27 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“AYAN Izmir m ektupları Egede tütün satışı yeniden hararetlendi Üzüm piyasası fiatlar yükselmeğe başladı da sağlamlaştı Üzümler ambalaj edilirken İzmir (Akşam) — Tütün piyasasın- da satışlara devam ediliyor. Şimdiye kadar yeni yıl rekoltesinden 20 milyon kilo tütün satılmıştır. Müstahsil elin- de henüz satılmamış, müşteri bekli- yen tütün piyasasında müstahsili en- dişeye düşüren bir gevşeklik vardı. Satışlar, son zamanda yine hararet- lenmiştir. Bunun sebebi hükümetçe sermayesine İki buçuk milyon lira zammedilen Türk tütün Limited şir- ketinin piyasadan mühim miktarda mal almağa başlamasıdır. Amerikan tütün kumpanyaları, bel- ki de mahsul fiatinin biraz daha düş- mesini beklerken Türk tütün Limited şirketinin sermayesini arttirmak ve mubayaatını fazlalaştırmak için hü- kümetin tedbir ve karar aldığını gö“ Tünce tekrar piyasaya çıkarak müs- tahsil elindeki ikinci nevi tütünleri de mubayaaya başlamışlardır. Adli takibat İzmir üzüm piyasasındaki fiatleri nazarı dikkate almıyarak Alman pi- yasasına çok düşkün fiat üzerinden üzüm satmak teklifinde bulunan üç ihracatçı firmanin mahkemeye veril- meleri hakkındaki emir İktisat vekâ- letinden vilâyete gelmiştir. Bu firma- ların ikisi Türk, biri ecnebidir, İzmir üzüm fiatlerini hiç düşünmiyerek Al man piyasasına yapılan düşkün fat teklif yüzünden Alman ithalât kon- trol dairesinin üzümlerimize düşkün fiat takdir ettiği ve bu yüzden şimdi- ye kadar Almanya piyasasına üzüm satılamadığı anlaşılmıştır. Bu üç tüccarın, Ege üzümlerine bü- tün mahsul kendilerininmiş gibi müs- tahsili ve memleket menfaatini hiç düşünmeden düşkün fiat koymaları ve dış piyasalara teklifler yapmaları sebebile ihracat vesikalarının istirdad edileceği zannolunmaktadır. Üzüm piyasasında satışlar Hükümetin son zamanda aldığı ye- rinde tedbirlerle üzüm piyasası sağ- Jamlaşmış ve şimdiye kadar düşen üzüm fiatleri yükselmeğe başlamıştır. Mili bankalarımız, tüccarların üzüm satışlarını finanse ederken yüzde 12 falz alıyorlardı. Şimdi bu miktar yüz- de sekize indirilmiştir. Gene ihracat- çılardan yaptıkları ihracata mukabil alınan üç ay vadeli bonoların vadesi de dokuz aya çıkarılmıştır. Yani bir ihracatçının klering anlaşmaları olan memleketlere yapacağı ihracatın be- delini milli bankalarımızdan derhal alması mümkündür, ihrac edilen mah- sulün dış piyasada dokuz ay zarfında satılmaması halinde banka ancak bu müddetten sonra tüccarın bonosunu muamele mevkiine koyacaktır, Türkiye - Almanya yeni ticaret an- aşması için Ankarada cereyan etmek- te olan müzakerat, muhtelif mahsul- lerimizin Almanya piyasalarına satıl- ması noktasından müsbet şekilde neti- celenmiştir. Üzüm ve incirlerimizden başka tütünlerimizi de Almanlar faz- la miktarda satın alacaklardır, Alman- ya fiat kontrol dairesi son aldığı ka. rarla üzüm fiatini yüzde 10 nisbetin- de arttırmıştır. Tariş üzüm kurumu, diş piyasalara üzüm ve incir sevk ve ihracı için mü- him anlaşmalar yapmıştır. Bilhassa Almanya ithalâtçılarile yaptığı anlaş- malar sebebile yakında Almanya pi- yasasına mühim miktarda ihracat yapmağa başlıyacaktır, Otobüsler İzmirin Birinci Kordonunda işliyen belediye otobüsleri yüzünden mühim ihtilâflar başgöstermiştir. İzmir bele- diye reisliği ile emniyet müdürlüğü arasında çıkan bu ihtilâf, belediye otobüslerinde polis memurlarından ücret alınmasından ileri gelmiştir. Vazife ile şehrin bir yerinden diğer semtine giden polis memurları şimdi- ye kadar husust eşhasa ait otobüsler- le tramvaylardan parasız İstifade et- mekte idiler, Belediye, Kordonda oto- büs işletmeğe başlayınca bu vaziyet değişmiş, polislerden 2,5 kuruş ücret alınmağa başlanmıştır. Bilet memur- ları, emir mucibince para istemişler ve otobüsleri durdurmuşlardır. Bilet memurlarile polis memurları arasında münakaşalar olmuş, otobüslerde bu- lunan yolcular da polislerden para alınmıyacağını söylemişlerdir. İbtilâf yüzünden belediyenin bütün otobüs- leri yolda kalmış, halk İş ve güçlerine zamanında gidememişlerdir. Nihayet belediye reisi Dr. B. Behcet Uz ile vali B, Fazlı Güleç meseleye müdahale ederek polislerin para ver- memeleri şartile otobüs servislerinin devamını temin etmişlerdir. Havacılık sürekli yardım istiyen bir davadır. Fitrelerimizi Hava Kurumuna verelim, Mersin Belediye dispanseri Köylerde okuma ve yazma hevesini artırmak İçin Başöğretmenlerle eğitmen- lerin vazifeleri tesbit edildi Ankra 26 (Telefonla) — Kültür Bakanlığı, köy eğitmenleri yetiştir. me kursunu bitirip köylerde staja başlamış olan köy eğitmenleri ile başöğretmenlerinin çalışma şekilleri- ni tesbit etmiştir. Eğitmenler, üç ay içinde çocuklara alfabeyi öğretmeğe çalışacaklardır. Başöğretmenler, zayıf eğitmenlerin yetiştirilmeleri bakımından o köy için fazla zaman ayıracaklardır. Başöğ- retmenler, muntakalarındaki eğit menleri ayda bir defa mıntaka merke- zinde toplıyacaklar, Cumartesi öğle- den sonra ve pazar günleri tedris ve terbiye hakkında izahat verecekler ve eğitmenleri yelişiirmeğe çalışacaklar, örnek dersler göstereceklerdir. Köyün sokaklarının, çeşme ve ku- yu başlarının temizliğinden eğitmen- ler kadar başöğretmenler de mesul olacaktır. Köylülere temizliğin fay- daları anlatılmak suretiyle bu işler yaptırılacaktır. Başöğretmenler, her köye uğrsdıkça köylülere resimler göstererek , gazete" ve kitaplardan parçalar okuyarak Onları hem ten- vir edecekler, hern de kendilerine 1s1n- dıracaklardır. Bilhassa geceleri köy- lüleri okula toplıyarak yahud da münasib bir odaya çağırarak enaz bir saat gazete veyn kitap okuyacak- lardır. İnkılâbın ve Cumhuriyetin ge- tirdiği yeni kıymetleri halka, halkın anlıyacağı bir dille anlatmağa ve benimsetmeğe de çalışacaklardır. Pamuk ipliği ucuzlıyacak Ankara 25 (Telefonla) — İktisad Vekâleti, pamuk iplikleri Uflatlerini tenzil eden yeni bir karamame hazir lamaktadır. Bu kararnameye göre, yerli pamuk iplikleri 28, Klâvland ip- likleri de 38 buçuk kuruştan satıla- caktır. 4 numaradan 12 numaraya kadar ipliklerin muamele ve istihlâk vergi- leri çıktıktan sonra ucuzlama nisbeti yüzde 16, 14 numaradan 24 numara- ya kadar ipliklerin tenzilât nisbeti de yüzde 6 buçuğu bulmaktadır. Buna nazaran Türk fabrikalarında ve di- ğer husüsi teşebbüslerin elinde Imaj edilen bütün ipliklerdeki ucuzlama nisbetinin yüzde 10 kadar olacağı an- laşılmaktadır. Ege mıntakasında tütün satışları İzmir 26 (Telefonla) — Piyasa açı- lalıdanberi Ege mıntakasında şimdi- ye kadar 24 milyon kilo tütün satıl- mıştır, Müstahsil elinde 13 milyon ki- lo tütün vardır. Bursada ( Akşam ) ın satış yeri «AKŞAM» gazetesi ve «AKŞAM nep- riyatı. Bursada münhasıran Atatürk eaddesi Okullar salılmak- tadır. «AKŞAM, abonelerine husus! tenzilât yapılır. Sahibi Bay Esada müracaat, a Mersin (Akşam) — Mersin belediyesi her türlü tesisatı muhtevi bir dis- panser açmıştır. Bir başhekim, bir doktor ve bir çocuk mütehassısından mü- rekkeb bir kadro ile çalışan müessesede günde vasati »yetmiş hastaya bakı- makta, parası ilâç verilmekte ve tedavileri yapılmaktadır. Belediye ayrıca emrazı zühreviye paviyonu da açmıştır. Verem paviyonu hususi idareye aittir. Bu yıl güzel ve büyük bir paviyon ilâve edilmiş olan memleket hastanesinin yatak kadrosu altmıştır. Yukarıkl klişe dispanser bina» sını gösteriyor. Yazan: Arif C, Denker ESRARENGİZ KERVAN Tefrika No. 15 “İş çok tehlikelidir. Fakat tüfekler mevcuttur. Olmasaydı size böyle bir teklif yapar mıydım?,, * Kızlar ikinci sokağın köşesine gel- dikleri zaman durdular. Ondan sonra bir kaç adım daha ilerilediler. Bu ara- Uk bir duyar köşesinin urkasından bir adam peyda oldu ve kızlara doğru yürüdü. Onlara yaklaşınca çince: — Bahçemde 63 çeşid gül açtı. On- ları mehtapta görmek ister misiniz? diye kısık bir sesle sordu. Sonya cevap verdi: — Araba bekliyorsa gider görürüz! Çinli hiç sesini çıkarmadan önden yürüdü. Çamur, pislik ve çörçöp dolu dar sokaktan yürüyerek on dakika ka- dar gittiler. Önden yürüyen Çinli ni- hayet büyük bir kapının önünde gur- du ve yavaşça kapıya vurdu. Kapı der- bal açıldı. İçerideki avluda üstü ke- palı bir araba harekete hazır duru- yordu. Kızlar bu arabaya bindiler. Araba o kapıdan çıklı ve gecenin 15- sızlığı içinde iki kat fazla gürültü çı- kararak yolda ilerilemeğe başladı. Yarım saat sonra araba bir bahçe kapısının önünde durdu. Kapı açıldı, araba bahçeye girdi, kapı tekrar ka- pandı, yüz adım kadar daha gittikten sonra tekrar durdu. Bir el arabanın kapısını açtı ve bir uşak Çinlilere mahsus nezaket ve il- tifat tabirlerini kullanarak kızları içe- riye girmeğe davet etti. Kızlar kapının önündeki iki ayak merdiveni çıktıktan sonra geniş bir sofaya girdiler. Her ta- rafta Çin fenerleri yanıyordu. Burada geniş ipekli ev entarisi giymiş ve Üze- rine ipekli bir hırka geçirmiş olan bir Çinli kendilerini karşıladı. Bu adam AAh-Singin kâtibi olup bir gün evvel kendilerini giyaret etmiş olan Fung idi. Fung kızları bir çok odalardan ge- çirdikten sonra efendisinin yazı oda- sına götürdü. Ah-Sing kızları görünce yerlere kadar ikilerek selâm verdi. Sonya bu aralık Olgaya baktı ve ingi- ilzce: — Eolla, dedi, kurnaz Çinlinin biz- den büyük bir dileği var. Yoksa bize bu kadar iltifat etmezdi. Fakat Olga cevap vermedi, Ah-Sin- gin gösterdiği alçak mindere oturdu ve rovelverini de önüne koydu. Sonya arkadaşının karşısındaki mindere yer- leştiğinden Ah-Sing iki kızın arasında kaldı. Mavi ve kırmızı resimlerle süs- lenmiş olan bir kâğıd fenar odayı ay- dınlatıyordu. Bir uşak çay ve afyon çubukları getirdi. Kızlar çayı aldılar, fakat çubuklarını reddettiler. İlk fincan içildikten sonra Ah-Sing, kızların çinceden döha iyi bildikleri türkçe lsanını kullanarak dedi ki: — Böyle geç vakit buraya kadar geldiğinizden dolayı teşekkür ederim, İş acele olmasaydı sizi rahatsız etmez- dim! Olga cevap verdi: — Neden af taleb ediyorsun? Biz buraya karşılıklı menfaatlerimizi ko- rumak için geldik. Senin gibi akıllı ve kurnaz bir adamın bizi gece yarısı bu- — Hakikaten sebep mühim, Benim için büyük bir ehemmiyeti haiz... Si- zin için de belki öyle olabilir. Ah-Sing bir müddet süküt etti. Kız- lardan bir cevap bekledi, Fakat onlar 8es çıkarmayınca devam etti: — Sizin bugün yarın Rus hududu- na geri gitmeye hazır olup olmadığı- nız bilmek istiyorum, Bunu söylerken evvelâ Olgaya ve sonra Sonyaya baktı: Sonya arkadaşi- le bir göz anlaşması yaptıktan sonra cevap verdi: — Hayır, oraya gitmeğe hiç niyeti- miz yok. Biliyorsun ki o taraftan ge- Uyoruz. Yolumuz şarka gidiyor. — Fakat hududda çok kalmıyacak- sınız. Moskovadan küçük bir cevap ge- linciye kadar, fazla değil, Olga sordu: — Moskovadan cevap gelinciye ka- dar mı? Ne cevabı? Üstelik bir de küçük ikramiye vaade- diyorum. — Küçük bir cevap, küçük bir ikra- miye? Tabii müşterek menfaatlerimi- zin mevzuu bahsolduğu bir işte sana yardım etmeğe hazırız! Fakat, işin na- &il bir iş olduğunu bilmek isteriz. Ah-Sing tekrar anlatmağa başladı! — Göreceğiniz iş büyük değil. Size vereceğim bir telgrafı Moskovaya çe- keceksiniz ve cevabını bekliyeceksiniz, Sonya: — Neden buradan telgraf çekmek istemiyorsun? Moskova buraya da ce- vap verebilir? diye sordu. Çinli Sonyaya fena bir nazarla bak» tıktan sonra dedi ki: — Bunu yapmak kabil olsaydı siz- leri gece yarısı buraya kadar çağırır mıydım? Buradan Moskovaya telgraf çekemem, Yarın bütün dünya Ah-Sin- gin Moskovaya, Sovyetlere telgraf çek- tiğini haber alırsa benne olurum? Kellemi uçururlar! — Kelleni mi uçururlar? Demek ki telgraf Moskova hükümetine çekile- cek! İş değişiyor. Faket, işin mevzuu- nu anlat ki seyahat programımızı de- Giştirtecek kadar mühim olup olmadı- ğını anlıyalım. Olga bunu Çinliye söylerken arka» daşı Sonyaya «aklını başına al!» diye bir nazar fırlattı. Ah-Sing oturduğu yerde heyeca- nından sağa sola kımıldadıktan ve el- lerini hırkasının kolları içine daha zi- yade soktuktan sonra mütereddid bir tavırla dedi ki; — Bir kaç bin-tüfekle bunlara ait cephaneyi ucuz fiatle satın almak üze- reyim. Bu fırsatı kaçırmak istemiyo- rum. Çünkü hepsi son sistem tüfekler, Fakat onları burada kime satabilirim? O silâhların hudud boyundaki âsile- rin eline geçmesi Moskova hükümeti nin işine gelmez. Onun için silâhları doğrudan doğruya Moskovaya satmak istiyorum, Emin olunuz, hepsi yeni ve son sistem tüfekler! Olga hayret içinde sordu: — Yeni tüfekler mi? Bunlar nere- den geliyor? Ne kadar cephane var? — Bu noktaları daha pek iyi bilmi- yorum ama herhalde çok miktarda cephane var! Her tüfek için belki yüz, belki iki yüz fişek! Bir kaç bin tüfek! Bir kaç tane de mitralyöz var. Belki Rusya bunları satın almak İster. Be- nim daima Sovyetlere dost olduğumu biliyorsunuz, Tüfekleri el altından da satabilirim, Fakat bunu istemiyorum. Çünkü netice Moskova hükümetinin aleyhine çıkar, Olga sordu: — Bu tüfekler nerede bulunuyor? Ah-Sing bir müddet süküt etti, On- dan sonra dedi ki; — Bu noktaya temas etmemenizi rica ederim. Çünkü iş çok tehlikelidir. Fakat tüfekler mevcuddur. Olmasay- dı size böyle bir teklif yapar mıydım? Olga konuşmıya daha pratik bir şe kil vermek için: — İstediğin seyahati yaparsak bize ne verirsin? diye sordu. — Viernyiye kadar gidip gelme yol paranızı ve bir de her birinize biner ruble veririm. — Fakat gene Kulcaya geri gelece- ğiz değil mi? — Şüphesiz, Viermyide cevabı bek- liyeceksiniz, onu alıp buraya getire- ceksiniz, — İyi ama vereceğin biner ruble çok az. Şayed tüfekler satılırsa ondan da bize bir hisse ayırmalısın. Ah-Sing biraz düşündükten sonra cevap verdi: — Bilmezsiniz ne kadar masrafla. rm vari Verilecek fiati bilmediğim için şirodilik bir şey söyliyemem. Ama herhalde satış yekünu Üzerinden size yüzde bir vaadediyorum. Olga da bir müddet düşündü, ondan

Bu sayıdan diğer sayfalar: