1 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o AKŞAM Alman - Çekoslovak münasebatı |. Çekoslovakya ile Almanya arasında- | MH gerginlik bütün şiddetini muhafa- © etmektedir. Gerginliğin başlıca âmili Çekoslorakyaya Sovyetler ile karşılık- yardı ittifakından doleyi Almanya- Me bir türlü ittmad ve emniyet göster- | Memesidir. Almanyanın kanaatine gö- | TeÇekoslorakya Sozyetlerin Almanya- | | Mn kalbine tevcih edilmiş bir ileri kara- j ur. Çekoslovakyadaki her türlü tedafili hazırlıklar ve tesisat Almanya tarafından kendisi aleyhine Sovyet- lerin tertip ettiği şeyler sayılmak- tadır. ” Almanlara göre Çekoslovakya hükü- MEbi böyle bir şey olmadığımı isbat için aki İngiliz ataşiremiliterini tef- Üşte bulunmağa resmen davet etmişti. Alman ataşimiliterini de nim resmi 0- davet etmişti. Alman ataşemilite- Yİ bu daveti kabul etmemişti. İngiliz ataşemiliter şahsen bu da- Yeti kabul etmekle beraber metbu hü- SEYRÜSEFER MESELESİ Paris, Londrada anket yaptırıyor, ; Nevyork, Londra ve Pariste anket yap-| Yor. Bütün bu anketlerde, seyrüsefe- Yİ tanzim etmek için, Tondrada hal yol terbiyesi methediliyor. Parisin #lörlerinin ustalığı takdir ediliyor. | Nevyork. zabıtasının otoritesi beğeni- Ir. Fakat gene de, hiçbir memleket , Seyrüseferden mmnun kalamı- Nasıl kalsın ki, yollarda otomobil Var, otobüs var, kamyon var, tramvay Var, bisikletli, motosikletli var ve unut- Müyalım, yayalar var. Ancak atlı arabalar pek az. Buna Mukabil otomobiller her gün biraz çoğalıyor ve bu otomobillerin i de, sabahın ayni saatinde, seh- merkezinde bulunmak istiyorlar. | ... Büyük bir şehrin merkezi olması | Çok fena bir şey... Bugün yeni bir şehir kurmak isti- mler, her halde meselâ şimale çar- Yı, sarka pazarı, cenuba bankaları, Barba da devairi yaparlar. Bu suret- K daracık bir sahaya bütün bunların “PSİ toplanmış olmaz. Pakat ceki bir şehirde bütün bu bi- T ayni yere toplanmıştır ve da- İmak ta artık kabil değildir; bor- 2 başka bir meydana götürüp, hâli “Ber bir semte nakletmek imkân. Bızdır, eki, seyrüseferi nasıl tanzim eder- NİZ? Bugünkü gibi. Yalnız gidişe ve “mz gelişe mahsus yollar ayırır, trikli işaretler Koyar, çiviler ka- Ar, İşaret memurları tayin edersiniz, ler açarsınız. İyi mma, bir şehrin otomobil sa- te yüz bin fazlalaşırsa, bütün bu ü la rağmen, seyrüseleri temin tmek kabil midir? Resmi bir istatistik Pariste yal- <2 ÜÇ tane atlı araba bulunduğunu Bösteriyor Amma buşehirden atın eksildiğine dell değildir. Birçok mağazalar atla İyat yapmaktadır ve birçok ta 'V8Yİ vardır. Pariste bugün 9787 Peygir vardır, Eğer büyük şehirlerdeki otomobil Wilârmı tahdit etmiyecek olurlarsa, Yyrüseferi idare etmek büsbütün im- Hinsız bir şekil alacaktır. K p & kümeti kendisinin teftişe çıkmasına müsaade el:memiştir. Buna sebep ola- rak İngiltere hükümeti çok karışık olan bir işe karişarâk yalnız başına mesu- İ liyet altına girmek istemediği gösteri | miştir. Ayni sebepten daha evvel gene | vir İngiliz askeri memurunun yaptığı leftişin netidelerini de İngiltere hükü- | meti neşir ve ilân etmekten - istinküj | eylemiştir. Fakat hakikatte Londra hükümeti Almanya ile münasebetini düzeltmeğe çalıştığı bir sırada kendi askeri ajan- | İ larını Almanyanın iddiaları doğru DER | olmadığını tahkik ettirmeğe memur et- | mekle Berlinde fena tntibalar bıraka. | | cağını düşünmüş ve sulhün muhafaza-| | sı #çbi ne kadar mühim ve foideli olsa | da İngüterenin Almanya ile münase- | batı için hiç de iyi olmıyacak bir teşeb- büste bulunmaktan çekinmiştir. İngil- | terenin bu imdinaı ile Avrupanın en ma- zik bir noktasında gerginlik bütün ve- hametini muhafaza ediyor. BİR MUCİZE Geçen ayın 19 unda İtalyanın Ca merino şehri civarındaki bir köyde mucize denebilecek kadar garip bir hadise olmuştur; Bu köyde çok harap bir evde olu- ran Arzili isminde bir adam, 19 kâ- nuünuevvel akşamı saat on birde ka- rısı ve bir küçük çocuğile beraber ya- tak odasına çekilmişti, Arzilinin Ma- | rio isminde sekiz yaşındaki oğlile, ak tı yaşındaki kızı Gina da yanlarında- ki odada yatıyorlardı. Küçük Gina gere yarısı kulağına fısıldanan bir sesle birdenbire yata- Eından fırladı. Bu ses ona mütema- , diyen: «Gina! Küçük kardeşini uyan- dır, Bu odadan kaç, Biraz sonra ta- | van yıkılacaktır» diyordu. gız derhal derin uykuya dalmış olan kardeşini uyandırdı. Onu âdeta sü- rükliyerek odadan çıkardı. Beraberce | dılar. Ve hakikaten biraz sonra tavan dehşetli bir gürültü ile çocukların uyudukları yatağın üzerine inmiş bulunuyordu. Bu dehşetli gürültü üzerine bitişik odada yatmakta olan Arzili ve karısı telâşla dışarı çıkarak çocuklarının yattığı odaya Koşarlarken, Gina kar- deşile, beraber saklandığı yerden: — Bir şey yok anneciğim, merak etme, Allah bize tavanın yıkılacağını haber verdi. Biz de kaçtık, diye ba- gırmıştır, Çocuklara tehlikeyi haber veren se- sin kime ait olduğu bir türlü anlaşıla- madığından, o gündenberi herkes bir mucizeden bahsetmektedir. POSTA İDARESİ VE KUŞLAR Amerikanın posta ve telgraf idaresi kış mühasebetile üç kalan kuşların İ ölmelerine mani olmak için yeni bir karar almış ve küçük kaza ve köyler- de müvezzilere gönderdiği bir emirle sabahleyin mektupları o dağıtmaya çıktıkları zaman civardaki kuşlara yem serpmelerini bildirmiştir. Amerikanın himayei hayvanat cemi- yeti bütün Kış zarfında kuşlara dari vermeği taahhüt etmiştir. Darılar kü- edilecektir. Müvezziler şimdi yalnız insanlar için değil, kuşlar için gönde- rilecek yiyeceği,de sabırsızlıkla bek- Manisa (Akşam) — Manisanın Nuriye köyü mektebi talebesi, Adana felâket- rine yardım için bir temsil vermiştir. Ayrıca talebe köondi aralarında beş toplıyarak Kızılay kurumumuza göndermişlerdir. Resmimizde Nuriye kö- “ün hamiyetli mektep çocukları, muallimlerile bir arada görünüyorlar. ! tirilecek ve iskân olunacaktır. Bu göç- Göçmenleri iskân için hazırlık Izmir viiâyetinde bazı yeni köyler kurulacak İzmir (Akşam) — Önümüzdeki yaz mevsiminde Romanya ve Bulgaristan- dan memleketimize mühim miktarda göçmen getirilerek iskân edilecektir. Bu göçmenlerin iskânları için şimdiden göçmen köyleri inşasına hazırlanılmak- tadır, İzmir vilâyetine de 4500 göçmen ge- menlerin nerelere, yerleştirilecekleri şimdiden tayin edilmektedir. Mili em- lâk idaresine ald arazi, göçmenlere tevzi edilmek üzere tesbit olunmakta- du Seferihisar kazasında Galinos çifliği arazisi, 7500 liraya istimlâk edilmiştir. Bu çiflik, muhasebe hususiyeye aitti. Ayrıca Menemen kazası dahilinde Arap Şiiliği arazisinin de istimlâk muamele- Sine başlanmıştır. Daha bazı çiflikler de! istimlâk edilecektr. Kuşadası ve Tor- balı küzalarında göçmen iskânı' için yeni inşa edilecek köylerin yerleri tesbit edilmiştir. Yainız bu iki kazada dört yerde yeni köy inşa edilecek ve bu köy- let ikişer'yüz evli olacaktır. Diğer ka zalarda da tedkiklere devam ediliyor. İzmir iskân müdürü Tahsin Akgü- nün, bundan evvelki göçmenlerin iskâ- mında büyük muvaffakıyeleri görül- müş ve sıhhat ve içtimai muavenet mü-| dürlüğü tarafından takdir edilmiştir. ; | Adana Türkkuşu kampı Büyük bir uçuş sahası ve paraşüt külesi yapılacak alt sofadaki merdivenin altına ii Adanada şehrin içindeki sahada yapılan plânör uçuşları Adana (Akşam) — Adanada hava- cılık işlerine büyük bir alâka ve rağ- bet vardır. Bu yaz açılan Türkkuşu İnönü kampına 12 kadar talebe gön- dermiş ve bunların birçoğu muvaffak olup dönmüşlerdi. Bu vaziyeti gören umumi merkez, gerek iklim itibarile ve gerekse huvacılığa alâka bakımından Adanayı pek ehemmiyetli bulduğun- dan Türkkuşu teşkilâlım burada geniş- letmeğe karar vermiştir. Adanada bü- yük bir uçuş sahası ve paraşüt kalesi yaptırılacaktır. Hava kurumu umumi merkezi bu hususta lâzım gelen talimatı Adana şu- besine bildirmiş ve bura şubesi de der- hal faaliyete geçmiştir. Paraşüt kulesi ilkbahara doğru inşa edilecektir. Hava kurumu başkanlığı şimdilik, hava kurumu binasına bir kat daha | ilâve ve burasını Türkkuşu talebesine | yarar bir şekle ifrağa çalışmaktadır. ! asır evvel, hattâ bugün bile en mede- RO KONUŞMALARI: Kızlarımız Yarının Devlet tiydtrosunu kurmak için getirttiğimiz Alman rejisör Kari | Eybert dedi ki: — Mektebe kız taleh: gelmiyor; böy- le devam ederse kadın rollerine erkek» leri çıkarmak mecburiyetinde kalaca- giz. Kızların tiyatro mektebine gelme- melerinin sebebi, yarım asır evvele ka- dar her yerde hüküm süren zihniyettir: Aktör ve aktrisliği hakir görmek Bu beyanatın çıktığı gün, Ankara konservatuarı tiyatro şubesi öğretmeni ve İstanbul Şehir tiyatrosu rejisörü Er- tuğrul Muhsinle görüştüm. Hasbihal arasında Muhsin: — Bana kâlırsa, kızlarımızın tiyatro mektebine gelmemelerinin sebebi her- hangi bir sakim zihniyetten ziyade, parasız çalışmak isteremelerinden ile- ri gelir dedi. Biz bunun küçük bir tec- rübesini şehir tiyatrosunda yaptık. O zaman mektep vardı, fakat müracaat eden kimse olmuyordu, Bunun üzerine Şehir tiyatrosu mektebine yazılacak tas lebeye aylık verileceğini ilân ettik. Ta- lepler çoğaldı. Cahideyi, Semihayı, Ta- lâtla Samiyi böyle yetiştirdik. Ertuğrul Muhsin, Karl Eybertin f#ik- rini tamamile kabul etmiyor. Sözlerin- den anladığıma göre, onun için, aktör- lüğü ve aktrisliği hakir görmek ikin- ci derecede kalıyor, aslolan paradır, Devlet tiyatro mektebine alınacak ta- lebelere bir ücret vermelidir. ... Salâhiyettar iki ağızdan dinlediğimiz. bu iki fikir de doğrudur. Meseleyi, geniş! bir çerçeve içinde, memleket mikyasın- | da inceliyecek olursak; değil. yarım ni memleketlerde, sahne sanatkârlığı- na dudak bükenler ekseriyeti teşkil ederler ve gene memleket mikyasında düşünecek olursak: Sen paradan ha- ber ver! deyeceklerin çokluğu teş kil edeceklerine de şüphe yoktur. Ancak tiyatroya intisabı çok geniş mikyasta tutmamak lâzımdır. Hiç şüp- he yok, ki her diyarda artistten ziyade kâtip ve daktilo vardır. Liseye devam etmek istiyenlerin sayısı elbetteki ti- yatro mektebine girmek istiyenlerin sa» yısından çok olacaktır. İşi bu bakımdan ele alırsak, tiyatro mektebimize hemen kızlar üşüşmediği için fazla telâşa düşmeyiz. Düşmeme- miz de lâzımdır, çünkü: : 1 — On dört sene zarfında, Türk sah-! nelerine giren kadın sanatkârlarımızın sayısını göz önünde tutarsak, Eybertin endişesinin çok yerinde olmadığını gö- rürüz. Bunun için de on dört sene zar- fında sahnemizde görülen kadınların isimlerini kaydedelim: Afife, Bedia, Ne- yire, Şaziye, Halide, Cemile, Cahide, Se- miha, Samiye Şevkiye, Feriha, Zehra, Müzehher, Hikmet, Melâhat, Seniye, Nebahat, Cenan, Lâman, Muazz6z; bunlara, isimlerini hatırlıyamadığım kadın sanatkârlarırmzı da koyarsak, Otuzu buluruz. On dört sene zarfında, | yeni doğan sahnemizde otuz ka- dın İsmi sayabilmemiz, Alman rejisö- rün endişesinde çok haklı olmadığına bir delildir. 2 — Devlet tiyatrosu mektebini, İs- tanbul şehir tiyatrosu mektebi ile mu- kayese edemeyiz. İstanbul Şehir tiyat- rTosu mektebine alınan talebeye ücret i Yeni uçuş sahası yapılıncaya kadar ta- | | çük köylerde posta İdarelerine teslim | Jebeler tayyare meydanından istifade | edeceklerdir. Plânör uçuşları, yaz mevsiminde Adanalılar için yegâne zevkli bir spor haline gelmiştir. Geçen yıl muntaza- man yapılan bü çuşları görmek için yüzlerce kişi her akşam uçuş sahasını dolduruyordu. Yeni yapılacak sahaya bir de tribün inşası mutâsavverdir. Adanada şeker buhranı Adana 30 — Birkaç gündenberi bu- rada şeker buhranı vardır, Bakkallarda şeker pek azdır. Bazı yerlerde de şeker kırk kuruşa satılmaktadır, Şeker buhranının fazla yağan karla- rın yolları kapamasından ve mal gel- ve Tiyatro veriliyordu, çünkü o talebeler piyesler» de rol alıyorlardı. Kimi hiç değilse fi- güranlık ediyor, kimi de balede çalıştı- y hayet, o mektebten çi- kanların İsi aileri temin edilmiyordu. Bugünse, kurulacak olan Devlet tiyat- rosu artistlerinin istikballerini devlet taahhüd ediyor, Bu bakımdan da Muh- 5inin fikrini, talebeye para verilmesi tâ raftarlığını tamamile haklı göremiye- ceğiz, diyeceğiz ki: Bugün, yirmi beş s8 ne sahnede çalışan, büyük şöhreti ya- pan en büyük ve meşhür sanatkârımiz ancak ayda 160 lira kazanırken, sahnö- mizde otuz kadın İsmi saydığımıza göre, tiyatro Devlet hi ten sonra, sanatkârın yancı devlet taahhüdü altına girince, yakın bir zamanda yüz otuz kadın sa- natkâr ismi sayabiliriz. Bugün, ilk hamlede Ankara tiyatro mektebi 8 kız talebe kaydetti. Bu insa- na pek az görünürse de, Cumhuriyete kadar «bizde tiyatro» telâkkisini göz önüne koyarak insaflı düşünürsek, pek de az sayılmaz. İlk defa mektebi Tıbbiye açıldığı za- man 4doktorluk gâvur işidir» diye tek talebe bile yazılmak istememiş de, ni- hayet bir kaç kişiyi âmme cüzünden imtihan edip: Muvafıktır, mükemmel | dir, diye tıbbiyeye yazmışlar, O zaman tıbbiye mektebi ne kadar yabancı ise, bugünkü tiyatro mekte- i bide yabancıdır. Elbetteki durulunacak ve düşünülecektir: İstikbalimiz ne 0o- İ lacak?, İşte bugün, tiyatro adamlarile mat- buatı endişe ve telâşa düşüren sebep de budur. Bunnu için de, vaziyetin bir- an evvel teebilür ettirilmesi, matbuatin. bu mesele üzerinde aydınlatılması lâ- zımdır. Efkârı umumiyeye sarahetla bildirmelidir ki: Maarif vekâleti yeni bir kanun lâyi- hası hazırlıyor. Tiyatro mektebinden yetişenler bareme gireceklerdir. Barenr de en yüksek maaş altı yüz liradır, Tiyat- To mektebinden çıkacaklarını hayat ve istikballeri müemmen olacaktır. Tiyat To mektebinden çıkacak sanatkârların, sânatlarıtın icap ettirdiği refah se- viyesinde yaşamaları temin edilecek- tir, Ancak, bu kanun yapılırken, tiyatro sanâtinin sabundan çok fire verdiğini unutmamalı, bu nokta göz önünde tu- tulmalıdır. Tiyatro sanati yüzde dok- san fire verir. Yüz kişi içinde ancak on sanatkâr yetişir. Tiyatro mektebinden çıkanlar, nihayet kendilerinde büyük istidat görmez ve figüranlıkta yıpran- mağa razı olmazlarsa, ellerindeki mek- tep şehadetnamesile, yüksek tahsil mekteplerimize devam edebilmelidirler Bugün doktordan aktör olarlan gör- dük. Yarın da aktör diye okuyanın mü hendis veya avukat olmalarına mâni kalmamalıdır. Bilhassa kızlarımız, ti- yatro mektebinden çıktıkları zaman, ancak sahneye bağlı kalacklarımı san- mamalıdırlar. Bilmmelidirler ki, isterler- se tiyatro baremine girerler, İstemez. Jerse, başka bir kolda tahsillerine de- vam ederler. Bizce bu da bir kanunla temin edilecek olursa, sanatkâr seviye- sine, en yüksek zirveden bir hât çizilmiş ve tiyatro mektebine rağbeti arttırmış oluruz. Selâmi İzzet Sedes memesinden ileri geldiği anlaşılmıştır, | lin kursuna Aydın gençleri tarafından büyük bir alâka gösterilmiştir. Res- Belediye lâzım gelen tedbirleri almış. | mimizde, kursta ders alan telebe, öğreknenleri Hüseyin Bayındıria bir arada tır. görünüyorlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: