19 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

19 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A 19 Mart 1937 AKSAM Yeryüzünde garib âdetler, gülünç itikadlar insanlarda evlenme âdeti üç safhadan geçmiş: önce kız İİ dev kaçırma, sonra mal veya para mukabilinde kızı ebeveyninden satın alma, nihayet gönül isteğile birleşme Fakat Afrika yerlilerinden bir çoğunda olduğu gibi bugün yapılan düğün merasiminde bu üç şekle ait izleri halâ buluyoruz. Düğün eğlenceleri arasında güveyin arkadaşları ile beraber kızı kaçırıyor gibi yapması, iki taralın birbirile pazarlık etmesi, bu eski âdetlerden kalmışizlerdir ihtiyarla- z nı ile beraber güvey tarafile pazarhıkta . Ortada: Kızm babasına gönderilen sığırlar; aşağıda düğün alayında oy- nıyanlar - Solda yukarıda: Düğünde Mifür savuran güvey tarafı; aşağıda Hg delikanlıya hediye olârak verdiği gerdanlıktaki dizilerden anlaşılıyor ki kız için babası on beş sığır istemektedir. İzdivaç insanın içtimai âdetleri arar sında en eskisidir. Başlangıcı tarihten evvelki devirlerin karanlıkları içinde kaybolur ve beşeriyeti iptidailikten kürtararak medeniyetin nimetlerine Kâvüşturan âmlller arasında mühim bir yer tutar, Bunun içindir ki evlen- melerde az çok külfetli bir takım me- rasim yapmak her tarafta âdet olmuş- tür. Evlenmelerde hiç merasim yapıl- Mıyan bir insan grupuns tesadüf ede- miyoruz. En iptidai tarzda yaşayan- Yarda bile hiç olmazsa eğlence kabi- Yiniden bâzı' alaylar ve şenlikler yapılı- yor ki bunlârın içyüzünü iyice araş- tırırsak esasının bir evlenme merasi- mine vardığını görüyoruz. Diğer cihetten 20 nci asrın en ileride memleketinde tatbik edilen evlenme Mmergsimini araşlırımak bunlarda da eski basit âdetlerden kalmış bir çok noktalar bulabiliyoruz, Meselâ <gelin alayları» . Kızların satın alındığı za- mündan kalmış bir âdet gibi görü- nüyor. Gelinin duvağı, kızların kaçı- rıldığı devirlerde onların baştan aya- ğa kadar örtünmelerinden kalmış bir itiyat zannını verir, Balayı bile güveyin kızı -kaçırdıktan sonra kendisini ara- yanlar nihâyet usanıp işin peşini bıra- kıncaya kadar gelin ile beraber bir yerde saklanmalarına benzemiyor mu? İnsanlarda izdivaç âdetleri üç saf- hadan geçmiş: Birinci kademede zorla evlenme, kız kaçırma geliyor, ondan sonra para veya mal mukabilinde ev- lenme âdeti başlamış, daha sonra iki tarafın isteklerile hayatlarını birleş- tirmeleri devri gelmiş. Fakat bir çok memleketlerin evlenme merasiminde ilk şekillere aid izlerin hâlâ mevcut olduğunu görüyoruz. Bu pek eski tarz evlenme âdet ve usülleri bazı Afrika Yavimlerinde hâlâ mevcuttur. Bu âdet leri Büyük Sahranın cenubunda ker- van yolları ile islâmlığın ve sahiller. deki şehirlerden içeri doğru hiristiyan- lığın sokulamadığı yerlerde yaşayan insanlar arasında buluyoruz. Meselâ, Bosimanların dilinde «evlenmek; fik- rini ifade eden kelime «yakalamak; ve! sele geçirmek» manâlarına da geliyor. Bunlarda evlenme şu tarzda olur. muş: Bir gün civar kabilelerden bir iki delikanlı gelir, ateşin başına çömerler, ziyaretlerinin maksadı hakkında bir Şey söylemez, sonra kızlar testiler sudan geldikleri vakit, birden yabancı delikanlılar bunların üzerleri- ne atılır, içlerinden: birini kaçırırlar- mış. Fakat bu böyle yapılmakla beraber bu hareket önceden iki taraf arasında konuşulmuş, hazırlanmış bir plânım tatbikinden ibaret bir komedya imiş. Genubi AfrikarMoero gölü kıyıların- da yaşayan Balubalarda, «izdivaç» fikri «kız kaçırmak» kelimelerile ifa- de edilir, bunlarda da. gene evvelden karar verilerek güya kız kaşınır. Delikanlılar güveyle birlikte ve harb kıyafetinde gelinin bulunduğu köye gelirler.. Bu sırada. kız giyinmiş süs- lenmiş kulübesinin kapısı önünde on- ları beklemektedir. Fakat gelenleri gö- rünce korkmuş gibi yaparak hemen içeri kaçar. Biraz Sonra annesile bir- likte tekrar kapıya gelir, İki taraf ara- sında hiddetli hiddetli konuşmalar olur, nihayet hediyeler verilerek kay- nana susturulur, bu sırada kızın hazır olan çehizi sepetler içinde dışarı çıka- rılır, hep beraber kafile halinde güve- yin köyüne doğru -yola çıkarlar. ig Cenubi Afrikanın mühim kabilele- rinden Zulularda bir delikanlı çalışıp beş on sığır, inek sahibi olduktan son- ra evlenmeyi düşünebilir, Hoşuna gi den bir kız gördükten sonra kız ile de- likanlı arasında bir takım hediyeler alınır verilir, bu hediyelerin birer ma» nâsı vardır. Meselâ kızın gönderdiği bir gerdanlığı teşkil eden tanelerin sa- yısından oğlan anlar ki kızı için baba- 8! on beş sığır istemektedir. Zulularda kızların bedeli hep böyle sığır ile öl- çülür. Delikanlı istenilen miktarda hayvan sahibi ise giyinir kuşanır, kız- dan aldığı gerdanlık, bilezik gibi he- diyeleri takınır ve beş on arkadaşı ile birlikte kaynatası olacak kimseyi zi- | yarele gider. Bu ziyaret esnasında köyde kimseler yokmuş gibi derin bir süküt hüküm sürer, Delikanlı bir kaç defa kızın babasını ismile çağırır, Nihayet adam etrafın- Ga köyün sihirbaz ve ihtiyarları oldu- ğu halde görünür ve sanki birşeyden haberi yokmuş gibi: Ne haber, ne isti- yorsun, bu yanındakiler de kim?... G'ye sonrar, Bu guele delikanlı kederli bir tavırla cevap verir: «Sana acıklı birşey söylemiye geldim, kızınla ev- Jenmek istiyorum.» der ve «onun için beş sığır istediğini duydum amma, bu çok, bukadar hayvanı nereden bula» yım da vereyim» diye ilâve eder, Öte- k: buna biddetlenir: Nasıl beş sığır mı? Kim demiş, otuz sığır istiyorum; diye cevap verir, bir yandan da misafirleri içeri alır, orada pazarlık uzar gider. Nihayet bütün köyün Senelerdenberi bildiği bedel üzerinde uyuşulur. Fakat Iki taraf arasında yapılacak ağız kavgası bununla da bitmez. Dü- ğün günü kız ve erkek taratının davet- | lileri karşı karşıya geçerek biribirleri- | ne en ağza alınmıyacak küfürlerle hitap ederler, nihayet iki taraf biribi- rinin üzerine atılarak, döyüşür gibi yaparlar. Bundan sonra gelin başta olmak üzere kadınlardan mürekkep bir kafile ortaya çıkar. Gelinin yüzü örtülüdür, elindeki uzun bir değnekle yere vurarak kendi- ni güveye götürecek yolu arar gibi ya- par, diğer kadınlar da onu takib eder- ler. Bu sırada güvey tarafıda kız aramıya çıkmışlardır, nihayet deli- kanlılardan biri gelini buldum diye güveye haber verir, güvey de gelini | sırtlayınea kaçıracak gibi yapar, bu- nun üzerine iki taraf yeniden birbiri- ne karışır ve bu yapma kavgayı dur- durmak için köyün ihtiyar kadınla- rının İşe karışarak iki tarafın arasmı bulması Jâzımgelir. Bu komedya bu suretle nihayet bulduktan sonra oyun- lar, eğlenceler başlar, sofralar kuru. lur, gece geç vakte kadar yenir içilir ve dans edilir, Paik Sabri Duran Telrika No. 43, «lttihad ve Terakki » nin son irlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Yazan; Mistafa Ragıb Çarşaflı resimlerden çıkam hâdiseye merkez kumandanlığının müdahalesi MÜSTANTİK, BEYOĞLUNA DOĞRU ÇIKTI VE, Harbiye nazırının emri kat'i ve giddetli idi: Vehbi bey için derhal tahkikat yaparak faaliyete geçmek- ten başka çare yoktu, Hemen daire- den çıktı, Beyoğluna doğru uzandı. O, arada hiç bir yeri unulmamak için Beyoğlundaki fotografhanelerin vit- rinlerini birer birer tetkik edecek, is- lâm kadınlarına alt resim bulduğu takdirde hemen o folografhanenin sa- hip veya müdürünü sorguya çekecek, bu işin bütün teferruatını meydana çıkaracaktı. Acaba bu âraştırma neti- cesinde kimlerin, hangi mevki ve nü- fuz sahibi şahsiyetlerin zevcelerine, kızlarına ait resimler o bulunacaktı? Enver paşanın bü işe bu kadar kıy- met ve ehemmiyet vermesine göre, harbiye nazırını bu derecede kızdıra- cak ciddi sebepler olsa gerekti. DİVANI HARBE NE MASUMLAR SEVKEDİLMİŞTİ? Mâamafih, Vehbi bey bu ihtimali çok zayıf görüyordu. Divanı harb müstağtiği, seferberliğin bidayelin- denberi kendisine sevkedilen binlerce işler sırasında © kadar saçmalarna ve hiç bir esasa istinad etmiyen mâ- nasızlarına tesadüf etmişti ki bu işi O kabilden addetmek pek âlâ müm- kündü. Esasen Polis müdürlüğünde, Merkez kumandanlığında bin bir tazyika uğrıyan bir çok bigünah kim- geler, divanı harb tahkik heyetinin huzuruna çıkarıldıkları zaman, artık en ağır bir mahkümiyetle, belki de idam suçile divanı harbderi bir hü- küm alacaklarını tahmin ettikleri halde, kendilerini istintak eden Veh- bi beyin büyük kanuni bir vukuf ve bitaraflıkla yaptığı tahkikat” nelice- sinde masumiyetleri tezahür etmiş ve Bi n ş 1 üm ii içinde tevkif edilen (o birgok masum kimseler, ancak divanı harbde böyle şefik bir muamele ile hayat ve hür- riyetlerini kurtarabiliyorlardı. Vehbi bey, Beyoğluna çıkar çıkmaz 'Tünelden itibaren sağlı, sollu sıra ile bütün fotografhanelerin . vitrinlerini gözden geçirdi. Ru camekfnlarda "Türklere taallük etsin, etmesin ne Kâ-| dar kadın fotoğrafı varsa derhâl fotoğ- rafçıdan aldı ve bu fotografların ki- me ait olduğunu tahkik etmeğe baş- Jadı. Bu suretle bu fotografiardan hiç birinin muayyen bir Türk kadınına ait olmadığını meydana çıkardı. An- cak Vehbi bey, bir iki fotogrâfhane- nin vitrininde yarım ve bütün şekilde çıkarılmış bazı kadın resimleri ara- sında pelerini kısa bir kaç resmin teş- hir edildiğini gördü. Bunlar, muhte if tipte kadın resimleri idi. Müstan- İ tik Vehbibey; bu fotogratlarn bulün” duğu folografçıltrı” sorguya çekti. Neticede anlağı ki bu resimler, muay- yen kimselere taallük etmiyen ve ki- me delâlet ettiği belli olmıyan alelâ- de kadın fotografları idi, NİHAYET HADİSE KAPANMIŞTI Divanı harb müstentiği, eline ge- süratli emirler verecek fevkalâde bir mahiyette olmadıklarını anladı. Bina- enaleyh, bu mevzu Üzerinde fazla rar etmek ve fotografları çeken- lerle satanlar hakkında takibat yap- mak pek haksızlık olacaktı. Fakat ne- saretin emri kati idi. Binaenaleyh müstantik tahkikatını o suretle te- kemmül ettirmeli idi ki tanzim ede ceği tahkikat fezlekesi hem div harb heyetini ikna, hem de Enver pa- şayı teskin etsin. Bu kadın resimlerini camekânları- na koyan fotografçılar bunların mi- ralay İsmail Hakkı beyin (şimdi Türk kadınları biçki yurdu müdürü) - oğlu Fazıl bey tarafından çekilip kendile- rine satıldığını söylediler, Vehbi bey, alelâde bir kartpostal mahiyetinde olarak çekildiğine Kana- at getirdiği bu fotografları topladı ve daha bu kabil reşimlerin camekânle- Ta asılmamasını #ptografçılara şiddet- 16 ve sıkı sıkıya tenbih ettikten sonra divanı harbe döndü, Vehbi bey, vazi- yeti divanı harbdeki arkadaşlarına izah etti ve elindeki fotografları da gösterdi. Arkadaşları, vaziyeti anla- mışlardı: Hekikelen bu meselenin takibi istilzam edici bir mahiyette ol- madığını görüyorlardı. Çünkü ortada bu fotografların asılmasından dolayı ne «umumi “bir hoşmutsuzluk» ne de «bir galeyans» hami olmuştu. Bu, Mer- kez kumandanlığımın vehminden ileri geliyordu. Vehbi beyin getirdiği bu fotografta- rı - kolleksiyonlarma koymak için - aralarında taksim eden divanı harb- deki aza ve erkân, kendilerinin nasıl münasız şeylerle-işgal edilmek"isten- diğini hayretle görmüşlerdi. yi Enver paşaya gelince: O da mestle- nir izama değer-bir ehemmiyetiğ ©l- madığını kendisine verilen tahkikat fezlekesi üzerine. anlamıştı. İşle bu mesele de bu suretle kapanmış, kal“ mıştı. ROBERT KOLUEJDE SÖYLENEN serbes: düşünceli bir çek tanınmış şahsiyetler olduğu gibi, a dıkları tahsil ve terbiye itibarile Sko-, lâstik bir zihniyete malik olanlarda vardı. Bilhasşa Babanzade Naim beyle Salâhaddin gibi bu kabil fikri hare Salâhaddin, orada bu tabire itiraz et- miş, fakat kimse bu itiraza aldırma- mıştı. Hiddetini yenemiyen bu zat, öra- valisi) siyaret ederek şikâyette bu- Tunmuştu. Bu İzetin iddiasına göre talebenin ökuduğu bu nutuk, şair Ten fik Fikret tarafından yapılan teşvik üzerine muharrir Hüseyin Cahid tara- fından yazılmış imiş! B. Tevfik Hadi, bilhassa B. Hüseyin Cahidin böyle bir nutuk yazacağına/htimal verilmemek- le beraber, şikâyetçinin iddiasını Po- İs müdürü umumisi Bsdri beye bil- dirmeğe mecbur olmuştu. Fakat Bed- ri bey, böyle-bir-hâdise vaki olsa bile, nihayet bir mektep müsameresinde ve tamamile münevver bir muhitte Söylenen bir nufkun halk üzerinde hiç bir menfi tesiri olamıyacağını dü- şünmüş, bilhassa Hüseyin oCahi- din isminin. kamıştılmak İstenmesin- den çok sinirlenmişti. Bedri bey şikâ- yetçi B. Salâhadiini gayet soğuk bir tavırla dinledikten sonra muhatabına bir daha bu gibisişlere müdahale etti- ği takdirde şiddetle mesul edeceğini söyliyerek odasından çıkartmıştı, Fakat zaman çok nazik olduğun- dan bu hâdisenin büsbütün kapana- muyacağını da düşünen Bedri bey, bu şikâyet etrafındaki tahkikat evrü- kını da idarel örüye amiri olan Mer kez kumandanlığına ogöndermeğe mecbur olda; (Arkası var) a. ame Sanam A ink SAMAN RM SR İM LZ» öğ mm, mm mmm am mam DAL

Bu sayıdan diğer sayfalar: