11 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

11 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Myıs 1935 Tefrika No. EŞ NE AKŞAM Sahife 9 207 BARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Türk dönanması Tulondan ayrılırken, Akdoğan (Kızılelma) yı düşünerek ağlıy. bar ordu. Barbaros, o gün ilk defa, mia e ve İn günleri düşünmeğe lam (Tulon ) dan ayrılırken. anma masarifi olarak tilmesi kararlaştırılmış ve altın- bir heyet tarafından Tulona getirilmi, Barbara altınları aldığı günün ıd Vi aklına koymuş, hattâ kibar âle- "minde; k u haberin ortaya yayılmasına bile kendisi sebeb olmuştu. Kontes, Barbarostan menfi ce- vab aldıktan sonra, Ali reisle te- Masını kesmişti. onanma limandan çıkarken, Tulon halkı, Gri in se- lâmlamışlard Fransız andan mütema- diyen Sm topları atılıyordu. Kont Si biç bir zaman u MAR) ey öle yılmaz deniz 'u Diye başlıyan uzun bir nutukla don anmayı epi etmişti, > çin, bu mera- sinde mamıştı, oFransı: kaptanları arasında, Barbarosun Tulondan ittiğine sevinenler de Fransız tersanele- aşıyor ve gemi ya- Picılarının kusurlarını yüzlerine rmaktan çekinmiyordu. Kral Fransuvanın Tulon tersa- *İt sualler karşısında kalarak: — Bu da sorulur mu a kuzum?! > bağırır ve zabitleri haş- lardı ene 2 imi — osla Seçirmek i e hastalığını bahane “derek, uzaklaşmağa Mecbur o ma, Sicilya sahillerini takib ederek A deni adaları ö- nden geçecek, ondan sonra İs- iş dümen kicikü, Barbaros yetmiş yaşına geldiği bale düşmanlarını kovalamak: amıştı, a — Bizden gizli olarak oralar- 3 dolaşan anyol kuv- Vetlerine raslayacağımızı umuyo- Tum!, Diyor ve engi ğ ginlere doğru açılı- Yordu tir bir meltemle başlıyan şi- , Türk gemilerinin y enem şişirdikce şişiriyordu. Barbâras, o sabah, mavi bulut- “rin arasından yükselen güneşe İİ RM ei başi bakarak içini çekti.. Kaptan yerin- de Ali reis vardı. Barbaros, yalnız Türk! değil, yabancı milletle- rin bile göğüslerini kabartan bü- yük ve şerefli bir harbden ii nizde giderken, her 2: i gibi yuk: kaldırmış ve gözlerini vi kubbeye çevirmişti.. fakat, neşesizdi. Omuz ve şe- refli bir mazisi vardı. O, ii iç birile öğünmüyordu: — Bütün bunlar unutulabilir. Elverir ki, kan dökerek aldığımız yerleri dünya durdukca muhafa- za edelim.. elden çıkarmıyalım, ie ü kabartan bir şey bie Ak deli hangi kalesi ö- nünden geçse, gözüne, uzaklar- dan görünen ayyıldızlı bayrağın kızıl e çarpıyordu. em, bu idi: Akdenize Yağın iç hâkim olmak. Allah bana bu mesud günleri gösterdi. gözü: la ei içini yiyen bir kar» e Akdoğan İstan- bula ea arıyacak.. bulamyacak hakikati öğrenin- e kim bilir ne Sani müteessir olacaktı?. İşte bu düşünce Barbarosun ne- şesini kaçırmıştı.. Akdoğanın inil- ir kendi kulağile işitiyordu: Allahım, beni sevgili karı- en yüzünü giz ya m minimini yavrucu a biran kişi kavuştur da, şu lir dinsin!» Akdoğan, her gün, her saat (Kızılelma)yı ve çocuğunu düşü- nüyor ve onların hasretine daya- namıyarak, geminin tenha yı rinde gizli gizli ağlıyordu. Akdoğan artık o eski cesareti- ni, eski metanetini kaybetmişti, Yıllarca süren vatan ve aile has- reti, onun kayalardan çok daha sert olan kalbini o kadar çok yu- muşatmıştı ki.. Akdoğan karısına aid o kanlı ve korkunç hikâyeyi İstanbulda dinlerse, zavallının yumuşak yü- faciaya dayanabilecek reği bu ydi?. mi, Barbaros, böyle müthiş bir fe- lâketle Sirki için kendisinin kar- şılaştığını tasavvur ederek titri- yordu. Bu cinayeti işleyen adam, kim olursa olsun, memlekete ne kadar baro: ve fenalığı kendi kendine ölçe- ek: ” — Padişah Hamzayı affetme- meliydi. Ben Kanuni Süleymanın yerinde olsaydım,.onu asardrm. Diye ae ei (Kızılelma a ihanet etmemişti, Akdoğar anı bekliyordu. Hamza, onu bu beklemeden vaz geçiremiyeceğini o anlayınca, bir gün kafasını kesip saraya gön- dermişti, |" bir ir | e yarısı sevdası j V. dg hur romancı Nâzim Nami | gece yarısı bir telefon sesile uyan- atinde onu telefonla arıyan olabilirdi? Telefonu açtı, Kıvrak bir kadın sesi: — Allo... Siz meşhur romancı Nâzım Nami değil misiniz? — .. bendeniz. — Si m ettim aziz üs- tad... Dünyada taptığım, eserle- rine hayran olduğum birisi varsa sizsiniz üstadım. re b iltifat etmek için mler bir saat seçmiş- siniz.. İ değil m — Evet. yi Fakat yaz gecesi o kadar güzel ki.. misiniz size biraz piyano çala- yım Ustad vir meçhul Li ra, mi mektub! pek alışmıştı. FAR lanlar ses öyle kıvraktı ki, pek hoşuna git- ti: Zahmet olmaz mı?. i, Yatağına oturdu. Balkon kapısı açık yatıyordu. Sabahtan dışarda fevkalâde güzel bir ağustos gece- si vardı. Telefonda yavaş, fakat gayet tatlı bir piyano sesi Eye dı... Güzel bir vals.. «Gece yarı- sı a . Öyle nefis sale ki.. Nâzım Nami gözlerini kapadı. Daldı. Bu hiç ümid etmediği gece konserine bayılmıştı... Piyano bi- tince telefondaki ses: Allo.. dedi, korkarım ki, si- zi uyuttum aziz üstad.. — Bilâkiş, bilâkis.. ii edemezsiniz ne kadar Kyme git- ti... Öyle mükemmel çalıyorsunuz ki sizi tebrik ederim.. Sahi mi?.. Beğendiniz derece memnunum Sizin tarafnızdan beğenil- mi?., Buna o Hi ek... — Harikulâde... Acaba bir şey daha rica edemez miyim?.. Yo- rulmazsanız şayet. —A.. büyük 80 memnuniyet- “Telefondaki kadın fevkalâde maharetle piyanoda bir kaç par- a çaldı. nra; — Yarın gece tam bu saatle gene size bir kaç par. alarım olmaz mı?, Allah rahatlık versin aziz üstad Telefon hafifce kapanınca meş- ur romancı bir miz yaktı, gü- vo dünyada ne tuhaf ka- dınlar var!... sas Ertesi gece, daha ertesi gece, daha ertesi gece, bir çok geceler ayni saat telefon çalıyor, meçhul kadın telefonda Nâzım Ni tık Nâzım için bir alışıklık haline gelmişti. Bazan piyano o arasin- da konuşuyorlardı. Meselâ meç- hul kadın: — aşi karanlık... Piyanonun nünde orum,. oturduğum vE SM ışıl ışıl yanan nizi görüyorum.. ayın tam ar- Bildi bir Yildiz var.. Evet.. ayni manzarayı ben de görüyorum. ne garib., böyle bi- nrg uzak olduğumuz hal de ayni e b yni man- pi asal yni dizi siz de dikkatli di 2 bakın.. gözlerimiz hiç de- va bu yıldızın üstünde birleş- sin.. — Gördünüz mü?.. O yıldız wi wet.. kaydı.. ne kuvvetli Ml bir sr geçiyordu. Bu te- lefon ye devam ediyordu.. bir gece telefondaki kadın yak nızlıktan uzun uzun şikâ yle le rim bir ürperme ve .. fırtına ne ei kak e ir ağaç devrildi.. evde ya- em. — Otomobilimle gelip sizi a- layım... — Dün; yada olmaz. bakın hem fırtına is artık... Hem uzak. tan bile olsa sizin sesinizi işitme! 5 bana cesaret veriyor. Şimdi sizi yanımda, ayni divanda oturuyo- ruz sanıyorum. Bu dakikada bana o kadar mas o kadar ya- DE ki.. Gül, Limon, Anber, Fujer, Şipr, Leylâk, Revdor, Flördamur, Acıbadem, Akasya kokulu HASAN TUVALE İSEN Sallar re e Hana Miri İdi yapılmış olup gliserinli ve tuvalet için sela ardır. Cildi yumuşa tır. Güzel ve nazik ciltli kadınlara, çocuklara $ayanı tavsiyedir. Avru- anın terkibi mel ağlarından yapılmış sabunlar cilde azarrat rereceğind. ları ikımınız. 10-15-2535 kuruştur. Toptancılara tenzilât deposu, Ankara, tanbul, omancı aşklara artık e ii si er ir gece macerası hoşuna gi- EA merak ediyordu... israrına rağmen telefondaki ka- dın Nâzım Namiye kendisine aid | hiç bir şey söylemiyordu. Meşhur — Canım.. nüzü, gözlerinizin rengini tarf e ini. Telefonda küçük bir kahkaha.. onra her zamanki cevab: — Siz nasıl isterseniz öyle- . Siz tahmin edin bakalım — > İncecik kumral kaşlarınız — Beki... — Renkli. sarı altın bakışlı gözler.. — Belki. — Kücük Bi yese sonra da- ül amm şimarık.. amma si bir nikki çok güzelsin! aha sonra zenginsi- niZ., İstedi iniz gibi yaşıyorsu- nuz.. doğru mu?. — Bilmem, belki. Hakikaten romancı gece yarısı iline havalindehir sekil. Padişah, böyle bir adamı affet- mekle ne kazanmıştı? Hamza, bü- tün sey râğmen serkeş ve söz dinlemez bir adamdı. Halbuki e ve donanmada her şeyden önce büyüklerin em- * rine itaat gerekti. o Hamza ikide ir kumandanına baş kaldır. makla tanınmamış mıydı?. Barbaros bunları düşündükce Akdoğana Meme daha fazla acı- yor, ona bu ölüm acısını unuttu- racak la selen (Arkası var) ekil ver: mişti, Onun ip ince kaşları, altın bakışlı sarı gözleri, küçük kıpkır- mızı dudakları vardı. Fakat meç- hul kadın tatlı şımarıklığını arttı rıyordu. Bir gece romancı ilk din- lediği «Gece yarısı sevdası» dan- sını istedi.. mi nu kesildi. Bir gece, bir hafta, bir siz telefon yok... Bu gece macera- o kadar alışmıştı ki Nâzım Mim şaşırdı, Kendisinde bir boş- se aki ii ilik ie Tıraş bıçağı, tekmil dünyada tanı me ei marki e Mane bi zinde zel © tıraş erkekle Mo) D-E x TR ve tıraş oluyorlar. kuruştur. her yerde satı'ır. Radyo 11 Mayıs Cumartesi İstanbul 17,30 İnkılâb dersi, 18,30 Jimnastik - an ade Tarcan, 18,50. Muhtelif plaklar, 19,30 . Ha- berler, 19,40. Viyolenist o Bülent 'arcan (Keman solo 0 - Üniversite namına konferans, 2 mir caz, 21,15 Son haberler - Borsalar, 21,30 Radyo tango orkestraları ve ba- yan Bedriye Tüzün şan, Mayıs Pazar m 18 30 Jim 18.50 Yeli likler 19, 35 Habeler 19,40 May iğ el mus. Eli - 0 Radyo orkestrası, 22 Radyo go orkesttası ve çadırcı (şan). emr yar zim.. dedi. sirkin, fakat çok zeki bir hizmet- imi Gece biz yattıktan mış ta Ne Di bu kadının bütün nunla ae bunu.. «Gece yarısı idiniz di. oktan bu mevzuu yazma- ğa başl amıştım.. ve «Gece ya- rısı sevdası» bitti bile.. (Bir yıldız)

Bu sayıdan diğer sayfalar: