July 3, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

July 3, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İzmir mektupları İzmirde namazgâhta hafriyat devam ediyor Son 15 gün içinde bir çok mühim eserler bulundu ani (Akşam) — İzmir Halkevi halriyata devam Göken On beş gün içinde yapılan hafriyat neti- cesinde birçok mühim eserler meyda» na çıkarılmıştır. Namazgâhtaki eski mezarlığın neresine kazma vurulsa oradan mühim birçok eserler meyda» na çıkıyor. Son hafriyatta meydana göm eserler Rumen devrine aid hey- ci ve eşya alarile şimdiye kadar dünyada LE yerde gö gö ve (teknik harici) diye anılan Beş parmak kubbe kü Güldi Bu hafriyat, bir birinde tamamen meydana, çıkamla. cak, o vâkit, dünyarın her tarafın. dan İzmire milyonları Edecektir, yonlarca seyyah akın ların da istimlâki ve hedmi için gene Milyonlar sarfına ihtiyaç vardır. ,Eski İzmir hafriyatında adliye ve- kâletinin müsaadesile (30) mahküm Sli ir. Jandarma znuhg- « Çalıştırılan bu mahkümla- Tın üzerlerinde İırmizı gömlekler var. Son zamanda bulunan eserler ve (teknik harici) telâkki Şimdiye Sıktnamı, bu ledikçe daha ediliyor ve kadar başka hiç bir yerde iştir. Çok garip sistemde olan Yanınds hafriyat iler. büşka kubbeler bulun- ması mühtemelgiz. e tarihte İzmirin üç agorası var- Bergama y Milet. şehirlerinde ikiner, e Sartte birer Agora inev- 5 Milâddan so1-a ikinci Ve Miletin sukutun- v Cuttu, asırda, yani Efes Eski İzmirin Agorasının umum! görünüşü ve hafriyatta çalışan mahkâmlar YA dan sonra küçük Asyanın en müzey- yen ve mamür şehri olmuştu. İşte, İz- mirde bulduğumuz bu agora, o zamd- na aittir. (Agora) çarşı yerine alını- yor. Halbuki (şehrin siyasi, içtimai ve eğlence hayatının geçtiği yer de- | mektir, Şehirlerin en mühim yeri sa- yılan agoralarda mabedler, belediye- ler, senatolar, tribünler vesaire bulu- nurdu. Siyasi ve mühim karurlar, bü- Talarda verilirdi, zamanla buralara satı-| cılar da girdiler ve agoralar, bir çok | dükkünlarla doldu. Agoranın lâtince- si (form)dur. Yaptığımız hafriyatta İzmirin eski limanı ile Altınyolu da meydana çik- mıştır, Agora hafriyatında meydana çıkan eserler, milâddan sonra ikinci asra ve Rumen devrine ittir. Fakat İyon sanatıdır. Diğer yerlerdeki Ago- ralar hep birer katlı olduğu halde İz- mir agorası İki veya üç katlıdır. Bu- rada şimdiye kadar yedi tane mühim kitabe bulunmuştur. Kitabelerden biri Agadepus isminde birinin olimpiyad ve mukaddes oyunlarda (66) mühim koşuda birinci geldiğine ve 30 kadar mühirı şehrin fahri kabul edildiğine dairdi. Biri de İmparator Adriyen zamanında ve onun Tejsli- ğinde Yapım (Çocuk olimpiyadları) na alttir. Bir kitabede İzmir ile beş serbes şehrin vergilerine aittir. Kitabenin bir kısmı kırık olduğundan yazıları tamamen Okunamamıştır. Yedinci parator Adriyen namına dikilmiştir. O vakitler, Bak Ayinleri çek meş- hurdu. Bakus mezhebi çok ilerlemişti, İslâmiyetteki bektaşilik de bence bu mezhebin sonraki istiha- lesidir. (Baküs) birçok kimselerin zan - nettiği gibi yahız şarap mabudu de- Bildi, glirin, tiyatronun, musikinin, raksın, komedi ve trajedinin, şarabın Her sene tikbaharda İzmirde halk şehrin dışına çıkarak yedi gün, yedi Egece süren âyin yaparlardı. Halk, kadın, erkek sarhoş olur, kırlarda âyin yapardı. Hattâ İyonyalı İzmirli- ler, dahili bir harp sehebile İzmirden tardedilmişlerdi, Bu âyinlerden biri esnasında şehre girmişler, kapıları kapatarak Eolyalıları dışarda bırak- Taşlar, şehre hâkim olmuşlar ve meş- hur İyon medeniyetini kurmuşlardır, Beynelmilel ticaret odaları kongresi Berlinde toplanan kon- grenin açılma resmi Berlin 23 (Akşam) — Dokuzuncu beynelmilei ticaret odaları kongresi açılma merasimi, bu sabah, Führer ve devlet reisi Adolf Hitler is kabine Azalarından general Goering, Dr. Schacht ve Dr, Gobbelsin huzurları v8 kongreye gelen (40) muhtelif memleketlerin «1600 ü aşan iş adamlarının ve bu açılma celsesinde isbatı vücud eden tanınmış bir çok yüksek şahsiyetlerin, bilimum süfera ecrkânının iştirâkile, Bismarkstrasse- deki <Deutsches Opernhaüs) da pek mutantan bir surette yapıldı. Kongrenin açılma merasiminin sine- sine aslan tiyatro sahnesi, baştan ba- şa pembe, mayi ortanca çiçeklerile süslenmiş ve anfitöair tarzbında tanzim edilmiş ve sırf kongre murah- haslarına tahsis edilmişii Sahne, uzaktan, kongreye iştirik etmiş olan murahahsların, bu toplantılarda maddi ve iyi neticeler elde etmeleri- Mİ teşvik mahiyetinde, avans olarak kendilerine takdim edilmiş kocaman ! Ye hoş bir bükete benziyordu. l Bay Kar) Dammerin idaresi altın- da olan Opera orkestrası, Betiho- ven'nin «Leonoreuvertür» ünün üçün- cü kısmile merasime başlamış ve | musiki, sonuncu nağmesini bir alkış tufanile bitama erdirdikten sonra, | kongre reisi bay Abr. Frowein, mu- | rakhaslara ve hazıruna pek az süren bir ehoş geldiniz» hitabesinde bulu- narak Tesmen kongrenin açıldığını ilân etmiştir, General Geerin, milli iktisad vekili ve Rayhişbank başkanı doktor Schacht, bu kongrenin muvafakıyet- * Je ve iyi semereler vererek neticelen- mesini pek samimi bir lisanla temen- ni etmişlerdir. En nlhayt, son dört sene zarfında bu teşkilâtın riyaset makamını iş- gal etmiş olan beynelmilel ticaret odaları relsi bay doktor Fentener Van Vissingen, hali hazırda iktisadi vas ziyetin, ve beynelmilel mübadelelerin istikbalde arzedeceği «Peropectives»- lerinin özlü bir muhtırasını yap- Köngre riyâsetini işgal eden bay Abr. Frowelin, beynelmilel ticaret odalarında bulunan Alman milli ko“ mitesi namına murahhaslara «hoş geldiniz» demiş ve dünya iktisadi buhranının, istihsalâtı azaltmak usu- İle aşılarmyacağını, bilâkis ve mâ- Tefrika No. 138, “Ittihad ve Terakki , nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Talât paşa zafer ümidi kalmadığını anladı, şifreli telgraflar çekti Bu hücumun şekil ve tarzı İcrası gösleriyordu ki, İngilizlerle Frai lar kati neticeyi iştihdaf etmek zi son askeri faaliyete geçmiş bulunu- yorlardı, Kısa bir zaman içinde artik Garb cephesindeki Alman askeri mukave- metin de kırıldığı görülmeğe başla- dı. Bu vaziyetteki askeri hezimeti tak- viye eden cephe gerisindeki manevi bozgunluk büyük bir âmil oluyordu. Artık Alman milleti, son ümidini bağ- ladığı (Hindenburg hatları) nm da sarsıldığını görünce, yeri fedakârlık- lar yapaıak Garbden gelecek umumi felâketi önlemeğe muktedir olmadı- ğını açıkça ileri sürüyordu. İktisadi sefalet, uzun süren gıdasızlığın ver- diği perişanlık, vaziyet biraz daha sü- rüncemede kalırsa, umumi bir paniğin başlıyacağına kuvvetli bir delildi. Talât paşa büsbütün bedbindi Bu taarruz başladıktan sonra artık Alman (karargâhı umumisi) nds de bedbirilik hüküm sürmeğe başladı. Talât paşa, şimdi tamamile kani ol- muştu ki kuvvetle, harple istihsal eği- lecek hiç bir kurtuluş ümidi kalma- mıştı, Müttefikler için mağlübiyet, muhakkaklı Bu umumi vaziyet karşısında mucize nevinden bir kurlu- İuş çaresi yoktu. Talât paşa, bu vazi- yet karşısında Berlini terkederek İs- taribula dönmek ve alınacak tedbir- ler hakkında süratli kararlar vermek ihtiyacını duyuyordu. Fakat İstanbul- da ne yapabilecekti? Belki hâlâ Enver paşayı «sonuna kadar dayanmak'; fikrini müdafaa eder bulacaktı. Böyle arkası gelmez hayaller peşinde koş maktansa, derhal sulha yanaşmak lâ- zımdı, Talât paşa sulh için çare arı- yordu, fakat bu sulhü Osmanlı hükü- metinin kendi başına teşebbüs etme- sini de tehlikeli ve müuzir görüyordu. Sadrazamın fikrine göre yapılacak te- şebbüs derhal ve bütün müttefikler tarafından elbirliğile yapılmalı idi. Belki bir birlik teşebbüsü, ge- lecek zararın, felâketin yükünü ha- filetecek -nisbeten daha müsaid şart- larla- bir sulh yapmak kabil olacaktı. İşle Talât paşa, Alman siyasi rica'ini bu fikre yanaştırmak için Almanya daki ikametin! uzatıyordu. Talât paşa Vilson prensipleri- nanın bütün vüsat ve şümulile, İ | me istinad etmek istiyordu tihlâk eşyasi tevziatının metin bir surette ıslahile kabil olabileceğini, istihsalâtı arttırmak, müvazi olarak sayi ve ameli de arttırmak demek olacağını ve İş saatlerini kısaltmanın da bir haddi ve hududu olduğunu izah ettikten sonra, mevzuubahs olan şeyin pek çok iş saatlerile, sosyal İs- tihsalât ve terakkinin eksilmez bir surette mahlüliyet ve gerilemesi de- mek olacak pek kısa bir zaman ara- sında hakikt bir müvazene bulmak. olduğu mütalâasında bulunmuştur. Kongrenin küşadından bir gün evvel vukubulan (o beynelmilel tice- ret odası içtimsında, beynelmilel ti- caret odasının Amerika mil komi tesi reisi ve «İnternational Business Machines Corporation» şirketi relsi bay Thomas 7, Watson, 1937/1939 se- neleri için, doktor Fentener Van Vilssingen'e halef olmak üzere ve ittifakı ârâ ile reisi intihap edilmiştir. Bundan maada gelecek 1939 bey- nelmilel ticaret odası Kongresinin, beynelmilel ticaret odası Japon milf komitesinin daveti üzerine, Tokyoda inikadına karar verilmiştir. Merasim, Weberin «Jubel» oüver- ture'ile ve sürekli alkışlaria hitame, ermiştir. —ZR...... Bafra tütüncülerine avans ve Bafra (Akşam) — Ziraat bankası geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de muntakasına göre dönümde 16 lirayı geçmemek şartile üç taksitte tertip eylediği avansların birinci taksitlerini tevzie başlamıştır. İş bankasının da tüccar kefaletile tütün ekicilerine kiloda 20 kuruş avans vermek üzere hazırlıklarını bitirdiği ve yakında tevsie büşlıyacağı öğrenil- miştir. Talât paşanın sulh için tutacağı yol, Amerika, reisicümhuru Vilsonun meşhur on dört maddelik prensipleri idi. Vilson, 1918 şubatında Harbi umc- minin tasfiyesini temin edecek ve bü- tün milletlerin müstakbel vaziyetleri- ni teyin edecek bu prensiplerini ilân ederken bilhassa zafer ümidlerini kay- beden Almanya ile müttefikler için o tarihlerde yegâne kurtuluş müeyyide- si olarak telâkki ediliyordu. İtilâf devletleri, ezetimle Çarlik Rus- yasının İsrar ve ibramile, Türkiyerin taksimi için 1915 den 1917 tarihine kadar ardlarımda birçok anlaşmalar imza etmişlerdi. Talât paşa, Vilsonün prensiplerini bu anlaşmalara muka- bil olarak gördüğü için Arrerika retsi. cümhurunun bütün dünyaya ilân et- tiği bu esaslar dairesinde bir sulh yar pıldığı takdirde Türkiyenin “bu menfi neticeye ve mağlübiyete rağmen- en iyi şerait altında kendisini kurtara- cağını görüyordu. Çünkü Osmanlı sadrazmı artık bülün imparatorluk camiasını muhafaza edecek bir sul- hün yapılmasına imkfin olmadığına göre Vilson prensipinin 12 nci mad- desiri ehveni şer olarak kabul du. Bu 12 inci madde şöyle idi: «Şimdiki Osmanlı devletinin Türk ak- samına hâkimiyet ve emniyeti tamme temin kılınacaktır. Fakat diğer cihetten hâlâ bu devletin idaresi altında bulunan milletler de mevcudiyetlerince emniyeti kişafları temin edilmelidirler, muhtariyet- leri temin olunmalıdır. Çanakkale boğa- zi dalmi surette açık bulunacaktır. Bo- Bazlar, beynelmilel zamân altında bü- tün milletlerin gemileri ve tivaretleri için serbes bir geçid teşkil edeceklerdir.» Sadrazam, Alman ricalini i kandıramazsa.. Talât paşa, bu maddeye dayanarak hiç olmazsa Türklerle meskün olan vatan parçaları üzerine, devleti yeni- den kurmağa imkân olan böyle bir Sulh temin ederse bu fena şerait ek tmda gene en imüsaid surette netide- ye vasıl olacağına ve memlekete son hizmeti yapacağına emindi. Gerçi Bo- azların serbes bir şekle girmesi, Ça- nakkalenin müdafdası için gösterilen büyük vatanperverane gayretlerden ve istihsal edilen büyük zaferden son- ra böyle bir akibet hiç de gönlün iste- diği birşey değildi. Fakat eldeki hangi kuvvetli ordu ve vesait ile bundan da- ha müsaid bir sulh yapmak kabildi?, Talât paşa, Vilson prensiplerinin bu 12 wci maddesine güre belki de Türk- lerden gayri unsurların dahili mub- tariyetlerini temin etmek şartile, bün- ları gene devletin hâkimiyeti altında birleştirmeğe, daha döğrusu saltana- an hükümlanlığını kabule yanaştır Tacağmı da ümld ediyordu. Fakat Talât paşaya göre Vüsan prensipleri esas ittihaz edilerek yapı lacak bir sulh için behemehal Alman- yâ ve diğer müttefiklerle birlikte ha- reket etmek elzemdi. İtilâf devletleri, ancak böyle müşterek bir müracaat karşısında kalırlarsa böyle bir müra- caata muvafakat ederlerdi. İşte Talât paşa şimdi Almanyada başta Başvekil prens Maks de Bad olduğu hâlde, hep bir elde bir teşebbüs yapılarak İtilâf devletlerine sulh teklif edilmesi için Almanya siyasi ve askeri ricalini kan- dırmağu çalışıyordu. Ancak Alman imparatoru Kayser Vilhelm, henüz düşman askerinin Alman toprakları- na girmediğni görerek daha sulha ya- naşmanın mevsimsiz olduğunu, bil- hassa Almanya sulha talip olursa bu talebin bir nevi mağlübiyeti kabul mânasında bulunduğunu ileri sürü. yordu. Almanya imparatoru ile impa- Tatorun fikrine bilâ kayduşart hâlâ ite tiba edenler. milletler arasındaki kan dökülmesinin daha uzun müddet de- vamuını istemiyen bitaraf bir veya bir kaç devletin tavassutile yapılacak bir sulba yanaşmağı doğru buluyorlardı. Talât paşa, İstanbula şifreli telgraflar çekti ve.. Vaziyetin bu şekle girdiğini gören Talât paşa, daha uzun müddet bek- liyerek Almanya ile beraber müşterek bir sulh teşebbüsünün akim kalması ih- timali karşısında son ümidin de bu su- retle yıklmasından endişe ediyordu. Sadrazam, bu müşterek teşebbüsün bü- yük faideler vereceğini düşünmekle beraber, Almanların daha bir müddef imparatarun israr ve inadile harbe devam etmelerini düşünerek Osman lı hükümetinin münferid bir teşeb- büs yapmasını da doğru buluyordu. Bunun için Berlinden, sadaret vekâle- tini yapan Enver paşa ile Hariciye Nezaretine şifreli birer telgraf gön- derdi. Talât paşa bu telgraflarında Almanyada yaptığı teşebbüs ve ted- kiklerin neticesinde artık hiç zafer ümidi kalmadığını, bilhassa Bulgaris- tan ile Avusturya-Macaristanın sulha yanaşacak en küçük bir fırsattan isti- fade etmeğe çalıştıklarını, Alman mil- iletinin, hatlâ ordunnu da sulh istedi- gini. yalnız Kayser Vilhelm ile etrafın- da bulunan bazı ricalin hâlâ harbe devam fikrinde bulunduklarını, ken- disinin Almanlarla müştereken bir sulh için çalıştığını, ancak buna mu- ret vekâletini ifa eden Enver paşa şid- detle muhalefet ediyordu. Elinde bu- Yunan ordu kuvvetine inzimam ede- rek şimdi de sadaret vekâletini ifa eden Enver paşanın bu temerrüdü ve israrı karşısında vükelâdan diğer- leri Harbiye Nazırına söz geçiremiye- ceklerini anlamışlardı. : farkası var) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: