29 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

29 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağastos 1937 * -——— ——— — — Çini, Japon AKŞAM istilâsından kurtarmağa çalışanlar Çin mukadderatı bugün karı koca d Japon askerle yi ri, tankları, top- | ları, tayyarelerile ! dünyanın en es- ki devleti olan Çini yıkıp, yut- mak için ilerler- ken (o Nankinde iki kişi başbaşa vermiş, önünde- kini silip süpü- Ten bu akını dur- durmak çarele- rini arıyor. Çini ve onunla birlik- te kendi mukad- deratlarını kur- tarmak için baş- başa veren bu iki kişi “Şang Kal Şek ve karısı Mayling Sung- dur, Bu çifti yakın- dan tanıyanlar bugün Nankinde bir değil, iki dik- tatör olduğunu #ddina “ederler: Şang Kai Şek ile Mayling... Mayling Sung nüfuzunu dikta- ; törün karsı ol- (© duğu için kazan- İ ış değildir; bilâ» kis Şang Kai Şek, Müiyling Sungun kocası olduğundan bu kadar kolayca diktatör olabil- miştir. Sung ailesi Avrupadan büyük olan bu impâ» râtorluk Mançu hanedanının elinde üç asır müddet orta çağlığını muha- faza etti. 1911 de Mançular kovulun- ca devlet yeni bir ailenin eline geçti. Madam Sun - Yatsen, madam Kung ve nihayet Şank Kai Şekin mensup olduğunu Eunig ailesi Çin burokrasisi- ni eline alıverdi. Çinde erkek bir ilâhsa kadın bir Ö hiçtir. Bir aile için en büyü matem günü kız çocukları doğduğu gündür. Bir aile ocağında erkek gâddar bir Amir, kadın İse itaatkâr bir köledir. Fakat talihin nede garip cilveleri var. Kadınlığın birdökük yaprak kadar bile kıymeti olmıyan diyarda Bung allesi son 20 senedir nüfuzunu hep kadınlar sayesinde yürütmüştür. Ailenin büyük kızı madam Sun - Yatsen Çin cumhuriyetinin, modem nasyonalist Çin ruhunun yaratıcısı doktor Sun - Yatsene iman ve cesa- ret veren kadın olmuştur. Sun - Yat- sen bir çift insan omuzunu kaldır. ması imkânsız olan bu cesim vazife altında ezilir, kuvveti kesilirken onu İleri sürükliyen karısı olmuştur. Sun - Yatsenin ölümündenberi on seneden fazla olduğu halde bile bu- ; gün dul karısı Çinin en nüfuzlu şah- siyetleri arasındadır. Ailenin ikinci kızı Çin maliye na- zırının karısı madam Kungdur. Bu kadın için, şarkın en keskin maliye- cisi diyorlar. Endar zamanlarında bile Şang Kai Şeke ordusu için parâ bulan madam Kung olmuştur. Çün- kü Şanghayın beynelmilel bankerleri Sung allesine itimad ederler. Başka kimseye kesenin ağzını açmazlar, En küçük kardeşleri Şang Kal Şe- kin karısı ve mesai arkadaşı May. Mng Sungtur. Mayling Sung garp kadınlarında bile emsali nadir görülür derecede iyi tahsil görmüştür. Amerikada en bü- yük kız kollejlerinden biri olan Vellesleyi bitirmiştir. Amerikan kül türünü çok iyi hazmetmiştir. Bu kültürü gördüğüne dair onda hiç bir harlei mere göremezsiniz. Nö-gö- kakta sigara içer, ne yırtmaçlı etek ge ne mayo ile plâjlarda erkek. in arsında gezer, ne de yüzünü -Moyar, ört elin içi Mareşal Şang Kayşek ve zevcesi Mareşal Şang Kayşek bir geçit resminde Nankinde diplomasi mahafillerinin kokteyl partilerinin müdavimi de- gildir. Haricen sanki en iptidai tah- silden âri, evinin duvarından ötesini bilmiyen kocasına sadık ve hürmet- kür eski tipte bir Çin kadınıdır. Ya- | kat «peki» deyinceye kadar Şang Kal | Şeki beş sene bekletmesi ve nihayet kocasını da kendi dini olan hıristi- yanlığı kabule ikna etmesi onun bü- yük nüfuzunu tebarüz ettirir. Şang Kai Şekin ecnebilerle yaptı- ğı bütün temaslarda, müzakerelerde tercüman sıfatile bulunur. Fakat | onun tercümanden ziyade müşavir | olduğunu pek iyi bilen diplomatlar | ona «Çin Hariciye Nazırı» 1kabını ver. mişlerdir. Müz LOM İ Mareşal Şang Kayşek Fakat Çin diktatörünü, zeki, kül. | tür sahibi, olgun Mayling Sungun elinde bir oyuncak zenmetmek - çok ndedir hatadır. Onlar müsavi şahsiyetin kurduğu müşterek bir yuvadır. Âdeta birbirlerini itmam ederler. Yoksa Şang Kai Şek de karısı kadar kuv- yetli bir şahsiyete sahiptir. Bütün düşmanlarını birer birer mağlüp et- miş olması ve şimdiye kadar bütün | hayatını harpte geçirmiş olmasına rağmen tek bir mağlübiyete uğra- maması onun ne kırâtta bir adam ol- duğunu meydana koyar. Şanğ Kaj Şek, fakir bir çifçinin ğo- lu olarak Çekiang kasabasında doğ- muştur. Daha çocukken babası öl- müş ve fedakâr bir anne onu açlık- tan kurtarmıştır. Şang Kai Şekin bu anneye hürmeti sonsuzdur. — Mezarının üstündeki ağaçların uzamış ve kalınlaşmış olmasına rağ- men düşünüyorum da onun benden beklediğinden ne kadar daha az mu- vaffak olduğuma acıyorum, utanıyo- rum... Der, Çin cumhuriyetini temellendiren dört yüz milyona beş olan bir insa- nın annesine kendini lâyik görmeme- si kadar bir büyüklük tasavvur edi- lebilir mi? Şang Kai Şekin asker olmasına ye- güne mümanaat etmiyen kimse bu kadındı. Şang Kai Şek, şimdi baş düşmanı olarak karşılaştığı Japon- lardan askerlik sanatini öğrendi. Me- deniyetlerini Çinden alan bu ırkdaş- larının garp tekniğini aldıktan son- Ta Çine karşı gösterdikleri fena mua- meleyi görünce ihtilâlici oldu. Genç- liğini bir ideal arkasında koşmakla geçirdi. İdeali arkasında koşarken kaçmasını da öğrendi, Hapishaneden çabuk kurtuldu. Sun - Yatsenin muavini olarak ye- ni Çinde nüfuz sahipleri arasına gir- di. Dünyanın en çeneli milletinin bu en az konuşan adamı, az söylemek ve çok iş görmekle ordunun itimadı- nı kazandı. Çin milli partisi mevkii iktidara gelince beş sene perde arka- &ında kaldı, Politikacıların oyunları- nı öğrendi. 1933 senesinde zaferden zafere sürüklediği orduya dayanarak Çinin resmen devlet reisi oldu. Şimdi yanmda evvelce Amerikan filim kumpanyalarının yıldızlık tek- Yi ederek red cevabı aldıkları eski Şanghay dilberi Mayling Sung ile | Çini istilâcıların çizmesinden kur- tarmağa çalışıyor. O masa başında askeri harekât plânları çizerken Mayling Sung ve kardeşi madam Kung gene Şanghay bankerlerinin kapılarını çalıyorlar. Çünkü topa topla, tayyareye tayyare ile mukabele lâzım. Bunun içinde para elzem. Ok atışı Varnada büyük müsabakalar yapılıyor Sofya (Akşam) — Bulgar, «So- kol ok atışı cemiyetisnin ön ayak ol- ması Üzerine ağustosun 28 iile 1 ey- 101 arasında Varnada Balkan ok atışı yarışları yapılacaktır. Buna Türki- ye, Yugosivya, Romanya, Yunanistan ve Bulgaristandan birçok sporcu ok alıcıları iştirak edecektir. Balkan okçuları için mükemmel bir program hazırlanmıştır. Programda, Giri ve sun'i güvercinlere ve diri kara- calara nişan alınması da vardır. Varnada yapılacak, Balkan ok atış- ları turnuasına iştirak edecek 6 Bulgar ok atış sporcusu, teşrinievvelde Bükreş- te yapılacak ikinci Balkan ok atışı tur- nuasında da Bulgar okçu ekibini teş- kil edecektir, Balkan okçuları, buraya gelmeğe başlamışlardır. Bursada anason ekimi Bursa (Akşam) — Anâsoneki. mine s0n yularda çok ehemmiyet ve- riliyor. İnhisar idaresi bu sene de aha- son ihtiyacını buradan temin ettiğin- den mahsul iyi bir fiatle zürraın elin- den çıkmıştır. ) Sahife 7 ŞEHİRDEN MEKTUPLAR Romanlarda, hikâyelerde asri haya” | tın gece toplantılarını, çay ziyafet lerini çok okumuşsunuzdur, yahud bunları bilirsiniz. Lâkin, meselâ Vefada, dapdaracık bir sokakta bir gece toplantısı hak- kında pek çok şeyler bilmezsiniz sant- | rım. Geçen akşam oturduğum tahte evin kapısı çat çat çalındı. Komşunun kü- çük kızı... — Beybam selâm söyledi... Bu ge- ce misafirleri varmış.. öteki komşular gelecek... Sizin için de «buyursunlar» diy Komşunun evinde daha akşam üs- tünden bir hazırlık göze çarpıyordu. Demek bu faaliyet boşuna değilmiş... Gece komşunun kapısını çalar çal- maz içeride tahta merdivenlerin Üüze- rinde topuklu iskarpin tıkırtıları peys dahlandı. Bunu İşltir işitmez bu gece- ki âlemin fevkalâde olacağına inan- dım. Çünkü komşunun tahta merdi- venlerinde her zaman iskarpin topu- ğunun tıkırdılar; değil, terlik şırpırtı- ları işitilir. Evin içinde iskarpin pek fevkalâde zamanlarda giyilir. Bizimle beraber komşunun kapısı- na gelen öteki misafirler de bekliyor... Kapıyı evin ortanca kızı, pürtuvalet açtı. Kıpkırmızı organtin bir elbise | giymişti. — Buyrunuz efendim... İ gülümsedi. Bizimle beraber içeri giren ötekl mi- safirler çömelip iskarpinlerini çıkar- mağa teşebbüs edince ev sahibi küçük bayan israra başladı: — Çıkarmayınız efendim., iskarpin- lerinizle çıkınız... vallahi hatırımız ka- hır... Fakat misafirler saygısızlık olme- mak için habire iskarpinlerini çıkar- mağa çalışıyorlardı. Genç kız: — Vallahi darılırız... Allahaşkma öyle çıkın canım... Dedi ve sonra ken- dilerinin ne kadar asri insanlar oldu- ğunu anlatmak için âdeta hafif tertip bir iftiharla; — Biz zaten dalma ayakkabı ile çı- Karız... Diyerek süzüldü. Halbuki evlerinde daima ayakkabı çıkarıldığını hepimiz çek İyi biliriz. Bu gecenin fevkalâdeliği şerefine İs- Karpinlerimizle yukarı çıktık. Vay efendim vay... Misafirlerin ka- bul edildiği sofa hıncahınç... Bütün 1s- 'kemleler duvarların diplerine asker gi- bi sıra sıra dizilmiş... Oturacak tek yer kalmamış, İ Evin sahibi küçük oğlunu çağırdı: — Ayhan... Koş Sabire hanımlara iki iskemle daha iste... Ayhan pürtelâş odadan çıkarken bi- İ ze de iki yer buldular. Daha oturur oturmaz evvelâ ev sahibi sorgu suale başladı: Nasılsınız efendim?... Valide nasıldırlar? Hemşire nasıldırlar? Fa- Jan nasıldırlar?... Filân nasıldırlar?... Bütün Suallere verdiğimiz cevaplara; — Oh, oh, Allah âfiyet versin!... Di- ye mukabele ediyorlardı. Ex sahibinden sonra bütün misafir- İ der sıra sıra ayni sunlleri sormazlar- mı?... Valide nasıldırlar, hemsire nasıldır- Jar, falan nasıldırlar, filân nasıldır- | 1ar?.. Sanki ilk defa ev sahibi bunları bi- ze sorduğu zaman işitmemişler, duy- mamışlar gibi sualleri tekrarlıyor. Jardı. Biz bunları ev sahibinin kulağı- na murıldanmadık ya... Hepsini işitti- ler. Fakat nezaket olsun diye herkes bir defa da ayrı ayrı soruyorlar ve hep- si de ayni cevabi veriyor: — Oh, oh... Allah âfiyet versin!... Bu sırada sofanın kapısı tık tık vü- ruldu. İçeriye bir kadın eli kahve tep- sisini uzattı. Bu tepsiyi evin küçük ba- yanı bu meçhul kadın elinden ald. Hafif tertip şaşaladık. Sofada kadın- lar da vardı. Meçhul kadın niçin içeriye girme- mişti. Bereket ki bu esnada kırmızı organ- tin elbiseler İçindeki evin küçük bas yanı izahat verdi: — Efem küçük teyzem... Erkekten kaçar... diyerek Bu sırada semtin en nüktedan ada» mı diye tanılan bilmem nerede memur. Bir gece toplantıs: bir zat geldi. Bu misafir ne söylese herkes kahkaha ile gülüyordu. Meş- hur hoşsohpet zatın bütün nüktesi de nedir bilir misiniz?.. Evde ne olsa. misafirlerden birini gösteriyor: Bütün kabahat işte bayan Feri- dede... Diyor, herkes bu müthiş nük- teye kahkahayı atıyor... Amma niçin kabahat bayan: Feridede imiş?.. Ba- yan Feridenin kabahati ne (imiş?.. Kimsenin bundan haberi yok... Nük- tedan zat bir kere; — Bütün kabahat bayan Feridede... dedi mi, demedi mi? Herkes kah kah kah... Nihayet köşedeki gramofon çalma- ğa başladı. Misafirlerden biri bir şar- kıyı sordu. Kırmızı orgentinli genç kız hemen kardeşini çağırdı: — Ayhan... Koş bayan Hafizeye git... De ki: «Annem selâm söyledi. Misa- firleri varmış...bize (Aç kollarını) plâ- ğını göndersin...» Ayhan tekrar fırladı. Fakat on, on beş dakika sonre elinde yarısı kırılmış bir plâkla ağlıya ağlıya geldi. Evin sahibi, yâni Ayhanın babası: — Hay yumurcak... Nasıl kırdın plâğı?.. Diye çocuğun üstüne hücum etti. Fakat annesi çocuğu arkasına sakladı ve kocasına: — A yahu... Misafirlerin yanında çocuk döğülür mü hiç? Döğeceksen, terbiyesini vereceksen misafirler git- tiken sonra yaparsın!.. Diye bir vecize savurdu. Ayhan sü- müğünü çeke çeke annesinin ensesin- den babasının kızgın, küplere binmiş, saçları diken diken olmuş halini sey- rediyordu. Ayhanın annesi bilgiç bir tavurla; — Efendim malüm ya.. dedi, çocuk misafirlerin yanında döğülmez, Bu gecenin şerefine evin asri küçük bayanı bildiği bütün lügatleri lakırdı arasında, lüzumlu veya lüzumsuz $i- ralayıp duruyordu. Meselâ hiç Jüzum- suz söze: «maamafih..» diye başlıyor” du. Gramolonda çelacak plâk kalma yınca bu sefer misafirler küçük ba- yana: — Udla birkaç şarkı lütfetmez misi- niz?.. diye ısrar ettiler, —Lâkin genç kız: — Maalesef elem... Maalesef efem... Sizi rahatsız etmek İstemem... diye naz lanıyordu. Nihayet udunu eline aldı ve bir müddet tıngırdattı. Bu esnada misa- firlerin çocukları evin altını üstüne getiriyorlar, azdıkça azıyorlardı. Çocuklardan birinin uykusu ge- mişti, — Anneceee... Yaana... Gidelim ar- tık!.. Diye tutturmuştu. Annesi: — Kör olmıyasıca, diye çıkıştı... Sen zaten her yeri hana haram edersin... Kâfir yumurcak... Seni bir daha bir yere götürürsem neyim... Bayan Şa- gmend çıkar da çakını.. şunu haca- mat et... Gece ilerilemişti. Herkes: — Bize de buyurunuz. — Bize de buyurunuz... Diye yollara döküldü, Hikmet Feridun kuruşluk pul göndermek Mi Cemaziyelâhir 22 — Ruzhımır 115 & İmsak Güneş Öğle İkinii Akşam Yat KE. B4B1025 526 SOM İN Va. 336 54 1215 158 1MAB 200 İdarehane: Babiâli civan Acımusluk So, A — şş—

Bu sayıdan diğer sayfalar: