12 Haziran 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

12 Haziran 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

». 12 Haziran 1932 : Akşam i Sahife 7 - Masal olanlar: Bazı eski seyir yerleri Velefendi, Çırpıcı çayırları, Bakır köyünü bağlar arası mesiresi.. “Dudak ısırarak, göz süzerek sigaralarının külünü silkerek envaı işaretlerde bulunulurdu..,, Eski Velefendi mesiresinde bir âlem ( 1 Işaretle Lâlelili Enver beydir ) Karilerimden, Lâlelili Enver bey bazı seyir yerlerinin eski hususi- yetlerini, Bebekten (gönderdiği mektubunda ne güzel naklediyor: Pek kadimde, Çamlıca, Libade Beylerbeyi Havuzbaşı tiyatro ve gazinosu tenezzühgâhtı. Kadıköy şenlenmeyi, 'civarı rağbeti atttı- rınca Kuşdili, Fenerbahçe, Çifte- havuzlar, gezintisi başlamıştı. Mevsim itibarile Istanbul aha- lisi, kâğıthane zamanını baharın müjdecisi telâkki ederdi. Evvelâ Eyibe gidilirdi. Kebapçı dükkânlarının dumanı çarşıyı bü- rümüş, kaymakçı dükkânlarının lengerlerde lülelenmiş o meşhur kebap ve leziz kaymak) göğdeye atıldiktan sonra kırk merdivenin birinci basamağına ayak basılır, yavaş yavaş merdivenler sayılarak ve mezarlık arasında taze soğan, sarmusak, çayır peyniri, yumurta yemekte olan kadın, erkek seyir olunarak fulya tarlasına çıkılırdı. Burada, Kurukuzu kestanesi, kâgithelvası, simit satıcıları ara- sında, pıtrak gibi kadınlar ve kızlar. Harfendazlıkta cerbezesi görü- lenlere haffaf (o zanparası ismi verilir, bunların tavru halleri cid- den eğlenceli olurdu. Buradan gene Eyibe tedarik edilen kayığa Kâğıthane yolu tutulurdu. Dere kenarında sıralanan, ka- dınlı, erkekli kafilelerin önünden resmi geçit yapılır gibi geçilerek, taifei kıptiyanm cünbüşleri, yahudi saz takımının bestesi karışık, güftesi anlaşılmaz şarkılarını din- liyerek, araba piyasası tarafına mürur edilirdi. Arabaların penceresini açmağa tozdan imkân yoktu. Arabacılar toz, toprakla mülemma, şekilleri kaybolmuş heykeller gibiydi. Piyade kayığı, Mumhane san- dalı, Karaağaç önünde toplanır, gazel, mani, türkü, içinde, pürneşe avdet olunurdu. Keyfi tamamlıyamıyanlar, Fener gazinosuna veya Limon iskelesine rampa edip noksanı ikmale çalışırlar, “ Aman, şu tebessüm eden hanı- mı kaçırmıyalım! , diye sandalcısı ile kavgaya da tutuşurlardı. Araba ile avdet edenler ara- sında da, öndeki arabayı geçmeğe ısrar edenler, içindeki hanımlara bir çift olsun söz söylemeğe avdetle rakiben mmm, gi (O <0 çalışanlar, bir iltifat koparmağa can atanlar eksik değildi. Sırttaki tepe, mola mahalli idi. Netice burada anlaşılır, kimi zevk vetelâşla gideceği yolu takip eder, kimi de tehidest ve nasibine iki bir düşmüş olarak, mahzun mah- zup, Galata rıhtımındaki Hristo- nun yahut Todorakinin kadifeli gazinosuna çökerdi.. u Üzüm zamanı, Velefendi Çırpıcı | çayırlarile Bakırköyünün bağlararası da zevkli idi. Çırpicı çayırı üzerinde, Litros namında bir köy vardı. Köyün ortasında iki meyhane olup bunlar dükkân önünde bir mangal bulun- dururlar, gelenlere taze şıra sura- hilerini sunarak sucuk pişirirler, müşterileri neş'elendirdikten sonra Çırpıcıyı boylanırlardı. Çırpıcı ve Velefendi çayırlarına Hürmüz, Bahri, kanbur Esma, Kaymaktabağı ve sair koltuk tabir edilen yerlerin metaları, arabalarla (dökülürler, evvelce kendilerine çeşmi âşina olmıyan- lara, kibar aile süsünü verirlerdi. Ekserisinin, paralı, belâlı, sev- dalı namlarile âşinaları orada bulunur, maslahat, ona göre idare edilirdi. Çayırda, kır kahvecilerinin gizli sattıkları - dem -ile oneşelenen huvardalar, dudak ısırarak, göz süzerek, mendille yüzlerini silerek, sigaralarının külünü silkerek envaı işaretlerde bulunurlardı ki seyri cidden eğlenceli olurdu. Düyunu umumiye memurların- dan Mustafa bey merhum ki, musiki hocalarından Aksaraylı deli Mustafa namile Omaruftu, ve oğul ve kızı, hem çalar, hem okurdu. Merhum, sabahleyin (limonlu rakıya başlamış. Gönlü Çırpıcıya hükmetmiş; derhal ailesini topla- yıp bir arabaya atlayınca dere kenarına gelmiş ve fazla koyulmuş. Rakı mevcut fakat mezesi yok. O esnada, karşısında arap hala- yığı oturan bir hanımefendinin arabasına, elinde boş bir tabakla koşarak : — Allah rızası için şu tabağa | mezelik bir şey koyunuz da ne olursa olsun! demesi, herkesi güldürmüştü. Akşam olunca polisler kalaba- lığı dağıtmağa başlar, sıralanmış arabaların velvelesi ( yollardaki tuhaflıklar, o rezaletler (o ayyuka | çıkardı. Bakırköyünün Bağlar arasıda hoştu, Şimdi eser kalmadıya.. Asıl bunun zevki, şimendiferde azimet, avdet esnasında, kadınlı, erkekli vağon penceresinden yari beline kadar sarkmak, birbirini seyretmek, erkeklerin yılışıklığını görmekti. Florya mesiresine gidip geliş te aynı vaziyette idi. Erkek omütenezzihin avdette, Samatya, Langa, Sandıkburnu o bağlardan meyhanelerine' dökülüyorlar, o gün- kü zevklerini, kâdınlar mebhasin- deki hasbihallerini, sulu sulu nak- lederlerdi. Kimi ağlar, kimi of çeker, kimi “kapısına dayanacağım!,, deyip meyhanede sızar, arkadaşları ko- luna girip, düşe kalka götürürlerdi. Aksarayda, Yeşiltulumba kah- veleri önünde, ayyaşine sabahları, kâsesi yirmi paraya, baş suyuna çorba satan Zom Tevfik namında nekre bir adam vardı. Rakip zuhurile ticareti sekteye uğradı- ğından, çorbacılığı terkedip bir eşek tedarik etmiş ve çanak çom- lek satmağa başlamıştı. Sonra bu alışverişten de vaz geçerek saka gediği aldı. Eşeğile akşamları meyhaneye gider, eşe- ğini meyhanenin önüne bağlar, rakısını içip etraftakilerle şaka- laşırdı. Vakit gelince eşek feryada başlar, Zom Tevfik meyhanecile hesabı görür, dirhem şarabı hayvana içirir. — Haydi sen de! Kekâlan kerata! diyip, yolda eşekle konuşa konuşa, evine giderdi. “ Sakalıkta ne ticaretin var Tevfik ağa? , diye soranlara, “kol ve bacağa hasretim; doya doya görmek için bu sanatı ihtiyar eyledim. Çamaşır yıkayan müşte- rilere su götürdüğüm zaman, “a kaçmıyorlar; ben de, suyu boşal- tıncaya kadar, her taraflarını göz ucile dideliyor ve keyifleniyorum!,. | saka baba bu | Bazılarından, tarafa bakma, günahtır! diyerek bakmaklığımı istiyenleri de çak- maktayım amma bende o cesaret yokl der idi. Sermet Muhtar mutat olan yüz | Tefrika numarası: 9 Yazan: Ceneral A. F. Oglander ÇANAKKALE muharebeleri Tercüme eden: Muharrem Feyzi Çanakkale cephesinin takviyesine karar veriyorlar (lüzar — Eserin üçüncü kısmının ilk parçası tertibi esnasında noksan bırakılmış olduğundan bilitizar burada dercediyoruz. J Üçüncü kısım Lort Kiçner fikrini değiştirdi 1915 haziranının yedisinde yeni ( Çanakkale komitesi) yani bu namda teşekkül eden harp şurası | nihayet toplandı. Harp şurası Çanakkale harekâtı . devam etmeli mi yoksa terkedil- | meli mi mes'elesi hakkında 14 mayısta selefi meclisin başlamış olduğu münakaşaya devam ede- cekti, Içtima başlamazdan bir kaç gün evvel komitenin âzalarına biri umumi başkumandan lort Kiçner ve diğeri bahriye nazırı Mr. Çurçil tarafından yazılmış iki tezkere tevdi edilmiş idi. Lort Kiçner tezkeresinde Ça- nakkale sahnei harbinin terki felâketli akibetler tevlit edeceğini ve böyle bir tedbire ancak daha büyük bir felâketin önünü almak için müracaat edilebileceğini be- yan etmiştir. Mumaileyh Gelibolu şibbi cezi- resinin tahliyesi ile diğer sahnei harplerdeki zaten müşkül olan barekâtı daha vahim bir felâketi ! askeriyeye sevkedebileceğini kay- detmiş ve bu iddiasını şu suretle izah etmiştir: Balkan devletlerinin itilâf züm- resine iltihakı hakkında beslenen bütün (o ümitler (o mahvolacaktır. Almanya İstanbula sarkacaktır. Avustralya Ove yeni Zelânda kıtaatının gayet ağır zayiat ve fedakârlık mukabilinde elde edil- mesine yardım eylediği sevkülceyiş cihetinden gayet oOmühim bir mevzii İngiltere terketmiş olacak- tır. Umum islâm âleminde' Ingil- terenin şeref ve haysiyetine gayet ağır bir darbe indirilmiş olacaktır. Lort Kiçner 28 mayısta Çanak- kale sahnei harbine yapılacak sevkiyat hakkında harp şurası ile uyuşmağa hazırdı. Fakat 7 haziranda Çanakkale komitesi toplandığı vakit, lort Kiçner artık eski fikrini büsbütün değiştirmiş bulunuyordu. Çurçilin musırrane tavsiyesi Harp şurası âzalarına dağıtılan bahriye : nazırı mister Çurçil'in tezkeresi 1 haziran tarihli olup Gelibolu şibhi ceziresindeki hare- kâtın devam ve için fevkalâde (gayret gösterilmesi musırrane tavsiye edilmekte idi. Mumaileyh Çanakkale sahnei har- binde tam gayret gösterilecek müsait zamanın hulül eylediğini şu suretle isbat etmişti: Önümüzdeki üç ay zarfında takviyesi | Almanlar garp cephesinde itilâf devletlerinin müdafaa hattını yar- mak kudret ve kuvvetini katiyen haiz olmıyacaklardır. Diğer taraftan itilâf devletleri ordularının alman hattını yarabile- ceklerine şimdi eskisinden ziyade şüpheliyim. Bu suretle garp cep- hesinde bir çıkmaz vaziyeti tahad- | düs etmiştir. bizim saka, yabancı değil!, diyerek | Garp - cepbesinde ahval ve şerait böyle olduğu gibi İngik terenin şimdi bir istilâdan masun bulunduğuna kani bulunuyorum. Binaenaleyh Çanakkale kuman- danı ceneral Hamilton'a Gelibolu şibhi cezisesinde, harekâtın biran evvel muvaffakıyet ile neticelen- mesi için lüzum gördüğü kuvvei askeriye kendisine temin edile- M. Çurçil bilir Ove edilmelidir. Gelibolu şibhi (o ceziresinde (ingilizlerin yapacağı üç yahut dört millik bir ileri hateketi kat'i mahiyeti haiz sevkülceyiş neticeler temin ede- cektir. Boğazlar açılırsa ne olacaktı? Mr. Çurçile göre Gelibölu şibhi ceziresi harekâtının neticesi olarak Kilidibahir zaptedildiği © takdirde Çanakkale boğaz açılacak ve Marmaradaki Türk-Alman filosu tahrip edilecektir. Bundan sonra Istanbul üzerine yapılacak hücumda Rusya ingiliz- ler ve fransızlarla teşriki mesai edebilecektir; umum Balkan mem- leketleri itilâf zümresine iltihak edecektir. Türkiye muhariplerin safından çıkarılacaktır. Mumaileyh tezkeresinin sonunda şu suali irat eylemiştir : Diğer sahnei harplerin hangi- sinde gelecek üç ay içinde bu kadar fevkalâde mahiyeti netayiç elde edilebilecektir ? Ingiliz bahriye nazırının bu sözleri, Fransa sahnei harbinde elde edilen netayiç ile asla mü- tenasip olmıyacak azim mıktarda Ingilizler tarafından verilen zayi- atın İngilterede ne gibi fena tesirler hasıl ettiğini pek iyi gösteriyordu, Binaenaleyh 7 haziranda komite toplandığı vakit Lort Kiçner Çanakkalede gayet şiddetli hare- kât yapılması lehinde beyanatta bulunmuştur. Lort Kiçner Çanak- kale baş kumandanı ceneral Hamiltonun 17 mayısta istediği yeni kuvvetlerin kendisine gön- derilmesini ehemmiyetle (tavsiye etmiş ve harp şurasında Gelibolu şibhi ceziresinin terk ve tahliyesi hakkında bir karar verildiği takdir- de harbin idaresinden artık mesul olamıyacağını ihtar ve ilâve eyle- miştir. Lort Kiçner'in bu açık ifadesi ve rehberliği üzerine harp şurası derhal müsbet bir karar vermiştir. Yeni teşkil edilen (Birinci yeni ordu)nun henüz sevkedilmemiş üç fırkasının) temmuzun ikinci haftasında Çanakkale sahnei har- binde hücuma geçmek üzere Gelibolu şibhi ceziresine sevkine dairdi.| (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: