16 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

16 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 AKŞAM 16 Mayıs 1 Dük dö Vindsor ile madam Simp- son Cande şalosunda düğün hazırlık- larına devam ediyorlar, Kendilerinin yukarıdaki resimlerini çeken bir ga- zeteci mesud görünmelerini ve müte- bessim bir tavır almalarını rica etmiş- tir. Madam Simpson buna cevab ola- rak: «Biz her zaman mesuduz, Suni surette mesud Insanlar tavrı almamı- za lüzum yoktur.» demiş ve dükün yüzüne bakmıştır. Dük te gülerek şu | sözleri söylemiştir; — Tabil, tabii... Mesud olduğumuz “İKİ MESUD NİŞANLI sonun üzerinde organtin yakalı lâci- Bu hususta madam beş gün evvel veri elbise bulunuyordu. Madam | İngiliz makamlarına müracaat etmiş Simpsonun düğünlük elbisesi yeni bir | ve isminin değiştiğini bildirmiştr. mavi renkte olacaktır. Bu renge «Wallis mavisi» adi verilmiştir. Wallis, madam Sipsonun adıdır, Yeni renk- teki kumaşlar düğünden sonra piya- saya çıkarılacaktır. Madam Simpson ismini değiştirdi Kocası mister Simpsondan ayrl- ması üzerine madam Simpson kendi | silesinin ismi olan Varfield adını al- mıştır. Dük dö Vindsorla evleninciye Vindsor dükünün nişan yüzüğü Resmi bir nişanlanma tebliği ya- pılmadığı halde Vindsor dükü Madam Simpsons bir nişan yüzüğü vermiş- tir, Yüzüğün en şayanı dikkat vasfı sadeliğidir. Yüzük plâtinden olup müstatil şeklinde orta büyüklükte bir zümrüd ile işlenmiştir. Dük bu yüzü- gü Avusturyadan getirmiştir. Viyana» âşikâr değil mi? kadar madam Wallis Varflelde diye | da satın almıştı. Madam Simpson iki Resmi çekilirken madam Simp- | tanınacaktır, gündenberi bu yüzüğü taşımaktadır. Kâğıd oyunları yasak Balıkesir (Akşam) — Balıkesir Halkevi bandosu gün gçtikçe daha mütekâ- mil bir hale geliyor. Burada çalışan gençler cidden muvaffak oluyorlar. Evin ayrıca tam teşkilâtlı bir de caz heyeti vardır. Yukarıki resim, bandoyu 23 nisan bayramında resmi üniformalarile gösteriyor. Esad Mahmud Karakurd SON GECE!L., — Aallah rahatlık versin Maryora!, Ayaklarının ucuna basarak, içi çıl- gın sevinçlerle dolu, kapıdan çıkıyor, gidiyor... ... Gene ayni gece... Saat sabahın dör- dü... Herkes, derin bir uykudadır... Tek bir yaprak bile kımıldamıyor... TUZ... Birdenbire boğuk bir gürültü olu- yor... Sokak kapısını deli gibi vuru- yorlar... Parmaklarını koymuşlar duğmenin üzerine habire durmadan basıyorlar!.. Kim bu, sabahın alaca karanlığında kapıyı yıkacak gibi çâ- | Janlar!... Habire durmadan basıyorlar!.. Kim bu, sabahın alaca karanlığında kapı- yı yıkacak gibi çalanlar!., Yüzbaşı, hemen yatağından fırlı- yarak pijamasının üzerine kaputunu alıyor ve balkona çıkıyor... « — Kim o, kimi istiyorsunuz?. — Benim yüzbaşım; müldaim Ah- med; çabuk inin aşağı!.. — Ne oluyor, ne var Ahmed bey?.. Tefrika No. 37 Zabit, heyecanla odadan fırlıyor... Koridorlar kapkaranlık... Duvarların kenarlarını tularak aşağı iniyor... Taşlık ve kapı!.. Kapıyı açıyor... — Ne oluyoruz Ahmed bey?.. — Düşman bütün Seret boyunca taarruza kalktı!.. — Ne diyorsun? — Evet; yarım saattenberidir mev- kilerimiz müthiş bir top ateşi altında yanıyor... Sol cenahtaki Bulgar kuv- yetlerinin bozularak geriye doğru kaç- makta olduklarını, şimdi yirmi beşin- ei fırka kumandanı telefonla bildirdi... — Olamaz!.. — Nasıl olamaz?.. Hattâ Rusların bir süvari alayı da cenuba doğru sar- karak Avusturya livasını ihata etme- Ze çalışıyormuş... — Demek İbrall üzerine yürü lar?. — Öyle anlaşılıyor... Yüzbaşım fa- kat vakit geçiriyoruz... General Koş sizi bekliyor. — General kalktı mı?. — Ne söylüyorsunuz, yarım saat- yor- — İnin, inin; çabuk inin yüzbaşıml, | tenberidir bütün erkânıharbiye ayak- Burdur (Akşam) — Şehir meclisi- nin Kararile kahvehanelerde kâğıd oyunları mayıstan itibaren yasak edil miştir. Kaz ovasını sulamak işi Tokat (Akşam) — Samsun munta- kası su mühendsi B. Sabri ve arkadaş- ları yüz bin dönümlük araziyi ihtiva eden Kaz ovasını sulama projesini hazırlamak için şehrimize gelmişler- dir. — Tokat Halkevi Tokat (Akşam) — Halkevimizin Azası beş yüzü geçmiştir. Ev, civar köylere geziler tertib etmekte ve Ev doktoru hasta köylüleri muayene ve tedavi etmektedir. Evin diğer kolla- rı da büyük bir fazliyet gösteriyorlar. Halkevi hapishanede de bir kurs aç- mış, mahkümlara okuyup yazma ve yurd bilgisi dersleri vermeğe başla- mıştır. ta — Taarruzu istihbar edemedik, bas- kına uğradık desene!.. — Sormayın yüzbaşım sormayın!,. — Paşa nerede? — Generalin yanında!.. — Harekât başladı mı? — Miralay Şükrü beyin fırkası har- be bile tutuştu!.. — Şimdi geliyorum!., Beş dakikaya kadar... Yüzbaşı, kapıyı «çat» diye kapıyarak geri dönüyor.. koşuyor... Merdivenle- rin önünde birdenbire İki gölgenin kımıldadığını görüyoruz... Gözleri büyümüş, heyecanla yüzbaşıya ba- kan iki kadın gölgesi!.. Zabit haykırıs yor... — Mehmed; çabuk çizmelerimi, ta» bancamı!. Merdivenlerden yukarı deli gibi çı kıyor.... Biran ve bir sesl.. — Ne oluyoruz yüzbaşı; gecenin bu vaktinde!:. Zabit birdenbire başını kıza dön- dürüyor... Yüzü öyle değişmiş, gözle“ ri öyle başkalaşınış, sesi öyle boğuk- Jaşmış ki, kız bile gayri ihtiyar! şaşi- riyor ve korkuyor: — Söyleyin rica ederim, ne Yar, ne oluyoruz?.. — Ordularınız taarruza kalkmış- Jar!.. Rus kuvvetleri, Avusturya liva» Mudanyada sağlık yurdu Hamiyetli bir vatandaş Mudanyaya bir sıhhat yurdu armağan etti iü 2 i Kaymakam ile belediye relsi yurdun temelini atarlarken Mudanya (Akşam) — Mudanyalı bayırperver B. Hayri İpar, nakdi yar- dımlarile vücuda getirdiği hayır mü- esseselerine bir yenisini ilâve etmeğe karar vermiş ve elli bin lira sarfile Şa- diye Rüştü sağlık yurdunu inşa ettir- meğe başlamıştır. On yataklı fenni ve sıhhi şeraiti ha- iz bu modem binanın, Mudanyanın kurtuluş günü olan 12 eylül 937 tari- hinde ikmal edilerek resmi küşadı ya- pılmak üzere hümmalı bir faaliyetle çalışılmaktadır. Yurdun 1 operatör, 1 sıhhat memuru, i kabile, 1 sağlık memuru, 2 hademeden ibaret olan kadrosu hazırlanmıştır. Gönderdiğim resim, binanın 5 ma- yıs 937 tarihinde yapılan temel at- ma merasiminde (1) işaretli kayma- kam B. Salâhattin Ulusalerkek temele (ik harcı koyarken, (2) işaretli bele- diye reisi B. Galib Atılganı göstermek- tedir. bir arada. sını mağlüb ederek İbrahil üzerine yürüyorlarmış!.. 'Maryoranın birdenbire ıslanan ye- gil gözleri tavana doğru kalkıyor... Dudaklarında duaya benziyen bir ses duyuyoruz ... — Sana bin şükür ey büyük Tan- rımi.. Hala sevincinden ağlamağa başla” mıştır... Zabit taştan bir heykel gibi dimdik duruyor... Yüzü bembeyaz... Dudaklarında sadece acı bir gülüş... Kapının tokmağını çeviriyor... Yal niz tek bir cümle işitiriyoruz... — Allahınıza göz yaşları içinde şükran borçlarınızı eda ederken 2ce- le davranmamanızı tavsiye ederim!., Gözlerini, biran kızın gözlerine di- kiyor... — Çünkü; büyük heyetanların in- kisarı hayali de büyük olur sönre!.. * «Çat» diye vürarak kapıyı yüzleri Ne kapıyor... ... Cepheye hareket! Bir saat sonra... Tuna orduları başkumandanı bi- rinci ferik general Koşun türkçeye tercüme edilen ilk emri şu: — Bütün kuvvetler, güneş doğma» dan her türlü vasılaya müracaatle cepheye hareket edecektir!., Yirmi dakika sonral,, “Memi. am run ei KADIN KÖŞESİ Öğleden sonra elbisesi Siyah krap saten ipek ve giyilecek elbi: Karamanda faydalı yağmurlar Karaman (Akşam) — Son günler- de şehrimiz ne bol Jar yağmakta, vinç içindedir. Mahsülün ümidi günden güne kuvvetlenm dir, Müfettişle muallimi soyanlar yakalandılar Burdur (Akşam) — Demirli köyün- de teftişe giderken ilk öğretim müfet- i B. Veli Yaşmanla öğretmen B. Hü- an sekiz kişi tevkif edilmiş- ezada muhakeme edilmek üzere şehrimize gönderilmişlerdir, Karamanda buğdav fiatleri Karaman (Akşam) — Buğday pi- yasasında iki aydanberi normal flat- ler üzerinden muamele oluyor. Uzun zaman ekmek fiatlerinin değişmesine sebeb de budur, Ziraat bankasının piyasada nazım rolünü muvaffakiyet- le yapması burada mühim bir fiat de- gişikliği meydana gelmesine amil ok muştur. Gerek sert ve gerek yumuşak buğdaylar hemen hemen aynı fiatler üzerinden muamele görüyorlar, As- gari fiat 5, azamisi de 5,5 kuruştur. Lüleburgazda açılan köy muhtarları kursunu bitirenler muallimleri ve 'Tuna orduları başkumandam bir Tinci ferik general Koşun türkçeye tercüme edilen ikinci emri şu: — Alman ve Avusturya livalarını bozan düşman orduları, Türk kuvvet- leri tarafından Seretin Cenub sahil lerinde tutulmuştur. Türk süvarileri, Avusturya topçusunu ihata eden Ka- zak alaylarını püskürtmüş bulunu- yor!.. Düşman taarruza bütün kuvvetile devam elmekledir ... 'Türk hava kuvvetleri Kalas üzeri. ne uçacaklardır!., Sabah oluyor... Güneş, “Tunanm üzerinde ağır ağır yükselmektedir... Şehir büyük bir uğultu içinde inli. yor... Yollar, meydanlar, caddeler â$- ker dolu... Garnizonlar boşanıyor... Dört bir taraftan borazan sesleri ak» sediyor... Bütün İbrall halkı; büyük bir merak ve heyecan içinde alınları» nı pencerelerin ıslak camları üzerine dayamış perdelerin arkasından etra« fı gözetliyorlar... b Saat altıyı geçiyor... Gene Mihal leskuların evindeyiz... Yüzbaşı, şim“ di kumandanlıktan gelerek, sokal$ kapısını açtı ve acele adımlarla mef« divenleri çıkıp odasına girdi, nefef elinde bir bavul yukarı çıkmaktadır. (Arkası var) ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: