21 Aralık 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

21 Aralık 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SIYASI İCMAL: Çekoslovakya Almanları Fransa Hariciye Nazır Delbos Şarki ve Orta Avrupada yaptığı seya- hatin son merhalesi Çekoslovakyanın merkezi Pragdan . ayrılmadan evvel | seyahatinin maksadını açık olarak tarif eylen Bu izahata göre mu- matleyh bir taraftan usa kendi | dostlarına ve ahid sadakatıns teyid etmek ve di, taraftan müm- kün: mertebe geniş bir anlaşma vü- | cuda getirmek maksadile bu seyaha- tini ihtiyar etmiştir. Birinci sad ölan Fransa ile müttefikleri arasındaki rabia ve münasebetlerin teyidi gayesi tedafüt olan ve tahrike sebebiyet verilmesi şart gösteril: k muahedelerinin çerçeresine münhasır olarak temin ea ps be uğurda en ziyade Pragda ça- lUışmıştır. Çünkü Çekoslovakyadaki dört milyona yakın olan Alman küt- icstnin mukadderatı buğün - Avrupa- zurunu o İspanya «ve Akdeniz , İZ Geçehlerde Fransada idama mah- küm edilen bayan Mary'yi Fransa- run resmi cellâdı Henri Deibler idam etmekten istinkâf etti, Cellâdı cebren idama mecbur ettirecek bir kanun yoktu. İdam âletleri de cellâdm kendi malıdır, Deibler'in bu hareketi Fransada büyük - bir heyecan uyan- dırdı. Çünkü Deibler otuz seneden- beri vasifesini dakikası dakikasına görmekte ve şimdiye kadar üç yüz kişiyi idam etmekten hiç bir zaman | Yunanistanda define arayıcıları Atinada Yunan hükümetinin mu- vafakatile bir define arayıcıları şir- köti teşekkül etmiştir. Bu Şirket Tesalyada Tırhala şehrinde bir defi- ne arıyacaktır. 24 sandık altından ibaret olan bu define 1822 senesindenberi Tesalya dağlarında bir mağarada saklıymış ve zamanında o mıntakayı kasıp ka- vuran meşhur Ali paşaya âit bulu- nuyormuş. - Ali paşa, padişaha hoş görünmek için İstanbula 24 sandık altın göndermiş, fakat yolda kervan eşkıya tarafından basılmış ve altın- Jar çalınarak dağlara gizlenmiş, Tesalya halkı bu defineyi bir asır- danberi aramaktadır. Şimdi teşekkül kett diplomatça eden deline örün anlar sın bularak onlardan mak istiyor Ya hırsız bilseydi.. Ka de bayan Bolt bir akşam akrabasına ziyafet verir. Gece yarı- sından sonra misafirler giderler. Ka- üzere iken ye- itü işitir. He men yerinden “ fırlar, kapı aralığın- dan bakar. Hakikaten! yemek oda- sında bir hırsızın gümüş takımları- nı toplamak üzere olduğunu görür. Kadın evde yalnız olduğu için he- men çekmecesinden yovelverini alır, hirsizâ doğru gider ve sllâhı ona tev- cih ederek ya derhal evi terk etme- sini ve yahut beynini patlatacağını söyler. Hırsız birinci” şıkkı tercih ederek pencdredeni atlayıp gider. Ka- dın da dönüp yatağına yatar, Bayan Bolt ertesi sabah vakayı dostlarına anletirken der ki «Şayet 'hırsız kaçmasaydı halim haraptı. Çünkü rövelve erim boştu.» m a m a mam, İki ay içinde 56 yangın Geçen eylül ve teşrinievvel o ayla- rında 251 İstanbul, 13 ü Beyoğlu, 6 s1 Kadıköy, 5i Üsküdar, ? si Bakırköy, 51 de İstinyede olmak üzere 56 yan- gın olmuştur. Yanan binalardan yale Diz onu sigortalıdır. A 300 kişiyi öldü öldürdükten sonra Lord Halifaksın Berlini ziyareti €3- nasında B. Hitler Avrupada sulh ve müsalemetin Kökleşmesi için birinci şart bu Alman küllesine hiç olmazsa Çekoslovakya camiasında müttehid ükümet teşkil etmeleri suretinde serbesti verilmesi olduğunu etle beyan etmişti. İngilte- Fransa Hariciye Nazırından 8€- yahatinde ' en ziyade bu meselenin halli için çalışmasını istemişti. Binaenaleyh, B. Delbos Çekoslo- vakya devlet adamlarına Almanyanın son derecede alâkadar bulunduğu Südet Almanlarına mümkün mertebe müsade gösterilerek bu devletin AL manya ile anlaşmasına yol hazırlan- masın? istemiştir. Fransa Hariciye Nazırının Avrupanın sulh ve salâht için en büyük hizmeti Çekoslovakya devlet adamlarını İngilterenin arzu- suna uygun bir surelte Südet Alman- larına geniş hürriyet ve hukuk ver- meğe iknada görülecektir. Buna mu- vaffak olup olmadığı yakında anlaşı- ldcaktır. - Feyzullah Kazan çekinmemiştir. Cellâd Deibler'e niçin bayan Ma- ry'yi idam etmediği sorulduğu za man yakında tekaüde sevk olunaca- ğını ve cellâdlık mesleğini bir kadı- nı da idam ederek bitirmek isteme- diğini ve her ne zaman Delibler bir kadını idam ettise bunun aileye fe- liket getirdiğini söylemiştir. Fran sada cellâdlık babudan oğula intikal ettiği için Deibler ailesine fransız «cellâdlar hanedanı» ismini verirler, * l Nikâh şahidi güvey oldu İrlândada gârip e erene va- m oldu. Craig isminde bir adam Ruby adında bir kızla evlenmek is- tedi. En iyi dostu olan şoför Alberti şahidliğe çağırdı. Fakat kilisede üçü de bir arada rahibin huzuruna çi- ! kınca rahip şahidi güvey zannetti. Ruby'yi zevceliğe kabul edip etmiye- ceğini ona sorunca o da, sonradan anlattığı veçhile, şaşkınlıkla «evet, kabul ediyorum» cevabını verdi. Gelin de evet cevabını verdiğinden ve ve her üçü de evlenme muamele- sinin bu suretle cereyan ettiğini zan- nettiklerinden dolayı güvey de bu muameleye hiç ses çıkarmadığından rahip, Albert He Ruby'yi evlendirdi- ğini ilân ett. Sorradan'sırı imza- ya gelince: hata meydana çiki. Ev- derine ilmühaberi Gralig namına çi karılmış olduğundan eski nikâh hü- kümsüz sayıldı ve rahip huzurundâ, nikâh merasiminin “tekrar edilmesi dâzımgeldi. Selâmi verme mahkümiyeti Geçenierde San Fransiskoda arkadaş sokakta konuşurlarken e. nakaşa esnasında döğüşmeğe baş- larlar. Kavga o kadar büyür ki birisi zabıtaya haber vermeğe mecbur ©- Tur. Yetişen polis kavgacıları ayırma- ğa çalışır. Bu arâlik arkadaşlardan biri diğerile çekişmeyi bırakarak po- isin üzerine hücum eder. Onu dö- ğer ve hattâ polisin elbisesini yırtar, Kuduran adam zorla bağlanarak karakola sevk edilir. Tabii iş mah- kemeye akseder. Kavgacı mahkeme- dene yaptığını bilmiyerek hareket ettiği için affolunmasını hâkimden diler, Neticede hâkim garip bir hü- küm verir, kavgacıyı üç ay her nere- de polise rasgelirse onlara yerlere :| kadar eğilerek selâm vermeğe mâh- küm eder. Kavgacı bü mahkümiyeti kabüle mecbur olur. Karamanda et ucuzluğu Karaman (Akşam) — Belediye ete ve ekmeğe yeniden narh Koymuş- tur: Koyun eti 24, keçi eti de 20 kuruştur. Sığırın 16,*Kıl keçi 18 ku- Tuştur. Ekmek fintleri'de birinci 10, ikinci 8,8 kuruştur. “Buharla işliyen gemilerle seyahat etmektense aya gitmek daha kolaydır,, İlim ve fen mü- madiyen - terakki ediyor, her .gün yeni yeni itâdlar- la karşılaşıyoruz. On dokuzuncu â5- rın sonlarına doğ- ru başlıyan keşif- ler, harp senele- rinde durmuştu. Bu durgunluk harpten sonra da beş on sene sürdü. Fakat çok geçmeden yeniden icadlar başladı. Bugün birçok âlimler hava " tabakası haricinde seyahat etmek ve âya gitmek imkânları arıyorlar. 'Bir zamanlar bu gibi iddialar hayal gibi gelir, herkes gülerdi. Bugün bi- ze pek tabii gelen birçok şeylerin kâ- şifleri için, bu keşfi ortaya attıkları zaman, en hafifi budala, ukalâ, şşar- lalan gibi sözler söylenmişti. Fakat şimdi vaziyet değişti, Ortada imkân- vallıların insanlığa hizmet etmek is- terken çektikleri sıkıntıları düşüne- rek âdelâ ulahıyor. 1875 senesinde, ilk otomobilin ya- pılmasına çalışıldığı sırada Hanovra yüksek fen mektebi profesörü, meş- hur âlimlerden ve yol, demiryolu in- şaatı mütehassıslarından Launhardi bar bar bağırıyordu: «— Nafile uğraşmayınız.. yazıktır sarfetiğiniz gayretlerel İşe yarıyabi- lecek otomobil imal etmek mümkün değildir. Hayalâta kapılmayınız!> Profesörün bu sözlerinden sonra ge- çen on sene zarfında otomobil vücud buldu, her gür bir parça daha ilerledi. İngiliz profesörlerinden Larâner fl. barla işliyen sefinelerle seyahat etme- leri imkânsızdır. Fikrimce Kamere s6- yahat etmek daha kolaydır.» Profesör Larner bugünkü Transat- lantik vapurlarını görseydi acaba ne derdi? Hava gazile tenvirak yapılacağıni iddia eden Frânsiz Lebon'la herkes Bugün yeni keşifleri herkes büyük bir alâka ile takib ediyor. Halbuki bir zamanlar her yeni keşif, her yeni icad sahibi büyük hakaretlere oğramıştı. İlk vapur yapılmasına kalkışıldığı zaman meşhur bir ingiliz profesörü yukarıda geni sözleri söylemişti alay ediyordu. Deniliyordu ki: «Fitil siz limba yanmaz, çünkü bu, tabiat kanunlarına mugayirdir. > Edison 1878 senesinde ilk fonoğ- rTafını Parise göndermişti. Bu hadise, İlim adamlarının bazan ne kadar yar nıldıklarım isbat etti Fransızların meşhur İlim akademisi, bu yeni Aleti tedkik etmek için toplandı. Fransız hikmetşinaslarından Du Moncel âleti harekete getirince, akademi Aâzasın- dan Boulllaud hiddetle yerinden fır- lıyarak: «— Edepsiz herif! Biz bir vaniri- log'un (ağzını açmadan karından scs çıkaran adam) oyunlarına aldar nır mıyız sanırsıri?» diye Du bağırdı. Bouillaud'yu al mümkün olamadı. Adamcağız fonog- rafı altı ay kadar tedkik ettikten son- ra nihayet «Bir maden insan Sesini tekrar ettiğini kabul et- meğe imkân yoktur» hükmünü verdi. Jacguard el ve ayakla işliyen men- buna hiçbir kimse, hattâ Napoleon ile başvekili Carnot bile inanmak Iste- miyorlardı. Jacguard'ı Parise çağırdı- Jar, orada Camnot, imparatorun huzu- runda iriyeman yüzüne bağırarak dan gerilmiş bir ipliğe ilmek yaptığı- nı iddia eden adam sensin hâ?..» Daguerre fotoğraf makinesini icad ettiği zaman bir gazete muharriri şunları yazıyordu: «Ancak ayna üzerinde görülen ge çici manzaraları tesbit etmek dün- yada mümkün 0- lamıyacak bir şey olduğu gibi, ayni arzu Allaha karşı hürmetsizlik de- mek ölür. Bir res- samın dehâsı yeri- ne geçebilecek ve bir insanı ken- di kendine tersim edebilecek bir makine bütün hilkat- lerin sona ermesini istemek küstah- lığına Kalkışmak demektir. Binlerce senedenberi benibeşer tasvirinin e20- Ti olmasına hiçbir zaman tahammül etmemiş olân Cenabı hak, hiç ezeli kaldelerine karşı sadakütsiziik eder ve Pariste bir Fransızın şeytanatkâra- ne bir icadla ortaya çıkmasına razı olur mu? Simens Berlinde fik defa şehir trehi lerini sokakların üzerinden geçirme- ğe teşebüs etmişti. Berlin zabıtası bu- “na mani oldu. Deniliyordu ki: #Tren- ler geçerken atılacak yanık sigara larla ve kibritlerle kazalâra sebebiyet verilmesi-tehlikesi vardır.» Bugün Ber- Jin üzerinden geçen trenler muazzam Ni bir şebeke teşkil eder. 1899 senesinde iki adam Stuttgart dı. Bir aralık birisi diğerine Alman zâ- bitlerile hararetli bir münakaşaya gi- rişmişolan bir adamı göstererek onun kim olduğunu sordu. Sorulan adam: «— Budalanın biri! İsmi Zeppelin imiş. Zavallı adam galiba aklını ka- Prenses.Şivekârın kocası aleyhinde bir dava Karşılığı olmadan bir milyon franklık çek vermiş Dünkü posta ile gelen 18 kânunu- evvel tarihli Paris - Soir - gazetesi, « prenses Şİvekârın kocası “ B, İlhami âleyhinde Paris birinei hukuk mah- kemesinde açılan bir davayı yazıyor. 'Bu gazeteye göre - prenses Şivekâr 1933 senesinde Deavillede bulunduğu halde, kocası B. İlhami karşılıksız olarak bir milyon franklık çek imza lamıştır. Bu çeki paraya tahvil eden Deaville gazino ve otelleri şirketi, parayı tahsil edemediği İçin prense- Sin kocası aleyhine dava açmıştır. Prenses Şivekârın avukatı B; İlha- miyi cezai takibattan kurtarmak için aleme kumar borcu olduğunu ve kumar borçlarına mahkemenin ke rışmağa salâhiyeti olmadığın iddia etmiştir. Deaville gazinosunun avukatı bu İKTİSADİ MESELELER Güzel havaların piyasa ve ziraate tesirleri a haftadanberi havalar iyi gidiyor, edenler, çoktur. Fakat güzel havalar. aile reislerinin yüzünü güldürdüğü halde birçok kimseleri de zarara sök- maktadır. Bunların başında, yalnız rar'görmüşlerdir. Kendisi ile görüştü- güm bir tuhafiyeci, günlerdenberi yünlü gömlek, kaşkul, eldiven, fanile, hasılı kışım soğuk havalarda giyilen eşyayı satamadığından şikâyet, edi- yordu. z — Bayramdan beri havalar güzel diye, kimse dükkâna girip kışlik birşey almıyor. Güzel havalardan, yalnız tuhafiye- ciler ve kışlık eşya satan mağaza sâr hipleri şikâyetçi değildir. Şikâyetçile- rin arasında trikotaj, kışlık çorap, far nile yapan küçük ve büyük imalât- haneler de vardır, Bilhassa küçük tri- vaların bozmasını odun ve kömür tacirleri gelmez. Kışlık | eşya satanlar da, güzel havalardan 2s“ zamanda böyle bir © kotaj müesseseleri, piyasa talebine göre). Pas9YA geldiği bir sırada elektrik kon- iddiaya karşı şu müdafaade bulun- takt mi : gi ZEZE ymış ve bu çıkış bir hayli devam ettiği masası üzerinde harcansaydı bu iddia için tramvaydaki yolcular heyecana varid olabilirdi. Faket biz bu parayı | şubelerinde daha doğrusu kışlık eşya düşmüşlerdir. Bir aralık yolcular bireg nereye sarfedileceğini kontroje lüzum | yapan fabrika ve imelâthanelerde, ve göremden prensesin emrini telâkki ettiğimiz arzusu üzerine kocasına yerdik. Bu para prenses ile kocasının bunların satış yerlerinde yeni bir kri- ze şahid oluyoruz, fakat bu krizi ha- #ifletmek yahut ortadan kaldırmak Nyeinen, Ayer. Miliyeyimiyeni — deği ekonomik tedbirler de faidesizdir. payları Mek mik önüne ancak «Soğuk dalga- müş oldukları lüks ve mühteşem ha. | 5! Geliyor» diye bir rasadhane raporu yaka da harcanmıştır. geçebilir, Şimdi kışlık eşya yapanlar gr ereği geçi “. Kir e ii K

Bu sayıdan diğer sayfalar: