September 17, 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

September 17, 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gül Wi — o ie ? — Ye Ayşe KER Sahife 8 AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM *- Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 556 Abdülhamid donanmayı neden Haliçte| çürümeğe mahküm etti? Osmanlı sahillerinde deniz tica- bahriye zebitleri ihmal etm Ancak o o hazirladiği donanma- yı işletici, idare ve kumanda edi- ci unsurları lüzumu gibi yetiştir. meğe vakit ve imkân bul tı. Almanya imparatorunun sözü Osmanlı donanması hakkında da doğru çıkmıştı. Osmanlı - Rus savaşında bu do- e göndermeği lamamı sevkıyatta nakliyati teminden baş- an paşanın şahsi, hal ve Sea serveti gerek Abdülha- mid zamanında Jön Türkler, ge rek meşrutiyetten sonra eline her kalem alan hicviyeci için en başlı pr 5 olmuştur. iz bu hücumları, hicviyeleri bir iz bırakarak Abdülâzizin mü- ğini maddi eğin teşrih ve tavzih edeceğ Abdülhamid | Abdülüzizin hahına| “iştirak ettiği için donanmaya da- ima en emniyetsiz gözle bak- mıştır. Hasan paşa d. zareti müddetince hünkârm bu yoldaki düşüncelerine, hislerine vukufunu donanmayı hareketsiz ve Haliçte «lengerendazi meha- bet» olmak üzere idare etmek saretile se eylemiştir. ie 3 sekme m Ha a uzun ne a mühim bir u vazifeyi bile emini ifa bise mişti. bıâli Rusyanın Karadenizde- ki sahillerini abluka al lerini mene bile hizmet etmediği çabuk anlaşılmıştı. Dördüncü orduy: gizli tebliğatı, iki acemi taburile birçok mühimmat ve erzak; olarak Karadenize çıkarılan (Mer- sin) vapuru bir Rus vapuru ta- rafından Anadolu kıyılarında esir edilmişti. O vakit bu meseleden heyeca- 1 hamil rafından 5000 liraya satın alınıp Abdülâzize sergi edilmiş eski bir şey olduğunu söyliyerek işi kapi atmak chetni mini eyle- miğti, Abdülâzizin hal'ı vakasına do- leşip birden topları Yıldıza çevi- rirlerse ne olurdu Bunun için Abdülhamid devrin- de donanmanın kuvvetlenmesi- ne, ıslahına çalışılacak yerde bu vehim ile onu çürütmek için ne yapmak caiz görülmüşse hepsi ya- pıldı. öyle maksad elde edildi! Abdülhamid s3 ilk beş senesinde kaptan yalıkta ya- hut bahriye Glee ii altı def tebeddül oldu. Bu tebeddüllerden sonra müşir Hasan Hüsnü paşa- nın ilk bahriye mazırlığı iki sene (H. 1298 - 1300) sürdü; Ratip paşanınki bir rüya gibi e ti. Ondan sonra Hasan Hüsni paşa tekrar gelerek Tersaneye 21 sene demir attı; (H. 1300 - 1321). Bü a e aliş mühim ve malarını ye görmemişti. Bu savaştan sonra o bunları an- cak bir defa 1889 da Almanya imparatorunu karşılamağa çıkart- mıştı, Abdülâzizin vücuda getirdiği donanma bu suretle Haliçte hara- biye mahküm oldu, kaldı, Tersa- t ilerin direl leri denizde dikilmiş mezar taşla- rını andırdı! Abdülhamidin > bahriye nazırı ile donanma kumandanr- nın arası kn derecesinde açık bulunmasını istilzam ederdi. Nazır Hasan paşa omodor ea paşa da bu vaziyette idi- Tavrü halile, tok sözlülüğile bah- riyeliler arasında meşhur müşir Fu- ad paşayı andıran bu Mehmed paşanın denizcilik erkânı arasın- da saygılı bir mevkii vardı. Abdülhamid Mehmed paşayı Hasan paşaya karşı nezaret maka- mına bir namzed gibi gösterir, arada rekabet ateşini körüklerdi. 7 me bahriye neza- bu namzedliğine bir Vİ Ebi lily şekli bile vw: mişti, 1895, 1896 senelerinde Rusya Karadenizde Nikolayef tersanele- rinde iki zırhlı yaptırmağa baş- tmıştı. Abdülhamid bundan kuşkulan- dı. Bahriyeye m ği düzen verecek gibi görün: Komodor Mehmed paşa gizlice mabeyine çağırıldı. Masrafsızca bir proje hazırlaması kendisine emredildi. Mehmed paşa da on gün uğraştı. Yanında kâtip gibi mute medi Anadolu hat komiseri Ihsan bey ile deniz zabitlerinden Arap Cevher efendiden başka kimseyi bulundurmıyarak bizzat projeyi hazırladı ve takdim etti, (1) 8 donanmasına faik bir:mertebeye getirilebilecekti. Üstünde hünkâr mührü mında fındık kabuğu zangikde ve o yaldlı Earl Li lâle ee dürü Hacı Mahmud efendi ile Ko- modor Mehmed paşaya gönderdi. Hacı Mahmud efendi ile Mehmed arasında kadın cihetinden karabet vardı. Mehmed paşa ai- lesince Hacı efendi amca diye va Diyerek paşayı kucakladı. (2) Fakat bir daha ne projeden bahsolundu; ne de Mehmed pa- şanın nazırlığından! vi sefareti neredense Hünkâr nezdinde hususi bir pirim bulunmuştu! Sultaniye, Talia, İzzeddin, İs- na sustu, Fakat Abdülha- mid vapura binmekten sakındıği için Boğaziçinde birer bekçi gibi dururlardı, Bazan bun- lardan birinin menfi naklinde kullanıldığı olurdu. (Arkasi var) (1) Komodor Mehmed paşanın Ertuğ- rul gemisi ile Japonya sularında batan kumandan Osman Emin paşanın büyük kardeşi olduğu, ikisinin de mirimiran- dan Cibalil Ahmed paşanın oğulları oldukları son günlerde haber verilmiştir. Bu hab (2) Bu izahat bana Komodor Mehmed paşanın ailesince verilmiş, eski bahriye Omerasından bazı zevat tarafından da teyld edilmiştir. Radyo 17 Eylül Salı yo caz ve tango orkestraları, 21,30 son haberler - borsalar, 21,50 Şehir tiyat- rosu artistlerinden İ. Galip Ercan kon şuyor, 22,05 plâk neşriyatı, Budapeşte, 18,30 Salon orkestrası, Piyano-keman, 21 Radyo ei m 2 20 Plâk, 23 Hava raporu, 23, 5 Çigan Bal 13 40 — rkestrası, 13, -konse, rin süreği, 18 Pik, TS Pir 20,20 Pİ Operet muziği), 21,15 Senfonik ko Konserin süreği, 23.15 dille duyumlar, 23 iki a ronseri, 21, 1 fif müzil v «Mason operası, 23, plâk- me 24,05 Josej vaa dan Emi 21,15 ri "enin operet lerinden 22,30 Hafta icmali, 23,10 Org a 23,05 eserlerind Mir on; 23,20 Filhar- peer, 23.30 ser, 21, .1o Kaciş En müzik, ee orkestra Yayaından Kani Güzel sânatlar, 24 18 Eylül e İstanbul, 18,30 Mans musikisi (Plâk) 19,30 Hafif musiki, 20 em Or. e vi Selim deyi arcan, 20,30 straları ve Ga- iu kenarlar, 21,35 Semi haberleri Bor- al 21,50 Goldenberg koro heyeti. Budapeşte, 18,30 Caz, 2. Mei şar kıları, 21,15 Dış siyasa, 21.30 Opera Mn 23 Handits Ki 24 YL 13-15 Plâk ve eğ N Orkestra, 19,15 Konse: Plâk, 21 Piyano-şarkı, 22,05 Hafif mü. 22,45 rü süreği, 23.15 Ya bancı dillerle duyumlar, 23,25 Kon serin sürej Varşova, 18,15 Şarkılar - Sözler, 19 eman konseri, 19,45 Plâk - Reklâm, yana, 20,15 20 Halk mü- ziği, 20,40 Aktüalite, 05 Ulusal ya- 2 17 Eylâl 1935 Tetrika No. 32 Arkadaş Karısı Yazan: Selâmi Kayacan ğ .. .. .Yo. Üçüncü Bölüm Birinci kısım - Üçü. Mehmed Ali devam ediyordu: ıldırıyorum, kendi- mi öyle mesud hissediyorum, ki inanamıyorum. Acaba bu yürü- yen, oturan, nefes alan ben mi- yim? Kendimi er ken- , di kendimi kıskanıyo: Mehmed ta çınladı. İki saat sonra sofraya oturdu- lar. Fatma ile Salih konuşmu- yorlardı. — Karı , dünyadaki tün sarışın - kali Gülesin kamaştıracak kadar süslenecek- Ali yi ed sesi boşluk — Sahi mi?.. yine neden?.. mkü... — — Sebebini a kılıyor, — Peki. ii gün il sinirli- — Ben mi?... Hiç değilim. halde bu gece seni yalnız mi Biz gitmeğe mecbu- — Mademki biribirinize bağlı- sınız gidiniz, #kaniyor imi asabiyetini görmemezliğe, amazlığa (geliyordu. Şurdan burdan konuşmağa çalışıyordu. Onun bu hali Fatmayı bütün bü- tün çileden çıkardı. Kocasile be- rabe ırma- soğuk kanlı oluşuna Binlik "Sanki kocası da Salihle birlik olmuş, onu sinirlendirmeğe çalı şıyordu. «Hem bir odaya kapanıp ne yapmışlardı?... Sıra ile uşağı, hiz- eğ çağırıp ne yapmışlar. dı? ei) baktı. Şüpheli bir ta- vır göremedi. Fakat belli olmaz ki... Erkeklerin hissiyatlarını an- lamak kolay değildir. e bir müddet düşündükten ve kararını moli e İ a bardağı e EE hızlı koydu, kırdı... Nasıl önliyeck- ti? Nihayet sordu: — Biraz evvel ne diye hizmet- çileri uşakları istintaka çektiniz? ed Ali şaşaladı, şaşala- dığını da gizliyemedi, Cevap ve- edi. Fatma bütün bütün şüp- seniz. — Bir şey e İni deği, sen meş- gul ol — gi bu evin sahibi değil mi- yim? — Sahibisin, fakat o senin ka- rışacağın, meşgul olacağın bir iş değil, — Yüzüme bakma, bakışların beni tahkir ediyor. — Neye böyle yapiyorsun.. Salihe döndü: — Bir şey söylüyordun, nerede kalmıştın? — Bugün gene hırçınlığın üs tünde Fatma, — Canımı sıkıyorsun — Peki, artık bir şey söylemem, sakinleş. — Sakinim, fakat kendimle alay ettirmem, Seninle alay eden yok. — Var, ikiniz Söyle diye- , adam Iı meye sorguy& çektiniz? — Fatmacığım. —— Eğer sen zleiemma ben la sorar öğrenirim, zile bas- tı, Hizmetçi geldi. Mehmed Ali haykırdı: — Bir şey yok, git. Karısına döndü: 'ocukluk ediyorsun, Onları işlerimize karıştırma, — Sen e ya.. Salih te aramız — Salih Di değil, Ya! İşte — Anlamadım. — Salih a lih sararmıştı. m düş“ mesini bekliyordu, ed Aliyi susturmak İstedi, sine ola madı: — Son zamanlarda arkadaşı mızla aran iyi değil... Tam gider ayak... — Arkadaşımız... Bir kere git- miyor... — Yarın gidiyor. el masaya vurdu: or diyorum sana, Sanyorrd Dedi ki: gittiğini istemiyorum. — Ne hakla? — DR hakla mı?... Anlamıyor ri kekeledi: — Fat Müzel 3 diği — Olan oldu artık, Mehmed Ali hayretle bakıyor, daha bir Rai anlamıyordu, Fatma titriyerek ayağa kalktı, di — Onun metresiyim! — Yalan! ! Üçü de yalaydıme. yi Salih, ei a “diğ Salih, başı önünde titr l — Evet, sir inieziği Ve odadan çıktı. e mi | Mehmed Ali karısının arkasın- ğa çök- Böyle sessiz durdular. Hıçkırık yoktu üzerlerine çökmüştü ü bali için sabırsizlanmağa baş gesi ağır ağır arkadaşına yak- aştı, omuzunu tuttu, Mehmed Ali irkildi, yavaşça itti, Salih te odadan çıktı, in açınca, kaçışan ayak esleri duydu... > ölün ed Ali öğrenmişti amma, hâlâ inanmıyordu. Başını Yallıriği zaman odayi se genişlemiş, çıplak, ses$ bul Delik sanki açılıyordu. Sofranın du yarı kak mış bir yemeği işaret ediyordu. ğ (Arkası var?

Bu sayıdan diğer sayfalar: