23 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

23 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TERRrtiertisak reBas *ri BEENAER SPES Kadınlar şekere benzemiyorlar ! AKŞAN Amerikalı bir kadının terbiye usulü hiç beklemediği neticeleri verdi! 22 yaşındaki oğlu birçok maceralar geçirdi, iki defa evlenip boşandı Amerikada, şimdiye kadar mislir€ tesadüf edilmemiş çok garip bir vaka olmuştur. Meraklı ve eğlenceli bir Tomana mevzu teşkil edebilecek olan bu vakanın kahramanı Mikay Cuw- dahy adında 22 yaşında bir gençtir. Mikay, Amerika omilyonerlerinden birinin oğludur. Babası dört sene ev- Yel ölmüş, kendisile annesine büyük bir miras bırakmıştır. Mikayin annesi Edna Cudahy oğ- Yüria çok düşkündür. En büyük der di henüz tecrübesiz bir genç olan oğ- İunun bir kıza tutulmamasıdır. Bdna bu yaşların çok tehlikeli ol- duğunu, bunun için çok dikkatli ha- Teket etmek lâzımgeldiğini bilir. Bu sebeple tedbirli davranmak Jâzım- geldiğine karar vermiş ve tedbirlerini almıştır. Garip bir karar! Milyoner kadının bulduğu tedbir hiç kimsenin aklına gelmiyecek bir şeydir. Edna kendi kendine şöyle dü- Şünmüştür: «Şekerlemeci dükkünla- Tina alınan çıraklara bir müddet is- tedikleri kadar şekerleme yemesi için isin verilir. Çırak ilk gün midesini Şiirecek kadar yer. İkinci gün bunu bir parça azaltır. Üçüncü günü tif Parça duha az yer. Aradan bir keç gün geçince şekerden bıkar, hattâ Ağzına şeker koymaz. Bir çok lokantalardaki ahçılar da böyledir. En nefis yemekleri pişir- dikleri halde bunlara el sürmezler, en sade, en basit şeyleri yerler. Çün- Mü © nefis yemeklerden bıkmışlardır. “Ben de çocuğuma böyle yapacs- m. Mikayi genç ve güzel kadınlar arasına atacağım. Çocuk çok geç- meden kadınlardan bıkacak ve mad- di güzellik yerine manevi güzellik &ramağa başlıyacaktır. Bunun ikinci bir faydası da şu cla- caktır: Genç Mikay bu kadar inç ““v€ güzel kadın arasında bir arı gibi Çiçekten çiçeğe konacak, bu sayede, henüz pek tecrübesiz iken devamlı bir aşka bağlanmıyacaktır.> Tatbikat başlıyor Bu garip kararı veren madam Ed- © Ta, dühiyane buluşunu derhal tatbik €tinek için, oğlunu yanına aldığı gi- bi soluğu Hollivutta almıştır. Bura- da etrafına birçok genç ve güzel kılar toplamıştır. “ O güne kadar aile muhitinden d- $arı çıkmamış olan Mikay Hollivut- ta birbirinden güzel kadınların ara- Sına düşünce iptida şaşırmıştır. Fa- kat çok geçmeden bu şaşkınlığı geç- miş, kendisini zevk ve safaya kaptır- mış, annesinin tasavvur ettiği gibi, çiçekten çiçeğe konmağa başlarış- tır. Delikanlı, gömlek değiştirir gi- bi, metres değiştiriyordu. Ana memnun! Milyoner kadın, her gün başka bir kadınla köşküne gelen oğlunu, doet- larına göstererek içinden fışkıran hir memnuniyetle: — Hamdolsun oğlum, gönlünü hiç bir kadına kaptırmıyor. Göreceksi- niz, yakında bunlardan nasıl bıka- cak.. diyordu. Bu hal, bir kaç ay daha sürdü. Milyoner kadının tahmini gibi deli- kanlıda, bir müddet sonra bu geçici metreslerden bir bıkkınlık geldi. Fa- kat bu bıkkınlık, Marie Astaire na mında genç bir yıldıza gönlünü vap- tırmaktan ileri gelmişti. Mikay, artisti elde edemeyince onun- la evlenmeğe karar vermiş ve anne- sinin razı olmamasından korkarak artistle birlikte Hollivuttan kaçmıştı, İki âşık, ücra bir kasabanın eyleğ- me dairesine giderek nikâhlarını kıy- dıracakları sırada delikanlının an- nesi arkasındân yetişmiş, oğlunun henüz Reşid olmadığını nüfus kâğı-" dile isbat etmiş ve bu izdivaca sıf ni olmuştur. Milyoner kadın, yaptığı tecrübe- nin hatalarını anladığı cihetle, bu de- fa oğlunu sıkı bir inzibat altına al- mıştır, Bir yıldızla evleniyor Aradan “bir müddet geçtikten son- ra Mikay, bu defa sinema yıldızla zından Muriel Evansa gönül ver miş, bayan Cudahy oğlu Reşid ça- ğına basmak Üzere olduğundan bu İzdivaca mâni olamıyacağını düşün müş, ister istemez, Mikay'in, Mürlej Me evlenmesine razı olmuştur. ? Bu izdivaçtan on beş gün son/a delikanlı, zevcesinden bikkınlık gös- #ermeğe başlamış, annesi de boşan. mayı kolaylaştırmak için oğlunu Avrupaya göndermiştir. > Bu seyahatte Mikya, Avrupanın #ğlence âlemlerinde altı ay kadar Mickay hapishanede iken annesile görüşüyor kay'in oğlu olduğu iddiasile, aleyhi- ne nafaka ve tazminat davası aç- muştar, Mikay'in karısı, bunu öğrenince, kaynanasını evini terk ederek bir ,otele nakletmiştir. Hapse giriyor Mikay bu dava esnasında bir ara- lik tevkif edilmiştir. Annesi, oğlu- nun belki hapiste aklı başına gelir diye ses çıkarmamıştır. Mikay bir kaç ay hapis yatış tır. Fakat nihayet Helenin oğlunun, kendisinden olmadığını mahkemede isbat le beraet kararı aimış ve ba- rışmak için zevcesinin oturduğu ote- le koşmuştur. Fakat otelde, zevoe. sini başka bir erkeğin kolları arasım- da bulmuştur. Bü manzaradan te pesi atan milyoner, hem zevcesini, hem de Aşığıni tokatlamıştır. Bu üçüncü rezalet, gazetelere aksetmiş, Mikay ikinel karısından da boşan- mağa karar vermiştir, İşte milyoner kadının, oğlunu fet- Tefrika No. 103, “Tttihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Müstafa Ragıb Es- et B. Murad aldığı kat'i emir üzerine Bandırmaya hareket etti, harbin sonuna kadar orada kaldı Diye izin vermiş ve iznini bitirip te vazifesi başına dönen B. Murada: — Biliyorsunuz ki itfaiye ayni za- manda bir depo alayıdır. Bize talim ettirmek, yetştirilmek üzere bir çok bedeli nakdili efrad verdiler. Bun- ları şimdiye kadar bir türlü munta- zam bir surette toplayıp talim etti- remedik. 68iz bunları toplayınız ve Beyazıd meydanında talim ettirerek bunlara askerliği öğretiniz. dedi. B, Murad talim ile meşgul iken. B. Murad, itfaiye alay kumanda- nından aldığı emir üzerine der- hal faaliyete geçmiş, itfaiye emrine verilen ne kadar bedeli nakdili efrad varsa toplamağa muvaffak olmuş- tu. Bunların hemen hepsi içtimai mevkileri olan, ticaretle meşgul, Şu- na, buna intisabı bulunan, bilhassa bazıları Talât paşaya mensup kim- selerdi. B. Murad, yaşları ilerlemiş bu efrad hakkında gayet sıkı bir di- siplin tatbik etmiş, bunlara Beya- md meydanında (efradı cedide) ta- Wmi yaptırmağa başlamıştı. Aradan bir hafta geçmişti. Bir gün B. Mu- rad gene talimle meşgul iken itfal- ye kumandanı B. İhsan, B. Muradı yanına çağırarak elinde tuttuğu bir emri B, Murada gösterdi. Doğrudan doğruya nezaret makamından gelen bu emir şu idi: <Alayınızda bulunan lâzimievvel Murad efendinin hemen ilişiğinin kat'ile beşinci orduya izamı.? Harbiye Nazırı: Enver İtfaiye alay kumandanı B. İhsan hayret içinde kalmıştı, sordu: — Ne oldu? Ben sizden çok şeyler bekliyordum. Burada hizmet edecek- tiniz. B. Murad cevab verdi: — Askerliktir, efendim, böyle şey- ler olur, neden buna lüzum gördük- lerini bilmiyorum. dedi. Alay kumandanı, nezaret makamı- na müracaat ederek bu emri geri al- dırmağa teşebbüs edeceğini söyleyin- ce, B. Murad, B. İhsandan bilhassa böyle bir teşebbüste bulunmamasını ve ilişiğinin hemen kesilmesini rica etmişti. İtfalye alay kumandanı, vazi- yetten haberdar değildi. Bilhassa B. Muradın (Yakub Cemil vakası)na ka- rıştığını ve şüpheli bir vaziyette bu- lunduğunu bilmiyordu. itfaiyedeki ilişiğini kesince (Merkezi Umumi) ye koştu.. Fakat B. Murad, Enver paşa tara- fından kendi hakkında verilen bu em- rin mahiyetini kavramıştı. O, Yakub Cemil ile beraber Divarıharbe veril- diği zaman 101 sene kürek cezasıle mahküm olursa, idam edilmeğe nis- betle böyle bir mahkümiyetin bir ni- met olacağını düşünürken, cszadan kurtularak Romanyaya gönderilme- sinden, o zaman çok sevinmişti. Fakat şimdi kendisinin artık şüpheli olarak tanındığını bilmez değildi. Esasen B. Murad, İtifaiye alayına tayin edilme- sinden, bilhassa bedeli nakdi efradını Beyazıt meydanında talim ettirmeğe mecbur olmasından hiç memnun ol- mamıştı. O, böyle her gün göz önün- de bulundukça bir gün böyle bir mu- ameleye uğrıyacağını daha ilk gün- den tahmin etmişti. B. Murad, İtfaiye alayındaki ilişi- ğini kestikten sonra doğruca (Merke- zi Umumi) ye koştu. Maksadı, (Mer- Umumi) nin Harbiye nezaretinde, bil- alâkasını kesmek, O, (Merkezi umumi) nin Harbiye nezarteinde, bil- hassa Enver paşa üzerinde müessir olacağını sanıyordu. B. Murad, (Merkezi Umumi) de Ka- ra Kemal beyi görerek deği ki: .— Hâlâ benden şüphe ediyorlar. Ben, kendi arzumla bu vazifeye tayin edilmedim, kendileri itifaiyeye tayin ettiler ve alay kumandanı da beni be- deli nakdi efradını yetiştirmeğe me- mur etti, Benim aklımda, fiktimde sulkasd yapacak hiçbir şey yoktur. Mademki benden hâlâ şüphe ediyor- lar, ben İstifa edeyim, ordudan çeki- leyim. Bunu temin etmenizi rica ede- rim. Kara Kemel, (Merkezi Umumi) nin, bilhassa kendisinin Enver paşa ile ars- Isrının ne kadar açık bulunduğunu muhatabına, hissettirmek istemedi ve icab eden teşebbüslerde bulunacağı- nı, birkaç gün sonra tekrar gelmesi- ni söyledi. B, Murad eski bir İttihadcı zabit olduğu, bilhassa (Teşkilâtı mah- susa) da, Balkan harbi sıralarında €ş- kiya takibinde, (Merkezi Umumi) den aldığı talimat dairesinde birçok mü- him icraatı bulunduğu için (Merkezi Umumi) nin kendisine sahib çıkaca- ğını ve istifasını kabul < ettireceğini ümid ederek Kara Kemalin yanından ayrıldı. B. Murad vazifesi başına gitmeğe meçbur oldu Bir iki gün sonra (Merkezi Umu- mi) de tekrar Kara Kemali ziyarete giden B.. Murad şöyle bir cevabla kar- Şılaştı: — Senin için Merkez kumandanlı- ından sorduk; «Harp esnasında bir zabitin istifası kabul edilmez> De diler. Sen bir istida yap, mezuniyet iste, B. Murad bunun üzerine Merkez kumandanlığına müracaat etti. Has- ta olduğunu vesartık hizmet edecek vaziyette bulunmadığını ileri sürerek kendisini tekaüd etmelerini rica etti. Fuket ona İekaüd islidasının bura- dan kabulüne imkân olmadığını, evve- lâ yeni vazifesine iltihak etmek üzere beşinci ordu emrine gitmesi lâzım ge leceğni, tekaüdlüğü için oradan müra- caati icab ettiğini söylediler. B. Mu- rad artık kendisinin bir an evvei İs- tanbuldan gitmesi arzu edildiğini an- lamıştı. Fakat o, belki yeni bir vazi- yetten İstifade eder ümidile (tekrar hastalığını ileri sürerek Merkez ku- mandanlığına bir istida verdi. Mer- kez kumandanlığı doktoru B. Salâ- haddinin muayenesi üzerine kendi- sine 15 gün istirahat verdiler, 15 günlük müddet bittikten sonra Merkez kumandanlığına müracaat ettiği zaman kendisine vazifesi ba- şına hemen hareket etmesi lâzım gel diğini tebliğ ettiler. Bu kati emir üze- rine İstanbulda: fazla kalamadı, va- pura binerek Bandırmaya çıktı ve harbin sonuna kadar sahil muhafız kumandanlığinda bulundu. B. Muradın itfaiye alaya tayin edi- lir edilmez böyle birdenbire İstanbul- dan uzaklaştırılmağa teşebbüs edilmesi Merkez kumandanı Cevad beyin En- ver paşaya yaptığı müracaatın neti- cesi idi. Cevâd bey, eski divanı harp yaverinin (Yakub Cemli vakası) n- daki vaziyetini yakından biliyordu. Son zamanlarda Ortaköyde Enver paşanmı olambbiline atılan kurşun fallinin meydana çıkmaması, Enver paşa aleyhine yolda pusu kuruldu- ğu ihbarı üzerine hiç bir iz elde edil- memesi üzerine Merkez kumandanı, Harbiye nazırının nazarında itima- dını kaybettiğinden endise cdiyordu. Hususile B. Şerifin Merkez kuman- danlığı muavinliğine tayin edilme- sini kendisine karşı bir emniyet sizlik hareketi olarak telâkki eden Cevad bey, B. Muradın günün birin- de İstanbula gelerek itfaiye alayına verilmesini ve Beyamd meydanında efrada talim ettirmeğe başlamasını görünce, yeniden bir mesuliyete ma- ruz kalmamak için doğruca Enver paşaya gitmiş ve vaziyetini anlat- mışlı. Cevad'bey, B. Muradın Yakub Cemilin intikamını almak için talim vesilesile Beyazıd meydanından ay- rılmamak suretile Enver paşa aleye hinde bir fırsat kollaması ihtimali ni düşünüyordu. Enver paşa, B. Muradın hareket- lerini şüpheli görmüştü Enver paşa, Merkez kumandanının bu mütalâsı üzerine hiç bir şey söy- lemedi ve yukarıda yazdığım gibi he- men itfaiye alayma bir emir vererek B. Muradın beşinci orduya gönderile meşini bildirdi. Tarkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: