaçmış ve vakayı haber vermiştir. Şakiler onun da arkasından ateş etmişlerse de isabet ettirememişlerdir. Soyguncu şakiler, 3000 lirası bronz ufaklık olan paranın 40 bin lirasını alıp kaçmışlar, bronzları cinayet mahallinde bırakmışlardır. Zabıta, derhal tarama usulile taharriyata geçmiş, ayni zamanda denizden tahrik edilen romorköre bindirilen jandarma müfrezeleri sahil boyunu araştırmağa çık- mıştır. Bir çok kimseler zan altına alınmıştır. Maamafib, haydutlar, bu dakikada henüz ele geçmiş değillerdir. Dünyanın en yüksek klise kulesi Fransanın şimalinde Albert şeh- rinde yapılmıştır. Bu kule 107 metro yüksekliktedir. Bu kadar yüksek kule hiç bir tarafta yoktur. Amerikada reisicumhur intihabatı Chikago 11 (A.A) — Herald Tribune, yakında yapılacak reisi- cumhur intihabatı dolayısile M. Hoover ile M. Coolidgi'nin Ame- rika reisi cumhurluğuna ve reisi- cumhur muavinliğine intihabı le- hinde bir intihap (mücadelesi programı teressüni etmekte oldu- gunu yazmaktadır. birkaç haydudun ameleye para götür- kavasa taarruz ederek 40 bin lira gasbettiklerini yazmıştık. Bu hususta Zonguldak- yatı için, iki müsellâh kavasın muhafazası altında yola çıkarılan 43,000 lirayı havi kara postası; tığı kurşunlarla vücudunun muhtelif En yüksek klise kulesi NÜN HABERLERİ Londradaki müzakere Ingiltere, Irlanda ile anlaşamadı “Irlanda, Ottava konferan- sına iştirak etmiyecek Londra, 11 (A. A.) — Irlanda ve İngiltere nazırları arasında akdolunan konferans, saat 17de hitam bulmuştur. Atideki resmi tebliğ neşrolunmuştur: Bir taraftan serbest Irlanda hü- kümeti başvekili M. de Valera ve başvekil muavini M. O. Callaigh ve diğer taraftan Ingiliz başvekili M. Makdonald, başvekâlet lordu M. Baldwin, dahiliye nazırı Sir Herbert Samuel ve dominyonlar nazırı M. Thomas arasında saat 11,30 da bir içtima akdedilmiştir. Bu içtima saat 13,30 a talik olun- muş ve bir saat sonra tekrar toplanılmıştır. Nazırlar, münaziünfih meseleler hakkında uzun müza- kerelerde bulunmuşlardır. Fakat bir itilâf elde edilmesi mümkün olamamıştır. Londra, 11 (A. A.) — Görüş- meler biter bitmez M. de Valera ile refakatinde bulunan zevat, trene binmişler ve Dubline hare- ket etmişlerdir. Kendilerini istas- yonda M. Makdonaldı temsil eden M. Thomas ile muhtar Irlanda hükümetinin Londradaki âli komi- seri M. Dulanty teşyi etmişlerdir. M. de Valera, istasyonda top- lanmış olan birçok İrlandalılar tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Mumaileyh, mülâkatın mahiyeti ve konuşulan meseleler hakkında beyanatta bulunmaktan imtina eylemiştir. Irlandanın bütün Ingiliz imparatorluğunu teşkil eden hü- kümetlerin iştirak edeceği Ottava konferansında bulunmayacağı mu- hakkak addediliyor. Dünya buhranı Karşılıksız kâğıt para çıkarmakla işler düzelirmiş Şikago, 11 — Şikago darülfü- nunu iktisat profesörleri ticarete eski faaliyeti verecek bir proje hazırlamışlardır. Projede karşılıksız para çıkarılarak eşya fiatlerinin yükseltilmesi tavsiye ediliyor. Proje, tedavül mevkiinde bank- notların arttırılmasi (o hususunun altın ihracatını tesri edeceğini ehemmiyetle kaybetmekte ve fakat bunun muvakkat bir mahzur ola- cağını çünkü işlerin yoluna gir- mesi üzerine bu mahzurun ortadan kalkacağını ilâve eylemektetir. Ticaret odaları Devlet Demiryollar idaresi kaydedilmemiştir Ankara ticaret ve sanayi odası reisliğinden: 8 haziran 932 Akşam gazetesinin beşinci sahifasının bi- rinci sütununda “Eski mesele; devlet daireleri ve ticaret odası,, serlevhası altında intişar eden bir bentte Ankara ticaret odası devlet Demir yolları idaresini odaya kayıt etmekle meseleyi halletmiş ve Istanbul Ticaret odası da bunu misal addederek ayni noktai nazarla tütün, müs- kirat, ilh dairelerini odaya kay- detmekte bir mahzur görmemiştir, şeklinde bir yazı görülmüştür. Odamızca ne devlet demir yollarının ve ne de diğer idare- lerin odaya kaydı için hiç bir muamele cereyan etmemiş olma- sına mebni bu haberin ayni sütünda tavzihini rica ederim, İ neşredilmemiş AKŞAM'ın tefrikası: No: 139 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine Muharriri : Yalnız zatınız değil bu vakayı casuslarınız * dahi düsünsünler, artık padişahın size emanet ettiği bir kuvveti şu dereceleredek sui- istimal, bu raddelerekadar edep- sizliğe dayanılmaz. Selefiniz günündeki casus mas- rafını siz üç bin yüz kırk kese senevi tezyit ettiniz, memurlara maaş veremiyen maliye, sizin zaptiye kapısı idaresine senevi kırk bin kese veriyor. Istanbuldan aldığım bir kıta mektup zaptiye casuslarınızın ah- valini biraz beyan eder olduğun- dan işte size leffen gönderiyorum. Umarım ki baisi tenebbühünüz olur. Ihtimal ki badii gayz ve gazabınız olur, hattâ bu ihtimale binaen mektubu aynen göndermekle be- raber zirindeki imzasını sizden ketm için karaladım... Okuyunuz, okuyunuz |... Şu iki mektubu okuyuncaya kadar geçecek yarım saatlik vak- tinizde sizi zulm eylemekten men- etmiş, ibadullahı yarım saatçik olsun rahat ettirmiş olduğumdan dolayı kendimi bahtiyar addederim. 11 Şavval 1287 Ali Suavi Dönen bir paşa! Ahmet Celâleddin paşa Sultan Hamidin çok itimat ettiği adamla- rından biri olarak tanılır ve hak- kında şimdiye kadar bir çok şeyler söylenmiş ve yazılmıştır. Bitaraf olmak için itiraf etmek lâzımdır ki Ahmet Celâleddin paşa Avru- pada jön türkleri adım adım ta- kip onları Istanbula çekmek için sarfı mesai ederken de, Istanbulda sultan Hamidin yanında bulun- duğu zamanlardada hep samimi doğru ve temiz kalmıştır. O, sultan Hamidi yavaş yavaş yola getirerek kanunu esasi ve meşru- tiyeti ( istirdat (oOetmek imkânı olduğuna inanmıştı. (Bu imanı iledir ki padişahın oyanına ve etrafına bu işleri göre bilecek münevverleri toplamak ' istiyordu. Sultan Hamit ona: — Murat beyi ikna et ve Istan- bula getir! Dediği zaman Ahmet Celâleddin paşa sultan Hamidin, Murat beyin Avrupadaki mesai- sinden çekindiği kadar, onunla temas ederek, uzun uzadıya gö- rüşerek, anlaşarak nihayet hürri- yet ve meşrutiyete doğru gitmek istediğine kanidi ve bu kanaatın kuvvetidirki Murat beyi de çabu- cak Avrupaden Istanbula koştur- muştu. Ahmet Celâleddin paşa Sultan Hamidin. yanı başında, günün birinde, padişah namına takip etmeğe memur olduğu, resmen düşmanları bulunan Jön Türklerin safına geçmiştir. Bu, paşanın Sultan Hamidi artık söz, nasihat, rapor, lâyiha ile yola getirmek imkânı kalmadığına ve yakından | temas ettiği Avrupadaki Türklerin samimiyet ve hüsnü niyetlerine candan inandığı zaman vaki olmuştur. Ahmet Celâleddin paşa- nın bu tarafını hiç bilmiyenler, Mısırdan Paristeki lttihat ve Te- rakki merkezine gönderdiği şu (şimdiye kadar hiç bir tarafta olan) mektubu dikkatle okumalıdırlar : Ahmet Celâleddin paşanın mektubu “... Ali Saip bey - Vakıa çok nazikâne bir tavır ile - bana şöyle dedi: ait hakiki maceralar * — Her ne kadar cemiyet sizi, siz de cemiyeli tanıyorsanız da, bilhassa cemiyet erkânının size hürmeti varsa da, böyle mühim bir işe başlar ve girerken evvelâ cemiyete nakdi bir muavenetiniz dokunmalıdır. Riyaset meselesine gelince, yeni intisap ettiğiniz için her halde sizden kıdemlilere ait olmalıdır. Zaman yavaş yavaş bu meseleyi istediğiniz şekle sokabilir, fakat şimdi... Ali Saip bey bunları bana adeta madde madde söyliyordu, ve üçüncü maddeye geçerek; Ahmet Rıza bey ile diğer rüesaya gelince, dedi, onlara karşıda hiç olmazsa ilk zamanlarda daha mülâyim bir hattı hereket takip eylemelisiniz! Cemiyetimizin ismi ve ınvanı da kemafissabık... Ali Saip beyin sözünü burada kestim ve ona zannederim bir az sert, herhalde itidalime istediğim “gibi hâkim olamıyarak lâzım gelen cevapları verdim, elbette size yaz- mıştır, o, onun işi, bende yazı- yorum, dinleyiniz: Beni yalnız siz değil bütün memleket tanır. Memleket hari- cinde de birçok muhitlerin yaban- cısı değilimdir. Ali Saip beyin ihtarına hacet kalmadan bu böy- ledir ve daima böyle olacaktır. Cemiyete girerken para vermemi istemek o kadar manasız bir şeydir ki, hâlâ Ali Saip beyin bu işte sizlerden habersiz, kendi kendine hareket ettiğine kani bulunmak istiyorum. Ben cemiyete para veririm, vereceğim, daima vereceğim... Fakat bunu bir şart gibi ortaya sürmek ne demek? Bu benim çok fenama gitti, yani ben cemiyete lütfen kabulüm için rüşvet mi vermeliyim, ben bu hareketimle, para vererek mi kendimi (iyi, vatanperver, cemiyete lâyik bir adam ) göstereceğim. Hayır, omaksat memlekete, zavallı vatana hizmeltir, ben bu niyet, emel ve gaye ile işe giri- yorum. Bilmem anlatabiliyor miyim? Riyaset meselesi ise, bilmem ki şunun bunun inhisarı mevzu bahis midir? Yoksa orası bir voyvoda yuvası mıdır ki müsin ve kidemli daima reis tanılacaktır. Reis zaten elinde mühür olan demek- tir, hakikat şimdi budur. Bugün bendedir, yarın başka birine geçer, Oben böyle ogörüyorve anlıyorum, başka türlü birşey varsa lütfen beni tenvir ediniz, Ahmet Rıza beye ve bilmem kimlere mülâyim davranıp hoş görünmek ne demektir? Ben gö- rücüyemi çıkıyorum, neden bilmi- yorsunuz ki benim kimseye dalka- vukluk edecek halim yoktur. Hem neden, niçin... Çok rica ederim, sebep ne? Istibdat ve zulme karşı isyan etmiş, elele vermiş insanların teşkil — ettikleri bir o cemiyette dalkavukluk, ve daha bilmem ne mevzuubahsolmalımıdır, ve soru- yorum size bu Ali Saip bey sizin namınıza mı bu sözleri söylemiştir, öyle olduğunu bildiğim halde soruşumun manasını da siz bilirsiniz. Cemiyet eğer benden şüphe ediyorsa bilmeli ki benden evvel şüphe edilecekler, hem de arala- rında vardır. Ben şaibesiz bir adamım, mazim tertemizdir. Be- nim iltihakım cemiyete kuvvet verir. Öyle olduğu halde benim sizden istiyeceğim, istemeğe çok haklı olduğum şeyi siz, benden nasıl istersiniz? (Arkası 'var) Ye EEE

Bu sayıdan diğer sayfalar: