13 Mayıs 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

13 Mayıs 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ > Teroüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Totrika No. 286 Harbiye talebesi hapishaneye gider, “yaşasın Mithat Pş.,, diye bağırırdı “Gazeteci Ahmet Mithat efendi Mithat paşanın kâhyasının oğlu on yaşındanberi paşanın ni- met ve himmetile beslenmişti, Mit. hat paşaya bu derece nisbeti olan ve onun mahlesini bile almış bulu- nan bir zatın Mithat paşa aleyhin- de bulunmasından manevi fay. beklenildi. Ahmet Mithat efendi- ye Mithat paşa ağzından bu iddi- alara delâlet edecek sözler işitti. dair tahriren şehadet ettiri di. Gerek Mithat efendinin, gerek gene bunca zaman Mithat paşanın sanına garkolan mühürdarı Tev- fik beyin bu yolda saraya verdik: leri takrirler gazetelerde nero” hundu. (1) Şairlerden ferik Kâzim paşa gi- bi bazı ediplere de Mithat paşa aleyhinde hicviyeler yazdırıldı. (2) Mithat paşanın tebidi hariçte de muhtelif tesirler uyandırdı... “© Fransa cumhur reisi M. Tiyer: — Sultana bu işi Türkiyenin en büyük düşmanı tavsiye etmiştir! Demiş olduğu gibi İngiliz kı liçesi Viktoryanın da hariciye na- | zarı lord Derbiden keyfiyeti haber alınca: hk — Türkler galiba intihara ha- Zirlaniyorlar! sarfettiği nakledi Rusya Çarı ikinci Aleksandr ise İgnatyefe Rus nişanlarının en yüğü olan (Aleksandr Nevski) ni- şanını vermek istemiş; Fakat hari- ciye nazırı Gorçakof bu nişanın şimdi verilmesi | Mithat paşanın tebidinde Rusya hükümetinin par- 'mağı olduğunu Avrupaya karşı ik- Tar demek olacağından tehirini is- temiş; bunun üzerine İgnatyefe iltifatlı bir telgrafla kapağında im- iktifa edilmiş. (3) 'Ne de olsa Mithat paşanin tebidi «babi anlaşılınca padişabın itt- | haz ettiği bu tedbirin Istanbul hak | kı üzerinde bir derece sultesiri gö- rülmersek kabil olmadı. “Tebitten bir kaç gün sonra li tanbul ve Beşiktaş yollarında üç, dört akşam sıra ile varakalar ya Pıştırıldı. Bu varakalarda siyasi vaziyetin kötülüğünden bahsedili- yor ve: (Serasker Redif, Tophane üşürü damat Mahmut paşaların illerini isteriz. Bunlar devlet ha iinidirler. Eğer padişah razı olmaz. | sa başına gelecek belâyı görür) | gibi sözler de yazılıyordu. Talebei ulümdan bazıları med- reselerinin kapılarına: (Mithatın avdetine kadar kapalı kalacaktır) (Sultan Hamit saltanatı ve hu- sasi hayatı) eserinde bu noktada şu iki haber veriliyor: 1 — Mithat paşanın İstanbula öelbi için hünkâra verilmek üzere yazılan bir arzubalda bir kaç gün içinde 80,000 imza toplanmıştır. 2 — Abdülhamit ile dostane münasebetleri ilk senelerde pek kuvvetli olan banker Zarifi Ab. 'dülhamidin yüzüne karşı çekin GÜ Miri akika (2) Abdniamidin evalii saltanatı; 'miyerek: «Mithat paşanın üç a, da yaptığını üç dakikada boz dunuz!» demiştir. söyliyebileceğine ihtimal veremi- yorum. Mart içinde Harbiye mektebi #alebesinden bir kaçi tevkif edil. Mevkufların arkadaşların- dan bazıları meali şiddetli kale yazarak neşredilmek üzere Vakit gazetesi idarehanesine gö- #ürdüler. Gazete sahip ve müdürü Filip efendi makalenin altını bu talebeye imzalatlıktan sonra yazıyı seraskere gölürdü. Serasker hid- detlendi. İmza sahiplerini celp ile bunu hakikaten kendilerinin ya yazmadıklarını muhakkirane lerle sordu. Talebe seraskere kendi kullan dığı Lisan ile: — Kör mi görmüyor musun? yazdık! Cevabıni vermelerile hepsi as- kerlik silkinden tart ile hapse atıldı, Hapishaneye giderken bun ar muttasıl; — Yaşasın Mühat paşa! Diye bağırıyorlardı. * Harbiye mektebinde diğer bir hadise daha başka bir ehemmiyet gösleriyordu. Gene talebeden ve Namık Kemal bey perestişkârların. dan Ali Nazmi efendi isminde bi- isinin dolabında Mithat paşa le- hinde gayet şiddetli bir lisan ile yazılmış bir risale bulunmuştu. Bi varakada da (hilâfetin Ali Osman- dan mezi ve peygamber nesline yani Mekke şeriflerine ircaile s0- bık Mekke emiri Şerif Abdülmut- talibe biat olunması) lüzumu ya: zalmıştı. Bu da sarayca büyük telâşı da- vet eylemişti, Nazmi efendi diğer bir kaç ar kadaşile istintaka çekildi. (4) Meydana bir ipucu çıkarılamadı. Bu mesele büsbütün asılsız bir sey görünmüyor. Hususi bazı is- #itlâat ta bunda bir esas aramak lâzım olduğunu gösteriyor. Bu istitlâata göre Mithat pa; sadaretinin sop günlerinde bir de- $a Tavşanlaşındaki konağına Şe- if Abdülmuttalip efendiyi çağı” 7 İszalarımizi Makaleyi biz — Hilâfeti size verelim! Demek olan sözler söyler. Şerif böyle tehlikeli bir teklif karşısında şaşar, kalır ve kabul edemiyeceği cevabını verir; Mit bat paşa: : © —Siz kabul etmezseniz Mekke de bunu kabul edecek başka şe gifler bulunur! Diye wrar eder, Abdülmukalip, | gekilir ve çıkarken keyfiyeti Ab. | dülhamide haber vermeğe karar verir; arabasına biner; Divanyo- unda arabanın oku kırılır; bun- 'dan teşeüm ederek hanesine gider, Teklif te böylece mektum kalır. # Bu yoldaki emel ve tasavvurla- rin orada, burada aksi sadalar ha- sil etmiş olduğu anlaşılıyor. | Mirat hakikat; Üssü dukulâp; Mithat 1 siyasiyasi. Avi in evadli saltanatı. GO ral halkla, (Mithat paşaya dair hakikat) namile yazılmış bir eserde hilâfet için: (Peygember neslinden bir zatın ismi işitilmektedir.) Denilmekte olması buna delâlet eder. Ali Nazmi efendi meselesi Har- biye mektebinde kapanıp kalma- maş. Bu genç hakkinda İstanbulda feci rivayetler dolaştı. Bir Ingiliz gazetesi Nazmi efendinin dayak yiye, yiye öl yazdı. İstan- bul gazeteleri bu havadisi tekzip ettiler. İngiliz muhabir dayak hak. lâatın mevsukiğetin in iki kişi ile birlikte mah- iyaret eylemesine müsaade Bırakılmadı. Paris gi etelerinden biri habiri de gazetesinde şöyle yaz. dı: (5) (Bu bapfa tahkikat icra ettim. Mevsuk ve itimada şayan bir mem- badan bana şu malümat verildi Ali Nazmi Mithat paşa lehinde yazı yazmıştır. Bunun için Harbi- ye mektebinde tevkif, sonra Seras- ker kapısı hapishanesine nakledik. iş, bir kaç gün sonra da vefat eylemiştir.) Ne olsa bu gibi teşebbüsler, te- meniler cüzi ve ferdi mahiyette kalmışlardı. Abdülhamit zatı ve taci için Mithat paşada en korkulacak bir şahsiyet görüyordu. Bir taraftan o kuru sıkı tehditlere pabuç bırak- manın kendisine pek pahalıya malolabileceğini takdir ediyordus diğer taraftan Mithat paşayı tek: rar İstanbula getirtmek için halk- ga mühim ve umumi sayılacak bir teşebbüste bulunulmadı. Bu su- retle Abdülhamit Mithat paşayı avutup avlamak için vakit kazandı. (Arkası var) 13 Mayıs pazar stanbul.» 18,30-19 plâk neşriyat, 19-19;20 Ruşen Ferit bey, tarafindan musiki hakkında müsahabe, 194205 19/30 ajans ve boran haberleri, 19;0- | 21415 alaturka muslki mopriyatı (Rugat bey, Meset Cemil bey, Vecine hanımı Mazaffer bey, Vedia Rıza hanım); 21,15-21.25 inne ve borsa haberleri, 2125-2230 Bedriye Rasim hanımın iğ türakile radyo örkesttisi tarafindan dana musikisi, Bülereş, (3045 m) — 2 sara, 21,20 orkestra, 22,45 radyo jürnali Budapeşte (550,5 m.) — 21110'or. kesir, 22,40 havadis, 23 çizen orker tema, 12,155 cazbantı Prağ (702 20,55 konser, radyo jümal, 23,30 orkestra. Roma (4208 m.) — 18 konseri 19 “dans; musikisi, 21,55 öperek, 28 havadis. Varşova (1414 xn.) — 2050 Kone er 21,50 vedyo jümal, 23,25 kafe konser. Viyana (506.8 m.) — 20,20 piya no, 2 örkesire, 22,50. gramefon, 14 Mayıs pazartesi İatanbul £ 1830-19 fransızca der 19.19.30 Sunt İzmsil bey tarafından. (dip hılasılkası hakkında) konferana ve ajana huberler, 19.30-21.15 la turka musiki mesriyatı — (Ekrem bey, Ruşen bey, Cevdet bey. Tahsin bey, Şerek ber. Sim bey, Vecihe hanım; Belma hanım), 21.15-21.25 ajana ve boma haberleri, 21,25-06,40 orkestra tarafından muhtelif eserler. (Keman 40l0) Nesip Yakup bey tarafından, Bülereş (364:5 en.) — 19.45 grama fon, 217 orkestra, 22,45 radyo jürnal, 23 kafekonser. , 2305, Tetrika No. — Ben dedi Ferhana gidiyo rum, Müsmade eder misiniz? Anasile babası 503 çıkarma" dılar, Şadan çıktı. ii Necip beyin en küçük kizi Fe, han, sanki onların çocuğu değil de, konaklarının emektar kalfası, debdebe ile çırak çıkardıkları Dik. dadenin kızıydı... Çocuğu mek» tebe bekâr yazdırmışlardı. Hafta başlarında da kız dadısıma gir derdi. Onu bir tek seven vardı; Şadan, Baba ile ana bahane olup, ka- derin dünyaya getirdiği bu kızc: ğızın doğmasını kabahat sayıyor- lar ve bu kabahati ona yüklüyor. lardı Sıdıka hanim, bu üşüncü kizi, güç doğurmuş, âdeta ölüm tehli- kesi geçirmiş ve çocuk doğar doğ- maz, Dildadeye verilmişti, Baba ile Ana — Bari oğlan olsaydı!. Diye sıkılıyorlardı. Ferhana Dil. dade baktı, Sıdıka hanımın has- talığı uzun sürdü, Ondan sonra, gocuğu: — Artık Dildadeye alışmıştır! Diye almadılar. Ve bu alışkan 1k gitti. Ayda bir kere, dadısı ile beraber babasile anne- sine misafir. geliyordu. Bu da mektebin — tatil zamanlarında. Mektep varken, ancak senede üç defa gelebiliyordu.. Sıdıka ha- nım, senede üç dört kere, bir kü- gük kızı daha olduğunu hatırlı. yordu. Fakat Şadan, her hafta mun- tazaman mektebe gidip Ferhani ziyaret ederdi. Küçük kardeşini, bir-ana gibi severdi. Ferham ona «kardeş anne» der- di. Çamaşırların tamirine vw yıncıya kadar Ferhanın her şeyi ile Şadan meşguldi Dildade de, çocuğu, kendi ço- cuğu gibi sevmeğe başlamıştı Ferhan, sıhhati mükemmel bi kız değildi. Dildadeyle Yeşilköy- de okurması, sıhhati için de mu- vafıktı. Anasile babası, bunuda kendilerine mazeret telâkki edi” | yorlar ve kızı dedı elinde bırakır yorlardı, Forhanın, Fatihte, © i konakta ömür geçirmesi doğ” Tu. değildi, Handan, annesile babasmı tas- vip, ediyordu. Şadan, kardeşine bakıyordu. | O gün, Şadan biraz asabi idi. | Dildade, kızı görünce, bir şey- ler olduğunu sezdi ve endişe ile sorduz — Nen var? — Bir şey yek merak etme dadı — Ben halinden birdenbire | korktum. — Ferhan yok mu? — Hayır, gezmeğe çıktı, Ne- redeyse gelir. — öyleyse seninle başbaşa konuşabiliriz... Sana mühim bir havadisim var: Evleniyorum. Dildade bu hubere çok sevin. di, kalktı, Şadan kucakladı — Ayol, dedi, bunun için mi le surat ediyorsun? — Ne yapayım dadı, korkuyo- yum. Daha düne kadar, kısmetim çıkmıyacak diye | üzülüyordum. Kısmetim çıktı, Şimdi de korkun yorum. Hani bazi çocuklar var- dır, beğendikleri bir oyuncağı “13 Mayıs 1934 Nakleden: SELÂMİ İZZET alıncıya kadar sabırsızlanırlar, al dıktan sonra da, ellerinden bira kırlar. İşte ben şimdi © çocuk” lara benziyorum. . Dildade başını salladı: — Hani evlenmek te bir şikâr sey değildir. Hele kadınlar için. Ben beş çocuktan sonra neye dön- düm... iki büyük kızım kendi har valarnda yaşıyorlar... Bana âde- ta yabancı oldular, Kestane ka- buğundan çikmis ta kabuğunu beğenmemiş derler, onlar da be- ni beğenmiyorlar... Kocam da günden güne lânet bir adam olur yor. Üstelik son zamanlarda iç meğe de başladı. — Çalışmıyor mu? — Yoo... Neyse, bunlarla se Bin başını ağrıtmıyayım, — Bilâkis dadı... Ben kimse- nin derdine yabancı değilim... Sen hayatta hiç rahat etmedin mi? — Aşağı yukarı etmedim... En iyi günlerim, Hasanla anlaştığı: mız günlerdi... O konakta bah- çıyandı. Beni beyefendi şimart- maştı... Hasan bana abayı yak 1. Geceleri buluşmağa başladık. Sonra evlendik... İlk gece evlen- mekten nefret ettim... Kocadan daha ilk gece tiksindim, — Sarhoş muydu? — Bulut gibiydi... Dokuz a7 sonra ilk kızım dünyaya geldi, on- dan sonra sıra ile doğurdum. Far kirlerin zevki, karısmı sevip ok şamaktır, derdi Şadan düşünceli duruyordu, Ehemmiyet vermediği bir şey © anda ehemiyet kesbei Kaç kere, gözlerinde Akif Ali- nin, ateşli. gözlerini görmüş ve başını sıkılarak önüne eğmişti... Kaç kere, Akif Alinin, rakı içti ğini görerek, için için üzülmüş Hele, tavuğu elile yemek gin müsaade istediği zaman, kalbinde bir damarm koptuğunu hissetmişti. Filvaki babası da tavuğu elile yer, pirzolanın kemiklerini Giy cırdı. Fakat babası başkaydı. Da- ha o zamanlar, Akif Ali ile ex lenmeği o düşünmemişti amma, onun daha ince, daha zarif bi erkek olmasını istiyordu. Halbul Akif Ali, sofrada oturmasını, ye- mek yemesini pek iyi bilmiyordu. Dildade, Şadan — rüyasından uyandırdı — Arma sizin evlenmeniz baş kadır küçük hanım... Siz kibar anlarsınız. . İzdivaç hususunda, kibazlık vat mandr? Bir erkek var. Bir kadım be- #enir ve onunla evlenir, Kadın'da, © erkeğin arzusuna ramolur. Şadan içini çekti. Dildade sordu: — Konakta güzel bir bey gör müştüm, onunla mı evleniyorsu- muz? — Babamın avukatı, — Evet... — Tamam, onunla evleniyo- rum. — Güzel adam, — Güzel adam. — Zaten ben, size bakışlarinı dan maksadını anlamıştım, — Hasan da sana eskiden öy- le mi bakardı? — Evet amma, o avukat de ğildi. — Hiç olmazsa mazurmuş...” Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: