11 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

11 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Alman - Italyan anlaşması yanın harbiye nazırı olup k devtetin ordu, donanma ve işlerini bir elden idare etmekle an mareşal Von Blombergin yeya yaptığı resmi seyahat bir hafta sürdü. Alman mar önünde İtalyan donanmasının deniz üstü ve deniz altı bütün harb gemi- lerinin ve deniz fayyarelerinin iştira- kile yaptığı harb manevralarında B. Mussolini ile beraber hazır bulunduk- tan sonra birkaç gün istirahat için Siçilyaya gitti. Romada Alman ve İtalyan Müda- faa Nazırları ve umumi erkânı harbi- yeleri arasında teknik sahada yapılar | uzun müzakerelerin akabinde İtalga- | nın Akdenizdeki bahri kuvvetini AL manya ordu ve donanmasının mü- dır. İtalya altmış tahtelbahiri bir ara- ya toplayıp manevra eltirmişlir. Şim- diye kadar tarihte bu kadar tahlelba- hirin bir araya oplandığı görülmüş birşey olmadığını Alman mareşalı be- yan etti. Geçen teşrinievvelde İtalya Harici- ye Nazırının Berlinde Almanya Hari- ciye Nazırı de birlikle imzaladığı pro- #okollar ile tesis olunan Berlin - Ro- ma siyasi mihverinin yalnız iki devle- ' | tin arasındaki diplomasi ve polilika tesanüdüne dayanmayıp ayni zaman- da iki devletin askeri Kuvpetine de istinad eylediğini isbat için deniz ma- nevrası yapılmıştır. Romada yapılan müzakerelerin ne- ticesine gelince kati bir askeri ittifak aktedilmemiştir. Çünkü Almanya İn- giltereye meydan okuyucu dir tavr ve hareket almaktan her zaman çe Kindiği cihetle Akdenizde İngütere- nin polilikasına karşı bulunan İtak ya ile her zaman beraberce harbet- | mek üzere bağlandığı yolunda Londra- da bir intiba hasıl elmemeği düşün- müş ve bunun için İlalya ile askeri ittifak şeklinde bir karara gelmemiş- tir, Fakat Romada yapılan görüşmeler bazı ahvalde iki devletin askeri saha- da istişarede bulunmaları ve beraber- ce hareket etmeleri mânasını ifade | eden erkânı harbiyelerin temas ve müzakeresi mahiyetinde de kalmamış- tar. Erkânı harbiye kararları ile mut- lak swrette askeri ittifak arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşma bil. hassa Sövyetlerin askeri ve siyasi her türlü teşebbüs ve hareketlerine karşı koymak için hazırlanmış bir harp plâ- ma olarak tarif olunabilir. Feyzullah Kazan orsa Şişhane faciası muhakemesi Müddeiumumi vatmanın cezaya çarptırılmasını istedi Geçen zenc geceleyin Şişhane yo- kuşunda vuku bulan ve dört kişinin ölümü, yirmi dokuz kişinin de muh- telif derecelerde yaralanmalarile ne- ticelenen tramvay Kazesının muha- kemesine dün ağır ceza mahkeme- | * sinde devam edilmiş, müddelumumi iddiasını okumuştur. Müddelumumi muavini B, Remzi iddiasında feci ka- zayı . bütün tafsilâlile anlattıktan sonra vatman Fahreddinin teğbirsiz- lik, dikkatsizlik ve acemlliği yüzün- den bu feci kazaya sebebiyet verdiği sabit olduğundan kaza helicesinde hüsüle gelen facia göz önünde tutu- larak Fahreddinin Türk ceza kanu- nunun 455 inci maddesinin ikinei fıkrası mucibince cezalandırılmasını istemiştir. Bu maddenin delâlet etti- ği ceza iki seneden sekiz seneye kadar hapis ve Iki yüz Jlradan aşağı olma- mak Üzere ağır para cezasığır. B, Remzi, diğer suçlu muayene me- muru İsmall İbrahimle Lokman Ha- sanın bu kozada mesuliyeti mucib alâkaları görülmediğinden beraetle- rini istediklen sonra: — Sözümü bitirirken bir noktaya daha işaret etmek meocburiyetinde- yim. Bu da, feci kazanın vukuunda enspektör Niyazinin de hatası bulun- duğu noktasıdır. Hatalı olan bu tram- vay memuru hayatile bü hatasının cezasını çekmiş bulunmaktadır.... de- miştir. Bundan sonra kazada yarala- nanların vekilleri hakkı şahsiyetleri mühlet istemişlerdir. Mahkeme bu ta- lebi kabul ederek muhaâkemeyi baş- ka güne bırakmıştır. Hatay heyeti bu akşam giciiyor Yiataydan gelen heyet Hatay muzafferiyeti münasebetile Alntürke minnet ve şükranlarını arş için şehrimize gelen Hataylı heyet bugün dönüyor. Hatayllar şehri- mizde muhtelif gezintiler yaparak bu- radaki hemşerilerile görüşmüş, ken- dilerini ziyaret etanişlerdir. Dün Hatay erkinlik cergiyetinde bir | toplantı yapılmış, Hetayda geçen | günlerinin eski hatıraları anılarak | hasbıhalde (o bulunulmuştur. Heyet âzaları bu akşamki İrenle Ankaraya | gidecekler ve orada da bir iki gün kaldıktan sonra Halaya dönecekler. | dir. Hataylilar Adanadaki kardeşleri | tarafından samimiyetle uğurlanacak- lardır Hatay muzafferiyeti münasebetile Hatayda büyük bayram yapılacaktır. Fakat bu bayramın günü henüz tes | bit edilmemiştir. Buradan giden he- yet orada temaslar yapacak ve bu suretle bayramın programı tesbit edi- lecektir. Bir katil yakalandı Diyarıbekirde bir adam öldürerek İstanbula kaçan Davaz oğlu Osman tdında bir adam İstanbulda yakalan- mış ve dün adliyeye teslim edilmiştir. Osman dün sulh ceza mahkemesinde sorguya çekildikten sonra tevkif edil- miştir Hayvan otlatmak meselesinden kavga çıktı Içsrenköyünde Rifat ve Kenan ad- Yarında, fki kişi dün huyvan otlatmak meselesinden kavga etmişlerdir. Kav- gada Kenan, Rifalı başından tehlikeli gurotte yaralamıştır, Yaral; hastane- ye kaldırılmış, Kenan yakslanmıştır, i AKŞAM 5000 telgraf 700 mektup Dük ve Düşes Windsora gönderilen tebriknameler Vasserleonburg 10 (AA) — Dük ve düşes de Windsor, izdiyaçları mü- nasebetile 5,000 telgraf ve 700 mektup almışlardır. Dük ve düşes, bunlara cevap vermek için bir Steno-daktilog- raf angaje etmişlerdir. Dük'ün kâtibi binbaşı Forwoşd, şu beyanalta bulunmuştur: «Dük de Windsor, Avrupada seya» hat etmek tasavvurunda değildir. Bir sayi hayatı yaşamak islemektedir. Kendisi.İngillerenin daveti takâirin- de ona hizmet elineğe bittabi dalma amade bulunmaktadır. Bununla be- reber görmesi muhemel hizmetler, hu- susi sahada olacaktır. Dük ve düşes, halihazırda şatonun parkını tanzim ettirmekle meşguldür- ler. Dük, Carinthie modasına göre gi- yinmiştir. Başında tüylü bir fötr şap- ka, ayağnda kısa pantalon vardır. Dük ve düşes, birkaç hafta münze- vi bir hayat geçirmek arzusundadır Jar. Bu birkaç hafta geçliklen sonra davetlileri kabul edeceklerdir. Dükün erkek kardeşlerinden birinin Vasser- leonburg'a gelmesi muhtemeldir. Dük ve düşesin Woerth gölünde ve belki de Venedik ve Bled'de (Yugos- lavya) bir cevelân yapmaları mukte- meldir, Leh Reisicumhurunun Bükreş seyahati Resmi tebliğe göre iki memleket arasındaki bağlar kuvvetlendi Bükreş 10 (A.A.) — Aşağıdaki teb- diğ neşredilmiştir; B. Mesciski'nin kral Karolü ziya- reti, iki memleketi yekdiğerine bağ- lıyan sarsılmaz dostluk rahıtalarını teyid etmiştir. Yapılmış olan görüşmeler, iki mem- leketi alâkadar eden meseleler hak- kında noktai nazar ayniyetini ve Le hislan ile Romanya arasında siyasi, iktisadi ve harsi rabıtaları derinleş- tirmek hususundaki müşterek arzu- yu bir kere daha tebarüz ettirmiştir. ziyaretine ait programın da tesbit edil- miş olduğunu ve bu ziyaretin büyük bir dostluk tezahürü şeklini alacağını bildiriyar, Kral Karol Lehistana gidecek Varşova 10 (A.A.) — Gazeteler, Ro- manya kralı Karolun Lehistanda dört gün kelacağını ve bunun bir gününü Krakovi'de geçireceğini, Krakovi'de Wawel şatasunda büyük bir resmi ka- bul tertip edileceğini bildiriyorlar. Taşdelen memba 5 : e : Asri tesisat için tahsisat veriliyor Ankara 10 (Akşam) — Evkaf umum müdürlüğüne üç yüz bin Yiralık müte- davil sermaye verilmesine dair olan ka» nun lâyihasının encümenlerde müza- keresi bitirilmiştir. Lâyiha meclisin cuma günkü içilmamda müslacelen müzakere edilecektir. Evkaf umum müdürlüğü bu serma- ye ile Taşdelen membamda asri tesi- sat vücüde getirecek, evkaf zeytinlik- lerini imar edecek ve bir de zeytinyağı fabrikası kuracaktır. Bu işleri idare için ayrı teşkilât vücude getirilecek- tir. İstre - Şam - Paris yârışı Roma 10 (AA) — Birisi Brüno Mussolini tarafından Seykedilmekte olan 9 İtalyan fayyaresi, yakında Fransız Hava İşleri Nezareti tarafın- dan tertib edilecek ölan İstre-Şam-Pa- ris hava yarışına iştirak edecektir. | kendisi Büyük- Çocuklar arasında: 5 “Canım köy hayatı... istediğin kadar koş..,, “Şehirde şuradan şuraya gitsen 20 otomobil karşında..,, Benenin dokuz aynı köyde, üç ay mektep tati- ini İstanbulda geçiren bir ço- cuk... Babasının otobüsleri, oto mobilleri (o var, çekmece ilk mek- tebinin dördün- cü sınıfına geç- miş. Henüz do- GEYENE kuz yaşında... Akıllılığı ve ya- Küçük Hüseyin ramazlığı gözle- Sezer rinden belli. Para biriktirmekten ya- na da birinci. altı yaşındanberi kum- barasına para atıyormuş. Büyükçekmece köyünden İstanbul- daki teyzesine henüz gelen Hüseyin Sezere sordum: — Köyden geldin... Köy mü güzel, İstanbul mu? Köyde mi yaşamak is- tersin? Şehirde mi? Hüseyin Sezer hiç tereddütsüz ce- vap verdi: — 'Tabil köyde... Şehir çok sıkıntı- hı... Köyde istediğin kadar kaş, istedi- ğin yerde gez. Tarlalar arasında yu- varlan. Halbuki burada öyle mi?.. Şu- radan şuraya gitsen üstüne yirmi otomobil, tramvaylar geliyor. Sonra köyde istediğin kadar bahçe var.. bu- rada hep apartıman, hiç bahçe yok. çocuklar için köy çok daha iyi. — Büyüyünce ne olacaksın baka- Yım?.. — Ya doktor, ya mimar... Doktor olmağı çok istiyorum.. çök kazançlı iş. mimar olmak ta aklıma nereden geldi biliyor musunuz? Bizim Büyük- çekmece köyünde hangi tarafa bak- sanız mimar Sinanın yaptığı şeyleri görürsünüz. Taşköprü, öteki eserleri... Bunları gördükçe mimar olmak İs- tiyorum.. ama doktorluk ta çok hoşu- ma gidiyor.. — Ama doktor olmak için çok çar aşmak lâzım... zor iş... — Biliyorum, İyi bir doktor olmak çok zor. çok zor ama insan çalışınca her şey olabilir. Ben de çalışıp çaba- Jayıp iyi bir doktor olabilirim. — Sen hayatta en çok neden kor- karsın?., Hilseyin Sezer: — Hiç bir şeyden!. dedikten sonra ilâve etti: — İmtihandan, imtihandan!.. Gülümsedim, Napolyon Bonapart ta ayni şeyden korkarmış... Hüseyine dedim ki: — Eskiden biz, çocukluğumuzda evlerden, perilerden, cinlerden, hort- laklardan, cadılsrdan korkardık. Sen bunlardan korkmaz mısın? Hüseyin Sezer gülmeğe başladı: — Bunlardan korkulur mu? Belki bunların hepsi uydurma şey.. ne peri var, ne cin, ne cadı.. bunlar hep ma» sal, bizim mektepte böyle cadıdan korkan bir köylü çocuğu vardı. Mual- lim ona cinlerin, perilerin uydurma olduğunu anlattı, Şimdi o da inanmı- yor... Kim inanır ki?.. Biz konuşurken dışarıda bir motör sesi işitildi. Bir tayyare geçiyordu. Hemen Hüseyin Sezer havaya güzleri- Di dikti, — Şimdi küçük kız kardeşim Müj- gân olsaydı içi giderdi. Benden kü- çük.. sekiz yaşında.. babam bizi Ye- Şive götürmüştü. Tayyareler uçar- — İlle ben de bineceğim.. dedi, ba- bam da bindirdi... Sonra tayyareci bayan Yıldızın paraşütle yere atla- dığını görünce: — Ben de atlıyacağım.. diye tut- turdu, Babam da: — Kızım. sen daha sekiz yaşında- sın.. atlıyamazsın.. diye onu güç hal ile tuttu. O mutlaka tayyareci olacak.. Ben de tayyoreciliği çok seviyorum. ama hem dekter olurum, hem de tayyare kullanmağı öğrenirim... — Peki niçin baban gibi otobüs iş- Mükâfatlı anket 20 çocuğun muhtelif meseleler hakkında fikirlerini neşredeceğiz. Karilerimiz bunlardan hangi nu- maralısını en çok beğendiğini bil- direceklerdir, Fikirleri en çok be- ğenilen ankete rey verenler ara- sında birinciye 25, ikinciye 15, üçüncüye 10 Hira, on üçüncüye kadar birer İş bankası kumbara” $ı, ellinciye kadar birer kitap, yü- .züncüye kadar birer «ev hesabı delteri» hediye edilecektir. Jetmek, sun?. — Onun istidadı öyle imiş öyle yapmış. Benim istidadım böyle, bon de doktor olscağım.. şoförlük etinek istemiyor- l — Altı yaşındanberi demek para biriktiriyorsun?. — Evet. altı yaşındanberi,. kumba- ram dolunca babamın otobüslerin- den birine atlarım.. İstanbula inerim. Doğru İş benkasına... Memurlar be- ni tanırlar: — Kumbaranız doldu değil mi?. diyerek beni ar.. bu. çok ho- şuma gider. hemen kumbartıyı açar, paraları sayarız. — Para biriktirip ne yapmağı dü- şünüyorsun?. — Büyüyünce, doktor olunca güzel, $ik bir yazıhane âçacağım... Geçen- lerde haslalandım da babam beni burada, İstânbulda bir doktora getir- di. Doktorun muayenehanesine bak- tım. Öyle hoşuma gitti, öyle hoşuma gitti ki anlatamam. işte ben de öyle bir muayenehane açacağım. Karde- şim Müjgân da biriktirdiği paralarla bir tayyare alacakmış.. dünyayı do- Jaşacakmış... — Kardeşinin de kumbarası var demek?. — Elbette... Bebam ona alti ya- şında iken sormuş! «Oyuncak mı İs- tersin? Kumbara mu?» demiş. o da «kumbara» diyince İstenbula indiği zaman bir tane almış. Şimdi oda pa- ra biriktiriyor... Babam bize bir akıl — Para biriktirmekte yarış edin.. dedi. Biz tıpkı otomobillerin yarış etmesi gibi kendi aramızda para biriktirmek- ten yana yarış ediyoruz. Şimdilik ben kardeşimi geçtim. O da bana yaklaşmağa çalışıyor. — Büyüyüp doktor olunca İstan- bula, büyük şehirlere mi gideceksin? Yoksa köylere mi? — Köylere.. köylere.. oralara çok doktor lâzım.. şehirde meselâ bura- da, İstanbullular için çok doktor var.. ben iyi bir doktor olup köye gidece- ğim, köylülere bakacağım.. Küçük Hüseyini dinlerken içimden temenni ediyorum.. büyüyüp doktor olduğu zaman da bu, köyde çalışmak kararından vazgeçmese. . H.F. Bir kasa hırsızı Manisa mahkemesinde muhakemesine başlandı Manisa (Akşam) — Burada Mus- tafa adında bir hırsızın muhakemesi- ne başlanmıştır. Mustafa bundan bir kaç sene evvel keresteci Mehmedin dükkânına damdan girmiş, kasasını kırarak iki bin lira ile bir miktar mü- cevher çalmış, sonra Balıkesire kağ- muştı. Mustafa burada da sarraf Ah- medin dükkânına girerek 12 bin lirs kıymetinde mücevherat çalmıştı. Bun» dan #onra yakalanmış ve muhakeme altına alınmışken hapishaneden kaç- muşta, Mustafa Konya Ereğlisine gitmiş, orada yakalanarak buraya gönderil- miş ve muhakemesine başlanmıştır, Mahkeme çok kalabalıktı. İddia ma- kamı sekiz sene hapis cezası islemiş- tir. Karar verilmek üzere muhakemş başka güne bırakılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: