17 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

17 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Hareket ordusu nasıl hazırlandı? Yola çıkarılan taburlar Selânik heyeti merkeziyesi içtima- ında İttihad ve Terakki lk umumi kongresinde Selânik heyeti merkezi «yesi murahhası olan topçu kolağası Rasim bey şu teklifte bulundu: — Umumi kongrenin -18 eylül 1908 -5 eylül 324 tarihindeki kongrenin « -şayed İstanbuldaki o merkezi umumi bir kazaya uğrarsa Selânikte derhal bir merkezi. umumi teşkil olunacağı - hakkında bir kararı vardır, Bu karara göre burada bir merkezi umumi teş- kil edelim Bu teklif üzerine İslanbulda mer- kezi umumi madum. addolunarak umumi kongre mukarreratına tevfi- kan Selânikte yeni bir merkezi umu- mi teşkiline karar verildi. Vilâyet he- yeli merkeziyesinin merkezi umumi iş- lerini ve Selânik kaza heygti merkezi- yesinin de: vilâyet heyeti merkezi- yesi işlerini deruhde. eylemesi ten- $ib. olundu. Manastır, ,Üsküb, Edir. me, Yanya, İşkodra vilâyetlerine mümkünse üçer, olamadığı halde iki- şer veya birer âza intihab eylemeleri bildirildi. Merkezi umumüinin Selânikte yeni- den teşekkül ettiği bütün Anadolu vi- lâyetlerine de haber verildi. Manastır heyeti merkeziyesi mu- rahhaslıkla İstanbula gidecek iken he- nüz Selânikte bulunan topçu yüzbaşı- sı Kayserili Ziya efendiyi bu vazifeye memur ettiği gibi Üskübe gitmiş olan Müftü Receb efendinin celbi hususunu da merkezi umumiye havale etti; Ma- nastır namına bir âza daha icab eder- 8e bu ikisi tarafından seçilmesini yaz- dı. Kosovadan bir âza geldi; Yanya ve İşkodra merkezleri âza göndermiye- rek teşekkül eden merkezi umumiye emniyet ve itimad beyan etti; iptida cevab vermiyen Edirne heyeti merke- xiyesi de sonra âza gönderemiyeceğin- den bahsile yeni heyete itimadını bil- dirdi. Bilâhare âzasından jandarma yüzbaşısı Refet beyi - emekli yarbay - memur etti Ahali üzerinde iyi tesir yapacağı bilindiği için ataşemlliter Enver ve Fethi beylere Selâniğe gelmeleri hak- kında telgraflar yazıldı. Müftüzade İhsan Namık bey de heyete alındı. Yeni bir merkezi umumi teşkiline karar verildikten sonra ayni içtimada Rumeliden bir kuvvetin İstanbula yü- rTümesi, bu kuvvetin kumandasını de- rTuhde eylemesinin üçüncü ordu ku- mandanı ve müfettişi umumi vekili Mahmud Şevket paşaya teklif edilme- si, eğer o kabul etmezse Metroviça kumandanı Cavid paşaya müracaat olunarak onun Selâniğe davet olun- ması düşünüldü. Fakat böyle.düşü- nüp karar vermek kâfi değildi. Ordu başına geçip İstanbula yürümeği de- ruhde edecek kumandanı hemen ikna «eylemek lâzimgeliyordu, Meşrutiyetin İlânında olduğu gibi bu defa da teşeb- büs yukarıdan aşağıya doğru değil, Aşağıdan yukarıya doğru bir hareket- Je bâşarılacaktı. Heyeti merkeziyeden Abdülkerim ve Ali Naki beyler bu bab- da Mahmud Şevket paşaya ricada bu- Junmağa memur edildiler; Topçu kol- ağası Rasim beyin de askeri klübe giderek orada toplanmış ve toplan- makta bulunan zabitanın müzakere- Wlerinde hazır bulunmâsinği karar ve- 5 Fildi. : # Askeri klübde tâmamön © gale oyan halinde bulunan zabitler İstanbu- la asker sevkini kabul eylemesi için © Mahmüd Şevket paşaya teklifte bu- © Yunmak üzere erkânıharbiye kolağası # “İzzeddin - ordu müfettişi örgeneral - topçu kolağtası Rasim beyletin git- # melerini tensib ettiler. İn Merkezi umumi ve askeri klüb mu- “rahhasları ayri, ayrı Mahmud Şevket F pr” nezdinde teşebbüslerde bulundu- lar, 4 Ancak bu hususta kati'neticenin 9 “günlerde redif fırkası srkânıharbi bu- Tunan Mustafa Kemal beyin teşebbü- İ sile alındığı Türk tarihi tedkik cemi- !, yetinin neşrettiği tarihin üçüncü ci- “dinde verilen şu malümattarı anlaşı- Miyor: © (31 mart. hâdisesi üzerine Selânik- 4 te bazı zabitler arasında bir hassasi- Hareket ordusu kumandanlarından Hüseyin Hüsnü paşa kumandanı Bağdadi Mahmud Şev- ket paşada, gerek diğer kumandan- larda hiç bir teşebbüs fikri görülmü- yordu. Redif fırkası erkânıharbi Mus- tafa Kemal bey bu fırkanın kuman- danı Hüsnü paşayı Mahmud Şevket paşaya gidip onu faaliyete gelirmeğe teşvik etti; kendisi de ordu erkânıhar- biyesine gitti. Oradaki rüesayı İstan. bula bir kuvvet sevkederek isyanı bas- fırmak lüzumuna ikna ve kendisi gi- decek kuvvelin erkânıharb Teisliğini deruhde etti.) 3 Üçüncü ordudan İstanbula kuvvet sevki esası bu suretle hal ve kabul edildi. Ancak Edirneden de bir fırka kadar kuvvetin Makedonya küvvetile birleşmek üzere tahrikine lüzum gö- rülüyordu. Mahmud Şevket paşa üçüncü ordu kumandanlığı dairesindeki telgraf makine odasında yanında erkânıhar- biye reisi Ali Rıza paşa olduğu halde İkinci ordu kumandanı Sâlih paşa ile mâkine başında muhabere elti, Bu muhabere saatlerce sürdü, Salih pa- Şa iptida ordusundan emin olmadığı- nı bildirdi. İstizah ve izah ile epey va- kit geçtikten sonra Mahmud Şevket paşa (sizin yardımınızdan vazgeçtik; bari bir zararınız dokunmasın) te- mennisinde bulundu. Salih paşa - ta- bil ordusu erkânile müzakereden son- ra - İkinci ordunun İstanbuldâki ihti- lâl ile meşrutiyete darbe vurulduğu hakkında kati bir kanaat beslemediği- ni, ancak payitahtta asayişin iadesi hususuna beraberce çalışabileceğini yazdı. İki ordu sevkiyat hususunda sebebde değilse, gayede birleşiyordu demekti, L Neticede ikinci ordudan sekiz tabur hazırlanması kararlaştı. Kuvvetlerin nasıl birleşecekleri hakkında da terti- bat alındı. Bu muhabere cereyan ederken bir taraftan da üçüncü ordu mıntakasından sevkolunacak kuvvet hakkında tertibat yapılıyordu. Vakit öğleye yaklaşmıştı. Topçu kolağası Rasim bey müşiri» yet dairesine geldi. Sinıf arkadaşı or- du erkânıharbiye birinci şübe müdü- Tü kaymakam Halil Recai beyin oda- sına girdi — Havekâta dair hâlâ bir şey yok. Zabitan askeri mahfilde bekliyorlar, Rica ederim, Kumandan paşaya gidi- niz de bu işi biraz tacil buyursunlar, Dedi. Halil Recai bey telgraf odası- na gitti. Mahmud Şevket paşanın yar | nında Ali Rıza paşadan başka erkânı- | harbiye kaymakamı Abdülkerim, sivil kâtib Üsküblü Mahmud beyler de var- dı. Halil Recai bey ayakta durmakta | olan Ali paşaya: İ — Rasim geldi. Zabitan tacil edi- yormuş. O da rica ediyor, Dedi, Ali paşa: — Bitti, bitti, Diyip elindeki puslayı uzatarak; - © Arkası var) İstanbul — Öğle neşriyat 0: Pllk- ia Türk musikisi, 1250: İ 1305: Plâkla Türk muslirisi, 1330: bfuhtellt piAk neşriyatı, 14: SON. Akşam heşriyatı: 1830: Hafir müzik: 'Tepebaşı Belediye bahçesinden naklen, 19,15: Nezihe Uyar ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi (Şataraban, Rast, Sultani yegih, Uşşak), 20: Saat ayarı Orinviç rasathane Keman konseri: Konservatuvar pro! lerinden Liko An anoda Sabo, Sonat: Do Maj - Sonat Min - Şuan, 2040: Ömer Rıza Doğrul söyler, 21: Saat ayarı: ORKESTRA Verdi: Ayda - Mar E dö Sevil, 3 21/30: - Klâsik Türk mu v9 arkadaşları tarafından zü faslı, 2 - Peşrev; Dedi Ey kaşı keman müjşen canım denir, 4 - Ağır semai: Bir dilbe bir kameti müstesna, Dedenin, 5 - Şi < El benim için seni sarmış bi Dede- nin, 6 - Şarkı: Lerzan ediyor ruhumu çeşmindeki efzun, Sahibi belli değil, 7 - Şarkı: Bu gün ey meh senin ile gidelim: Leon Harçiyan, 8 - Şarkı: Bir verdi ran& ettim temasa, Dedenin, 9 - Yürük semai: Bu gece ben yine bülbülleri hamuş et- semal: . “Tun ve varyet bahçesinden : Son haberler ve ertesi günün prog- ramı, 23: Saat ayarı, SON | Ankara — Öğle nöşriyatı: 1230; Karı- gık plik neşriyatı, 12,550: Plâkla Türk mu- #ikisi ve halk şarkıları, 13,15; Ajans ha- berleri Akşam neşriyatı: 1830: Karışık plik neşriyatı, 10,15: Türk musikisi (Salâhad- din), 20: Saat ayarı ve arapça neşriyat, 20,15: Türk musikisi (Handan), 21: Kon- ferans: (Behçet Kemal Çağlar), 21,15: Stüdyo salon I - Delibes: Pas des fivurs, 2 - Haydn: Die Himmel zahlen die ehre gottes, 3 - Suppe: Le: Cavallerie, 4 - Kalman: 1 Ma 22: Ajans haberleri, 22.15: 8 hta İZA, Avrupa istasyonları Saat 9 de Berlin 20,20 plâk neşriyatı — Deutschi 5. 19 danberi güzel melodiler — Franktt. 20 plâk neşriyatı — Kolonya 2020 orkes- ten Münih 20,20 halk muzikası Stulte. 20 dans — Athlone 20,50 konser — Budap, 2050 keman Droltviç 2005 konser — Milvers, 1 2055 senfon. kon- ser — Lüksembe. 20,15 orkesten — Rad. Paris 2030 bafif muzlka Reval 20 dans — Sofya 2055 operet murikası Sottens 20,20 piyano — Strasbg. 2030 as- keri muzika — Rad. Toülouse 20,5 filim ve operet havaları — Varşova 19 «31 operet, Saat 21 de Berlin 3110 tanınmış melodiler Breslav 2030 dans — Frankft. 2115 mu- zika — Hambg. İL10 muzlka ve dans — Kolonya 21 orkestraya devam Kö- nigsberg 2110 büyük askeri muzika — Leipzig 2110 eFlauto Solo» muzikalı pi- yes Münih 21,10 opera muzikası Stuttg. 2140 eğlenceli konser — Viyana 21 Viyana melodileri. — Athione 2150 dans — Bari 2115 Yunanca neşriyat Belgrad 31 orkestra — Brüksel 21 - 3 »Oltane'in Rüyası» operet — Bükreş 2110 konser — Florans 2130 balalayka kon- #eri — Kopenhag 21,10 - 2525 «Güver- İede Sandete opereti — Lyubllann 2130 keman — Lille ve Limoges 2130 - 2330 konser M. Ceneri 21 keman — Oslo 2150 hafif muzika — Rad. Paris 2130 - 2330 Fransız - İngiliz konseri — Prag W 21,15 opera parçaları — Bra$islava 2155 orkestra — Sofya 2155 eğlence ve dans — Stokholm 2146 orkestra — Strabg, Nis 2140 - 23 askeri muzika — Rad. Toulouse 2104 hafit muzika, Saat 22 de Berlin 22 melodilere devam — Brealar 3230 salon muzikası — Frankft. 27 kon- sere devam — Hambg. 22 muzika ve dansa devam. — Kolonya 22 orkestraya devam — Königsbg. 22 askeri muzikaya devam — Lelpalg 22 muzikalı piyese de- vam — Münih 22 opera muziküsina de- vam — Stuttg. 22 eğlenceli konsere de- yam — Berom. 22 orkestra — Brüksel | 32 operete devam — Brüksel li 22 orkeş- ira — Budap. 225$ askeri muzika Droitviç 2245 askeri muzika — Hilvers, I | 22,40 «Gerolstein Grand Düşesi. Offenbach! opereti — Kopenhag 22 operete devam — Lüksembg. 22 orkestralar — Midland ve Lonra 2245 orkestra Rad. Paris 29 konsere deram — Paris P. T. 'T, 4239 or- kesten — Reval 22,10 dans — Riga 22,15 dans — Roma 32,10 «Linda di Chramoales Donizetti operası — Strasbg. 22 asekri mu- zikaye devam — 2230 operet şarkıları, Saat 23 de 23,50 dans — Berlin 2330 Königsbg. ve eğlence — Brno 2335 di 23,10 hafif muzika — Cazband — Bükreş 23.15 operet komae- ri — Droltviç 23 askeri muzikaya de- vam — Florans 23 dans — Hive 1 23 operete devam — Kopenhag 2325 Rus muzikası — Lüksembg, 23 orkestralar — Midland ve Londra 28 orkestraya de- vam — Soltens 2305 dans — Stokholm 2330 anlistler — Sirasbg. ve Nis 23 man- dolin konseri — Rad. Toulouse 23,45 Küba | muzikası — Varşova 23 murlka Saat 24 den itibaren Alman istasyonları 1 e kadar evvelki programlarina devam Budap. 24 dans — Bükreş 24 konser — Kopenhag 24,10 - 130 dans Rad. Paris 24-3 dana — Roma 2 operaya devam — Prankft., Stuliz. 1 - 4 gece künseri — Diğer Alman istasyonlari 1 * £ Mamburg- dan naklen güzel melodiler konseri, “IT Temmur 1038 DİŞİ KORSAN Tarihi Yazan: İskender F, Sertelli kadar için- deki kü- yet bütün geçmiyen kö- Onun, ot sekiz yaşı dl şadığı kâinat, kö; en sekenesi üç yüz ki; yünden ibaretti İzmini, köyünün biricik güzeliydi. Köylü delikanlılardan onu seven bir kaş kişi vardı, İzmini elbette bun- lardan birine gönlünü kaptırmıştı Fernando bu köye uğrıyarak, yarı cebir ve yarı para yardımile İzmini- yi ailesinin elinden satın aldığı za- man, İzmini, köyünden ve köyünün delikanlılarından ayrılmamak İçin az mu ağlamıştı? y İzmininin ailesi çök fakirdi. Ömrün- de görmediği avuç dolusu altınlarla göz kamaştırıcı mücevherler karşı- sinda İzmininin anası da babası da irade ve muhakemelerini rek, kızlarını çürçabuk asilzadesine verivermşsilerdi. İşte İzmini köyünden böyle İste- miyerek ayrılmış saf ve temiz yü- rekli bir kızdı. Onun rakısların bile ilk bakışta göze çarpan bir safi- yet vardı. Onun'yaptığı ral yün bütün kızları bilirdi. O Ve: meyhanelerinde raksı sanat haline koyan ve onun geliri ile geçinen rak- kaselerden değildi. Oysaki Fernando ona bir meyhane rakkasesi güzile bakıyordu. Hattâ bir gün kendisine: — Köydeki delikanlıların karşısın- da da böyle kalçalarını sallıyarak oynuyor muydun? Diye sormuş ve İzmin!i bu soruya sükütla cevab vermişti oİzmininin pembe beyaz bir teni vardı. Utandığı zaman çehresi kıpkırmızı olurdu. Ve işte Fernando da onun bu mahcu- biyeti içinde beliren güzelliğine tu- tulmuştu. Santos adasından ayrıldıkları za- man: — İzmini, dedi. bundan sonra be- nim karım sen olacaksın! İzmini, müthiş bir deniz kurdu- nun avucuna düşmüştü bir kere, O ne İsterse öyel olacaktı. Rum dil- beri, İspanyol korsanının kadın ve sefahet düşkünü bir erkek olduğunu anlamıştı” İzmini ayni zamanda uysal bir kızdı. İnadçı değildi Bu biraz da tecrübesizliğinin ve yaşının onda ya- rattığı meziyetlerdi. Haftalar aylara ve aylar yıllara kalboldukça elbette oda iztırablar, entrikalar, fırtınalar | içinde yoğurulup gidecek... O da on- lâra benziyecekti. Fermando kamarasında İzminiyi bir kaç kere kucaklayıp hayvanlık duygularını tatmin ellikten sonra, gönç kızla ilk defa başbaşa kaldı. — Şarab sever misin, İzmini? — Severim amma, yılda bir kere yılbaşında içerim. — Bu kadar nefis bir içkiyi neden her gün içmiyorsun? — Bizim köyümüzde şarab bol de- güdir. Erkeklerimiz bile yılda ancak bir kaç kere feçrler. Bağlarımızdaki şarabları yabancılara salarız biz. — Burada şarabdan bol birşey yok, İzmini! Bundan sonra her sof- rada bir kaç kadeh şarab içeceksin! Seni her zaman neşeli görmek iste- rim. — Şarab neşe verir mi insana? — Onun verdiği neşeyi hiç bir şey- de bulmak mümkün olmaz. E insanlar - Allam tanımadan - şaraba taparlardı İzmini safiyetle gülümsedi; — Ben şarabdan çok korkuyorum. Onu içtiğim zaman, içime bir yığın ateş dökülmüş gibi, bütün damarla- rım bir anda yanıp tutuşuyor. — Eğer şarabın üzümden yapıldı- ğını bilmeseydin, sana: «Onu ateşle yaparlar!» demekte tereddüd etmez- dim... — Güenş te aleş kadar yakıcı de ğil mi? — Evet... — Biz şarabı bağlarımızda güneşe bırakınz. Bizim şarablarımızda gü- neşin harareti de vardır, Ve biz, ken- İspanyol Deniz Romanı Tefrika No, 58 Rum dilberinin korktuğu iki şey vardı: Güneş ve şarap. Fernando nihayet ilk sevgilisini adada bırakıp dönmüştü! di şarablarımızı bunun için korkarak içeriz. — İçinde güneşin harareti var di- ye mi? Evet. Bizi yakar diye korkarız. Santosun güneşine benzemez bizim köyün güneşi;;. — Daha nu kuvvetlidir? — O Kadar kuvetlidir ki, yâz örlâ- sında bütün otlarımızı kurutur... Bahçelerimizde solmadık bir çiğek kalmaz, — Ya insanlar? — Güneşin alnında saatlerce kâ- lanlardan ölenler de vardır. Biz gü- neşten çok korkarız. — Öyleyse hiç merük ötme, İztni- ni! Bizim gemide içtiğimiz şarablar toprak -içinde eskimiştir. “ Onda: ne güneşin, he de ateşin harareti var. Ve İzminiye bir kadeh şarab uzatta; — İşte... Hele bir iç te bak! Bu, geçen akşam Santoslta yaptığımız eğlentide içtiğimiz şaraba benzemez. Her yudumunda bir salkım üzüm gi- dası var, İzmini kadehi aldı, bir yudum iç- ti. ve kokladı — Gerçek öyle.. kokuyor. — Görüyorsun ki, içinde güneşlen ve ateşten eser yok. Fernando üç kadeh şarabı zorla üstüste içirdi. — Şarab insana yalnız neşe değil, güzellik te verir, İzmini! Bir kaç gün sonra bugünkünden bin kat daha fazla güzelleşeceksin! Rum dliberinin birdenbrie gözleri dünd. Başını Fernandonun omuzuna da» yadı: — Büyülü bir içkiye benziyor bu. Bizim köyümüzün şarabı bu kadar lezzetli değildi Fernando Rum dilberinin saçları nı döktü: — Ne kadar güzelsin, İzmini! Se- ni kucaklayabilmek için, bugüne ka- dar nasıl tahammül ettiğime şaşıyo- rum şimdi, — Maryanayı çok çabuk unuttu. nuz?! - Onu candan sevmemiştim, İz- mini! O çok zeki ve entrikacı bir ka- dındı. Sen ise melekler kadar saf, kelebekler kadar ince ve Nilüfer ka- dar zarif bir kızsın! Seni delice sev- memek için kör olmalıydım. seni görmemeliydim! — Maryana Santosta çok kalacak mı? — Onu orada müebbed hapse mah- küm ettim. Ölünceye kadar Santos- ta kalacak... — Demek bu kadar nefret ettiniz ondan? — Evet. Adını bile anmak istemi. yorum artık. Bir daha bana ondan bahsetme, İzmini! İzmininin gözleri birdenbire kapa- mıvermişti. Gerçek büyülü bir şaraba benzi- yordu bu. Acaba üstüste üç kadehi birden içtiği için mi çarçabuk sarhoş ol muşlu? Yoksa, Fernando, kadınlara ikram ettiği şarabın içine afyon mu koyuyordu. İzmininin dudakları arasından iki kelime daha döküldü; — Nereye gidiyoruz? Fernando sötgilisini kollarının arâ» sında sıkarak, kudurmuş bir sırtlan gibi homurdandı: — Nereye gittiğimizi ben de bilmi- yorum... Maryana, Santos mabudu ile başbaşa.. Yakında yolumuz Bizansa düşecek. İmparator Mihailin kurduğu yeni imparatorluğun göz kamaştırıcı v6 heyecanlı sahnelerile karşılaşmadan, Maryanananın Santostaki hayatını kısaca gözden geçirelim. Fernandonun Santos adsamda bis raktığı bu güzel kadın, Fernando- nun yakında - Arablarla çarpıştık- tan sonra - muzaffer olarak dönece- ğini umuyordu. Mis gibi üzüm (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: