26 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

26 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iran Tefrika No. 42 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZİN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Tuli yolda hastalanmıştı.. son nefesinde, gözlerini açtı ve kardeşine şu sözleri söyledi: “ Oktay! Ben gidiyorum. oğullarım sana emanettir! ,, Dört gün sonra, Ankin ayağa kalktı... Ordu yola çıkıyordu. ine ok atanı bulamamış- lard Gi sz “dağların kızı et ızını ele vermi yemin çok gencsin.. güzelsin.. bekle. g yünün birinde hanın gö- züne — ersin! Ni Kirli general, Akaya gönül iş- lerinden de bahsederek: rla sevgi olmaz, demişti, o, bir enbe rdur, Kami sterse onu yanına alır... dağı) eteklerinden Or- tansya yaylâlarına le hareket di, ip as“ “Onan ye (tul nin li Günlerce yürüdü! ikte ; sonra, bir akşam, Tola ırmağıni ikiye bölen Onan dağlarına gelmişler. di. Tuli yolda hastalanmıştı.. onu at üstüne yatırmışlardı. Oktay kardeşinin hastalığından çok müteessirdi. Tuliyi taşıyan at Oktayın arkasından geliyordu. (Tola) ırmağını kolayca geçerek karşı yakada konaklamışlardı. Bu dağlar geyik ve ceylân ya- #ağıydı.. Moğol ordusu ırmağın bir kıyısma yayılmıştı, rüleri etrafta koşuşurken, Oktay kardeşinin başı ucunda bekliyor. du. gol imparatoru, Kin toprak- larında kardeşinin kendisine yap- tığı şe unutmamıştı, —sS im uğrumda kanımı akıtmak irki Seni ölümün pençesinden kur! ki için -eğ Tanrı isterse- bütün sevdiklerimi kurban vermeğe hazirım, Diyordu. Tuli seyi açlığı zaman, Oktay han — Benim için kimsenin kanıni dökme! Ben zaten senin için ka- nımı Tanrıya bağışlamıştım. Be- nim mezarımı şu yuca dağın ya- macına kazdır.. ve bana acıma! Ölüm beni bekliyor., bu yoldan geri dönülmez! Diyerek tekrar sale kapa- miştı. ? Oktay, kardeşinin öleceğini an- yınca: — Hiç olmazsa ıztırap çekme- den ölsün,. “Diye ellerini kaldırıp: Tanrıya yalvarmış ve bütün sihirbazlari Tulinin başına toplamıştı, Sihirbazlar Tuli için: — Çok içki içmeseydi, eme > daha yaşardı. Onu içki öldi Debişl ktay içkiye kaf- ai ve a değildi. Fakağ, i kardeşinin hastalığına daya» imdi kendini içkiye ie) ti. Prenses Ankin, Oktay basin içkiden muztarip olduğunu İhtiyar Çutsay da kai Köy. — iz ağ Ankin geceleri uyku muyor, hanın yanında bekli- ei Onan m” geldiklerinin ü- çüncü günü idi.. Tuli iye Oktay kardeşinin başı ucunda ağlıyordu. Cengizin büyük oğlu bir aralık gözlerini açtı.. Oktayı karşısında görünce gülümsedi: Ben gidiyorum, Oktay! Se cuklarımı sana bırakıyorum gullarımdan Kubilâyı (1) bera den çol DağARAMSA isterim! Tuli o gün, bu sözleri söyledik- ten sonra, eönci batarken öldü. Oktay: — Güni e kardeşi- mi de birlikte g türdü! Diyerek Talimi g göğsüne kapan- mış, saatlerce ağlamıştı. Oktay kardeşini çok severdi, O gece, sabaha kadar, Moğol rim Tulinin ölümüne göz ya- dökmü b zılan bir mezara gömülmüştü, gün ordunun ileri gelenleri mezarın başına birer g boy- mezarın etrafını bir günde süsle- maiştereli, Tulinin ölümüne kimse yoktu. gün çadırına dönünce şarap destisine sarılmış, kendin- den wa kadar şarap içerek sızmi ağlamıyan Si gün Tulinin adıni anmak yasak (2) oldu. Oktay, Tulinin a gö türmek üzere üstünde! çe ni, ok torbasını, kamçısını ve çiz- melerini alıp çadırında salla; Oktaj, İma EE büyük oğlu Kubilâya verecekti. Tulinin hezie çok öğerliyl. ti, Tuli kardeşine sırası emil — Benim yeryüzünde babamın verdiği hançerden daha değerli bir malım yok!, Derdi. Cengiz han bu hançeri Kirayit hükümdarlarından (önek H al i varıncaya kadar kendi taşıyacak ti, Oktay: — Bu uğursuz dağlari çabuk aşıp geçelim, Diyerek, belinde konakladıklarinini b: şinci günü Orduya hareket bedel şi dağınin geyik ve ceylân sürüler, yeşil yamaçlari v6 irmak in Bü sikinlili olcülulk. Okta; yani n sik | ta, gibi bir kadın £ i Her izel bir bikâye Briç masası başında ne konu- şulur?. Hiç, değil mi? Olsa olsa biraz kavga edilir. Yanlış, Kd yan partinere bağırılır. Briç mas: sı başında bayanlar bile dedi. koduyu unuturlar. duğu halde, briç Ahmed Ülvinin meşhur atından bahsediliyordu. Yemekten evvel, bir: aperatif kat attan bahsedileceği hatıra ge- lir mi? Gelmez amma oluyordu işte. Oralarda 2 Ahmed Ülvi- nin atı şan vermiş! Tenis oynıyan ta anki ve bay- lar, topa raketi yapıştırmayi bile ihmal ederek, uzaktan biribirle- rine sesleniyorlar, Ahmed Ülvi- nin atının güzelliğinden bahse- diyorlardı. Bütün İstanbulda başka lâf kalmamıştı, Bazı muhitlerde bu âdeta sari bir hastalık şeklini al- mıştı. Hem bu meşhur attan öy- le alelâde bir beygir gibi bahse- dilmiyordu. — n ne güzel, ne muhte- şem, ne fevkalâde Demeden söze başlanmıyordu. Atı görenler büyük bir şeref kazanmış gibi onu anlata anlata bitiremiyorlar. Ellerini açarak, kollarını uzatarak, gözlerini oy- natarak (atı nasıl methedecek- lerini bilemiyorlardı. Onların bu öğünmeleri karşı- sında henüz atı görmek bahti- yarlığına nail olmıyanlar işlerin- de bir mahcubiyet hissediyorlar, kendi talisizliklerine kızıyorlardı. ee Saat gece yarısını geçmişti Gü- mi bir resmi kabul vardı. büfe, her şey yolunda idi. Bu geceki eğlencenin en gözde misafiri Ahmed Ülvi idi. bir kahraman gibi herkes k. ni hürmet, gıpta hisleri ile kar. şılıyordu. Dans edenler bile Ah- med Ülvinin atına hayranlıkları- nı biribirlerine anlatmaktar vaz- kış bahçesi ha- linde tanzim edilen büyük antre- de, bir köşeye çekilerek kenaisi- ni hayranlamnın gözünden biraz 1$, nefes alıyordu. Ya- e vardi. Bu, böyle büyük eğlencelere ilk defa geliyordu. Ahmed Ülvinini yanında bulun- AA nın iztiraplarını kim dindirecek- U?. (Arkasi var) CT rayit prenslerinden yi Vebbejndi m ile evlendiği zaman na; göl akınlar eee EN iyi kılıç kallanmağa başlamıştı. Tuli, son nefesinde, öteki o alandan, ziyade Kubilâyi üründü. azık Tul z Kubilâyın dünyayı Gi klan en e (2) Ti li, Moğol dilinde (Ayna) de- mektir, 'Moğollarda, ölünün adı ânılinca muağzep oluf ii i vardi. Ve Tı sile EK m özel eme Moğol di. hi ii e m ekeni b günü kai dar kulanlmakind ie At | mak saadetini derin derin hisse- den genç kız, lâkırdıyı öteye be- siye dolaştırdıktan sonra nihayet içil indeki ai arzuyu anlatmağa ka- rar veri — Sizin, dedi, pek güzel bir atınız varmış. Herkes bundan bahsediyor. Hiç başka lâkırdı yok. İmtihanlar biteli bir hafta oluyor, bir haftadır mektepten gel sem imi eğleniyorlar. — Eğer istiyorsanız, yarından tezi yok, hanımefendi. Onu size göstermek benim için bir bahti- yarlık teşkil eder, Ahmed Ülvi bu cevabı verir- ken güzel genç kıza bir parça daha sokuldu. Nazime biraz kızararak: Pek naziksiniz, diyebildi. Ahmed Ülvi lâkırdıyı bu kadar- cıkla kesmek istemedi. Size atı göteririm, diyordu. den kaçırmıyorum. Nihayet, gece sizi burada tanımak saade- tine nail oldum. Genç kız, delikanlının sözleri- ni derin bir musiki gibi, vecid ve e içinde dinliyerek hay- ran memnun, yüzüne bakı- Ahmed Ülvi devam etti: ricamı kabul etmek lütfunda ti lunursanız... dür talili bir kızdı, Vakıa, Ah- med Ülvi o kadar güzel bir erkek Fakat herkesin atın sahibiydi ya! © z R © © © a 3 B © .. Şi 5 a 5 D z kadar mesud olacaktı! linde canlanan bu saadet gömülüyordu. Ahmed Olvi teklifine cevap ala- mayınca: — Hanımefendi, dedi, bir şey söylemiyorsunuz? Genç kız kımıldadı. Kendine geldi. içine — Düşünüyorum, dedi. e İ şuh bir tebessümle ilâ- ve ett 2 Çelditiniz pek hoşuma şe Fakat korku; Dünyada çok atınızı seviyorsunuz, dediler ana... Ahmed Ülvinin yüzü ciddi bir ifade aldı. Elini uzattı. Büyük bir fedakârlık tavrı takındı. anımefendi, ire bana yarmağa muvafakat edecek olur- sanız, atımın iti ayağını da 26 Radyo 26 Haziran Çarşam ari 18,30 e e Aza“ a Viyolonsel solo, 22 Plâk se Bikdeş , 13-15 Plâk ve duyumlar, 18 Motzgi orkes trası, 19,15 Konser, 20, ser, 23, 23,35 mii 9,15 Oren orkestrasi, e Klarinet - ei 0 Şarkılı çi- 23,10 li konseri, 24 Prag, 20,30 «Le Conte du Tzar Sal tan» vi opera piyesi, 23,45 İngilizce duyum; yemi 23,05 Ulusal a 21, 10 Salon e 22 Chopii “konseri, 22,40 Chopinde: viylanasl nseri, 23,15 Küçük yö orkestrası, , 2, usal yayım, 21 Haftanın duyumlaş 2 «Funkexpediti- n nach Atlantis» adlı müzikli karışık yayım, 23,31 lans müziği, burg, 21,15 Ulusal yayım, 2İ, 45 Köylü yayımı, ns müziği, 23,2 Aylık acun duyumları, 23,40 Müzikli program Arasi, Koro konseri, 24,20 Beethoven ve Mozartin eserlerinden ha- 27 Haziran a İstanbul, 18,30 Jimnastik bay: da Tarcan, 18,50 Almanca der: 10 Dans musikisi Çplâk), 19,30 Silikadlin ve tan Tül ölü Geler Ty, 21,30 Son haberler - borsalar, 21,40 ani Rita Mahmut, Şan, 22 Plâk neşriyatı. Bükreş, 13-15 Plâk ve ayn 18 Plâk, 19,15 Plâk, 20,20 Oda müziği piti dar, 21 Verdinin çime ope- ası plâkları nunda: eyi 10 ie müziği, 203 ei e 10 Plâk, 22,55 Ha- 3 Budapeşte PRE or. kemi 24, 20 Mandits cazi Prag, 20,25 Hafif omüzil i e adlı radyo piyesi, 2215 5 ias radyo orkestrası, 23,30 yn p g Varşova, 20,30 Plâk, 21,10 Süel mü- zik, 22 Senfonik radyo orkestrası, 22,30 a 23 ZA 23,10 Küçük dyo orkesi Breslau, ii 19 Dans müziği, 23,30 Beethovenden piyano sonatları, 24,20 Org mi Umum Emlâk Acentesi — Bahçekapı TAŞHAN No. 29 EHVEN ŞERAİTLE . EMLÂK iDARESİ KİRALIK APARTIMAN EMLAK ALIM ve SATIMI TELEFON: 20307 parça parça etmeğe hazırım. Nazıme kendisini tutamıyarak haykırdı: — Aman, yazık Artık bu kadar ie bir aşk karşısında genç kız i! Cevabını ii başka yapacak bir şey bulamadı. vs Atın bacaklarını kıran, genç kız oldu. Hattâ kuyruğunu bile kırdı. Ve bütün bunları nişanlı- sının başında kırdı. Yazık, çünkü at hakikaten gü- zel yapılmış İtalyada bir muş, epiyce paraya satın isme . Fakat Nazıme canlı bir at gi e bekliyerek onun üzerin- caka satmak için Ahmed Ülei ile evlenmeğe razı olurken böyle oyuncak gibi bir heykel kalınca, o hiddetine g başına atmaktan kendisini mene dememişti, “Hikâ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: