14 Kasım 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

14 Kasım 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Geçen hafta Japonyada şiddetli bir kasıra büyük zararlara sebep olmuştur. Kasırga telefon, elektrik. direklerini, bir çok tra bir kısımı görünüyor. ayları Polis mektebi müzesi Hrisantosun tabancası, beyaz rusların ruletleri Bir elli liralığı iki tane yapan Hayığın içi çuhalı kutusu Bir kaç kafayi uçurmuş büyi saldırmalar, palalar, hançerler... “Adedi meçhul bir hayli delikanlı- Yı, genç kadını yere sermiş taban- ir kaç 4a insan resmi göze carpıyor: Saç- ları karışmış, gözleri fırlamış kor- kunç bir çehrenin altında geniş omuzlu kalın bir gövde: Meşhur hırsız ve katil Hirisantos.. İşte po- Jis mektebindeki müzenin bir kö- Mektep müdürü Bahri bey cam dolabın içinden bir tabanca çıka- varak: — Mütareke senelerinde bir kaç komiserimizi öldüren tabanca... calar.. Bunların arasında Dedi ve bu tabancanın mütare- ke senelerinde Türk zabıtasını bir katil ve Bu anlatarak: — Nihayet Kurtuluş civarında bir müsademede kendisi öldürül. dü, tabancası müzeye elindi... dedi Köşede zarif bir manikür takı- mını andıran küçük bir kutu var. dı. Elde bir manikür takımı gibi taşınan bu kutu öyle korkunç bir - Kutudan kü- çük bir tırnak makası yerine bir vaziyet alıyor ki. tabanca çıkıyor! Tabancanın ma- isini şöyle anlattılar: Madam Anjel İstanbulun işgali zamanında sevi başka bir kadınla da görüştüğünü haber alınca bu minimini manikür kutusu ile sevgilisine gidiyor ve otürup konuşuyorlar. Bu sırada Ahjel ve. trenleri! derirmiştir. larımı düzelteyim, Diyor, elindeki kutuyu açmasi ile tabancayı çıkarması ve ateş et- mesi bir oluyor.. Doktorun canına kıyan bu minimini tabanca da şimdi polis müzesinde yer almıştır. ileride başka bir camekânin içinde sahtekârlığa ait bir kollek- siyon vardı, Askerlik şubelerinin sahte mühürleri, askerlikten isti: nlere verilecek vesikala- rın sahteleri, sahte ecanip tezkere- leri ve birçek paralar, pullar... Sahte paralar arasında 100 liralık bir kâğıt para göze çarpıyordu. Anlattılar: — Bir demet kâğut paranın ara- sında ili tanesi sahte olsa bur sahte paralar diğerlerinin yanında belki gider. Fakat sahte para tek başı na edili na gider mi gitmez mi? Memur lar ve halk sahte paralara karşi daimi ihtiyatlı mıdır, değil midi Bunu anlamak istiyen bir Çanakkale harbinde bir paşanın otomabiline lâstik alınması için bu ir, Veznedar bey 100 lira lığı hemen çekmeceye atmış ve lâs- tiğin mübayaası için fiş kesmiştir. Halbuki, bu yüz liralık kuru boya Resmimizde devrilen direklerle vagonlardan ile 50 liralığın üzerine 100 liralık şeklinde ve mahirane bir surette öşlenmiş ve yapılmıştı. Bu işte bir suiniyet olmadığını göstermek için zabit bu sahte paranın alt kısmi- na «bedeli Çanakkalede altın ola- rak ödenecektir» diye yazmıştır. Veznedar beyin dalgınlığına kan ki; bu kaydı da görememiştir. Köşede büyük bir cam dolabın üst kısmında mütareke senelerin- de beyaz Rusların İstanbul halkı- m dolandıran meşhur ruletleri si- raya dizilmişti... Müdür bey: — işte - dedi - müzenin en kıy metli şeylerinden bir kaçı bun- lardır. Çünlcü böyle saçma şeylere para kaptıracak saflar artık içi- mizde yoktur. Hey gidi günler hey... Bu do- laplarla dünyanın parasını çeker- erdi... Nihayet gün geldi, o do- laplar bizim dolaplarda yer aldı, tarihe karıştı.. üzede en kıymetli şey ne olabilir, her halde bir kaç kafa uçuran saldırma, bir kaç kişi öl düren tabanca değildir değil mi? — Esasen şimdi böyle seyler kalmadı, Mütareke senelerindeki ile, mütarekeden sonraki vaziyet bambaşkadır. Mütareke devrinde dolandırıcılık, sahtekâr. lk, adam öldürmek daha fazla idi. Şimdi bunlar pek azalmıştır. Müzeye bundan sonra bu şekilde tabanca, bıçak koyacağımızı hiç te tahmin edemiyorum. İleride içi yeşil çuhalı dört köşe bir kutuyu işaret ederek; — Bakınız bu kutu Hayık is minde birine aittir. Mütareke se- mesinde bir meydanlıkta yer alı- » diye bağırıyor. Kalabalık halka halinde topla- yiyor ve bu arada Hayıkın ortak- larından yankesiciler faaliyete ge- giyorlar, Değil para çoğalmak cep- lerdeki cüzdanlar bile kanatlanı- yor. O zamanlarda büyük adam- tane oluyor. ları bile kandıran bu şeylere şi di beş yaşındaki çocuk bile inan- Müzeden çıkarken esrarkeşlere mahsus esrar kabaklarını ve nar- gilelerini gördüm de aklıma geldi Yeşilay cemiyeti umumi kâtibi Fahreddin Kerim beye göre; gali- ba rakı, bira ve şık likör, şampan- ya şişeleri de bir kaç sene sonra bu müzenin camekânlarında gö- — A. Cemalettin Anadoluda Akşam Burdurda 20 bin hektar arazi sulanacak Burdur hapishanesi küçük bir fabrika haline getirildi Burdurda Halkevi civarı ve postahane Burdur (Umumi muhabirimiz den) — Burdur yol hususunda en geri kalmış bir vilâyetti, Fakat son. zamanlarda yollara büyük bir ehemmiyet verilerek tamirlerine ve bir kısmının da yeniden yapıl. | 'masma başlanmıştır. Yol boyla- rında birçok amelelerin taş kırdık- ları ve yol üzerinde çalıştıkları gö- rülmektedir. Şehrin methalinde ta uzak mesafelerden itibaren $0- Burdur şehri denizden 900 met- re yüksekte olduğundan burada bir yayla havası vardır. Bunun için şehrin havası sağlamdır ve rü- tubet yoktur. Şehrin içme suları iyi değildir. Bazıları, her ne ka- dar Mandırna denilen ve uzak- Tardan getirilen suyu içmekte ise- ler de bu su içim evsafı itibarile makbul değildir. Şimdi ise şehre 17 kilometre uzakta ve Büdüz yay- lasında tatlı bir su bulunmuştur. Bu suyun 50-60 bin liraya getir lebileceği tahmin olunmaktadır. Su çok boldur ve projesi yapılmak- tadır. Şehre kadar betonarme bo- rularla getirilecek ve şehir içinde font borularla taksimat yapıla” caktır, Belediye işleri Belediye yirmi bin metre mu- rabba: kaldırım yaptırmış, evvel- .ce mevcut ve fakat pek zayıf olan elektriği takviye ve birçok yerlere teşmil ederek mukaveleye raptet- miştir. Şimdi 15 mahallede elek- trik vardır ve on mahallenin de di- rekleri dikilmiş ve malzemeleri de gelmiştir. Memleket için büyük bir ehem- | miyeti hajz olan sulama meselesi de tanzim olunmuştur. Çin ovasın- dan gelen üç memba suyu yollar. da zayiat verdiğinden Ankaradan su mütehassısı M, Valter ve As- Jan bey davet olunmuş ve projesi yaptırılarak Antalya sular komis- yonuna tastike gönderilmiştir. Tas- tikten sonra projenin tatbikatına başlanacak ve bu su ile (20) bin hektar arazi sulanacaktır. Bu su- yetle bağlar, bahçeler, güllükler, afyon ve hububat tarlaları müste- fit olacaklardır. Projede bu sudan elektrik istih- sali maddesi de vardır. Bundan da fade ede- memleket sanayii çok cektir. Bunlardan başka geçen sene on mahallede caddeler açılmış, iki yüz kadar harap toprak evler yıki- larak yerlerine kanuni tarifat da | sene evvel başlıyan şehir lâğımlar 1 da ikmaolunmuş ve şehrin met- halinde bir de stadyom yapılmıştır Şehir civarında ve şehirden 70 metre yüksekte yumurta gibi hoş bir tepedeki mezarlık kaldırılmış» tır, Bu tepeye motörle su çıkarı: larak bir koruluk vücuda getirile- cektir. Şimdiden oraya kadar yol açılmıştır. Bir taraftan da hükü- met konağı civarında bir Cumhu- riyet meydanı yapılmaktadır. Vali yekili Saip beyin himmeti eseri olan bu meydanda kışlık bir be- lediye gazinosu yapılacak, sine- ma, büfe gibi her türlü tertibatı haiz bulunacaktır. Fenni mezbaha Belediye, güzel ve . mezbaha da yaptırmıştır. Yangına karşı bir buçuk tonluk bir arozöz- le diğer el tulumbaları vardır. Bir de motorpomp alınmak için mua- melesi yapılmıştır. Belediyenin | altmış parça akarı mevcuttur. Ce- milbey mahallesi civarındaki sirt- lar üzerinde asri bir mezarlığa da başlanmıştır. Ben burada iken yeni belediye | intihabatı yapılmış, ve meticede Gazi mektebi başmuallimi Rıza bey riyasete seçilmiştir. Rıza be- ye de muvaffakiyetler dilerim, Hapishaneyi ziyaret Hükümet konağına girerken sağ taraftaki binadan makine ve tezgâh sesleri işitilmektedir. Eğer kapısında nöbetçi jandarmalar ol- masaydı orasını bir imalâthane zannedecektim. Halbuki orası vi- lâyet hapishanesi imiş, Müddeiumumilikten © müsaade alarak içeri girdim ve yukarı kata çıktım. Burada (17) dokuma tez- gâhı kurulmuş, 52 kişi harıl harıl çalışıyorlar. Bunlardan bir kısmı havlu, bir kısmı reçine denilen ku- maşlar ve diğerleri de dokumalar yapmakta idiler. Günde vasati olarak yirmi beş metre dokuyor” lar. Bunlar okuma yazma da öğ- renmişlerdir. Tezgâhlar ve gerek- £e bu okuyup yazmalar hep müde; deiumumi Ramiz beyin himmeti) eseridir. Dokumacılıktan başka diğer odadaki ili mahpus ta ceviz ve 584 ir ağaçlardan esya yapıyorlardı. Bunlardan biri edam öldürmekten (15) seneye ve diğeri de yaralar! maktan (6) seneye mahküm ol: muşlardır. Razıp Kemal İGNE İL

Bu sayıdan diğer sayfalar: