27 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

27 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Orta zamanda izdivaç Krallar ve prensler karıla- © rından nasıl boşanırlardı? Bizans Imparatorunun görücüleri - Karılarını döven kocalar - Frank parlâmentosunun bir kararı ollivut yolunda başlıyan bir aşk Gmeiimizi macerası nasıl neticelendi? Myriam Hopkins ile Anatol Litvak evlendiler, John Gilbertin evini satın alarak burada yerleştiler Hollivutun meşhur - yıldızlarından Myriam Hopkins, Avrupanın tanın- Mış sahne vazılarından Anatol Litvak Me evlenmiştir. Bu evlenme çok garip bir şekilde olmuştur, Myriam, Londrâ- da bir filim çevirmek Üzere geçenlerde Avrupaya gelmi İşini bitirdikten Sonra Normandie vapurile Amerikayâ dönüyordu. Ayni vapurda uzun boylu, sevimli & çehreli bir genç de bulunuyordu. Myri- am İlk akşam yemekten sonra güver- tede gezerken bir aralık bu gençle karşılaşmıştır. Geriç adam bundan İs- tifade ederek bir konuşma vesilesi bulmuştur. İptida havadan sudan bahsedilmiş, sonra edebiyattan, sanat- tan, dünya vekayiinden görüşülmüş- tür. Her şeyden bahsedildiği halde si- nemadan konuşulmamıştır. Mükâle- me gece yarısma kadar sürmüştür. Myriam Hopkins hergün sekiz on s0- at stüdyoda çalıştıktan sonra sinema» dan bahsedilmesini hiç istemez. Hele «Stüdyolarda nasıl çalışılır? Filân fil- mi nasıl çevifdiniz?6 gibi sualler ken- disini çok sinirlendirir. Myriam Hopkins ertesi günü vapur da tanıdıklarından birile konuşurken; — Dün akşam çok terbiyeli bir adamla tanıştım. Derin malümatı var. Herşeyden bahsediyor. Yalnız sinema- ya temas etmiyor. Doğrusu en çok buna memnun oldum... demiştir. Artist, uzakta kitap okumakla meş- gul olan bu adamı gösterince yanın- daki gülmüş ve şu sözleri söylemiştir; — Bu adam mı?.. Ay kendisini ta» nımıyor musünuz?.. Sinemadan bah- setmeyen adam Avrupanın meşhur sahne yazılarından Anatal Litvak'dır. Bu sözler artistin hoşuna gitmemiş- tir. Gene sinemayı, stüdyoyu hatırla» tan birisile karşılaşmıştı... Fakat bu- na rağmen aralarında başlıyan dost- Yuk ilerlemiş, iki genç biribrinden çok hoşlanmıştır. O kadar ki Anatol, <Egul page; filminin ingilizce nüshasını Katherine Hepburn ile çevirecekken Myriam Hopkins ile çevirmiştir. Bir müddet sonra da evlenmşilerdir, Myrlam ve Anatol evleneceklerini kimseyo söylememişlerdir. Yalnız bir Myriam Hopkins evinin önündeki kumlukta güneş banyosu yapıyor gün izin alarak bir tayyareye binmiş- ler ve çabuk evlenme resmi yapısin Juma şehrine gitmişlerdir. Burada ni- gâhları kıyıldıktan sonra Hollivuta karı koca olarak dönmüşlerdir. Yeni evliler John Gilbert'in mükellef köş- künü satın alarak burada yerleşmiş- lerdir, Bu hâdise geçen sene ölen John Gil- bert'in hatırlanmasına sebep olmuş- tur. Bir gazete John'un hayatından bahsederek diyor ki; John Gülbert bir aktrisin oğlu idi, Babasının kim olduğunu bir türlü öğ- renememiştir. Annesi tiyatro kumpan- yasile mütemadiyen seyahat ederdi, Gittiği yere birçok çantalarla beraber çocuğunu da götürürdü. John birçok mesleklere girmiştir. Nihâyet filim artistliğine başlamış ve bunda muvaffak olmuştur. Bu sırada Olivia Burwel adında 20 yaşında bir kizla evlenmiştir. Fakat iki sene sonra ayrılmışlardır. Aradan birkaç ay ge- çince John, Leatrice Joy adında genç bir aktrisle evlenmiştir. Ertesi sene bir kızları olmuştur. Bu izdivaç li sene sürmüştür. Bu sırada artistin şöhreti çok büyü- müştür. Hergün kendisine yüzlerce mektup geliyordu. Greta Garbonun Amerikaya gitmesi bu zamana raslar, Filim kumpanyası Gretanın John ilç birlikte bir filim çevirmesini istiyor- du, John Gretayı hiç beğenmemiştir. Üstelik Greta da Amerikada çapkın- hiğile şöhret bulan John ile birlikte fi- m çevirmek istememiştir. Fakat fi- Um şirketi israr etmiştir. Bunun üze- rine John, Gretayı ziyaret ederek sa- nat noktasından birlikte çalışmaları Avrupada izdivaç merasiminin kili- sede ve papazlar marifetile yapılma- sma sekizinci asırda başlandı. Bünun- la beraber uzun müddet papazsız ev- lenmeler devam etti, Almanyada on dördüncü âsra kadar nişanlıların iki şahid huzurunda evlenmeğe karar verdiklerini söylemeleri kanun naza rında muteber olmuştur. Fakat hristiyanlık, izdivaç mües- sesesini çemberi içine aldıktan sonra gayet sıkı kayıdlara tabi tuttu, ona ilâhi bir mahiyet verdi. Nikâhı erkek ve kadın arasında çözülmesi gayri mümkün bir bağ telâkki ederek bu umumi prensipi ancak işine gelen ci- hetlerde bozdu, Bilhassa - katoliklerde karı koca ölünciye kadar birbirlerine bağlıdır- lar. Nikâh esnasında iki tarafdan yalnız biri katolik ise ayrılmağa ge ne imkân yoktur, çünkü öteki taraf da da mezhebin icab ettirdiği şeylere riayetle mükelleftir. Ayusturya İmparatorluğu medeni kanununda 1918 senesine kadar yer bulmuş olan bu kaide 1814 senesinde baş piskopos tarafından büsbütün şiddetlendirilmiş, katolik olmıyan ve evvelce bir sebeple evlenip boşandık- tah sonra kalolik mezhebine giren kadın veya erkeğin tekrar evlenmesine müsaade edilmemiştir. Kilise izdivacı mukaddes bir mües- sese addettiği ve ona asla çözülmez bir bağ nazarile baktığı halde yüksek mevkilerde bulunan iktidar sahiple- rine karşı bu prensiplerinden feda- kârlık etmekten de çekinmiyordu. Meselâ 360 senesiride Almanya İm- paratoru ikinci Lothar karısını boşa- mış ve çılgınca âşık olduğu sevgilisi Valdrada ile kilisede evlenmiştir. Bohemya kralı Ottokar, Branden- burg kralı Ludvig, Sicilya kralı Ladis- Jaus kilisenin «Karı ve koca asla çözül- mez bir düğümle bağlıdırlar» prensipini halk üzerinde şiddetle takib ettiği devirlerde karılarından ayrılmışlar- dır. Yukarıda ismi geçen Sicilya kralı karısını kovup sevgilisile evlenmiş, üstelik eski karısını Andrea isminde bir asilzade Ile zorla evlenmeğe mec- bur etmiştir, Kral ve asilzadeler Böşanmak için kiliseye müracaat ettikleri zaman kili- se derhal buna bir sebeb bulmağa ça- lışırdı. İmparator Frederik Barbaro- sa karısı Annadan kısır olduğu ba- hanesile ayırtılmıştı. Kadıncağız İm- paratordan ayrılınca alelâde bir şö- valye ile evlenmiş Ahur ömründe beş çocuk anası olarak vefat etmiştir. Bittabi bütün bu ayrılmalar kilise- nin muvafakatile olmakta idi; Hattâ Papa altıncı Klemans 1348 senesinde memleketlerinde erkekleri ve kızları pek genç yaşta evlendirmek âdet idi. Bir Alman müytrrihinin anlattığına göre kral Rudolf Von Halisburgun kızı, kendisi gibi bir çocule olan Bo- hemya kralı Wehzel İle evlendirilmiş, gelin sabaha Kadar bebeklerinden, güvey de besleliği şahinlerden bah- setmişlerdir. Müverrih bu devirlerde zifaf merasiminin aleni olarak zi- yafet salonunda'yapılması âdet oldu- ğunu, davetlilerin bu salonda yeni evliler şerefine (osabahlara kadar işü işretle meşgul olduklarını, mü- temadiyen davullar ve borular çalın- dığını ilâve ediyor; Karılarını döven kocalar Orta zamanda Avrupalıların ewi- lik hayatında hüküm süren garip Adetlerden biri de şudur: Orta zamanın İlk senelerinde er- keklerin karılarını dövmeleri pek ta- ammüm etmiş bir âdet idi. Hattâ el ile değil, sopa ve kırbaç ile dövmek bile pek ayıp sayılmazdı. Kocanın karısını dövmesinin ne kadar tabil addedildiğini anlamak için eski şö- valye romanlarını okumak kâfidir. Çünkü bu eserlerde kocaların karıla- rına reva gördükleri bu muamele- den çok tabii bir lisanla bahsedli- mekte, âdeta terviç * eder cümlelere sık sık rasgelinmektedir. Ancak Bavyerada 1900 senesinde meriyele giren medeni kanun koca- nın karısını dövmek hakkını feshedi- yor. Bu suretle kadınlar kocaların- dan dayak yemek tehlikesini resmi bir surette geçiştirmiş oluyorlar. Aile namusu Almanyada orta zamanda ahlâk çok bozuk olmakla beraber aile na- musu şiddetle gözetilmekte idi. Evli bir kadını baştan çıkarmıya kalkan bir kimse hayatını tehlikeye koymuş demekti. Çünkü yakalandığı tak- dirde diri diri yakılırdı. Üçüncü Filipin iki gelini kocsları- na ihanet ettikleri için saçları us- tura ile kazinarak müebbed hapse mahküm edilmişler, âşıkları İse şe - hir meydanında çırılçıplak teşhir edildikten sonra boğulmuşlardır. Slâvlar da aile namusu meselesine Çok ehemmiyet verirler, bu gibi ha- reketlere kalkışanları okla hayale gelmiyecek işkencelerle öldürürlerdi. Eski devirlerin bazı kanunları ka- rılarını böyle fena vaziyette yakah- yan kocalara öldürmek hakkını bile tanımış, öldürenler ceza dahi görme- mişlerdir, İşin asıl tuhaf olan tarafı bu gibi vakalarda ele geçen erkeğe her türlü ceza Lalbik edildiği halde kadınların ekseriya kocaları tarafın- dan affedilmiş olmalarıdır. same ll ie 4 lâzım geldiğinden bahsetmiş, Greta. | kocasını zehirleyip öldüren Napoli Nüfusu arttırmak için i yı kandırmağa muvaffak olmuştur. | Kraliçesi Juhaunas ile prens Von Ta- Avrupalılarda izdivaç müessesesi- j Filhakika birlikte çevirdikleri filimler | reutun evlenmesine de müsaade et- | nin geçirdiği garip devirler hakkında h büyük muvaffakıyet kazanmıştır. miş, prenses Papanm bu hayırhah- | bir kaç misali ihtiva eden yanmızı ; John iptida Gretayı hiç beğenme- ağına mükâfat olmak üzere Avinyon | şu resmi kararla bitirelim: 1 mişken yavaş yavaş sevmeğe başla- şehrini 80 bin altın gibi ucuz bir be- Otuz sene muharebelerinin bırak- i Y ği mıştı. Daha bir müddet birlikte ça- lışsalardı ihtimal Greta da bu aşka lâ- kayıd kalmıyacaktı. Fakak tam bu si- rada sözlü filim çıkmıştır. Sözlü filim John'un artist hayatına büyük bir dar- be vurmuştur. John bu sırada da genç artislerden Virginia Bruce ile evlen- miştir. Bu izdivaçtan da bir kızı ok muştur. John Gilbert unutulmağa başla- mıştır. Bu hal kendisini çok muztarip ediyordu. Greta Garbo, eski arkada- Şına yardım için «kraliçe Christine» filminde baş erkek rolünü Johna ver- dirmiştir. Fakat John bunda muvaf- fak olamamış ve artistlik hayatı kati surette bitmiştir. Bundan çok müte- essir olan John kendini içkiye vermiş ve 39 yaşında iken kalb hastalığın- dan ölmüştü. John, en parlak zamanında yaptır- dığ bu evde mesud bir hayat geçire- delle kendisine satmıştır. Orta zamanda izdivac Orta zamanda prensler ve hüküm- darlar cari olan ansneye tabi olarak çok defa hiç görmedikleri kadınlar- Ja evlenmeğe mecbur olurlardı. Es- kiden bizde de çok şiddetle hüküm süren bu ananenin sebeb olacağı nahoş hadiselere mani olmak için prens ve hükümdarlar ekseriya elçi- lerini ve ressamlarını görücü gönde- rirlerdi, 1161 senesinde Bizans İmparatoru Manuel Trablus prensinin kızkarde- şile evlenmeğe talib olunca Bizans setirleri İmparatora mufassal malü- mat verebilmek için kızı anadan doğ- ma soyarak dikkatle gözden geçirmiş- ler, hattâ uzun zaman konuşturarak sesini ve dişlerini tedkik etmişlerdir. Esasen 18 inci asra kadar Fransa- da prenslerin nişanlıları akrabadan” tığı korkunç insan boşluklarını dol- durabilmek için Frank parlâmento- su 14 şubat 1650 tarihinde şu kararı almıştır; « Cereyan eden müzakereler neti- cesinde nüfusu arttırmak için şu üç şekil en kolay ve müessir çare ola rak kabul edilmiştir: 1 — Bundan böyle on sene zarfın da delikanlıların ve 60 yaşını aşma mış erkeklerin manastırlara kabulü memnudur, 2 — Bütün rahip, baş râhip, mia- nastır keşişi bulunanlar hemen ev« Veneceklerdir. 3 — Her erkeğin iki kadm âlmasi- na müsaade edilmiştir. Yalnz iki karı alacak olanların bu kadınlara karşı hilmile muamele etmeleri, on- lara iyi bakarak yahatlarını temin eylemeleri lâzımdır, Bu hususlar hakkında kiliselerde memişti, Şimdi Myriam ile Anatolun | yaşlı bir kadın tarafından inceden | “daima vaızlar verilmeli ve kararımızın, burada mesud yaşamaları temenni e- | İnceye muayene edilirdi, yerinde olduğu hidlka anlatılmalıdır. | Myriam Hopkins diliyor, Bundan başka Avrupanın birçok ŞAR, i

Bu sayıdan diğer sayfalar: