17 Temmuz 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

17 Temmuz 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MA e A A Dünya üzerinde garib âdetler, gülünç itikadlar AEŞAN Dünyada temizliğe en çok ehemmiyet veren Japonlardır. Orada zengin fakir herkes günde bir kaç defa yıkanır Her evde bir banyo yeri vârdır. Büyük şehirlerde halka mahsus binlerce hamam bulunur. Bu hamamlarda sınıf ve cins farkı gözetilimez, kadın erkek büyük küçük efendi veya uşak herkes bir arada yıkanır ve KİEL AA 935 > 7 5 ç Rİ ie kimse kimsenin çıplaklığına dikkat bile etmez Modern bir hamam, aşağıda sağda: (o Tokyada bir hamamın içi, solda evlerinin banyo dairesinde fıçı içinde yıkanan * Bugünlerde gazetelerimiz temizliğe çok dikkat edilmesi lüzumunu hak ka hatırlatıyorlar ve tifo hastalığının yayılmasına başlıca sebep olarak pis- Mği gösteriyorlar. Fakat dünya Üze rinde bu gibi ihtarlara lüzum hisse- dilmiyen memleketler de vardır. Te- mizliğin lüzumunu, faydasını pek iyi bilen ve vücudlarını, evlerini ve 80- kaklarını temiz tutmayı asırlardan- beri âdet edinmiş olan milletler ara- sında Japonlar ön sırada gelir. Ja ponytda herkes, günde hiç olmaz- sa bir defa yıkanır. Yirmi dört saat içinde dört beş defa yıkananlar çok- tur. Japon kalabalığının dünyanın en az kokan insan kütlesi olduğunu sey- | yahlar söylüyorlar. Hattâ bazıları Ja- ponyada kalabalık çarşılarda, istasyon- larda, tiyatro ve sinemalarda hasılı halkın sık bir kütle halinde bulun- duğu yerlerde havada bir ıtır kokusu hissedildiğini iddia bile ediyorlar. Bu- nun sebebi, hususile kadınların bu- Yanduğu bir toplantıda, herkesin sır- tındaki kimonoların içinde birkaç ıtır yaprağı bulunan bir sandık veya elbise dolabında bir müddet saklanmış olması olabilir. Japonlar bu temizliği nasıl temin edebiliyorlar acaba? Bir kere herkesin evinde hattâ en fakirinde, en basit meskende bir banyo yeri vardır. Bu- Tası hane sahibinin hal ve vaktine gö- re mükellef süslü bir banyo dairesin- den basit bir tahta fıçıya kadar muh- telif şekillerde olur, Ekseriyetle bir mangal üzerine oturtulmuş geniş bir tahla fıçı temizlik işi için kâfi görü- lür. Bundan başka hemen her şehir- de fakir halk ile gelip geçen yolcular İçin umumi hamamlar vardır. Yalnız Tokyo şehrinde üç bin hamam var- mış. Akşam üstü caddeler hep ha- mamlâra giden yahut oralardan çı- kan halk ile dölarmiş Japon kadınları Bir Japon parası olmasa da ya bir öğün yemeğini yahut bu akşam ban- yosundan birini feda etmesi lâğımgel- se yemekten vaz geçer, fakat banyo- s#undan mahrum kalmayı istemezmiş. Bunların hiç biri de olmasa büyükçe bir tekne, bir kova sıcak su temizlik için Japona yeter. Kırlarda evlerinin kapısı önünde açık havada fıçıları içinde yıkanan köylüler görülür. Japonlar birçok yenilikleri garp âleminden aldılar, meselâ sinema, caz ve futbol oraya Avrupadan geçti, fa- kat temizlik işleri, yıkanmak, muntar zam banyo yapmak gibi âdetler Ja- ponyada iki bin seneliktir. Önceleri Japonların yıksnmaları pek ipti- dai bir şekilde yapılıyordu. Her evde büyük bir fıçı bulunur ve bunun Ya mına kurulu bir odun sobası üstünde- Ki kazanda ısıtılan su buradan fiçi- ya geçerdi. Fıçıya girmeden evvel dı- şarıda sabunlanmak ve iyice yıkamlıp temizlendikten sonra banyo etmek âdettir. Bu suretle tekrar tekrar ısıf- mıya hacet kalmadan ayni suda bü- tün ev halkı ve hizmetçileri yıkanır- lardı. Şimdi Japonyada bu şekil ban- yolar tamamile terkedilmiş olmamak- la beraber daha asri tarzda hamam- lar yapılmış. Büyük otellerde ve ki- bar konaklarda yapılan bu yeni ban- yolarda fıçı şekli muhafaza edilmiş, fakat şimdi bu havuzların içerisine üç dört kişi girebilecek kadar geniş yapıyor ve kenarlarına porselen yar hut emaye kaplıyorlar. Büyük şehir- lerdeki umuma mahsus hamamlar, vaktile Romalılarda olduğu gibi dost ve ahbaplar arasında bir birleşme ve eğlence yeri işini de görür. Bu ha- maâmlar İçinde kibarlar, hali vakti yerinde olanlar için yapılmış olanları da vardır. Bunlarda büyük mermer havuzlar, her tarafı aynalarla kaplı | geniş salohilür, duvarlarda, içinde en “| nadide balıklar dolaşan akuvarlumlar, çağlıyanlar, fiskiyeler bulunur ve bunlar çok cazib ve rühu dinlendirici bir muhit teşkil eder. Fakat yıkanma bahsinde Japon- ların çok garib âdetleri de vardır: Me selâ evlerde bir aile efradı çocuklar, anne, baba, kaynana hep beraber ay- ni fıçıya girer, yıkanırlar. Herkesin birbirini çıplak görmesi bir ayıp sa» yılmaz. Umumi hamamlarda da böy- le kadın erkek çocuk, efendi, hizmetçi herkes bir arada yıkanır. Sokakta do- laşırken, misafirliğe giderken uzun kimonosuna bürünen ve bunun ya- kasını boynuna kadar kapıyarak ne kollarını ne ayaklarını kimseye gös- termiyen Japon kadını hamamda erkekler arasında çırıl çıplak bir hicap hissetmeden dolaşır. Çünkü Japon çıplak vücudu ayıp saymaz ve: «Her gün etrafımızda çıplaklar görürüz ama bakan kim...» der, Tokyo civarında Noboribetsu ismin- de bir kaplıcayı ziyaret eden Edgar Lajtha ismindeki Macar seyyah ora- da gördüklerini şöyle anlatıyor: «Otelin banyo salonunda muhtejif sıcaklıkta dört yavuz var. Japonlar çok sıcak sularda oyıkanabiliyorlar, Bizim bu kadar sıcağa tahammülü- müz yok. Sabah çok erken banyomu yapmak istedim, fakat banyo dairesi çoktan dolmuştu, Yolculardan baş- ka otelin kapıcıları, aşçıları, oda hiz- metçileri hepsi burada yıkanıyorlardı. Hamamın etrafı camekânla çevrili, hem camlar buzlu da değil, Dışanda şehrin sabah hayatını banyonuzun içinde rahâtça görüyorsunuz, fakat dışarıda dolaşan halk, satıcılar ve ge- len geçenler hiç merak edip başları nı hamam tarafına çevirmiyorlar... Faik Sabri Duran (CDevamt 11 nci sahijede ) | nursa oraya el uzatılacağı söyleni- İ yordu. 17 Temmuz 19397 ia Paris mektupları B. Bennet acaba muvaffak olabilecek mi ? Ayan Blum kahinesinden esirgediği fevkalâde salâhiyeti Ghautemps kabinesine neden verdi? Yeni Fransız maliye nazırı B. Bennet, refikası ve çocuğu Paris 9 (Akşam) — Şu sırada Fran- Sada herkesi en ziyade düşündüren ma- M vaziyettir. Blum kabinesi bu yüzden düştü, Acaba Chautemps kabinesi mü- vaffak olabilecek mi? Herkes bunu merakla biribirine soruyor. Franasada mali vaziyet ötedenberi pek iyi değildi. Fakat birkaç sene ev- vel masrafın kısılması, vergi kaçakçı- lığına karşı alınan tedbirler sayesin- de varidat ile masraf arasında bir mü- vazene hasıl olmuş, mali bubran or- | tadan kalkmıştı. Geçen sene Blum kabinesi iş başına. geldiği zaman vaziyet birdenbire de- Bişti, Sermaye sahipleri, sosyalistlerin 'bâkim olduğu bu kabineden korktu- lar. Fransız sermayesi harice kaçma ğa başladı. Hükümet bu sırada frangın kıyme- tini üçte bir derecesinde düşürdü. Frangın kıymeti üçte bir düşürülmek- le altın karşılık mukabilinde piyasaya çıkarılmış olan kâğıd parayı da bu nis- bette artırmak imkânı hasıl oldu. Hü- kümet hazinesine milyarlarca para girdi. Bu para sermaye kaçmasından mütevellid güçlüğü hafifletti. Fakat bu vaziyet uzun müddet bu şekilde kalmadı . hükümetin sosyal programını tatbik etmek için pek çok masraf etmesi, diğer taraftan memle- ketin iktisadi vaziyetinin sarsılması yüzünden vergi gelirinin azalması ha- zineyi müzayakaya soktu. Müzayaka arttıkça sermaye ve altın kaçması hız- landı. Blum'un Maliye nazırı Vincent Au- Hol bir müddet şuradan buradan avanslar alarak, kısa vadeli istikrazlar | yaparak hazinenin ihtiyaçlarını karşı- lıyabildi. Fakat bir gün geldi ki artık başka yerden para tedarikine imkân | olmadığını gördü. Bunun üzerine Mec- | lise baş vurarak mali meselelerde ka» | râarname çıkarmak salâhiyetini istedi. 'Bu kararnamelerle nerede para bulu- Meclis, istenilen salâhiyeti verdi, fa kat Âyan reddetti. Blum kabinesi düş- | tü, yerine Chautemps kabinesi geçti. | Chaütemps, Maliye nazırlığını, eski- den de bu nezarette bulunmuş olan radikallerden Georges Bonnet'ye tev- di etti. Vaşingtonda sefir bulunan Bonnet hemen Fransaya geldi ve işe başladı. Yeni Maliye nazırı da ilk iş olarak parlamentodan mali meselerde geniş salâhiyet istedi. Evvelce sosyalist Vin- cent Auriola bu salâhiyeti vermemiş olan Âyan bu defa radikal Georges Bonnet'nin isteğini kabul etti. Yeni kabine ilk adımda mühim bir muvaf- fakıyet kazandı. Neden salâhiyet verildi? Âyan Vincent Ariola geniş salâhi- yet vermediği halde Georges Bonnet'ye neden bu salâhiyeti verdi? Bunun s6 bebi açıktır. Georges Bonnet'nin fi- kirleri, mali sahadaki düşünceleri ma- Yümdur. Yeni Maliye nazırının aldığı salâhiyeti frangı korumak ve memle- ketin maliyesini düzeltmek için kul- lanacağına itimad edilmektedir. Bon- net'nin nerede para bulursa oraya el uzatmağa kalkışmıyacağına e t vardır. Bu sebeple kendisine fevkalâde salâhiyetler verilmekte mahzur görül- memiştir, Sol cenah tabii yeni Maliye nazırına yardım edecektir, Birçok mütedillerin de yardımda bulunacağı ümid edili- yor. Çünkü B. Bonnet bir zamanlar Laval kabinesinde Ticaret nazırlığı et- miş ve muvaffakıyetli bir surette çalış” mışlır. Fransanın en çalışkan adami diye maruf olan B. Bonnet dürüstüğü ile de meşhurdur. Mali mahafilde dostları çoktur. Bu sebeple herkese a2 çok itimad telkin etmiştir. Bu itimad artarsa harlce kaçan paraların tekrar Fransaya döneceği ve buhranın orta- dan kalkacağı şüphesizdir. Fransada bugünkü buhran, mali va» ziyetin fenalığından ziyade, emniyet- sizlikten ileri gelmiştir. Bir kere em- niyet avdet eder, harice giden paralar geri gelirse buhranı ortadan kaldır- mak imkânları daha ziyade artacak- tar. Mali ve iktisadi güçlük B. Bonnet Maliye nezaretini en müşkül bir zamanda deruhte etmiş- tir. İşe başladığı zaman hazinede an- cak 20 milyon frank vardı ki bu Fran- sanın iki saallik masrafına mukahil- dir. Bütçede 34 milyar açık vardır. 935 te Bank dö Fransta 5,059 ton altın varken 936 da bu miktar 3,936, 937 de ise 2,504 tona inmiştir. İktisadi vazi- yet te çok fenadır. İslihsalât 928 de 100 olduğuna göre bugün Almanyada 114, İngilterede 116 olduğu halde Fransad& 82 dir, Yani başka memle- ketlerde istihsalât mühim surette art- mış, Fransada ise azalmıştır. İktisadi vaziyetin fenalığı yüzünden iflâslar artmış, yüzde 20,5 u bulmuş- tur. Halbuki Almanyada yüzde 4, İn- gilterede yüzde 8 dir. Bunlardan baş- ka pahalılık ta artıştır. Biribirini ta- kib eden grevler, fabrika işgalleri ik» tisal vaziyeti çok fenalaştırmıştır. Yeni kabine bir taraftan sermaye sahiplerine emniyet telkin ederek parâ nın tekrar meydana çıkmasını temine çalışırken diğer tarfalan iktisadi vazi- yeti de düzeltmek mecburiyetindedir. Bunların de güç iştir, fakat im- kânsız değildir. Yeni kabine buna mu vaffak olursa frank kıymetinin tekrar düşmek şöyle dursun, bir miktar daha kıymetlenmesi, ihtimali bile vardır. E. Veli

Bu sayıdan diğer sayfalar: