17 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bahife 6 Sirkeci meydanının açılmas için faaliyetle çalışılıyor Eski çalgılı gazinonun mühim bir kısmı yıktırıldı, caddedeki dükkânların da yıktırılması kararlaştı > Birkecide yıktırılması kararlaştınlan dükkânlardan bir kısmı Nafia Vekili B, Ali Çetinkaya Dev- Jet demiryolları dokuzuncu işletme müdürlüğünde tedkikler yapmış, is tasyonu gezmiş ve yıkılmakta olan binaları görmüştür. Meydanın inşası 22 temmuzda Ankarada İhale edile- cektir. Eski çalıph gazino binasmın mü him bir kısmı yıkılmıştır. Bu iş bit- tikten sonra tahliye edilmiş olan İs tasyondaki polis ve inzibat binaları- nın yıkılmasına başlanacaktır. Bu binaların bulunduğu yere büyük bir banliyo paviyonu yapılacaktır. Banliyo paviyonunda altı tane bi- İet gişesi yapılacaktır. Bu suretle bil bassa yazm yolcular biletlerini en kı- sa zamanda ve kolaylıkla alacaklar- ENES EEE EAAEEA SEE SAAEAEABEAEEBAL EE SEO ESEASEEASETENEEAEEE Sivas (Akşam) — Halkevimizin faaliyeti günden güne artmaktadır. muttarid bir program dahilinde çalışmakta, ezcümle köycülük şubesi man tertil ettiği köylü geceleri, köy gezileri ve hasta köylüleri mua- tün ko zaman 2: dır, Sirkeci meydanının genişlemesi münasebetile Belediye de tramvay yolunun meydana bakan kısmını ge- | nişletmeğe karar vermiştir. Bunun İçin Sirkecide seyrüsefer işaret dura- ğınm karşısına tesadüf eden köşeba- şındaki şerbetçi, tütüncü dükkânları ve diğer dükkânler istimlâk edilerek kaldınlacaktır. Bu #sra dükkânlar, Sirkeci istasyonunun hat boyunu ka- pamaktadır. Bunlar kaldırıldıktan sonra Sirkeci meydanının açılmasile deniz kenarından Ankara caddesinin başına kadar uzanacak yol, 30 metre genişliğinde olacaktır. Bu dükkânla- rın İstimlâkine Eminönü istimlâk iş- leri bittikten sonra başlanacaktır. Bü- yene ettirmek gibi hususlarda çalışmalarına büyük bir önem ve hız vermekte- dir. Bu şube Soğükçermik adı verilen Sivasa 12 kilometre mesafedeki mevkie i den davet'ettiği yüzlerce köylüye neşeli bir kır bayramı ş, gidiş gelişte bir çok hasta köylüleri muayene ederek icab eden çlar dağıtmıştır. Gönderdiğim resim bu geziden bir enstantanedir. Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) — Pertev... Pertev... Neredesin?... Sağa sola baktı, Uzun zaman yolla- rm üstünde serseriler gibi dolaştı. Uzktarı gördüğü her boylu erkeği o sanarak yaklaşıyor, fakat bunun Per- tev olmadığını farkedince, nevmid, ge-| ne araştırmalarında devam ediyordu. Ve mütemadiyen, kendi kendine: — Beni itham ediyor... Ben ki onu bu kadar seviyorum... Onun tahkirine. onun nefretine hedef olmağa taham- mül edemiyeceğim... Sevgilisinden ayrı yaşamağa kat- Janmıştı. Fakat onun tarafından dal. ma sevilmek ümidi onu teselli ediyor- du. Şimdi ise, delikanlı, samimi bir kanaatle, kendisinden nefret ettiğini söylemiyor miydi? Artık Pertevi bulmanın imkânsızlı- Bin anlıyarak, onu. aramaktan vaz- geçti. Dalgın, perişan, caddenin 1ssız kaldırımları üzerinde yürüyordu. Zih- ni kâh maziye, kâh şimdiki zamana takılıyor, ve neyi düşünse, neye bak- sa, daima felâket görüyordu. Mazi, onları ayırmıştı. Şimdiki za- man, kendisini Jekeliyordu. İstikbal de mutlak bir nefret bazırlıyordu. Tefrika No 3€ Birdenbire her hederise, Pertevden ayrıldığı gün köşkte gözüne ilişen fransızca şiir aklına geldi ve o mısra- ları hazin hazin mırıldanarak yürü- dü.. ... Nasıl yürüdüğünü, nasıl geldiğini bilmeden, kendini evinin önünde bul- du. Merdivenlerden çıkıp odasına gi- rerken, annesi halecanla seslendi: — Suzan- Sen misin? — Evet, anne! — Oh, çok şükür! Hadiye hanım, Kânarye ile beraber- di ve ikisi birden, sevinçle, genç kızı sardılar: — Yavrum, pek merak ettim... Üşü- dün değil Mi?... Baksana saat üçe ge- liyor Kızının ellerini tutarak sobanın ba- şına çekti oturttu — Yatamadan, sen! bekliyordum İkiye doğru Kanaryenin odasından çıktığımı gördüm... O sırada ayak se si işitmiş gibi olmuştum; kapıyı aç- mış merdiveni gözetiyordum... Çok üzülüyordum. «Nerede kaldı... Ne ya pıyor» diye kendi kendimi yiyordum. işini halletmek lâzım Samsun (Akşam) — sunun «Ali paşa» adile'söylenir üç yüz yık danberi çeşr # akan bir suyu var- dı. Bu su şehrin c unda Merd ır- mağı denilen küçük ırmaktan bir ka- mal ile alinarak şehre ve şehir içinde demir ve künk borular ilg çeşmelere getirilerek akıtıla 8 idi. Bu su akarke: masından artan fazla sular lâğımlara akarak bunların çabucak tıkanmasına mâni olur ve farelerin üremesine mey dan vermezdi Bundan sekiz on sene evvel bu-su- yun açıktan akan mikroblu bir su ol- duğunu ve bundan bir takım ziyan gö Tüleceğini düşünen Samsun belediye si Park suyu diye anılan arteziyen ku- yuları suyunu modern tesisatla şehir- 'de akıtmağı başladı. Ve arkasındanda Irmak suyunu bütün bütün kesti, Belediye bu arteziyen kuyu suları- ni motör çalıştırmak gibi birçok mas- raflara mukabil akıtabildiğinden an- cak şehirlinin kullanacağı suyu vere- bilmekte ve lâğımlara akıtamamak'ar dır. Bu yüzden susuz kalan lâğımlar bitihassa yazın fena halde koku yap- maktadır. Ve gene susuzluktan iâğım- larda pislikler çoğaldığından fareler de ona göre artmağa başlamıştır. Fa relerin bu derece lâğımlarda üremesi evlere, dükkânlara ve mağazalara sal- dırmalarına ve dolayısile şehrin sağ- lığını bozmalarına yol açmaktadır. Belediye mikropludur diye kestiği bu parasız şehri temizliyen suyu ye- niden akıtarak şehrin mecralarında yalnız temizlik için Kullanarak karşıya çıkacak kölülüklerin önüne geçmeli- dir. Öyle sanılır ki, belediye bu suyu az bir masrafla şehrin mecralarma akıtabilir ve memlekete sağlık nokta- sından çok değerli bir iş yapmış olur. Karamanda sarmısak 40 kuruştan 2 kuruşa düştü Eörümân (Akşam) — Karamanda sarmısak yoktur, Kilosu 40 kuruşa ka dar fırlamıştır. Bunu. gören bütün bahçivanlar bahçelerine sarmısak dik- miş, bu sefer de sarmısak o kadar bol- laşmıştır ki kilosu iki kuruşa düşmüş- tür Milli tıb kongresi hazırlığı İzmir (Akşam) — Birinciteşrin ayı- nın 26 sında Ankarada toplanarak üç gün devam edecek milli tib kongre- sine İzmirden bir çok serbes doktor- Jar da iştirak edeceklerdir. Bazı dok- torlar kongreye vermek Üzere râpor- Jar hazırlamaktadır Su zannile petrol içmiş! İzmir (Akşam) — İzmirin Dolapiı- kuyu mahallesinde minare sokağın- da Şevket kızı üç yaşında Ayten evde bulünan bir şişe petrolu, su zannile iç- miştir. Çocuğun ana ve babası, telâşa düşerek Ayteni hastaneye götürmüş- Jerse de sıhhi vaziyetinde hiç bir fev- kalâdelik görülmemiştir. Kenarda duran Kana — Ben de merak içinde idim, gelme- diğini görünce korkum arttı. Bildikle- timin hepsin annene söylemeği muva- fık gördüm. Suzan dalgın, bu lâfları dinliyordu. Lâkin aklı #kri hep Pertevde idi, Del- kanlının tokat gibi yüzüne çarptığı acı sözleri düşünüyor, vücudü ıztırab- la titriyordu. Kızının perişan halini gören Hadi- ye hatim sordu: — Orada neler oldu? Mesele neymiş? Genç kız dalgın dalgın: — Orada neler mi oldu? - diye mi rıldandı. Kanarye, anne kızın belki gizli ko- nuşmak istediklerini inerek usul- Je odadan çıktı. Suzan hazin, meyus, yorgun bir sesle otele nasıl gittiğini, orada nani saatlerce yapyainız bir odada bekledi- ğini uzun uzun anlattı. Yalnız Pertev- le olan hâdiseyi gizledi. O, kendi sırrı idi. Onu söyleyip te annesini bir kat daha üzmekte mâna yoktu. Hikâyesi bitince Hadiye mırıldandı: —Zi J benim!.. Sonr — Bu, benim aleyhime kurulan bir tuzak, Fakat kim tarafından?... Biran söyliyeceği sözlerden utanı- yormuş gibi tereddüd etti, Ve boğuk 1 yavrum... Zavallı yavrum acı bir sesle ilâve ettif , Samsunda kanalizasyon Darende | | Darende (Akşam) — Maltyaya bağ- Ni kâzalardan birisi de Darendedir. Dar rendenin kuruluşu kati olarak belli değilse de birçok kaynaklardan ali- nan malümata göre ve bu havalide 3 man zaman meydaha çıkan Eti ve Hi- tit eserlerinin varlıklarından,. bura- nın Hititler zamanında kurulduğu ve sonra sıra İle Aşurilerin, Romalıların, İranlıların, Mısırlıların ve Anadolu Selçukileri ile Osmanlıların istilâları- na uğradığı anlaşılıyor. Darende ve havalisinde eski eserler- den yedi kadar büyüklü küçüklü ka- le vardır, Bunlardan Senkipar kale- sinin kapı ve burçları şayanı kayıtlar. Bu eserlerden birçokları Sıvas müze- sindödir. Kasabaya yirmi ilometre mesafede Aslantaş denen biribirlerin- den farklı yontma kabarma taştan iki aslan heykeli mevcuttur, Darende - Malatya şesesinin yakı- nında Elilerden kalma bir kitabe mev- cüd olup bu kitabenin 4600 yıllık ol- duğu söyleniyor. Darendenin eski çağlarda Triyan- dafi) namile anıldığı ve bunu üç yap- raklı gül manasına geldiği söylenir. Diğer bir rivayete göre de Senkipar kalesi müselles şeklinde yekpare ka- ya üzerinde olduğu için Trianto adını almıştı. Darendenin bu isimden gel- diği de rivayetler arasındadır. Kasaba şarkan Alidede, garben Hu- jik dağları arasında şimalden cenu- ba doğru Tohma ırmağı vadisindedir. Kasaba heyeti umumiyesi itibarile dağlık ve dalgalıdır. Ortasıwdan akan Tohma ırmağından arazi istifade et- mektedir. Darendede koyun, keçi ve diğer hay“ vanat yetiştirilmekte olup orman a7- dır. Darende ve civari bağlık ve bah- çeliktir. Bu sebeple manzarası güzel dir. Halk, hayatını meyvarılıkla temin etmektedir. Arazinin afyon, kendir her türlü hububat yetiştirmeğe müsa- id olan sahaları vardir. Kasabada Tohma ırmağından başka kasabaya boğuk: Kimin tarafından olacak?.. Bu, babanın !şi'.. Zavallı, bu hallere mi düştü? Genç kız katiyetle: — Hayır olamaz... Babam bu kadar adiliğe tenezzül etmez! Hadiye Kanımi hazin hazin içini çekti. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Biran süküt ettiler. Kadıncağız kı- zana bakıyordu. Annelere mahsus faz- la bir hassasiyetle, yavrusunun söyle- diğinden de daha çok fazla üzüldüğü- nü hissediyordu. — Güzelim, benden bir şey gizlemi- yorsun ya?.. Başka bir şey daha oldu mu? Başka bir şey yok anne! Sesi mütereddid ve halecanlıydı, Lütfi beyin haremi ısrar etti — O halde neye böyle dalgın duru- yorsun? Perişan bir halin var, Doğru söyle, şekerim! Bana bütün derdini söyle... Bir şey gizleme. Ne oldu?.. Ne Suzan artık dayanamadı, Annesi- nin tath tatlı yalvarması onu coştur- du. Kederle dolan kalbini açmak, müşfik bir kucağa atılarak ağlamak, inü dökmek istiyordu ıtiyari bir feryadla: — Evet, her şeyi söylemedim... O mahud otelden çıktığım zaman Pertev beni gördü. Malatyanın çok eski bir kasabasıdır Kasaba bağlık, bahçeliktir. Meyva istihsalini artırmak için tedbir alınıyor bir saat mesafede bir köyden çıkan bir çay vardır ki bu suyun memba- mda 25 metre yüksekliğinde mühim bir şellâle vardır. Darendenin bahçe- lerinden dörtte üçünü sulamaktadır *Darendenin mesahası 2305 kilo- metre murabbâdır. Nüfusu 25 bin, rakımı 1080 dir. Kasabanın 46 köyü, iki nahiyesi vardır. Halkın ekseriyeti meyvacıhkla meşguldür. Darendede bol meyvalar yetişir. Ticaret, meyva, yapağı, çekirdek, afyon, koyun Üzeri- nedir. Civar kaza ve vilâyetlere bel meyva ihraç edilir. Meyvacılığın in- kişafı için de İcsb eden mühim ted- birler alınmaktadır. Kasabanın 37 köyünde Köy kanunu büyük bir ehemmiyetle tatbik edilmektedir. Bugün en ziyade meşgul olunan köy mektepleri, köy yollar, köy odaları- dır. Darende civarında su üzerinde birçok köprüler yapılmıştır. Kaza ve civarında 13 okul vardır. Bu okullarda talebe sayısı İki bin- den fazladır, Halkın kültüre karşı ar- tan bir alâkası vardır. Köy kanununa ve Kültür Bakanlı- Eının plânlarına göre köy okulları ya- pılmaktadır. Kasabada hâlen, Daren- deli olan merhum Maarif Vekili Neca- tinin hinmnetlerile vücude getirilen zengin ve çok çeşitli bir kütüphane yardır. Burası da okuma ihtiyacım karşılamaktadır. Malatya valisi İbra- him Etem Akıncının ve Darende kay- makamı Memduh Payzinin çalışma- Jarile Malatya - Darende şosesi ikmal edilmiş ve bu suretle seferler bas'a- mıştır. Darendeye 6 kilometre mtsa- fede bulunan Ağadeğirmen tabir olu- nan değirmenin suyundan İstifade ef- mek suretile İstanbul Yüksek Müher, dis mektebi muallimlerinden B. Şu- gan'a elektrik projesi yaptırInıstır Tasdik edilmek üzere Nafia Vekâleti. ne gönderilmiştir. Proje geldikten son- ra kasabanın işık ihtiyacı da karşia- nacaktır, Diyebiliriz ki Darende ve köylerinde büyük çalısma vardir Gözlerinden ya; rıkları arasında h ve saf rot anlatmağı başladı: Ta... İlk günden bu son tahkirlere uğradığı zamana kadar... Başını annesinin göğsüne dayamış, ağlıyordu. Hadiye hanim kızının saç- larmı okşuyordu ve yavaş sesle Demek sen Perlevi seviyordun ve ben Üzüleceğim diye onu istemiyer, ondan kaçıyordun. Ah! Besim kiy- metli yavrum! Neye benden aşkını gizledin? Sen bana dosdoğru söyle- seydin, ben sizin ikinizi birleştirirdim. Seni seven her kim olursa olsun benim oğlumdur. Senin saadetin benim için her şeyden akdem, İsterse rakibemin oğlu olsun, mademki sen onu seçlin ben tereddüdsüz kendisini evlâdığa kabul ederim. Urun uzun muhabbetle kızına bak- ti: — Sen yanımda üzülürken ben nasil oldu da anlamadım? Sen ağlarken nasıl oldu da görmedim?.. — Anneciğim!.. — Egoistliğimi affet, yavrum! Suzam öptü, okşadı ve: — Artık ağlama güzelim... Şimden sonra mesud olacaksın! — Ben mesud olamam! (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: