22 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

22 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Telrika No. 40 — iktibas ve tercüme İSUMER KIZI| i Yazan: IBKENDER FAHRETTİN hakka mabfuzıar — Tanzar'ın anası, Bilge'den, oğlunun cesedini istedi: “Onu kendi elimle gömeceğim. Mezarının üstüne dikeceği zakkum fidanlarını göz yaşlarımla büyütmek istiyorum.., Suz şehrinde büyük bayram Ertesi sabah alam payıtabtnia bütün sokaklarında davullar çalı- myor, hükümdar (Beklan)ın esareti ilân ediliyordu. Yerliler, o gün yeis ve matem içinde, dövünerek ağlıyorlardı. Herkes mabutlarını ve mabetleri unutmuştu. Sumerlilerin — Büyük Tanrmız kudret ve kuvvetini gösterdi. Diyerek, neşe ve heyecan icim de sokaklarda bağırışmaları, Alam ları büsbütün çıldırtıyordu. Hükümdar Beklanı kendi sara- yında ve kendi odasında bapis etmişlerdi. Bilge: — Benim saltanat ve ihtişam- da gözüm yok. Ben Fırat kıyı larında sazlıklar arasında büyü- müş bir insanım. Nerde olsa ya tarım, Demiş ve zabitlerin israrına rağmen sarayın en mütevazi bir odasına çekilmişti. O gün ordu rücsası bir araya toplandı. Bütün askerin sevdiği ihtiyar bir kumandan, kurultaya riyaset edi- yordu. Zabitler, her şeyden evvel, Bilgenin ECE olarak ânı ist- mişlerdi Kurultay azası müttefikan bu fikir. ve arzuyu izhar ettiler. İhtiyar kumandı — Büyi rımızdan biç bi göçlen beri kanekl si bu kadar bi yük ve şerefli bir muzafferiyet kazanmamıştır, dedi. Bilge Büyük Tanrının bize bir halaskâr olarak gönderdiği mukaddes bir mabluk- dur, Onu başımıza, Kinik (Azak: mişti. Kendisine Kurultayın kara- rını tebliğ. ettikleri zaman çok sevindi; — ihtiyar o kumandanının elinden ve genç zabitlerin omuz- larından öptü, — Ben şimdilik aramızda bir kardeşiniz gibi kalayım. (Sirtella)ya döndüğümüz zaman balka bu bü- yük zaferi ilân edelim, Alamların payitaht işgal ettiğimizi ve bü- kümdarlarını esir aldığımızı söyl yelim. Yer yüzünde yegâne he mim olan Beklan şebrin bütün sokaklarında dolaştıralım. Sumer- liler, yaptığımız. işlerin ehemmi- yelini ve büyüklüğünü gözlerile görsünler. Bu kararınızı ondan sonra ilân o ediniz... Halkın ve Sumer asilzadelerinin reyleri de alınsın. Millet beni müttefikan intihap ederse, Sumer tahtına © vakit otururum. Dedi ve ihtiyar kumandanın zümrüt saplı kınıklık hançerini üç defa öpüp başına koyduktan sonra iade etti. — Bunu da, bana, millet huzurunda ver Sirtellada niz! O akşam (Suz) şehri ateşler içinde yanıyor gibiydi. Her taraf meşalelerle gündüz gibi aydınlktı Bu büyük bayramı yabancılarla Sumerliler tesit ediyordu. Mamafih, Beklanın esir düştüğünü gören Alamlardan bazılarıda Sümerlilere yaranmak için birer birer sokak» lara çıkmağa ve bu emsalsiz gen- liğe iştirak etmeğe başlamıştı “Tanzarın anası akşam üstü Bilgenin ayaklarına düştü: Evladımın cesedini — bana dedi. Ben babasının ve inin mezarları belirsiz bir kadınım. Oğlumun cesedini kendi elimle mezara gömmek istiyorum, Onun mezarı üstüne dikeceğim Zakkum fidanların göz yaşla rımla büyütmek istiyorum. Bana merhamet ediniz, Büyük Tanrının sağ kolul (1) Diye ağlayarak (yalvarmağa ww Sumerliler Tanzar'ın cesedini de Sirtellaya götürmek istiyorlardı. Bilgeye : tellalılara * Beklanın oğlunu nasıl isbat ede- Bilge zabitlere şu cevabı verdi: — Tanzarı biz öldürmedik. Onu Beklanın casusu öldür Tanzarın ölümüne inanmıyanl buraya gelirler ve mezarımı gö- rürler. Dedi ve cesedi (Beklan)ın karısına teslim etti, ellaılar, Tanzar'ın çok cesur ve cenkâver bir delikanlı olduğunu zannettikleri için, * günün birinde babasının yerine geçerek kendi lerinden intikam almağa kalkışa- dan endişe edeceklerdi. Bilge, Tanzar'ın anasına çok acımıştı. — Başka çocuğun yok mu? Diye sordu. Beklan'ın: zevcesi gözleri rek: — Hayır, dedi, evlâdımdı. — Kocanı çok sevmiyormısın? — Niçin. soruyorsunuz... Onu ldürecekemisiniz? Bilge mütereddit göründü: — Bilme Kadın tekrar ağlamağa başla. — Ah. Ne olur? Onu öldür meyiniz! — O beni yakalasıydı ne ya- pacaktı? — Beklan şimdiye kadar hiç bir kadın öldürmemiştir. Sizi de Bldüremezdil — Ben iyi biliyorum; İlk tec- rübeyi bende yapacaktı. Bunu. Kocanın kararını sen de bilirsin, değil mi? Tanzarın anası yere bakarak Sustu, Bilge gülerek yürüdü — Bende şimdiye kadar hiç bir esir kafası koparmadım. Beklanın zevce: larak haykırıyordu — Sen de bu tecrübeyi ilk defa mı yapacaksın, Bilge? Söyle, kocamı öldürecek misin ? ona da bir mezar kazdırayım mı? (Arkası var) 0) Ege) vin müzatteriyetini gören Alamlar ona: «Büyük tanrının sağ kolül> Domoğu başlamışlardı. Taştan mabutlara tapan yerliler, o güne kadar GÜNEŞİN yaratıcı bir kuvvet olduğuna inanmıyor. lara ekilen tohumlar güneşin oilk ve son saçlarını yo- mabetlere gitmez oldular, Güneçe karşı Alanlar da ilk hayranlık o gün başladı, 4 Saray önünde yıkılan taş mabodun. tekrar © dirleceğini ve Samerllerden intikam alacağım Omit eden Dal itikatin, yıllarca bekledi. Zayılar. ve olm bu taş merhamet ve şifa tumdular ll bir yağmur yağlı, akan umlarla OrUN ve taş pabulun biç bir parçası meydanda kal Bunu gören Suzlılar yavaş yavaş Darülbedayideki muvaffakiyetli temsil Darllbedayide “ Üç retinin muvaffakiyetle temsil e diğini yazmıştık. Bu münasebetle opereti yazan ve besteliyen Ekrem. Reşit ve Cemal Reşit beylerden aldığımız mektubu aynen meşredi- yoruz: Darülbedayide temsil edilmekte olan “ Üç saat,, opereti her taraf- tan ve hususile yine Darülbedayi den gördüğümüz teşvike güvene- rek yazmağa başladık. Bu eserin yazılması, bestelenmesi, hazırlanıp temsil edilmesi iki ay içinde hasıl olmuştur. Bu kadar kısa bir zaman da bu müşkil işi başa çıkarmak bu türlü işlerle ötedenberi alışan olan memleketlerde bile görülme- miş bir şeydir dersek mübalâğa etmiş olmayız. Zaman darlığına ve daha birçok müşkülâta rağmen dekorlar ve elbise gibi levazımın mükemmelen meydana çıkarılması ve hiç yoktan pekiyi bir bale takımı vücuda getirilmesi ve şar- kıların ve dansların muntazaman. icra edilebilecek derecede öğre- tilmesi (Darülbedayiin gerek deko- ratörüne ve dans muallimine gerek bütün sanatkârlarma şeref verecek emsali nadır bir muvaf- fakıyetti Kimi sanatın en ince noktala- rını görüp gösteren zekâsile, kimi parlak parlak ve yüksek istidadile naçiz eserimizi hakika- ten canlandırmış olan Darülbeda- yün bütün kıymetli sanatkârların tebrik eder ve eserin muvaffaki- yetini temin için sarfettikleri yo- rulmaz gayret ve tükenmez hüsnü piyetten dolayı kendilerine en samimi teşekkürlerimizi arzederiz. Bilhassa bu muvaffakiyetin en birinci ve en büyük âmili olan müstema sanatkâr o Ertağrul Muhsin beyin gösterdiği tarife sığmiyan himmet ve muaveneti bizi şükran ve minnet içinde bıraktı. Memleketimizin genç evlâdın dan müteşekkil caz takımını ve eserimizin bütün musiki kısmını kemalı maharetle idare ve icra eden şef dorkestr Hasan Ferit beye ve pianist Mösyö Statzer'e ifayı teşekkürat ederiz. Bu hissiyatımızın Darülbedayi hey'eti muhteremesine alenen iblağını muteber gazetenizden rica ediyoruz efendim. Ekrem Reşit Cemal Reşit YENİ NEŞRİYAT Iktisadi buhrandan kurtuluş Yazan: Sir Arthur Selter - Türçeye çeviren: A. Fethi bey, Sabık BAL Meclisi elsi, &. Başvekil Tarkiye Baynik ais Bugün dünyanın geçirdiği buh- yanın iktisadi, mali ve ticari sebeplerini birer birer izah eden ve buhrandan kurtularak refah devresine geçmek için ne gibi tedbirlere müracaat etmek lâzım geleceğini gösteren bu eser, Ce- iyeti Akvamın mali komitesi ından (Sir Arthur Salter) ta- rafından kaleme alınmış ve İngil- tere efkârı umumiyesinde ve mat- buatında derin tesirler bırakmıştır. Büyük devletlerin akdetmek tasavvurunda oldukları mali ve ticari konferansta müzakere olu- pacak tedbirler, müellifin ileri sürdüğü noktai nazarlara pek mü- şabihtir. Dünyayı işgal eden bu- günkü mali ve siyasi meseleler hakkında açık bir fikir edinmek istiyenlere hususile iktisatçı, mali- yeci ve bankacılara bu kitaptan birer tane tavsiye olunur. Bedeli 150 kuruştur. Kafkasyadan trenle Meskovaya eti yoruz, Rusyadaki moşlur kurak ve kalk senesindeyiz. deçtiğimiz saüada otuz milyon, yanı, Türkiye upfanunun. iki meli aç insan var. Dönen rivayet. ero nazaran, anneler, evlatlarım kesip yiyorlarmış. Annelerin evlatlarını kesip yi- diklerini bilmem, fakat, kati Surette tevsik edilmiş, hattâ Bol- gevik matbuatna geçmiş birşey varsa, © da, bu açlık sahasında, insan eti yenildiğidir. Birçok kimseler, ölüleri yemişler, bir gokları da, hemcinslerini öldürüp boş mideye indirmişler, ve bazı köylerde, umumi bir. delirme görülmüş, Kıtlık yüzünden, kos” koca vilâyetler al yerlerini yurtlarını bırakarak, çoluk çocuk, dağlara, çayırlara, yeyecek araş tırmağa çıkmışlar; evleri köyleri bomboş kalmış. Efsaneye nezaran, insan etine alışan onun tiryakisi olurmuş. Artık başka gıda bulsa bile, gene an etini ararmış. Sözde, kıtlık havzasından kurtarılan ve karın ları doyurulan insanlar bile, insan ramakta, fırsat buldukça birini öldürüp yemekte devam ediyorlarmış. Bu dedi kodular, ahaliyi dehşetlere salıyordu, Ay- lardanberi ne tüyleri ürpertici hikâyeler işitiyorduk. “Trenimiz bu kıtlık sahasına gi- rince demir yolundan bir çok felâketzedelere rastladık, Bunlar, istimdat eder gibi trerimize be: kıyorlardı. Hele bir. istasyonda, tren fazla tevakkuf etti de onlarla yüzyüze geldik. Hani, karanlıkta kedi gözü parlar; yahut mangalda bir kızğın kömür vardır da ışıldar. Işte, bu biçare insanların gözleri, artık insan © çebresine © benzemiyen yüzlerinde öyle yanıyordu. Sanl bütün vücutlarının — hayatı çe- kilmiş, çekilmiş de | gözlerine toplanmıştı. Kolları, bacaklı boyunları armut çöpüne dön- müştü. Uylukları bile, mübalezasız, iki parmak kalınlığına inmiş. Buna mukabil, karınları, ur gibi, davul, balon gibi şişmişti; diz kapak larına kadar sarmıştı, Bunlar, artık insanlıklan çıkmışlar! amu- düfikarili hayvanların başka bir fasilesini teşkil, adeta çıplak ol dukları için; vücutlarını adam | akıllı görünüyordu. Bir maymun, insana | şüphesiz ki, bunlardan daha fazla benzerdi. Nazım Hikmet, serbest mısra tarzile ilk yazdığı manzumede Rus- ya'nın açlarını şöyle tasvir eder: Ağar ölzilmiş açlar. No kadın, no erkek, ne oğlan, ne kız; Saka, eliz. Tertbüğrü dallariyle igriboğri ağaçlar. Açar dizilmiş, açlar.. Bunlar, Yarayan parçaları © kurak Toprakların. Kimi, Kemik dizlerine vurarak, Yuvarlak, Bir kalın taşıyor, Deri deri, Yal Yaşıyor. gözleri.. Uzaktan Bimsiyah sivri nokta nokta uzayıp, damara belan Kocaman başlı bir nalın çivisi gbi Deli göz bebekleri, göz bebek Kavun karpuz mevsimi olduğu izde bir çokları Kaf- kasyadan karpuz almışlardı. Rus- yanın İstasyonlarında dalma sıcak 8u kaynatılan büyük var dır. Ahalide durup dinlenmeden gay içmek, Teamül olduğu için, bunların yapılmasına, çar bükü- meti o zamanından beri | lüzum görülmüştür. Yol arkadaşlarımız, öğle yemeğini yimek üzere, dur- 'duğumuz bir istasyonda çaydan- arım doldurmak istemişlerdi. Burada açlar birikmişti. Biçarelerden yüzlercesi, trenin yemek yiyişimizi Hani © mahalle köpekleri yemek yiyen bir insa- nın her lokmasını elinden ağzına kadar takip ederler; işte açlar da kızgın kömür gibi için için yanan gözlerile lokmamızı öyle takip ediyorlardı. İçimizden biri, istas- yonun toprağına bir karpuz kabuğu atacak ulsa, felâketzedelerin on beşi yirmisi birden bunun üzerine saldıryorlardı. up döğünerek, biribir- ip kakıp döğerek, - cn kuvvetlisi kimse - karpuz kabu- ğunu o kapıyordu, hayvan gibi kemiriyor; bir dakika içinde, yeşil Harafile birlikte mideye indiriyordu; bir damlasını bile yere damlat- miyordu. Bu feci levhayı, arkadaşlarımla birlikte seyrettim. hayatımın en silinmez fecaat intibelarından biri olarak bende kalacaktır. Harkof'a — yaklaştığımız. gece müthiş bir o yağmur başladı. Artık trenin damında bannma- mıza imkân yoktu. Vagona indim. Fakat, oturacak bir yer olmadığı sardalya istifi gibi, ıskarça gibi ehalinin ortasına ben de s0- kuldum. Bir müddet böylece ayakta durduktan sonra, üçüncü katta yani bavulların konulmasına mahsus rafta , - bir yer buldum; O gece, bir ikiniz Her kof şehrine gelecekti... Muhtelif ordular tarafından o dokuz kere işgal edilen bu şehirde başıma eleni yarın anlatacağım. z (Va.Na) 2 nci mm Amca bey albümü çıktı! Fiatı; 50 kuraştar. Taahbütlü bir mektupla 50 kuruşluk posta pulu gönde renlere bir albüm gönderilir. Mektuplar: (Akşam'da Amca bey adresine yazılmalıdır. Kitap, ve sair tap AKŞAM Matbaacılık şubesi Rekabet kabul etmez derecede ucuz Fiatlerle iş yapar, bastırmak isteyenlerin bu ucuz fiatlerden istifade etmelerini tavsiye ederiz. Bundan başka en müsait şeraitle kartvizit, mektap ve zarf başlıkları, makbuz, fatura, sirküler Telefon: 21434 Mecmua adres. kartı, işleri yapilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: