27 Temmuz 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

27 Temmuz 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RR TE Tuzlu suyun tesiri Cildi, saçları ve tırnakları korumak için ne yapmalı ? Deniz ve güneş banyoları bazı ka- dınların cildini bozar. Bunlar denize girdikleri müddetçe geceleri yüzleri, kolları ve saçları ile meşgul olmalı- dırlar. Deniz suyu cildi, kurutur, fazla ke- pek yapar. Bunun için krem sürmek teni yağlı bulundurmak en iyi hare- kettir. Denize girmezden evvel vücudü bir kremle yağlamak usulü her tarafta taammüm etmiştir. Bundan başka yü- ze sürülecek pudra da esmerliyen te- nin rengine uymalıdır, Güneşten ya- nan bir yüze beyâz veya pembe pudra hiç yaraşmaz. Yanaklara allık da Sür- mek güzel görünmez. Yanık bir çebre- ye ancak (acre) akr denilen koyu renk- te pudra sürülmelidir. Deniz banyosundan dudaklarda çok müteessir olur. Tuzlu suyun tesiri- Je dudak derisi çatlar ve kurur. Bu- nun için dudaklara her akşam yatar- ken vazelin sürmeği ihmal elmeme- Midir. Dudaklara sürülen kırmızı Üze- rine de dalma az vazelin sürmek du- dakların çatlamasına mâni olduğu gi bi parlak ve canlı durmasını da te- min eder, Deniz ve güneş banyosundan tır- naklar da müteessir olur, Kurur ve ça- buk kırılır. Bu hale karşı bir müddet tırnaklara cilâ sürmemek, ve her gece tımakları ve etraflarını bolca yağla- mak lâzımdır. Tatlı badem yağı, va- zelin, hâttâ adi zeytinyağı bile bu işi mükemmelen görür. Deniz banyosu yaparken saçların deniz suyu ile islanmaması mümkün değildir. Halbuki tuzlu su saçları sert- leştirir, kurutur. Bu hai saçların za- yıllamasına ve dökülmesine sebep olur. Buna karşı haftada bir baş yi kamazdan evvel saçlara bol zeytinya- İı sürmeli köklerine yağ ile masaj yapmalı ve başı sıcak bir havlu ile örterek bir iki saat öylece durduktan sonra her zaman gibi yıkamalıdır. Bu külfete katlanmak istenilmezse bolca briyantin sürerek saçları yağla- mak da ayni tesiri temin eder. Buz gibi! Buz bulunmadığı zaman içilecek Suyu basit bir surette soğutmak kabil- dir. Su şişelerini bir kova içerisine yer- leştirmeli. Şişelerin ağızlarından biraz aşağısına kadar kovayı kum ile dol- durmalı, Kumun üzerine bir tabaka iri tuz ile örtmeli. Sonra kum tama- mile ıslanıncıya kadar üzerine su dökmeli ve bir saat öylece bırakmalı, Şişedeki sular mükemmelen soğur, Escd Mahmud Escd Mahmud Karakard. Pariste sergi münasebetile hergün bir yenilik moda diye ortaya atılmak- tadır. Resimde görülen şapka, elbise, saç tuvaleti modelleri son moda diye kabul edilmiştir. 1 — Saçlar bir kulaktan diğer ku- İağa kadar ayrılarak, küçük bukleler yapılmıştır. Kulaklar meydandadır ve iri yuvarlak küpeler konmuştur, 2 — Erkeklere kravat yapılan kalın ipekliden siyah üzerine beyaz çizgili kumaştan tayör içerisine siyah veya beyaz ipekli orgendi veya müslinden bluz giyilecektir. 3 — Bej rengi krepten elbise ile kısa eaketi. Göğüsünde iki renkten çiçek vardır. Şapkası dar bir kurdele ile çene altından bağlanmıştır. 4 — Tepesi olmıyan yalnız kenar dantelden sapka. 5 — Tepesi olmıyan yalnız kenar muslinden şapka. 6 — Tepesi, sapkayı süsliyen yapma çiçeklerin saplarının örülmesi İle ya- pılmış, etrafı hasır şapka. 7 — Önü yılan derisi arkası rugan sandal. 8 — Başa sarık gibi sarılan eşarp. 9 — Önü kalkık ve yüksek siyah şaps| ka. 10 — Yuvarlak şekilde renkli podö- süet çanta. Meyva lekeleri |Kayısı marmeladı Örtülerden kolay çıkartmak usulü Meyva mevsimindeyiz. Sofra örtüle- rinde ve elbiselerde sıksık meyva le- keleri oluyor. Bunları çıkarmak için kükürt buharına tutmak en iyi çdre- dir. 5 Lekeli kısmı ıslatma ve germeli. Diğer birisi de lekenin altıma bir huni tutmalı. Huninin dar tarafı yukarı, €nli kısmı aşağıya doğru olmalıdır. Huni altına bir iki kibrit yakmalı, çıkan kükürtlü duman lekeyi ekseri- yetle bitirir. SON GECEL.. — «Hala... Hala sen misin» dedi. Sevinçten çıldırıyordum. O zamana kadar tanımıyor ve konuşamıyordu... Artık tanımağa ve konuşmağa başla- mıştı.. kalbim heyecanlarla coşarak deli gibi ellerine sarıldım, öptüm. öptüm!.. —Benim yavrum, benim güzel kı- xım!.. Baş ucundayım işte... Konuşu- yorum seninle.» Gülüyordu, dudakları rüzgâra tu- tutmuş bir sonbahar çiçeğinin solmuş iki küçük yaprağı gibi bükülerek gü- Yüyordu.. — «Hala; neredeyim ben?» dedi. — Hastanedesin yavrum!.. Bak, iyi oldun, açıldın.. Allaha bin şükür, bir şeyin kalmadı artık!., Kafası yana doğru düştü. Başını tu- tacak kuvveti yoktu. Düz siyah saçla- ri alnını kapıyordu, dudakları gene kendi kendine kımıldadı... — wFaruk nerede hala?... dedi. — Memleketine döndü yavrum!., — Memleketine mi döndü?.. — Evet. zorla götürdüler... Seni on beş gün geceli, gündüzlü hastanenin | Telrika No. 109 ——— kapısında bekledi. Sonra zavallıyı Fransızlar tuttular, vapura koyarak zorla götürdüler dedim... O anda hiç unutmuyorum; iki damla yaş, gözle | rinden kayarak yastıkların üzerine i i düştü... Demek Faruk gitti hala, öyle mi?..» dedi. — Gitti yavrum; ee gelecek!.. İlk yazdığınız mektubu derhal ce- bimden çıkararak ona uzattım. — Bak sana İstanbula ayak basar yi mektup bile göndermiş de- fakat gelecek... Nİ büyük müşkülâtla bana de?- Tu çevirdi. Esmer yüzü, petrol lâmba- sının ışığı altında donuk donuk parlı» yordu. — «Oku hala dedi dinliyeyim!..» Okumağa başladım.. ben okudukça onun gözlerinden iki sıra yaşlar boşa- nıyordu. Çıt bile çıkarmıyordu, yalnız ağlıyor ve dinliyordu. Mektubun bir tarafına geldik. Bugün gibi hatırım- da; diyordunuz ki: «Mariya; seni be- nim elimden kimse alamaz Artık! Temmuz ayı meyvaların, bilhassa kayısının en bol ve en ucuz mevsimi- dir. Kış için reçel ve marmelât yap- ma zamanıdır. Kayısıdan gayet güzel kokulu, altın renkli Şeffaf marmelât yapıla! : Olgun çürüksüz Kayısıları almalı, yıkadıktan sonra çekirdeklerini ayık- lamalı ve et makinesinden geçirmeli, Bir kilo kayısı içir bir kilo şeker he- 8âp ederek toz şekeri az su ile ateşe koymalı, Şeker koyulaşınca içine makineden Geçirilmiş kayısıları atmalı, Karıştıra karıştıra pişirmeli. Marmelât kepçe- den pelte halinde akınca ateşten in- Girmeli ve sıcak iken muhafaza edile cek kaplara taksim etmeli, | eh bile g gelse, ölüm bile girse aramı- Za gene seni benden ayıramazlar.. Her şeye rağmen ve her zaman benim- sin, yalnız benimsin güzel Mariyam!.» İşte mektubun bu cümlesini okuyup bitirdiğim zaman, birdenbire kendini tutamıyarak, «Faruk. Faruk.» diye haykırmağa, çırpınmağa başladı. Onun için bu çırpınış, bu heyecan çok tehlikeli idi. Teskin etmeğe uğraş tım... — Yapma kızım; yapma Bi Sakin ol!.. diyordum. Biran başını çevirerek bana baktı... — «Onu bir daha görecek miyim hala?..» dedi. — Göreceksin kızım; muhakkak göreceksin... Gelecek, seni alıp götü- recek buradan dedim... Gene birdenbire (o sakinleşiverdi... Güzlerini, tavanda asılı duran Jâmba- nan ışığına dikti. baktı, baktı... O ba- kışı, o bakışın hüznünü hâlâ unutamı- yorum!.. Dudaklarında masum, me- lek bir gülüşün pırıltaları yandı... — «Evet dedi; bende biliyorum, ben de inanıyorum, gelecek, muhek- kak gelecek hala!..» Gözleri kapanıyordu. Yorulmuştu. Başı yeniden yastığın bir tarafına doğ- Tu kaydı... — «Hala; geldiği zantan onu hemen bana getir!.. Eğer yetişemez de güzle- rimle göremezsem, ruhumla olsun sey- Emaye kaplar Emayenin çatlayıp dökülmemesi için ne yapmalı? Emaye tencere kepçe gibi şeylerin emayesi çatlayıp dökülmesi, üzerinde ve içinde dökülmüş siyah lekeler ol- ması çirkin bir manzara göstermesin- den maada tehlikelidir de... Kullandık- ça dökülen küçük emaye parçaları bir çok hastalıklara sebep olabilir. Buna mâni olmk için yeni alınan emaye bir kabı soğuk su dolu derin bir tencere İçine yerleştirerek ateşe koymalı, Fi- kir fıkır kaynatımalı ateşten indirerek rederim yüzünü!.. Fazla söylemedi., tıkanıyordu.. göz-* | lerini yumdu.. başını sağa doğru bük- tü.. dudaklarının üstünde inler gibi bir sesle; — Faruk... Faruk... Faru.... diye dal- dı gitti!.. İhtiyar kadın bir hıçkırık kasırgası içinde sarsılıyordu... Perdelerin ucunu kaldıran islak, in- Ce bir rüzgâr!. Oda, derin bir sessizlik içinde!.. Yüzbaşı, büyük bir kâbustan uya- nır gibi ağır ağır doğruluyor... Göz Moda haberleri * Goyet küçük desenli emprim8 modadır. # Açık pembe, açık mavi mus” Tin, veya krep marokenden elbis&” ler çok giyiliyor. * Tülden blüzlar rağbettedir. * Yapma çiçekten şapka ve yek paze çok kullanılıyor. Saçlar çok kısadır. Bilhassö ense ve kulaklar meydandadır. # Açık maviden lâciverde k& | dar bütün maviler modadır. , X Devekuşu tüyünden şapkö ve kap yaz geceleri çok giyiliyor. X Beyaz ve ya siyah elpakter redingot şeklinde manto modadif Lâvanta yerine kolonya Samiye O. Nişantaşı: 1 — Yazın 16x98 kullanmak doğru değildir. Güzel bir xi Jonya kullanınız. Lâvanta çiçeği, yahilk mon çiçeği kokan kolonyalar en mü bidir. Priksiyon için de bu kolonyal tercih ediniz. 2 — Deniz ve güneş banyosunda kaç © kika durmanız lâzım olduğunu ancak di” torunuz tayin edebilir. 3 — Yüzünüze ve vücudunuza her G de satılan xrem veya. yağlardan birini #” rünüz, Fazla yağlı cild A.B, 8; Cildinisin si dan şikâyet edi iyorsunuz. Si olmasını ilâcı tecrübe ediniz, fayda "sürmene bir doktora müracaat etmeniz münasii Beylerbeyi, yağlı Her gece yatarken gâyet sicak su WÖy sine bir pamuk parçası batırmız ve pamukla yüzünüzü güzelce yıkayınız rer kahve kaşığı limon suyu ile xl sali nu karıştırınız ve pamukla yüzünüze rünüz. Bilmeyiniz kurumağa terkediniZ. Kwa kaşları uzalmak Moda, M. Hi: Kaşlarınız kısa, olduğ dan uzatmak istiyorsunuz. Bunları lendirmek güştür, Lânolin sürülen yö tüy bittiği rivayet olunur. Siz de ka$ larmıza lânolin sürerek tecrübe edimi” En doğrusu kaşlarınızın renginde kalemle uçlarını uzatmaktır. Keke ilâcı İstanbul, B. Veral: Leke çıkaran yö tertibi gudur: Ayni mikder amonyak tig ve doksan derecelik ispirtoyu bir $i koyarak karıştırınız. Bu ilâçla silinen keler ekseriyetle çıkar, elbise temizlenir” sresanemmesesansasesererssss2” soğumağa bırakmalı, Su soğuyunca kapları içinden çı ef malı, kurulayıp raflara, yerlerine malı. İhtiyar, ağlıyor... — Zavallı çocuk; şimdi size de #Ü yorum... Siz de billmediniz, siz de İsİĞ yerek yapmadınız bütün bunları!.. hazin aşk hikâyesinde sizin yalnıZ günahınız, tek bir kabahatiniz vat Kadınlık denilen varlığın ne yard oba henüz iyice bilm .. Gençtiniz, daha sz e diğer hemcinsleriniz gibi siz 0 zannediyordunuz ki, kadın kalbi w bir oyuncakla oynar gibi oya yi siniz!.. İşte bütün hâta buradan ri yordu. Her şey ile oynanabilir, 1 duyan bir kadının kalbi ile oyna yaşları ile ıslanan esmer yüzünü İhti- | yazdı. Bunu bilmiyordunuz yaln3'” yar kadından saklamağa çalışıyor. Çenesinin titrediğini görüyoruz... Dn- — Zavallı Mariyam; zavallı bedbaht sevgilim!.. Meğer ben sana ne büyük fenalıklar yapmışım, meğer benim yü- zümden neler çekmişsin sen!.. İhtiyar kadın başını sallıyor... — Doğru, çok doğru söylüyorsunuz yüzbaşı!,. Ona büyük fenalıklar yap- İhtiyar; dudaklarını bükerek acı gülüyor... i — Oğlum; kadın bazan anlaşılnİ güç bir kitaba benzeri.. a be bir defa kavrıyamadınız mı, sabi vü i rini çevirdikçe büsbütün şaşır”, i bütün başınızın döndüğünü hisli siniz!.. Seven kadın için bu mavi benin altında yapılamıyacak fedâK lığın mevcut olmadığını, biran Yür i tanız.. sizin yüzünüzden çok çekti. Pa- | rınıza getirmemiştiniz değil mi?. a Kat yalnız bir noktada aldanıyorsu- | başı; kadın sevmesin yoksa, nuz: Bütün bunlara rağmen o kendi- | sonral. ni hiç bir zaman bedbaht hissetmedi, Başını pencerelere doğru çeri va O bedbaht değildi. Bugün bile kendini | Perde perde kararan ufuklarâ bedbaht telâkki etmiyor. Seven kadın, sevildiğini bilirse bedbaht olmaz yüz- başı!.. yor. Susuyor...

Bu sayıdan diğer sayfalar: