1 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

1 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Evlilikte saadetin reçetesi “Çocuksuz aile şekersiz çaya benzer... Fakat çaya kaç tane şeker atmalı?,, Bir erkek için en güzel evlenme beştir.. yaşı otuz Diyojen elinde bir fener, her taraf- $a imsan ararınış. Bir Fransız gazete- si de yeryüzünde en uygun, ideal çif ti arıyor. : Biribirine eni uygun çift nasıl olur? Nasıl yaşarlar?, Dünyanın en mesud çifti olmak için neler lâzımdır? İdesi 8& insanlardan biraz uzak sayfiyeler & de mi geçer?. Fransız gazetesi, memleketinin ta- hınmış kadınlarına ve erkeklerine bunları soruyor... Acaba bizde ideni çift nasıl olur? Ben de bunu merak ettim. Evvelâ Münevver kadımIarımızi sorguya çek- Mekten işe başladım. Avrupada tehsilini bitirdikten son- Pa profesör adını hakkile kazanan ba yan Nimet Vahid konservatuardaki dersini henüz bitirmişti. Zekâ dolu ği Gözlerinde uzun ders saatlerinin yor- Çunluğu seziliyordu, Mukaddeme yap Mnadan sordum: EYLENME YAŞI — Evlenmek için en güzel yaş han- ? — Evlenmek için mi?.. Her yaş gü- Zeldir. — Evet... Fakat en güzel, en müsa- W yaş... Meselâ erkekler için... — Erkekler için en güzel evlenme Yaşı her halde 35 ve 35 ini geçtikten Sonradır... — Ailenin saadetini tamamlamak ma mutlaka çocuğa ihtiyaç var mi — Muhakkak. Çocuksuz aile, ş8- Karain çay gibidir. L — Mükemmel... Acaba çayımıza kaş Şeker atmalıyız?.. Yani bir ailenin sâ- Adeti için kaç çocuk lümdir?. — Çaya iki seker atmal.. Bir afle İçin Iki çocuk kâfidir. Hele biri erkek, kiz olursa çayın İezzeti büsbütün Büzelleşir... Ah kabil olsa da erkekler rsa artık o zaman zevkine do- Yum olmaz... BERABER Mİ OTURMALI, YALNIZ Mi? — Ailenin saadeti için evlenecek “ Çiftler iki tarafın akrabalarile beraber Mi oturmalıdır? Yoksa yalnız mı ya- Şamalidir? — Yalnız oturmalıdırlar.. Baş ba- bu her halde füzimdır. Kaynana, gö- Tümce her halde saadeti arttıracak Sebepler olmasa gerek... Bilmem ben tasavvur ediyorum. Arada bir tİdip kaynananın eli öpülebilir, gö- Yümeenin hatırı sorulabilir... — İdeal çiftin tam saadeti için ev- liler nerede oturmahdır?.. Şehirde mi?| Şehirden uzak sayfiyede mi? — Bu da diğer sualleriniz gibi bir karakter meselesidir. Bamları şehrin tam ortasında, bazları da şehirden Uzak sayfiyelerde oturmasını sever. Eğer bana sorursanız ben ideal çiftin Saadeti için lâzım gelen yuvayı şöy- Ye tahayyül ederim: Şehre çok yakın, Yahut şehirden biraz uzakta bir köşk... Meselâ Şişli harlenide... Küçük bir » — İdeni çiftin tam saadeti için bun- Yarm ahbapları olması lâzım mıdır? Yoksa kimse ile görüşmeden münzevi bir hayat mı sürmelidirler?.. » — İlk zamanlar gayet münzevi ya- Şamaldırlar, Mümkün olduğu kadar âz insan yüzü görmelidirler... Aradan bir iki sene geçtikten sonra ahbap- larla konuşacak, sohbet edecek vakit- deri olabilir. — Ailenin sandeti namına kadın, erkeğinin işlerile alâkadar olmalı mı © ir? İşlerine alt sunller sormalı mıdır? —— Bu da tab'at meselesidir. Bazı &kekler kadınlarının kendi işlerine Konservatuar profesörü bayan Nimet Vahid karışmasına tahammül edemezler. Ba- mları da aksidir. Karıları kendi işleri- le alikadar olmuyor diye sinirlenir- ler, karılarını kendilerine karşı lâkay- di ile itham ederler. Bunun içir ide- al çiftte kadın, erkeğine göre hareket etmelidir. Erkeği kendi işlerine baş- kasını karıştırmak istemiyorsa kadın da karışmamalıdır. KADIN ÇALIŞMALI ME? — İdeal çiftte kadın çalışmalı mi- dır? Çalışmamalı mı?.. — Bence çalımamalıdır.. Çünkü mesud bir evi hazırlamak İnsanı baş- meden evlenmeli midirler? Yoksa be- raber el ele göçen günler arasında er- kek çalışarak sonradan da istikbeli- ni, mevkiini temin edebilir mi? -— Katiyen.. istikbal, mevki evlilik- te sandetin en büyük siyortasıdır, — ideal bir çiftte erkek kaç yaşın- da, kadın kaç yaşında olmalıdır?.. Erkek 35, kadın 25... Saadet için en şuurlu yaş bunlar olsa gerek... ERKEKTE ARANAN — Bir erkekte aranan - fabif ideal bir çift teşkili için - en esaslı şey han- gisidir? Güzelik mi?.. Şefkat mı? Ze- kâ mı? Cazibe mi? İneeik mi?.. .— Evvelâ şefkat.. sonra zekâ, çalış- ma kabiliyeti. ve tabil elinin, yüzü- nün düzgün olması... ç — Meselâ bu maddi güzellik na- sıl olmalıdır? — İdesi çifti teşkil edecek erkek mi? Bakınız İşte bu da tamamile bir tabiat meselesidir. — Ben yalnız size soruyorum. — Bana sorarsanız İdeal çiftin er- keği kayıtsız ve şartsız esmerdir. — Hudutsuz bir şefkat, hudutsuz bir zekâ... Sevimlilik... Ve Sex appel... Biliyor musunuz? Ben Sex âppele HAKİKİ SAADETİ ANLAMAK — Bir çift tabil evlendikleri İlk za- manın Şşiirile mesud olup olmadıkla- rını anlıyamazlar ve ilk şiirli, güzel günler onlara mMesutmuslar hisesini verebilir.. hakiki surette mesud olduk- larını anlamak İçin ne kadar zaman geçmesi Bâzımdır?.. — Evet... İlk güzel günlerin sarhoş- luğu işinde hakiki saadet arasında olup olmadıklarını farkedemezler... Hakiki surette mesud olup olmadıkla- rını anlamak için en aşağı iki sene geçmesi lâzımdır, Hakiki saadet İlk günlerin heye- canları arasında değil, sükünet ve sa mimi arkadaşlık günlerinde anlaşı- ır. H.PF.Es AKŞAM .—. k . Negüsün eski doktorunun yaptıkları Sofyada küçük bir kızı kiriettikten sonra ortadan kayboldu Sofya (Akşam) — Geçen hafta bu- rada ceza mahkemesinde Habeş impa- ratoru Haile Selâsiyenin doktoru Yor- dan Nikolof Şirokof namında bir Bul- garın muhakemesine bakılmıştır. Dok- tor Şirokof Habeşistanda birçok sene- ler dolaşmış ve nihayet Negüsün hu- susi doktoru sıfatile uzun müddet Adis. Ababada kalarak zengin olduktan son- ra Sofyaya dönmüştür. Doktor, Sofya” da kiraladığı güzel bir apartımana ka» rsile yerleşmiş ve evine de Trıpka Bo- teva namında 14 yaşlarında bir kızı hiz- metçi olarak almıştır. Doktorun karısı, memur olduğu için gündüzleri evde kalamıyor, ev hizmet- | lerini de bu kız görüyormuş. Doktor bir yatak odasına çağırmış ve zorla kirlet- miştir. Hizmetçi kız doktorun tehdid- derinden korktuğundan bu hâdiseyi açamamıştır. Fakat bir gün her nasılsa kız kardeşine kâdiseyi ve doktorun kendisini kirlettiğine itiraf etmiştir. Bunun üzerine iki kız kardeş bu ırz düşmanı doktor hakkında poli- se şikâyette bulunmuşlardır. Dr. Şiro- kof Levkif edilmiş ve sonradan muha- kemesi görülünceye kadar kefaletle serbes bırakılmıştır. Bu işin, kendisine neye mal olacağını anlıyan doktorun, günün birinde İrana kaçtığı anlaşılmış ve gıyaben muhakemesine bakılmıştır. Küçük hizmetçi kız, vakayı olduğu gibi mahkeme huzurunda ağlıyarak anlat muştur. Kanunun 220 ve 221 inci maddeleri mucibince Dr. Şirokof, 11 sene hapis, 15 sene medeni haklarından iskat ce- zalarına ve berbad ettiği kıza da 50 bin leva puara vermeğe mahküm olmuştur. Amerikada garip bir dava Bir kadın “Kızımın babası Glark Gable,, dir diyor Clark Gable son filmlerinden birinde Mirna Ley İle birlikte Los Angeleste madam Norton ismin- de bir kadın meşhur aktör Clark Gable aleyhine bir dava açmıştır. Kadın dört yaşındaki kızının babası Clark Gable olduğunu iddia etmektedir, Kadının id- diasına göre 1923 senesinde İngiltere- de Clark Gable ile buluşmuş ve seviş- miştir. Çocuk o aşkın mahsulü imiş. Kadın hâkime: ei — Çocuğa bakın. Gülerken yanakla- rındaki çukurlardan mavi gözlerin- den ve o tatlı tebessümünden Clarkın kızı olduğu meydandadır... demiştir. Clark Gable 1923 senesinde katiyen İngilterede bulunmadığını, hattâ şim- diye kadar İngiliz topraklarına ayak basmamış olduğunu söylemektedir. Clarkın karısı da. bu iddiayı teyid et- mektedir. Diğer taraf kız da hakikaten artiste çok benziyor. Bakalım hâkim bu garip davayı nasıl halledecek, - gün karısı evde yokken hizmetçi kızı | «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Tefrika No, 3 ga süngülünün ateşi karşısında ölüm- le kapanması artık «İttihad ve Terak- kis nin eski fedailerine de istinad edi- lemiyeceğini gösteriyordu. Gerçi Yakup Cemil sahneden çekil- mişti, Fakat bu hadisenin doğurdu- ğu tesirler, İttihatçı hükümeti ile (Merkezi umumi) yi düşündürecek mahiyette idi: «İttihad ve Terakki» teş- kilâtının hakiki lideri veziyetinde bu- Tunan dahiliye nazırı Talât bey (Son- ra Sadrâzam ve paşa) ile kabinede en yakın ve nüfuzlu arkadaşı harbiye na- sırı Enver paşanın araları açılmış, bi- ribirlerine karşı emniyet ve itmadları kalmamıştı. Fakat bu karşılıklı itimadsızlık, yal- nız şahıslarına inhisar etmiyordu, Ce- miyetin ruhuna ve bünyesine kadar salacak raddeye gelmişti. Talât bey ar- tık eskisi gibi - Enver paşa etrafında birleşen - eski ordu mensubu İttihat- çılarca sevgi ve itimndla matsamele gör- miyecekti. Demek ki Talât beyin ve dolayısile (Merkezi umumi) nin Ce- miyetin mühim bir zümresindeki isti- nadgâhları sarsılmıştı. ENVER PAŞANIN KORKUSU Enver paşaya gelince: O da eskisi kadar kendisini emniyette bulamıyor- du, Çünkü Yakup Cemilin idamında en mühim âmil olarak Enver paşayı kabul eden bazı Cemiyet mensupları, bu kanlı faciadan harbiye nazırını şiddetle mesul tutuyorlar, kendisine karşı kin ve intikam hisleri besliyor- "Enver paşa çok tereddütlü bir mevki- de bulunuyordu. Yakup Cemlin idamından sonra karbiye nazırının «İttihad ve Terakki> dahilindeki muarızlarının entrikaları- na karşı koyacak - ordu harlei - kuv- vetlere, ellere malik olduğu şüpheli idi. Yeni emniyet tertibatı almadan, Cemiyetin sinesinde kendisine taraf- tar olan dağılmış teşkilâtı yeni unsur larla takviye etmeden, ileride başka bir firsat ile çıkacak yeni bir entrika- «İTTİHAD VE TERAKKİ» ARTIK DEĞİLDİ | kopmaz, dağılmaz bir kaya parçası gi- bi sağlam değildi. meşrutiyetin ilânındanberi Cemiyet erkânı arasında görüeln te- sand , anlaşma ve kaynaşma duy- guları yerine biribirine yan bakan gözler, biribirinin nüfuzunu ve mev- kiini çekemiyen tavırlar ve hattâ bi- ribirinin hayatına susayan rakipler kaim olmuştu. Şu halde Talât beyle onun etrafın- da birleşen ve Cemiyetin resmi, ka- nun! vaziyetine hâkim olan «Merke zi umumi» duygu ve heyecanını kin- den alan ve bükümetin gidişine zıd adımlara fleriliyen bir zümre ile uğ- raşmak mecburiyetinde kalıyorlardı. Felâket orada idi ki bu zümre, <İtti- had ve Terakki» içinde filizlenen ve ana prensiplerden aynlmıyan eski arkadaşlardan ibaretti! FEDAİLER İÇİN ÖLÜM ŞARTLARI NELERDİ? Yakup Cemilin idamı, bütün bu mahzurlardan başka en büyük menfi tesiri Cemiyetin hâlâ faaliyette bulu- nan fedai zümresi üzerinde göster- Yazan: Mustafa Ragıb > Yakup Cemil macerasının bir mar- | mişti. Bunlar, yukarıda da işaret et- tiğim gibi, Cemiyetd girdikleri 2a- man hayatlarını Cemiyet gayeleri uğ- Tuna satmış kimselerdi. Sırası geldik- çe ölümlerin en feci şekillerile yokol- mak,bu genç fedailer için- hayat- larında - düşünülecek ve endişe ile karşılanacak bir mesele olmaktan çıkmıştı. Fakat bu «yokolmasnın tek bir şartı vardı: Bu ölüm, meşrutiyet ve İttihad ve Terakki düşmanından gelecek ölüm olacaktı, Ancak Cemiyetin için- den - gene bu fedatlerin yardım ve fe- dakârlıklarile - sivrilmiş bir şahsive- tin veya bir zümrenin ihtirası, tefer- rüdü, şahsi menfaati uğrunda ölmek, çok acı, çok elim bir akibetti, bir zu- Tümdü... Yakup Cemilin başına gelen fe'âket gibi bir akibetten yarın, başka bir ba- hane İle, öteki fedailerin kurtulaca- ğını kim temin ederdi? Vaziyeti ve mevkilerini böyle düsü- nerek hüküm ver'm Cemiyet fedaile- ri, simdi kimin için ve ne maksatla fedakârlık göstererek öleceklerini ken- di kendilerine soruyorlardı. ARTIK BIÇAK KEMİĞE DAYANMIŞTI Cemiyetin en sadık, en emin ve en yakın mensunlarında bövle menfi kanaatler yerleşirken, halktaki hoş- nutsuzluk ta el ile tutulacak kas dar umumileşmeğe başlamıştı: Parlak zaferler bekliyen milletin bin- lerce evlâdı cephelerde kırıldıktan sonra, en kıymetli topraklar düşman eline geçmişti! Harbin fena neticeler veren bu vaziyetinden başka, halkın noksan, bozuk bir iaşe sisteminden dolayı açlıkla pençeleşmesi, artık bi- çağı kemiğe dayatmıştı! © zamana kadar görülen mutlak bir itaat ve inlayat manzarası, hal- kın büyük bir ekseriyetine göre, hü- kümet korkusundan ileri geliyordu. Fakat hükümetin en affedilmez yol- suzluklarına ve hatalarına karşı ses çıkarmağı bir nevi «ihanet» telâkki edenler: de vardı. Memleketin idealist vatansevetleri - harp gailesile uğra- şan « bir memleket için bunu zaruri görüyorlardı. TENKİT LÂZIM MI? DEĞİL Mİ? Bununla beraber son günlerde o kas dar hatalar yapılmış, bilerek bilmiye- Tek o kadar sul istimallere, haksız- lıklara meydan verilmişti ki her seve karşı erurdum duymaz!» davranmak, her yapılan şeyi hoş görmek zihniyeti günden güne kiymetini kaybedi- yordu. Pek zayıf ve hafif te olsa, hüküme- te karşı biraz mürakabemsi ve tenkid edici bir vaziyet almak lüzumlu görü- lüyordu. Böyle bir hareket, harbin mukadderalına fena bir tesir yapmı- yacak, bilâkis faydası dokunacaktı. Çünkü bütün samimi düşünenlerin birleştikleri âşikâr bir hakikat vardı: Harbin idaresine maks bir tesir yap- mamak ve gayeye nisbeten kolay ve çabuk irişebilmek için Bükümet erkâ- nını maddi ve manevi kuvvetten mah» rum etmemek, her şeye itaat etmek, hülâsa susmak lâzım geleceği fikri, seferberiiğin İlk günündenberi, bütün memlekete tlekin edilmiş, hattâ - el altından - halk buna icbar edilmişti, Bundan cüret alan hükümet erkâ- m da devlet işlerinde - harbe tanlök etsin, etmesin - keyiflerinin istediği gibi hareket ediyorlardı. Bu, her tür- lü fenalıklara yol açan muzır bir çi- gırdı. İşte vatanın günden güne harabi- ye ve facialara doğru gittiğini göre- rek, vaziyeti böyle mütalâa eden mü- nevver bazı vatanperverlerin düşün- celerine göre, yapılması lüzumlu olan samimi tenkidler, harbin seyri üzerin- da bir (bozgunluk) yapmıyacak, bil Akis bozguna âmil olan tesirleri orta- dan kaldıracak, hükümeti doğru yo- la sevkedecekti, Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: