30 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

30 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Avrupada en müessir futbolü Italyanlar en seri futbolü Fransızlar, en seyredile- cek futbolü orta Avrupalılar oynıyor Avusturyalıların yükseldiğinden bahse ttiklere Fransız futbolünün Hugo Meislin takımı önünde geçirdiği son imtihandan bir intiba Yazan FP, Gschweldi Bir aralık bir Viyana takımile İstan- bula da gelmiş olan Avusturya mil takımının eski oyuncularından Gech- weidi, Avusturya takımının son Paris seyahatinde ihtiyat oyuncu olarak Hu- go Meisl'in futbolcülerine refakat et- mişti. Bir zamanlar «harika tdkım»ın en tehlikeli oyuncusu olarak parlamış bulunan bu oyuncu, Avusturya - Fran- sa maçı münasebetile Avusturya, Fran- sa ve Avrupa jfafbolü hakkında yazdı- ği bir yazıyı iktibas ediyoruz. Cumartesi sabahı, Parise çıkınca, futbol faaliyetim e#snasindâ& million birimiz içinde Fransaya karşı oynadı- Zım birçok maçları hatırladım. Geçmiş günleri hatırlıyarak ve eski maçları 24 kânunusani 937 deki maç- la mukayese ederek, Fransız futbolü- nün heyeti umumiyesile, nisbeten kısa bir zamanda çok büyük terakkiler kay- deltiğini anladım. Bugün artık temsili takımımızın fazl bir unsuru olmadı. gım için itiraf edebilirim: Daha birkaç sene evvel, Paris seyahati bizim için bir tenezzühten başka birşey değildi ve galibiyeti elde etmek hususund2 büyük| bir güçlük çekmezdik. Ya bugün? İster milli takımlar, ister Klüp takımları olsun Avusturyalılarla Fransızlar arasında bir maç, bugün neticesini kimsenin tahmin edemiyece-| ği bir mücadeledir. Şüphesiz ki, bizim meşhur ve yenilmez «harika takımımız»! bugün artık mevcud değildir, fakat bu değişiklik yalmz bununla izah edile mez. Hayır, başka bir sebep var: Bu da Fransada futbolün, günden güne po- püler olarak ve bir düzüye oynıyanlar Mili kümeye girmesi tahakkuk eden dört silihşor: Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Güneş, maçları sıra ile bitireceklerini merak ettiren bir yarışa tutuşmuşlardı. Bu hafta da maçların tehir artarak, tabir caizse, hem «derinleme- sine» ve hem de keyfiyetçe ilerilemiş oi- masıdır. Elimizde kendilerini anlatan netice- ler var: Fransız futbolü 35/36 mevsimi başlangıcında fena bir devreden sonra, derhal kendini toplamıştır. Deliller mi? Çekosloakyaya karşı olan maç, son z8-) manlarda Budapeşteye karşı Parisin galebesi. Ben şahsen Fransa milli takımının muhtelif klüp takımlarından fazla te- râkki ettiği zannındayım, belki alda- mıyorum. Herhalde hoşuma giden nok- ta Fransız futbolünün organizasyonu, munlakalar, üniversiteliler ve saire şampiyonluklarile kupa maçlarının si$- temidir. Her tarafta, ellerindeki insan ve parayı çok faydalı ve semereli bir SIKINTI ÇEKTİK... Bu şartlar altında, Fransız futbolü- nün ilerilemesi şaşılacak bir şey değil- dir. Tuna boyu çocuklarımızın bir fark- la kazandıkları maç, Fransız futbolü- nün kıymetini yeniden isbat etti, Bu cidden güç bir işti ve bizimkiler beden- ce faikiyetlerine rağmen sıkıntı çek-Ti #iler. Fransız oyuncular çok zeki ha- Teket ettiler ve sistematik ve şuurlu bir oyun gösterdiler. Bundan başka, sürat noktasından bizi geçtiler. Heyeti umu- miyesile fikrimce bir beraberlik daha haklı bir netice olurdu. AVUSTURYA FUTBOLÜNÜN VAZİ- YETİ Fakat Avusturya on biri de fena bir yarışı biraz daha uzattı gün geçirmedi. Bizde futbol, başka yer- deki gibi değildir. Mutad olarak derler ki, Tuna boyundn çocuklar, musikiye karşı derin bir aşkla doğmuşlardır. Futbol için de tamamile böyledir: Bü- tün Viyana çocukları, futbolcü olarak doğmuşlurdır denebilir. “Orada, bugün on yedi veya on sekiz yaşına gelmiş namzedlerimiz var ve bunlar bize ümid etmek hakkını veri- yorler. Bu sırada heniz çok gençtir ler, çok zayıftırlar, çok az tecritbelidir- ler, fakat azami iki sene sonra bu nesil, harpten sonraki ilk nesil bize «harika takımı; aratmıyacak oyuncular vere cektiri, Son senelerde ecnebi memleketlere -Fransa geniş mikyasta- giden birçök en iyi oyuncularımızı kaybeltik, fakat namzedlerimiz kaybettiğimiz kuvveti kısa bir zamanda kazandıracaklardır. Katiyetle inanıyorum ki, çok geçmeden Avusturya, Avrupa mliletleri tasnifin- de başa geçecektir. AVRUPA FUTBOLÜ YÜKSELİYOR Futbol ilim vaziyeti Avrupanın her tarafında terakki ettiğine göre böyle söylemek fazla birşey değildir. Bu sıra- da en güzel futbol (seyirci için) orta Avrupada: Macaristan, Avusturya ve Çekoslovakyada oynanmaktadır; en se- mereli, en müessir futbolü İtalyanlar, en seri futbolü de Fransızlar çikarmak- tadırlar. Yuvarlak topun ezeli büyük Üstadları İngiliz futbolü iyi biliyorlar m SARAY ve BABIÂLİNİN iç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdut. Tetfrika No. 822 Devletler Makedonyada maliye işlerini kontrol için bir komisyon Çürikü ihtilâlin ne olsa asker kuv- vetile yatıştırılması mümkün olduğu halde memleketin bugün bir, yarın öbür noktasında münferiden #ka olu- nan gasb, ihrak, katil, demiryolu tah- ribi gibi vakalar mütecasirlerinin as- kerin takibatından kaçmaması, polis | ve jandarmanın tedibinden kurtul maması kabil olamıyordu. Araya ko- mitecilerin şahsi hırs ve menfaatleri de karışıyordu. Murzsteg programının nahiyelerin milliyetlere göre yeniden tahdidi maddesi Bulgaristan, Yura- nistanı, Sırbistanı bu noktaya ziyade ehemmiyet vermeğe sevkediyordu. Çünkü bu şekilde bir taksir kendile- Tİ için muayyen nüfuz ve #esahüb böl- miteleri “Türklere olduğu kadar biri- ri görülmedik dereceyi buluyordu. Âdeta en fena ve çirkin bir muamele- yi yapmak, en vahşiyane harekette bulunmak bu komiteler için milliyet- leri namına bir şeref oluyordu!. İhtilâlcilik vahşetle tamamen mü- teradif sayılıyordu! Makedanyada «bir kaç mislile muku- bejes şekline giriyordu! hasına lüzumu kadar gayret edilmi- yor diye Babıâliyi ittikam ediyorlar- dı; diğer taraflan askerin ve jandar- maların, memurların hıristiyanları tazyiklerinden şikâyetler ayuka çıkı- yordu. Ahdülhamidin siyaseli Makedonya milletleri arasında ihtilâfları körükle- mek olmazsa burlara karşı iğmazı ile davranmak suretinde tecelli ediyordu. Ancak bütün 'bu haller Avrupada mukarrer ıslahat programının kifa- yetsizliği iikirlerini uyanıdırıyordu. Hu- susile İngiltere kabinesinde ıslahat dairesinin genişletilmesi (tasavvuru kuvvetleniyordu; Bulgarlara pek ha- yırhah görünen İngiltere Makedonya- da maliyeye ait yapılacak ıslahatı yal- nız «Makedonyada en ziyade ilgili iki devletin ellerine bırakmamak, Make- “donyada artık kendisi de faal bir rol oy- Damak istiyordu. Ecnebi tensik zabitleri Selâniğe 19 nisan 1904 te gelerek kendi daireleri- me gitmiş, işe buslamış idiler, Fakat iş başında bunların mikdarı pek az olduğu görüldü. ra 32 zabit'daha ilâvesini muvafık bul- muştu. Bâbıâli 23 gabitin daha gönderi- mesini kabul etti. (15 kânunusani 1905). Fakat her şeyden evvel maliye 1s- Iahatı gehyordu. İstanbulda üçüncü ordu masarifi- nin Sontrolü mühim bir ihtilâf in- taç eylemişti. Bu orduca emvalden hesapsız para alınıp İsrafta bulunulduğu Selânikten verlien haber üzerine ikinci kâlip İz- zet paşa tarafından Hünkâra arzoun- muştu. Barayca sadrazam Ferid paşadan fikri sorulmuş, bunun üzerine ordu- nun hesaplarını bukmağa maliyeden müfettişler izamı münasip görül müş idi, Serasker Rıza paşaya da: (Üçüncü ordu maliyeden bütün matlübatını aldığı halde hesap vermediği mesmuu âli olmasile ordunun hesaplarına bak- mak için doğrudan doğruya maliye- den müfettişler gönderilmesi ferman teşkilini istiyorlar buyurulduğu) iradesi tebliğ olum muştu. Rıza paşa üçüncü ordunun zimii değil, matlâbu bulunduğu kanaatinde idi, Miliye müf! Askeri karur: yordu iin teftişini de muguyir bulu mi Bu sebeple üçüncü ordu müşürüne telgrafla: (Gönderilen müfettişler 85 keri evsal haiz değillerdir. Kendileri: ne hesap vermeyiniz.) emrini vermiş: ti. Mabeyin başkâtipliğine de: (Or durun teftişi iktiza ettikçe askeri tef tiş kanunu muktezasırca her sınıfları erkin, ümeru, zavltandan ve KÜP lerden mürekkep bir hesup komuısyo” nu bu vazifeyi görür; maliyenin of duyu doğrudan doğruya teftişe yoktur; bu tarzı teftiş aske" ve haysiyete taarruz de tir, Bunun için aldığım <tezkerel hususiye> yi Or” duya tebliğde mazur bulunuyorum. Aksi talimat dahi ve: Ylunda bir cevap Maliyoden gönderilen memurlar or” duca kabul piiniyemk Selârikiz İ* Rumeli mülektişliğinden de üçüncü ordu kumandan vekili Esad paş#y8 bu rwüfettişlerin hosaplara bakmalsri tebliğ olunmuş idise de Esad paşi (Mexciimden müsaade olunmuyor) diye bu işarı terviç etmemişti. İradenin hükmü intez olunamıyordu. Selür.ikçe teftişin icrasında ısrar edi” yordu; Babiâli ısrar ediyordu; Arap İzzet paşa seraskere muhalefletle 1 rar odiyordu. Rza paşaya maliyece Selâniğe gön” derilen memurların işe başlatılmalerı halkında bir trade daha tebliğ olun- muştu. Rıza paşa da fikrinde ısrar ediyo” du, Mabeynin tebliğine (kuvvej umu miyeye tanllük eden noktalarda salâ” hiyetlerin katiyen muhafazası lâzım dır) Esasından tutturup maliyeden giden memurlara orduda teftiş icra e" ti rilemiyeceği hakkında birçok izahat 18 cevap verdiği gibi üçüncü orduya d& maliye müfettişlerile resmi münas€ betie bulunulmamasını tekld etmişti. Riza paşa vükelâ meclisinde Ferid paşaya: — İzzet paşa dairei askeriyeye bur” mwu sokamıyor. Üçüncü ordu hesap- larını bahane ederek buraya müda hale kapısını hazırlamak azmindedir. Bab'âli de bunu teshil ediyor. BU katiyen caiz değildir. Bu memlekette aramızda iki kişi görüyorum. Bu iki kişinin Jisanları başka, kalbleri başka” dır. Bunlardan biri İzzet paşadır. Di- gerini ise siz tayin buyurunuz! Demişti. (1) (Rıza paşa hatıratında bu ikinci şahsı göstermiyor, Ferid paşa bunun kim olduğunu tayin edebilmiş midir? Rıza paşanın padişaha kadar dil uzatmağa cesaret edemiyeceğine gö- Te'bu ikinci şahsı İzzet paşaya mensup addettiği Hüseyin Hilmi paşa mi idi? Yoksa serayde kendi aleyhinde çalı- şan diğer birisini mi kasdediyordu? Buresı meçhul kalmıştır.) ö Bu gürültünün gonunda serasker paşa galip gelmişti. Kendisinin gön- derdiği askeri hesap heyeti vasıtasile İtaburların hesaplarına baktırmış, içün cü ordunun maliyeden matlubu çıkmış idi, Bu misal son senelerde devlet işle- Tindeki karışıklığı, ahenksizliği ve ira” delerin mahiyetini, kuvvetini göster- mek iliberile dikkate şayandır. Ancak bu hal ile meliyedeki tezeb- gübü izale kabil olamıyacaktı. Devlef* ler ise Rumelide maliye işlerine ni- zam ve intizam vermeği Artık ıslahat yolunda en esaslı bir vecibe görüyor” tardı. Kabineler arasmda bu mesele ef- rafında fikirler teati edildi. Fransıs €lçisi Konstan bu fikirleri telife mu- vaffak oldu. (Arkası var) (1) Serasker Rıza paşanın hatıratı, ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: