9 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Nisan'1037 Yeryüzünde Insanlar medeniyet kademelerinde N8 kadar yükse ödetler var ki bunları tamamile terkede BEŞAM lirlerse yükselsinler bazı miyorlar, Bu gibi âdetlerin menşeini iz lâzım geldiğini görüyoruz araştırınca İlk insanlara kadar gerilemem Amerika ve İngilterede davetlere, ziyafetlere eb gazetelerde resimleri çıkıyor. Şürası garibki buna benze- yen âdetleri Avustralyada Afrika ve Amerikada en iptidai tarz- da yaşayan insanlarda da buluyoruz kibar kızların on $ eveyinleril: Bunlar o senenin tecrü imtihanı geçirecek ger” | Su dğlerini söküyorlar. Solda: Bazı medeni memleketler- de hâlâ rağbet gören öyle Adetler var ki bunların men- #eini araştıracak olursak ta- rihten evvelki devirlere ka- dar gitmemiz Yizımgeldiği- ni görüyoruz, Meselâ Amerikanın her kış mevsiminde yapılan bazı malara, eğlencelere, balolara, ilk bir kızın, hayatın bu safh, Buna” scoming-out> yani dışa Kıza yeni elbiseler yapılır, herkesin üzerindedir. Evlenmek yaşınde etrafını sarar kü gazeteler bu kızl lar o senenin tecrübesiz, acemi, Bu meraslın ekseriyetle ipılır. O zamana kadar kızı eğlencelere, balolara yalnız giderel fakat bu yaştan itibaren artık O lere iştirak edecek, davetlere o de Çi İlk defa genç kızın pâ tilere tile yâpılan bu davette yemek Yenir, ve bu vesile ile bir araya geler ve yetişkin kızlar biribirlerile ev rini yakından araştırmaya fırsat İngilterede de buna yakın âdeti kral ve krâliçesi tarafınd bahçe eğlencelerine ilk defa davet edile: ların resimleri yevmi © güzetelerdö, vemualarda neşredilir, gİY- men bu şekilde değil dı, gayesi iti- | ama bi barile ayni lerde senelerce olârak yaşıyan mârı gelince İle çıkarılıyor V€ z kabile- gahlandığı delikanlıy bei hut en nin en mehareili avci eri ” eriliyor. çok hediye ve mal vere Dİ Ve AyİMİD. Demek ki medeniyet kadem”. en yükseğinde bulunanlardan Ür si ğ ara ka bütün insa çağında olanlara kadar larda yetişmiş kızların hi maları işinde kökleşmiş var, İlk insanlar kadını evlâd getirmesini bir tür! dıkları için kadından kor! hattâ ona tapınırlardı ia Erkek kardeşler büyüklerle beraber ava gider, ok ve yay kullanmasını öğ- Tenir ve kavgaya alıştırıırken kız 60 cuklar muhafazalı yerlerde saklanır- lardı. Satılacak yahut mal karşıl evlendirilecekleri yaşa kadar böyle hareketsiz bırakılırlardı. Kadın cinsi yola çıkıyor. Bazı kabile- genç Kız, nihayet za- mahpesinden merasim ayata karış" n dünyaya iü anlıyamı kar, çekinir, a İlk atışını diğ çıkış eğlenceleri denir. gözü i delikanlılar onun komplimanlar yapılır, ertesi gür- arın resmini neşrederler. Bun- müptedileridir. lar on sekiz yaşına ver zada annesi babası ık kiz da bu eğlence- ağrıladak... gitmesi münasebe- dans eğilir delikanhlar lenme ihtimalle- bulmuş. olurlar. er vardır. İngiltere genç tertib edilen n genç kız- kulübesinde mahpus | daha çocuk iken mi | İ manlar tehlikeli sayar ve bü bazı âdetler | kızların kibar aileleri arasın: merâsim vardır. İŞİ defa iştirak eden gen kutlarlar. onun evde kalır, balolara, : 1yoloji nlışından, yalrız bi ileri gelmiyordu. azlıkların devam edel da bunda mühim b insanların GPE ayı, Kampların- yat hiç te mr eğdemezlerdi. üdafaadan Aciz- salar şvanın yahut bir vahsi bay , bi ki ği eline düşerlerdi. İçlerinde bir ço ku nihayet bıkar, vaktinden ev- ni ” vi Kir delikanlının Kendi İaineğ sını, alp kaçırması derdi. Fakat vahşet halinde yağmen ilk pek kuvvetli idi, Del deniyette ileriliyen İl tanıdıkları şeyleri Onl: yaşamalarına ahlâki hisler Daha sonraları me- ar daha o za- gibi hal- ün dünya m sakınırlardı. Bugün zerinde yaşıyan iptidaj insanlarda “ni hal vardır. VahŞi dediğimiz ların muhafa- i e de genç Kızları a himayesine büyük bir dik- ei terilir. Bazılarında hz DE in sayılır, ona el sürmek bü- vi ir günahtır. iy ii hayvanlarda görüye , dilerine ( bakamı di sendilerine ba ye yalar ET onlari büyükleri himay iş dan ayırmıyor, on- anların 2 şeyi öğretiyorlar. Fakat xi erkek yavrular Üzel da ayni yaştı eğiyor ve lara bir ço? garibi şu ınsanların günah | ekiz yaşına basınca ilk dafa balolara, irli itmeleri büyük merasimle kutlanıyor, ak besiz acemi müptedileridir. zl lar. Tabiat bunu sevki tablimin kati bir kânunu gibi tatbik edip gidiyor. Böylece vahşet halinde yaşıyan in- Sanlarda da erkek çocuklar babalari- 1e dolâşırken kızlar ânmelerinin ya- nında kalıyor. Böylece erkek ve kız gençler biribirlerinden aynlmış olu- yorlar. Avustralyanın ve Yeni Ko- ledonyanın bazı yerillerinde erkek ve kız kârdeşlerin biribirlerile konuşma» larma bile müsaade edilmez. Hattâ erkek kardeşine görünen kızları öl- | düren kabileler bile vardır. Bu Adet- ler hep günah işlemek korkusundan doğmuş olmalıydı. Malabar yerlile- rinde bir erkeğin hemşiveleri ile bir odada bulunması büyük bir hakaret sayılır. Tongolu bir kabile reisi ken- dinden büyük kız kardeşinin kulübe- sinden içeri adımını atamaz. Afrika yerlilerinin bir çoğunda kız- lar evleninciye kadar ayrı bir yerde saklanır. Bu esnada hiç bir erkek hattâ ailesi efradından da olsa, onun | rile, dişi yavrular analarile dolaşıyor- | İ yanına yaklaşamaz. Cenubi Afrikada | Kafirlerde genç kızlar ayri ayrı kulü- belerde saklanır ve dalma bir göz hapsi altına alınır. Loango kızlarını ormanın bir köşesinde bu iş için mah- sus yapılmış okulübelerde bir arada Faik Sabri Duran (Devamı 9 uncu sahifede) e a Pm garib âdetler, gülünç itikadlar “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Telrika No, 65, Yazan: Mustafa Ragıb B. Şükrü gülerek: “ Sırası gelince beni vurursun , dedi Müsteşar, genç mülâzimi hararetle medhediyordu.. Harbiye nezareti müsteşarı, Niza- meddin beyi bu vazifeye tayin etmek- le “kendi noktai nazarına göre çok isabetli bir harekette bulunduğunu sanıyordu. Mahmud Kâmil paşa, tat- bik ettirmek islediği maksad için genç mülâzimi tercih etmekteki sebep- leri şöyle düşünüyordu Nizömeddin bey, epi uzun müddet maiyetinde bulunmuştur. Kendisine karşı derin hürmet ve tazim hislerile merbuttur; o zamana kadar politika işlerine uzaktan, yakından alâkadar olmamıştır; Ordu Enver paşaya ve yahud diğer bir za- ta hususi bir intisabı ve merbutiyeti de yoktur. O, askerliğinden başka hiç bir şeyle meşgul olmıyan ve âmirin- den aldığı c tereddüdsüzce İfa eden bir zabi Mahmud Kâmil pa- şa, genç mülâzimin bütün bu vasıf- larından başka çok ketum olduğunu da birçok defalar tecrübe etti Nizameddine her türlü sırı açabile- ceğini, hususile memleket ve vatan hesabına lâzımdır iddiasile ondan bir çok fedakârlıklar bekliyeceğini tah- min ediyordu. Müsteşar, Nizameddin beyin muha- fiz taburu böl kumandanlığına ta- yini emrini verirken genç mülâzimi telefonla yanına çağırdı. Mahmud Kü- mil paşa, muhatabını çok hararetli bir lisanla medhettikten ve onun ne kadar güzide ve kıymetli bir asker ol- duğunu uzun uzadıya anlattıktan sonra yeni vazifesinin ehemmiyetini izah etli. O zamana kadar müsteşar- dan bu kadar iltifallı sözler işitmiyen genç mülâzim, Mahmud Kâmil pa: nın kendi şahsına verdiği bu k büyük ehemiyetin mânasını ka maklan âciz Jar TA» kalıyor ve müsteşarın sözünü nasıl bitireceğini merakla bek- | Myordu, «Makamati âliyece» lüzum Mahmud Kâmil paşa bu mukadde- meden sonra, zamanın çök nazik ol- duğunu ve her dakika birçok vukua tan zuhuru ihtimali bulunduğunu bir- çok delil ve misallerle anlattıktan son- Ta sırası gelince muhafız taburuna çok büyük ve ehemmiyetli vazifeler verileceğini, ancak tabur kumandanı B. Şükrünün pek de itimada şayan bir vaziyette bulunmadığını söylemiş ve Nizameddin beyin çok müteyakkız bulunması lâzım geldiğini, B. Şükrü” nün bütün hareketlerini munlazaman tarassud ederek kendisine malâmat vermesini ve şayed günün birinde «Makamati âliyecer muhafız taburu kumandanının imhası lâzım gelirse, genç mülâzime bu hususta da ayrıca | emir ve talimat vereceğini söyledi! Harbiye reti müsteşarı, bütün bu emirlerini vatan ve memleke sabına verdiğini söylüyor ve bu sırı hiç kimseye ifşa etmemesini sıkı sıkı- ya tenbih ederek aksi takdirde onu şiddetle mesul edeceğini de ilâve edi- yordu. Mahmud Kâmil paşa, bu son #özlerile ayni zamanda (Nizameddin beyi tehdid etim unuyordu. Harbiye nezareti müsteşarının ken- disine verdiği bu emirler karşısında hayretler içinde kalan Nizameddin bey, bir asker olmak sıfatile âmirinin emirlerine itiraz emeği doğru bulma- dı. Fakat bu temiz çocuk, maksad ne olursa olsun, böyle kanlı bir vazife yi ifa edecek seciyede değildi. Memle- ket ve vatan hesabına zarar gelebile- cek bir vaziyete müsaade etmemekle beraber, Mahmud Kâmil paşanın ih- tiras veya garazına kapılarak müste- şarın emirlerine körükörüne itaat et- miyecekti, Genç mülüzim, fikrini kur- calayan bu düşüncelerini Mahmud Kâmil paşaya hissettirmek istemedi ve müsteşarm verdiği emirleri harfi- yen tatbik edeceğini âmirine temin ederek Mahmud Kâmil paşanın oda- sından dışarıya çıktı. Muamelâtı zatiye müdürlüğünden yeni vazifesinin emrini ve ilmüh berlerini alan genç mülâzim, do; ca muhafız taburu kumandanlığını İ gikli ve tabur kumanlanı B. Şükrüyü içinde ve dışında | | ve arkadaşi gürerek tayin emrini verdi. Nizamed- din bey, B. Şükrünün yabancısı değil di, akrabasındangğı, genç mülâzim ile B. Şükrü arasında, ötedenberi derin bir hürmet ve muhabbet vardı. Bu iti- barla her ikis de.bu tayinden mem- nun olmuşlar, bir arada çalışacakla” rına sevinmişlerdi. Mahmud Kâmil paşa, bu tayin em- rini verirken, hususile muhafiz te bur kumandanı aleyhinde Nizamed- din beye gizli talimat vererek ağır ahmil ederken İkisi arasın- akrabalıktan haberdar değildi, Harbiye nezareti müsteşarı, biribirle- rine tamamile 'yabancı olduklarını zannediyor ve bu ciheti tahkik ete meği de düşünmüyordu. «Sırası gelince dedi, Genç zabit, kumandamını bir tarar fa çekerek kendisine nasıl ağır bir var zife verildiğini B, Şükrüye uzun uzun anlattı. Bu İzahatı hayretler içinde dinleyen B. Şükrü gülerek; ameddin, eh, sirası gelince beni vurursun! deği. Şimdi her ikisi müsteşarın bu taji- matı neden verdiğini uzun uzadıya tedkik etmeğe başladılar; Mahmud Kâmil pi Vizameddin beye verdiği talimat sırasında, «B. Şükrünün ma“ kamatı #liyece bir gün imhası lâzım gelirse» demişti, Müsteşar, bu İmal Sözlerle neyi kâsdediyordu? Muhak- kak olan bir şey varsa Mahmud Kâ- mil , B. Şükrünün kendisi tara- değil, daha yüksek şahıslar ve xamlar tarafından imha edilmesi- nin düşünüldüğünü anlatmak İstiyor Ve bununla belkide Enver paşayı küs ediyordu. Müsteşarın bundan maksa- Gı, genç mülâzimin cesaretini arttır. mak ve verdiği vazifeyi yaptığı tak- dirde kendisinin himaye edileceğini anlatmaktı. B. Şükrü, kendisinin Enver paşa tax rafından imha edilmesine karar ve rildiğini katiyen kabul etmiyordu. Çünkü Harbiye nazın, ona o kadar itimad etmişti ki, (Yakub Cemil m& gelesi) gibi en nazik bir vaka üzerine shattâ bu meselede alâkadar farzedi- lerek divanı harbe davet edilmesine rağmen. onu muhafız taburu kumar danliğına tayin etmişti. Biriaenaleyh, Mahmud Kâmil paşanın Nizameddin beye verdiği talimat ile Harbiye na- B. Şükrü gülerek: beni vurursun!» | yarının uzaktan, yakından bir alâkası yoktu. Mahmud Kâmil paşayı şüphelen- dirmemek istediler. Diğer taraftan -aralarında hiç bir hâdise geçmediğine göre- Mahmud Kâmil paşa ile B. Şükrü arasında şali- si bir husumet de mevzuu bahis ola- mazdı. Şu halde Yakub Cemilin idamı ül divan harpçe ser- arma rağmen İstanbul. bir zulüm olarak din bu hâdise ü- rada burada tenkidlerde bu- i aleyhinde böyle bir emir e sebep teşkil etmiş olmeh idi. Maamafih muhafız toburu ndanı ile'Nizameddin bey, arü- ki karabeti ve samimiyeti hiç k ye hissettirmemeğe ve gayet re bir şekilde görüşerek Mah- mud Kâmil paşayı şüpheye düşür- memeğe karar verdiler. Hattâ, Nizas meddin bey, kendisine verilen talimağ dairesinde hareket ettiğini isbat et- mek üzere arada sırada -güya B. 5 rüden gizli olarak: Harbiye ne: müsteşarını ziyaret ediyor, Mahmud Kâmil paşaya muhafız taburu kw mandanın en küçük hareketlerini bi. le tarassud ettiğini, fakat şüpheyi da- vet edecek bir vaziyetini görmediğini temin ediyordu. i Bu ziyaretlerden maksad, bir tarafs tan Mahmud Kâmil paşanın Nizamed» din beye beslediği itimadı sarsmamali, diğer taraftan müsteşara yapılacak tesir ve telkin ile B. Şükrü aleyhine kanaatlerini değiştir. alen B. Şükrü elindeki kuvvet ile ne bir ihtilâl geçmeğe karar vermiş, ne Enver paşa tarafından vazife verilmişti, kum ların bö; bir (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: