15 Mayıs 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

15 Mayıs 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM . m le Gnmamezm 15 Mayis 1934 Muharri E muvafık gördü. Binaenaleyki benim bu fikrime taraftar olan bir çok eşhas vardır. Hükümetin sulh yapmak istemediğini biliyo- rum. Fakat ben, böyle şeylere ehemmiyet vermem!.. Çünkü ev- yelâ bu hükümeti devireceğim! Ondan sonrası da kolay.. Ancak sizin de fikrinizi anlamak istiyo- rum: Ordunun böyle bir sulh yap- mak hususundaki noktai nazari nedir?.. Mahmut Kâmil paşa başından savuyor... Mahmut Kâmil paşa, Yakup Cemil beyin lisanında hiç tahmin etmediği bu değişikliği görünce biraz hayret etmekle beraber, bu- na o kadar ehemmiyet vermemiş- #i. Çünkü müsteşar, Yakup Cemil beyi pek yakından tanıyor, miza- canı, tabiatini iyiden iyiye biliyor- du, Aklına cetiğini yapmakta te zeddüt etmek nedir bilmiyen bu eski ihtilâlcinin bugün de bu tarz- da söz /lemesini ve yeni bir fikri bu suretle müdafaa etmesini taşkın mizacının. iretlerinden ve mantıkındaki müvazenesizlik- ten başka bir şeye hamletmemişti. Yakup Cemil beyden gayri bir adamın Jisanından çıkacak bu ka- bil sözler, derhal resmi ve alâka- dar makamlarda büyük akisler yapacağı, bahusus böyle harp za- manında büyük bir cürüm olarak telâkki edileceği halde, harbiye nezareti müsteşarı merkezi umu- minin ve Kara Kemal beyin telâk- kisi gibi hareket etmemiş, bu söz- lere büyük bir kiymet vermemişti, Ancak Mahmut Kâmil paşa, Yakup Cemil beye derhal ret ce- vabı verdiği takdird. aksi tesirin vehametini dü mutedil mahiyette, baştan savma. bir cevap verdi: — Ya öyle mi7. Hele dur baka- um, biraz düşünelim. Tetkikat yapalım. Sen şimdi evine git, ra- hatına bak! © Yakup Cemil bey harbiye me- zareti müsleşarının bu tarzda ce- .yabını aldıktan sonra artık bu fik- raftar olmuştu. Mahnmut Ki şa, bu fikrine alâka göstermişti Kendi arkadaşları da zaten kendi- Sile müttehittiler.. O halde bu sulk ileri etrafında büyük bir kütleyi arkasından sürükliyebilecekti.. Bir 'defa hazırlıklarını yapar, bütün kuvvetleri kendi etrafında birleş- tirirse o zaman hükümeti istediği gibi tehdit ederdi!. Fakat o tam evine gideceği rada fikrini değiştirdi: Bir defa 'da sadrazamı görecekti. Sadrım- zam Sait Halim paşanın bu kabil iddetli muamelelere nasıl alışkın olmadığını yakından bilen Yakup Cemil bey, Mısırlı prensin kendi fikrini öğrenir öğrenmez, derhal kendisine taraftar olacağını ve kendisinin bir hadise çıkarmamak SARAY SİNEMASI Bu akşam saat İSTANBUL MUSİKİ SANATKÂRLARI CEMİYETİ HEYETİ 'SAFİYE Ha - Tanburi REFİK ve Kemani SADİ Beyler KEMAL li Bey ve arkadaşları - OVRİK BABA 30 n Bide mp. itina ve Terakki tarihinde esrar perdesi | Yakup Comil niçin vo masıl öldürüldü 15 Mayıs 1934 Ba tarafı 1 inc sabi tikama kalkacağını, ve bebinin baki kaldığını dü; ve buna çareler aramak kimsenin aklına gelmezdi. inmek ri MOR. Biz Yemeni, sanki şehitlerimize iiçin, eski arzusunun yani fırka ku- | yeni, geniş bir mezarlık olsun | mandanl a leyini #alebinini | diye elimizde tutuyorduk. ı maksadile Enver paşa nez- | O Yemende bulunduğum yirmi | inde müessir tı sutta buluna- | beş sene zarfında verdiğim, gerek cağını zannediyordu! Sait Halim paşa: “Fırka işidir, Talât beyle görüşünüz! ,, diyor Sadaret dairesine gelen Yakup. Cemil bey, görüşmek üzere, yave- e sadrazama haber zaman Sait Halim pa- şa, bu eski ibtilâlci ittihatçıyı ka- oraya gelen bazı heyetlerin hazır- layıp gönderdikleri raporlardan hiç birinin Saray ve. Babrâlice, hattâ daha sonra İttihat ve Terak- ki hüki itibara alınmadı etince lâyıkile ına ve tatbik sa- hasında hiç bir iş görülmediğine eğim sızlıyarak şahit olmuş- tum. bul etmemezlik edemedi. Sait Ha- e : Her acı ders İstanbula yeni bir Jim paşanın kulağı, Yakup Cemil | uyku ilâcı gibi geliyordu bey hakkında ötedenberi bi hadise ve maceraların tafs dolmuş ve kendisi de bizzat bir çok vakalarına şahit olmuştu. Sad- azam, Babılli baskınında Na- zım paşayı öldüren, Kâmil pa; kabinesi âzasına karşı pek husu- ok Bir aralık Yemen mebusu ola- Tak İstanbula geldiğim zaman İt- #ihat ve Terakki hükümetini sun ikaz edebilirim ümidile hayli sevinmiştim. Uzun bir gaybubetten sonra İs- tanbula gelince devrin pek değiş mediğini, zihniyetin aşağı yukari ayni halde bulunduğunu, değil Yemeni, Anadolu ve Rumeliyi, hattâ İstanbulu anlamak heves ve arzusunun bile uyanmadığını gö- sünce ümitlerim büsbütün söner gibi oldu. metkârane davranan Yakup Ce- beyin istediğini yaptıran şahi- iyetlerden olduğunu pekâlâ bi- liyordu. Hususile Sait Halim paşa, Mah- mut Şevket paşanın ölümünden sonra sadarete tayin edildiği gün- lerde Talât beyin kabineye gir | pi. ilm alara senle liye memesi için kendisine israr eden | makamına oturunca bütün bu ötihatçılar arasında Yakup Cemil | yemekeş ortasında Yemeni bil. ee mii PAFA | diğim gibi idare etmekten başka nm harbiye nazırı olmak için is- m isi si inat etiği arkadaşlarından biri. | Şarman! deb iyi anlamış nin de Yakup Cemil bey olduğunu ümmi Yükyaraiedeleri GASİMaZ: heniz hatırından çıkarmamış. | munlarımızdan, mizamlarımızdan Bu vaziyet karşısında bu ani a ar re ziyarete bir mâna veremiyen sad- a iile bi Köne idare edemezsiniz. Hele bu bo- zuk kanunları tatbika ekseriya | onlardan beter memurlar gönderi- yorsumuz ve bizi zorla ayaklan- dırıyorsunuz, günah dı mi? de- mişti. Bir gün gene böyle konusurken karşımızdaki bahçede su çeken develeri göstererek: — İstanbulda da develer mi su çeker, diye sormuş, işti, amı gelen yavere: — Buyursunlar! Demeğe mecbur oldu. Ancak Sait Halim paşa, Yakup Cemil beyin harpteki son mace- ralardan, hele İstanbula geldik ten sonra Enver pasadan fırka ku- mandanlığı ile kaymakamlık rüt besini istediğnden hiç malümati yoktu. ” Yakup Cemil bey, içeriye gi | rer girmez, kendisini nezaketle ve biriz tereddütle karşılayan sadrâzama askerce bir selâm ver- dikten sonra dedi (Devamı vat Yarın akşam saat 2l.de SARAY (Eski Glorya) sinemasında eğim ak m Çalyapın'in mesai arkadaşı SLADKAROVA tarafında yahız bir SİNE RESİTAL verilecektir. | Biletler evvelden alinabilir. | | bile biribirine uymıyor.. Bari bun- 'dan ibret alsak. Siz İstanbulda na- sil su çekerseniz burada da öyle yapmak istiyorsunuz ve onun için- dir ki kovalar boş çıkıyor, hattâ daha fenası... Kendi kendime ona hak ver- medim değil. Düşündüm ki biz. Yemeni elimize geçirdiğimiz gün- den beri, yıllardır oradan bir katre su alamadıktan başka, öz yurdumuzun, ana vatann en berrak ve feyyaz membalarından topladığımız en temiz suları ge- #rip bu topraklara müsrif bir mi- rasyedi gibi döküp saçmış ve saç- makta idik. Ancak şunu da ilâve etmek lâ- zımdır ki İmam Yahya hazretleri de öz yurdu olan Yemeni, Yemen Tiyi idare edememiştir. Bunun bir çök sebepleri ara sında en başta mezhep ihtilâfla- rına bir nihayet veremeyişi ve pa- rayı sarfetmekten ziyade sakla- Bır bir meta addedişi gelir. Bir taraftan İbnissuut hazretleri Mısırdan, Suriye, frak ve Hindüs- tandan « doktorlar, mühendisler, idare adamları celp edip, yollar Pinter: 75-100-150 ve 400 kuruştur (46677) Bu perşembe akşamı SARAY (Eski Glorya) sinemasında SARIŞIN KUKLA LİLİAN HARVEY'in cazip bir filmi Yaz fiatler: Umumi dühuliye 30 kuruş lar0si 21 de SİNEMA ve kişilik Saz Heyeti lerimizde satılmaktadır. 2100 - 75 Kuruş #ektepler açar, postasini telgra- fını tanzim eder, kuvvetlerini tec- - Arabistan harbi in biç bir masrafları çekin- *€ | mezken imam Yahya hazretleri kadar gelen işe yarar bir masraf olma- evirmek gafletinde bulunmuş, her hususta ayni yolu takip ederek Suudi kuvvetleri karşısında bugünkü vaziyete düş- müştür. Düşününüz ki, cihani kıpkizıl kanlara boğan ve boyayan umu- mi harpte vatan çocukları Çanak- kalede, Galiçyada, Bağdat çölle- rinde, Filistin badiyelerinde, Ki kasın karlı dağlarında vatan için, halâs ve istihlâs için, bin bir düş- manla çarpışır ve boğuşurken, tek bir Yemenliyi silâh altına ak mış değildik. Bu uğursuz harbin bitip tüken- mek bilmiyen masraflarına, Ye men bir kuruşla bile iştirak etme- miştir. Ve bilâkis, cephelerde işe yarayacak çok kıymetli askeri kuvvetleri Yemeni tutmak, Yeme- ni düşman eline geçmekten kur- tarmak ve o buhranlı günlerde Yemene para göndermek meebu- iyetinde kalıyorduk. Bunun, için- dir ki cepheler diğer Yemen, diğer ir cepheler gibi göz önünde bu- lundurmak ve düşünmek lâzım geliyordu. Bu çok elimdir, fakat güneş ka- dar rüşen bir hakikattır. Hicaz da Osmanlı imparatorlu- ğunun alan, imparatorluğun ve- zim damarlarını emen, bel? eden fakat vermiyen bir vilâyeti idi Fakat, oranın bu vaziyetini, bu halini mazur gösterecek sebepler de yok değidile Hicaz nihayetsiz bir çöl or. tazmda bir kaç şehirle, beş alti kazadan ibaret bir kıtadır. Tabi- atın kısır yarattığı bu akim kıta- dan zireat ve ticaret beklenemez- di. Buna rağmen, oranın kendi- sine mahsus bir ticareti vardı. Her| sene gelen ve adedi bazan iki yüz bini bulan hacılar, ö kemmel bir seyyah memleketi ha- Tine koyarlardı.. Bir kısmı iki ay ve hattâ daha fazla oturan dün- yanın dört bucağından gelmiş olan bu insanlardan, imparatorluk idaresinin sakat hareketleri münasebetsiz idöresi yüzünden lâyıkile istifade edilmesi mümkün! olamazdı. Sundiye hükümetinin hacılar. dan nasıl istifade ettiği düşümü se, senelerce ve senelerce me iz daha kolay mey- Umumi harpten evvelkine na zaran hacı miktarı yarı yarıya, son senelerden evvel dörtte bire mı (Yemen) e bile gönderilmek- tedi er taraftan baştan başa as- kerle muhafaza ettiğimiz halde, bir ürlü asayiş ve intizamını mu- hafaza edemedi ve huzur içindedir. Cidde ile Mekke arasindaki yetmiş kilometroluk yolda, hâlâ enkazı duran kulelerde, askerle- rimiz ekseriya susuz ve aç kala- Tak, kumların arasında karınca sürüleri gibi fışkıran bedevilerle uğraştıkları, çarpışıp boğuştuk” ları gibi, ayni zamanda tabiatin binlerce ve binlerce müşküli le uğraşmaktan geri kalmıyorlardi. Evvelden hacılara açık bulun 'durmak için bir çok fedakârlik- | SARAY Sinemasındı 17 Mayıs perşembe saat 18,30da Konservatuvar konser heyeti Yaylı sazlar orkestrası tarafından) SON KONSER Şef dokestr: CEMAL REŞİT Solistler : Matmazel © Odile Kammerer, Muhiddin Sadık Fi: 150-100-75 Teşekkür Sevgili annemizin ölümünden duyduğumuz büyük elemlerimiz: iştirak etmek lütfunda bulunan zevata derin şükranlarmızı ve saygılarımızı sunarız. Muslheddin Âdil Mümtas, YENİ NEŞRİYAT | Varlık iymeti fikir ye sanat meme m 21 inci nüshası intişar etmiştir okuyucularmıza tavsiye, istanbul 14 Mayis 1934 (Akşam kapanış fiatleri) Esham ve Tahvilât let, dabili O 98,00) İş B Hamiline 8,80 Kün 1888 | e Mae b e Ünlterk 1 32,15) Bankası 58,— ÜL Güze) Anadan 2008 2 resime) din Kümes 1. BEBO| Terkss ARZ AB) Çimene o AE 5 het değin 37 giberim Para (Çek fatleri) pasa el Şa sdkdn Par ea Man 80 Mane | Bet oölül0 Atina Zloti 420,25 öze Za rel Bal, Gain Kola 109059 lar yaptıkları, hattâ. bu uğurda canlarını dahi feda etmekten çe- kinmedikleri halde, gene her se- ne hacı kafileleri hücuma maruz kalır, bir çok canlar heder olur, göl âdeta bir maktel halini alırdı. İbnissuut hazretleri yalnız yol. da değil, fakat bütün Arabistan da, bütün çöllerde ne yaptı, nasıl yaptı da askersiz, ordusuz sükün, ve ârayişi tesis ve temin debildi?. Bugün çöldeki bedevi, soyacaki adam armak şöyle dursun, gözü- ne ilişen ber hangi kaybedilmiş kıymettar bir şeyi veya parayı yor- gunluktan bile çekinmiyerek gi türüp hükümete teslim etmektedir. Çöl için bu, bir mucizedi İşte bunun da sır ve hikmeti yad İbnissuut Hicazi tanımış, Hir cazlıyı, bedeviyi olduğu gil lamıştır. Bunun içindir ki orayi kuvvetsiz, hattâ hemen hemen pa- rasız idare. edebilmenin yolunu bulmuştur Şunu da ilâve edeyim ki Şerif Hüseyin bile bütün gayretine rağ” men bu süküğ ve huzuru Hicazda tesise muvaffak olamamıştı. Hat- 48 Osmanlı imparatorluğunu ara- tacak, rahmetle yad ettirecek bir idare kurmuştu. Çünkü o da bex devinin rulumu Osmanlı gözlü”, Zile görmek istemişti. Varacağımız netice şudur: Os-' imanlı imparatorluğu Hicazı da, Yemeni de idare etmesini bileme- miştir. Bu yüzden uğradığımız zararların bu imparatorluğun bir! çok fena mirasları arasinda hâlâ omuzlarımıza yüklenmiş olduğunu, da bilmiyor değiliz. Son Yemen Yalsi Mahmut Nedim

Bu sayıdan diğer sayfalar: