16 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

16 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Mayıs 1937 SİYASİ İCMAL ingiliz - Italyan münasebatı ne halde? İngiltere ile İtalyanın Akdeniz üze- rinde yaplıkları anlaşma resmen, f€s- hedilmiştir. Maahaza bu anlaşma nın mevcudiyeti hikmeti de kalmamış- &ır. Iki taraf Habeşistanın İtalyanlar tarafından işgali zamanında Akdeniz- de biribirine karşı aldıkları hasmane tavır ve hareket tekrar şimdi kendi- sini göstermektedir. Akdeniz anlaş- masının arkası gelmemesi, İngiltere- win milyarlarca İngiliz Hralık fevkalâ- da tahsisat ile denizdeki kuvvetlerini son derece artırmakta olması İtalya tarafından kendi aleyhine tevcih edil- miş bir hareket sayılmasından ileri gelmiştir. Italya, mevcud kuvvetleri ile Akde- nizde şimdi heyemoniya ve tefevvukun kendisinde bulunduğu kanaatindedir. Fakat yeni İngiliz saffı harb zırhlıları- nın ve kruvazörlerinin tesri edilmiş inşaatı bittikten sonra hegemonlia ve tefevvukun tekrar İngilterenin eline geçeceğini tahmin ediyor. Bunun için İtalya şimdi İngillere- eos ye meydan okumaktan ve İngiliz im- paratorluğunu tahrik edecek evzadan çekinmiyor. Fakat büsbütün ihtilâf ve müsade- me çıkaracak kadar ileri gitmekten de çekiniyor. İtalya hariciye nazın kont Cianonun parlâmentoda İtalya- nın harici politikasına dair okuduğu raporun mutedil bir lisanla yazılmış olması ve İngilterenin ve Fransanın aleyhine hücum edilmemesi de bunu isbat ediyor. > Anlaşılan, İtalyan Almanya ile ta- mamile anlaşıp askeri sahada dahi beraberce yürümeği temin edinciye kadar İngiltereye karşı muhasım bir vaziyet alacak değildir. Binaenaleyh Akdeniz ve Avrupa sulhünün âtisi bu ayın sonlarında Almanya müdafaa nazırı mareşal Blomberg ile İtalyanın umumi erkânıharbiye reisi mareşal Badoglio arasında Romada yapıla- cak askeri müzakerelerin vereceği n8- ticeye bağlı bulunmaktadır. Feyzullah Kazan Sahte vesikalarla inhisarlardan ucuz İspirto alanlar Dün sulh ceza hâkimi tarafından sorguya çekilerek tevkif edildiler İnhisarlar idaresinin hastanelere, eczanelere ve salreye ucuz flatle ispir- to satmasını fırsat bilerek sahte mü- hür ve vesikalaria İnhisarlar idare- sinden ucuz ispirto alıp dışarıda yük- &ck fiatle satarak kaçakçılık yakmak- tan suçlu Abdullah, Dimitri, Yako, Rupen ve Ahmed adlarındaki beş ki- şi dün adliyeye verilmişler ve Sultan- ahmed birinci sulh ceza hâkimi tara- fından sorguya çekilmişlerdir. Suçlulardan hamal Ahmed, vakayı şöyle anlatmıştır: — Ben sekiz ay kadar evvel bir gün Balıkpazarında Dimitrinin dükkân nın önünden geçerken İnhisarlar am- bar memuru Abdullah beni Dimitri- rin dükkânına çağırdı ve bir takım mühür nümunelerile basılacak kâ- ğıdlar vererek bunları tanıdığım bir matbaacıya ve mühürcüye götürüp yaptırmamı söyledi. Ben de Yüksek- kaldırımda mühürcülük ve matbaacı- lık yapan Rupen ve Yako kardeşlerin dükkânına gittim. Yako beni tanırdı. Gösterdiğim nümune üzerine iki yüz tane kâğıd basmak ve mühürleri yap- mak üzere üç buçuk liraya pazarlık yaptık. Üç gün sonra basılmış kâğıd- larla mühürleri Abdullaha götürdüm. Abdullah basılan kâğıdlardan birine el yazısile bir şeyler yazarak bunu Yenicamide bir daktilo makinesinde yazdırıp ertesi gün o kâğıdla bers- ber Kabafaştaki inhsirarlar amba- rında kendisini görmemi söyledi. Er- tesi gün ambara gittim, onun tarif ettiği gibi hareket ederek kâğıd üze rinde bir çok muameleler yaptırdık. Sonra Abdullah bana, «işler bitti, git Dimitriye söyle de bana bin lira gön- dersin» dedi. Ben Dimitriye gidip an» lattım ve verdiği bin lirayı Abdullaha getirdim. Gene onun tarifile bin lira» yı inhisarlar veznesine yatırarak mu- amelesini yaptırıp elli kuruş geriye aldım. Bundan sonra gene Abdulla- hın sözile üç araba getirdim, inhisar. lar ambarından altı fıçı ispirto sla- rak Dimitrinin Asmaaltında Büyük Çukur handaki ardiyesine götürdüm. Ertesi gün ardiyeye uğradığım z- man Dimitri ardiyede fıçıları aç- mış, içlerine bir şeyler koyuyordu. Ne olduğunu sorunca Dimitri bunların bergamut ve kinin olduğunu söyledi, Sonra bu İspirtoları tenekelere dol durup Kiraz hanına naklettirdi. Biz bu suretle İnhisarlar ambarında dört defa ispirto aldık.. Dimitri her partide bana 175 lira veriyordu. Bundan sonra hâkim, Dimitriye sordu: Ahmedin söyledikleri doğru mu? Dimitri de şunları anlattı: — Bir gün inhisar ambar memuru Abdullah benim dükkâna geldi, daireden memurlara ispirto verdiler, Memurlar da hepsini ucuz f'atl6 ba- na devrettiler, Şimdi ben de iki bin kilo ispirto var, bunları sana satayım; dedi, Ben kolonya âmili olduğum için ispirtoları satın aldım. Fakat benim sahte evrak, mühür ve saireden ha- berim yoktur. Dört seferde 7,800 kilo ispirto aldım. Abdullaha ceman on bin altı yüz lira verdim. Ayrca yüz lira ben ve yüz lira da Abdullah olmak üzere her seferde Ahmede de ikişer yüz lira veriyorduk. İspirtola- rın alınmasını ve nakil işlerini Ah- med yapıyordu. Abdullah da ifadesinde kendisinin inhisarlada, altı senelik memur oldu- gunu ve ayda elli lira ücret aldığını söyliyerek şunları anlattı: — Ben Dimitriden on para bile al- madım. Bu iddianın delillerle isbatı lâzımdır. İnhisarlar idaresinden bu gibi satışlar bir çok merasime tabi- dir. Ben böyle bir ispirto da alıp sat- madım. Poliste verdiğim ifade doğru değildir. Mühürcü Ropenin ifadesi de şöyle- dir: — Ahmed bir gün bana bir mü- hür getirerek bunun bir zabite ait — Ahmed bir gün dükkânıma gel di, bir zabite ait iki yüz tane kâğıd bastıracağını söyledi. Ben kâğıdları bastım. Sonra asker olup gittim. Ben- den sonra da kardeşim Ropene bir Yiraya mühür kazdırmış.. Hâkim B. Reşid, mevcud suç delil- lerine ve suçluların delilleri ortadan kaldırmaları ve alâkadarları yalan beyana sevk etmeleri muhtemel bu- lunmasına ve Abdullahın da resmi bir devlet memuru olmamasına gö- re beş suçlu haklarında usulün 128 inci maddesi mucibince tevkif rilmişlerdir. İzmir vilâyetinde yerleştirilen göçmenler İzmir ) (Akşam) — Torbalı kaza» sına yerleştirilen 500 hane Bulgariş- tanlı göçmenin İskâni için evveleş tesbit edilen ev inşaat yerleri değiş- tirilmiştir. Ziraat vekâleti tarafından Torbalının Kayas çifliğinde modern bir inekhane tesisine karar verilmişti. Vekâlet, bazı sebepler yüzünden bun- dan sarfı nazar ettiği için bu çiflikte- ki 15,000 dönüm arazinin göçmenle- re tevzli kararlaştırılmıştır. Kayaş çifliğinde evvelce iskân edilen 50 göç men ailesine daha 180 hane ilâve olun- mak suretile burada 230 evli büyük bir nümüune köyü tesis edilecektir, mama a Edirmekanıda çılgın bir âşığın çıkardığı vakalar Karabacak Salim, sevdiği kızın anasını dayaktan ba- Evvelki akşam Edirnekapısında, Amerikan filimlerini andıran yum- ruklu, bıçaklı ve tabancalı olmak Üzere birbirine ekli müteaddid vaka- lar olmuş ve bilânço dört yaralı ile kapanmıştır. Edirnekapı halkını heyecana veren bu hadiseler hakkında mahallinden tahkikat yapan bir muharririmizin aldığı tafsilât şöyledir: Nesilşah Sultan mahallesinde otu- ran ve Karabacak lâkabile anılan Sa- lim, gene aynı semtte oturan Bursalı Hakkının kızı Fatma ile evlenmek is- temektedir. Bu kızı almak için yap- tığı müteaddid müracaatlar semere- siz kalmış, son bir defa daha Fatma- ya yalvarmak üzere evinin önüne gel- miştir. Salim, burada Fatmaya kendisile evlenmesini tekrar teklif etmiştir. Fakat Fatma, gene o taraflarda olma- mış ve bu sefer annesi bayan Saniye kapı önüne çıkarak, Salime söylen- miş ve artık kızile uğraşmamasını ih- tar etmiştir. Karabacak Salim; biraz şiddetlice yapılan bu ihtara kızmış ve Saniyeye birkaç yumruk savurarak baygın bir halde yere sermiştir. Saniye bir ta- rafta baygın yatadursun, mahalle birdenbire karışmış, kadınlı çoluklu çocuklu bir kafile sokağa dökülmüş- tür. Bu sırada Karabacağın elinde bir de bıçak bulunduğu için herkes, bayan Saniyenin vurularak öldüğüne zahib olmuş, kimse de yanına yakla» şamamışlır. İşte bu aralık bayan Saniyenin er- ke kardeşlero hallaç Ahmedle, Efe Mehmed hadiseyi haber almışlar, ve” ka yerine gelmişlerdir. Hallaç Ahmed kızkardeşinin öldü- rüldüğü zahabile, Sallmin üzerine atılmak istemiş, fakat diğer kardeşi efe Mehmed, işin hakikatini öğren- diği cihetle buna mani olmuş, Salim de küle tarafına doğru savuşub git- miştir. İşte burada filmin ikinci perdesi başlamıştır. Salim, elinde bıçakla ka- le boyuna çıkar çıkmaz, ötedenberi aralarında husumet bulunan Gafurla karşılaşmıştır. Gafur, önce olanlardan bihaber, Karabacağı elinde biçağile görünce, kendine kasdedecek sanarak müdafaa vaziyeti almıştır. Bunlar kale üzerinde on on beş da- kika mücadele ededursunlar, diğer taraftan iş zabıtaya aksettiği cihetle polis Mustafa Salimi tutmak Üzere gelmiştir. Fakat Salim polis gelince kaçmış ve vakanın ilk kısmının cere- salı Hakkı da bıçakla müteaddid yer- lerinden yaralanmıştır. Bu sırada Acıçeşme polis karakolu üçüncü ko- miseri B. Semih yetişmiş ve tabanca- sını çekerek Karabacağa teslim olma» sını ihtar etmiştir. Karabacak bu vaziyet karşısında teslim olmaklan başka çare görmemiş ve komiser tarafından karakola gö- türülmüştür. Dayaktan bayılan ve di- şi kırılan bayan Saniye ile müteaddid başlanmıştır. Salim vakaları inkâr ederek; — Ben Edirnekapı civarından ge- çiyordum. Saniye önüme çıkarak, sen benim kızımı niçin kalelere götürü- yorsun?, diye kavgaya başladı. Onun akrabaları ve kocası da toplanıp beni dörmeğe kalkıştılar. Ben de kendimi müdafaa için Saniyenin kocası Hak- kıyı yaraladım, Diğer vakaların hepsi yalandır. Başka bir şeyden haberim yok. İftira ediyorlar... demiştir. Din- lenen şahidler ve davacılar ise vakayı yukarıda yazdığımış şekilde anlat mışlardır, Mahkeme, vakada yaralar banların sıhhi vaziyetlerinin doktor raporile tesbit ettirilmesine karar ve» rerek muhakemeyi başka güne bırak» miş, suçlu Salim tevkit edilmiştir, >. 5 Dekorasyonu sanayii nefise İşi haline getiren bir müessese Zevki selimi ile tanınmış B. Salâhaddin yılttı, kocasınıda bıçakladı, | Refikin bu teşebbüsü memleketimizde büyük bir boşluğu doldurdu rı, hakiki bir zevki selim ile seçilmiş eşya ve biblolar teşhir edilmektedir. Bir oda, bir ev, bir yazıhane, bir müessese nasıl döşenir?. Bay Salâ- haddin Refik bunu tamamile bir sa- nayli nefise işi haline getirmiştir. Şmdiye kadar açılan bir çok büyük sergilerde hazırladığı pavyonlar, bil- hassa geçen seneki küçük sanatlar sergisinin muvaffakıyetli güzel de- | ederiz. Maslakta bir otomobil | Elektrik santralı handeğe yuvarlandı Dişçi Ruhi Vamıkın kabur- gası kırıldı, üç kişi de hafifçe yaralandı Kaza şöyle olmuştur: Cerrahpaşa hastanesi operatörü B. Fahri, evvelki gece yanında arkadaş- larından dişçi B. Rühi Vamık, kızı ba- yan Celile ve damadı B. Ragıb Kara Osman olduğu halde husus! otomo- bilile Büyükdereye kadar gitmişler ve gece saat yirmi üçü geçerek Maslak yolu tarikile dönmeğe koyulmuşlar- dır. İşte bu dönüş esnasında Hacı Os- man bayırında şoför Bedrinin yaptığı yanlış bir direksyon kırması otomo- bilin devrilmesine sebeb olmuştur. Hendeğe yuvarlanan otomobil kıs- men hasara uğramakla beraber, için- dekiler de yüz, el ve ayak gibi muh- telif yerlerinden hafif yaralanmışlar- âır, Hadiseden haberdar olan jandar- malar, imdadı sıhhi otomobilini ça Bırmışlar, yaralıları Etfal hastanesi- ne sevketmişlerdir. Burada yaralıla» rn ilk tedavileri yapılarak istirahat» leri temin edilmiştir. Yalnız B. Ruhi Vamıkın kaburga kemiği kırıldığı ci- hetle Şişli Sıhhat Yurduna nakledii- miştir, Operatör B. Fahri, dün sabah ya | raları sarı olduğu halde gene Cer- rahpaşadaki vazifesi başına gelmiş ve çalışmıştır. Öğleden sonra Jandar- ma ve seyrüsefer memurlarile maki. ne mühendisi huzurunda kaza ma- hallinde bir keşif yapmışlır. Tahki- kat devam etmektedir. sıslarından bir zat İzmirde, ayrı bir heyet de büyük ve küçük o Menderes nehirlerile Gediz nehri üzerinde ted- kikler yapmak için İzmire gelmiştir. Küçük Menderes nehri, yazın sıcak günlerinde tamamen kufur. Buna mü kabil kışın, azgın bir hali vardır. Boş- dağ ve tevablinden beslenen nehir suları, etrafındaki birçok köylere, ara» ziye zararlar verir. Gediz nehrinin de yazın suları azab maktadır. Fakat büyük Menderes nehri, kış ve yaz durmadan akar, sü- yu boldur. Ege mıntakasının her ta- rafına elektrik cereyanı vermek için yapılacak büyük elektrik santralının, büyük Menderes nehri civarında ku- rulması çok muhtemeldir. Çünkü san- tralın işlemsei ve elektrik istihsal içi? bir baraj yapılarak suyun şiddetinin kuvvel muharrike olarak kullanılma» sı esası kabul edilmiştir. İzmirde yapıları tedkiklere göre gö çen sene İzmirdeki elektrik sarfiyatı dört milyon kilovatı bulmuştur. Beş sene sonra bu mikdarın 25 milyon kilovata çıkacağı tahmin edilmekte- dir. Şimdi İzmirde 19 kuruş olan elek» İrik kilovat ücretinin büyük santra» lın tesisinden sonra 25-3 kuruşa ine ceği anlaşılmaktadır. Çünkü elektrik cereyanı, mıntakadaki bütün şehirles re, kasaba ve köylere verilecek, en fü- kir halkın bile istifadesine arzeğile- cektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: