7 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

7 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Kastamonu civarında kıymetli bir lâhid bulundu Lâhidin kenarlarında resimler, kabartmalar ve tezyinat mevcuddur Kastamonu civarında meydana | Kastamonu (Akşam) — Kastamo- Duya 25 kilometre mesafede Balatçı Kuyucağı köyünün Kaypı mahallesin- de bir höyük altında yekpare büyük | 42 parça taştan müteşekktii bir mezar İçinde oldukça musaanna bir lâhid bulunmuştur. Mezar 265 boyunda 210 eninde 226 santim (derinliğindedir. Zemini taştır ve harçsız olarak biribi- rine giydirilmiştir, Lâhiğ bu mezarın | dip köşesinde bulunmuştur, Lâhidin bir yüzünde ata binmiş iki mızraklı adam mevcuttur. Gene bu yüzün üst kısmında üç tane de menekşe çiçeği mevcuttur. Orta kısmındaki muzrak- hı adamlar biribirine bakar şekildedir ve bunların etrafında çam kozalağı, elma, armut kabartmaları vardır, Or- ta kısımında bir öküz başı vardır, Bütün bu resimler tatlı bir mün- hani ile muhtelif kordelâlarla biribi- rine bağlanmıştır, Mezarın dört başın- da koç başı vardır, Üçüncü sırada iki yılan mevcuttur. Mukabil yüzde diğe- rine mütenazır olmak üzere gene üç menekşe çiçeği ve iki kadın resmi mev- cuttur. Bu kadınlar biribirine benze- memektedirler, Kadınların başları yi- anla tezyin edilmiştir. Bu iki kadın başının ortasında bir de boğa başı mevcud olup bu başta kadın kabartmalarına yapraklı üzüm Salkımlarile bağlanmıştır. Gene bu yüzün sol alt köşesinde beş gözlü bir ok mahfazası ve içinde okları ve bir de yay vardır. Sağ alt köşede bir mu- rabba üstünde yıldız mevcuttur. Yan cepheler biribirine mütenazır ve ay- nidir, Bu yüzlerde gayet tenasüplü Iki as- lan ve ortalarında da bir yapraklı | üzüm salkımı mevcuttur, Bütün bu çıkarılan lâhidin heyeti umumiyesi üzüm salkımları dört koç başina kor- don halinde ilsak edilmiştir. Mezarın kapağı üzerinde hiç resim yoktur. Yalnız dört başında kulağa benzer çı- kıntılar vardır. Kapağın lâhidle bir- leştiği kısım tırtılı (Desen Grek) şek- Mnde yapılmıştır, LâhidIin içi 80X34 genişliğinde ve 40 sanitimetre derin- Jiğindedir. Mezara beş kilometre me- safede Molla Ahmed kalesi mevcutsa da bu kalenin mezarla alâkası olma- dığı tahmin ediliyor. Böyle bir mezarın mevcudiyeti vi» Yâyete haber verilmis, Bunun üzerine Emniyet müdürü B, Muhsin Gökka- ya bizzat mahalline giderek lâhidi çı- karmıştar, Çıkarılan bu lâhidi görmek ve hem İ de o mahalde araştırma yapılmak üzere Kültür Bakanlığından bir mü- tehassısın gönderilmesi için vilâyetçe Bakanlığa yazılmıştır. Taşköprü panayırına hazırlık Kâştamonu (Akşam) — Vilâyeti. mizin Taşköprü kazasında teşrinlev- vel için açılacak panayır hazırlıkları ikmal edilmek üzeredir. İç panayırla- nın en canlısı olan Taşköprü panayı- rında bu sene güreş ve at yarışları da yapılacaktır. Kastamonuda inhisarlar binası Kastamonu (Akşam) — Bu sene vilâyetimizde İnhisarlar binasının inşaatına başlanacaktır. Merkezden gelen mimar mevcud arsalar üzerin- de tedkikatını yaparak Ankaraya dön- müştür. Birkaç hafta için plân ve tah» sisatın geleceği tahmin edilmektedir. Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) Köşkte odan 'hazır.. Ben senden — Öyle ya! Benimkinin yanında!. ayrılır miyim hiç? Sen benim biricik çok sevdiğim arkadaşım, daha doğru- gu kardeşimsin.,. Nasıl sen bensiz ya- pamazsan ben de sensiz yapamam! Birlikte ayni hayatı yaşarız. Zavallı işçi kız fena halde şaşırmış- t. Sevincinden söyliyecek söz bulamı- yordu. — Aman! Ne diyorsun? Rüyamı görüyorum?.. Bu ne güzel rüya! O alaycı edasile: — Çimdikle beni de uyanık olduğu- mu anlıyayımı!.. Suzan arkadaşının boynuna sarıl- di: — Hayır Kanarya, hayır... Ben ne yapsam, senin bana karşı olan feda- kârlıklarını ödiyemem... Gerek terzi- hanede, gerek hastalandığım zaman bütün paranı vererek... — Suzancığım!.. — Kardeşim benim! Bir aydanberi köşkt nakâhat devrinde olan Suzan, Kanar Tefrika No, 57 yanın koluna dayanarak her gün bah- çede dolaşıyordu, Bütün ağaçlar yeşil. lenmiş, her taraf çiçek içinde.. İki genç kız bu koca köşkün neşesi ve zevki idiler. Hadiye hanımla Lütfi bey onlara bakarak geçmiş hayatın acıla- rını unutuyor... İstikbale tebessüm ediyorlardı. Pertev gene eski işine devam ediyor, haftada bir nişanlısını görmeğe köşke geliyordu. Birlikte istikbal plânları yapıyorlar- di; : Evlendikten sonra Suzan kocasile birlikte İstanbulda oturacak. yalnız yazları köye geleceklerdi. Genç doktor büyük bir profesör olmak için çalışa- | cak ve hep böyle sevişeceklerdi. Genç kız nişanlısına bakarak; — Çok mesudum. - diyordu. Erkek te: — Bir insanın ne kadar mesud ol- ması kabilse ben de o kadar bahtiya- rım, - diye cevab veriyordu. Fakat Suzan, sevgilisinin gözlerin- de daima gizlikbir hüzün okuyordu. Annesini düşündüğünü, onun için Edirne Gi cezaevi iftihar edilecek bir eserdir Bu terbiye ve ıslah evinde idare, izzeti nefis üzerine kurulmuştur Edirne (Akşam) — Edirne Ceza ve TIslahevi çok ileri bir durumdadır. Ad- liye Vekâletinin bu güzide eserini umumi müfettiş, kolordu komutanı teftiş ve ziyaret ettiler. Başlarında tek bir jandarma ve tek bir silâhlı gardiyan olmıyan bu bü- yük terbiye yurdunda şeref ve izzeti nefis üzerine kurulmuş bir idare var- dır, 4000 dekarlık bir çifliğin hemen bü- tün toprakları işleniyor. Mer çeşit Aâvadanlıkların makineleri vardır. Bir kısmını kendileri, kendi atelyleerinde yapıyorlar. Ot balya makinesi gibi. Adliye Vekâleti bu çifliği satın al- mak emrini ve parasını vermiştir. Ce- gaevinde demircilik, terzilik, maran- gozluk, okunduracılık, halıcılık kol ları açılmıştır, Hem bütün ihtiyaçlar rını gideriyor, hem de sipariş ali- yor. Islahevi ise daha çok göze çarpar, Memleketin her yerinden toplanmış 150 çocuk tertemiz, derslerine mual- mlerle devam ediyor. Ondan sonra abelyeler ve tarlalarda her halde yap- tığına iğrenen ve onu unutmak İsti- yen haysiyetli ve Türk cemiyrine ya- rar bir insan olarak yetişiyorlar, Ce- xa müddetlerinin dörtte biri bağışla- niyor. Müddetini dolduranlar koyve- riliyor. Kazanda yemekleri, salonları, ken- di tarlalarından biçip kendi fırınla- rında pişirdikleri halis buğday ekmek- leri göze çarpıyor. Bu kadronun ya- kın günlerde artacağı söyleniyor. Yüzleri kıpkırmizi, hastalıktan eser yok. Temiz revirleri ise hemen boş gir bi, Cümhuriyet Adiiyesi bu eserlerile kıvanç duymaktadır. İzmir ticaret borsası reisliği İzmir (Akşam) İzmir Ticaret borsası idare heyeti için yeni seçim yapıldığını bildirmiştim. Yeni taica- ret idare heyeti toplanarak birinci re- is ve ikinci resi seçimini yapmış, bi- rinci teisliğe senelerdenberi bu işi muvaffakiyelle başaran tüccardan B. Mazhar İzmiroğlunu, ikinci reis- liğe de ihracat tacirlerinden B. Kâzım Taneri intihap elmiştir. Yeni Üsküdar kaymakami B. Halük Nihadın Ankara Beledi- yesi reis muavinliğine tayini üzerine münhal kâlan Çankaya kaymakam- lığına Üsküdar kaymakamı B. Lütfi Aksoy ve Üsküdar kaymakamlığına da Karamürsel kaymakamı B, İhsan Ünal tayin edilmiştir. B, Lütfi Aksoy, Üsküdar kayma. kamlığında bulunduğu müddet için- de faaliyetile temayüz etmiş kıymetli idarecilerimizdendir. Kendisine mu- vaffakıyetler temenni ederiz. - Bedin hanıma ait, aralarında yalnız bir kere şöyle bir muhavere ce- reyan etmişti: O gün benden sıkı sıkı sakladı- gın resim mutlak annemin resmi idi... Niçin gizliyordun?.. — Çünkü üstündeki yazıyı görürsen dzüleceğini biliyordum! — Anlıyorum... İşle o izdivac proje- sidir ki anneme karşı kırılmama sebeb oldu. O günden sonra bu bahsi bir daha açmadılar, Suzan hizmetçilerden Be- dia hanımın köyü terketmiş olduğunu öğrendi, sre "Temmuz ayının sicak ve güzel bir gününde Suzanla Kanarya erkenden İstanbula indiler. Bir kaç gündenberi genç kızlar aralarında konuşup gü- Tüşüyorlardı. Yolda neşelerne payan yoktu, Kanarya: — Çok güzel bir sürpriz olacak! - de- di. İstasyona varir varmaz hemembir otomobile atladılar. Lütfi beyi tanı- yan ve ötedenberi alışveriş ettikleri bir kuyumcu dükkânı önünde indiler. Suzan kendisini hürmetle karşılı- yan satıcıya; — Kırk parça kadar bir şeyler al Karısını öldüren kasap | 14 seneye mahküm oldu Katil: “ Karım, annem ve yengem için küfürler savurdu, dayanamadım, VUTdUM ,, diyor İzmir (Akşam) — İzmirin Tepe- cik mevkiinde Çeşme sokağında otu- ran kasab Mustafanın geçimsizlik ve kıskançlık yüzünden karısı Sabireyi bıçakla sekiz yerinden yaralıyarak öldürdüğünü yazmıştık. Ağır ceza suçlarının meşhud cü- rTümler usulüne göre muhakeme edil mesi hakkındaki kanunun tatbiki- ne başlanalıberi İzmirde ilk işlenen bu cinayelin faili, müddelumumi- likçe suç delülerinin tesbitinden ve şahidlerin ifadeleri alındıktan sonra müddelumumilikten doğrudan doğ- rüya ağır ceza mahkemesine veril- miş, muhakeme edilmiş ve derhal mahküm olmuştur. Adaletin, bu su- retle vakit geçirilmeden süratle yeri- ne getirilerek katilin, hapishaneye gönderilmesi muhitte çok iyi tesirler bırakmıştır. Mahkemede o isticvabında o suçlu Mustafa, kasab olduğunu, Sabire ile 831 temmuz 1937 tarihinde evlendiği- ni, karısınm kendisine itaat etmedi- ğini, annesile bir evde kalmadığın- dan alıp Kasabaya götürdüğünü, ora- dan kaçan karısının İzmire geldiğini söylemiş ve son hadise hakkında şu izahatı vermiştir; — Karım beni beğenmiyor, ayni zamanda kıskanıyordu. gemle görüşmemi istemiyordu. defa kendisine sokakta rasladım: - Sabire! Birbirimizden ayrı ya- şanuyalım, evliyiz, yuvamızı tüttüre- lim, dedim, annem ve yengem için fakat Yen- Son ağıa alınmıyacak sözler söyledi. Bu | edemedim ve | hakarete tahammül yanımdaki bıçağı çekip vurdum. Ve- Teceğiniz cezaya razıyım, Katil Mustafanın annesi dinlen- miş: - Gelinimi. çok severdim, hattâ düğününde kendi elimle ağzına hel- va verdim. Fakat niçin geçinemedik- lerini bilmiyorum. Ben iyi geçinme- leri için oğlumdan bile ayrılmağa ra- zı oldum, demiştir. Maktul Sabirenin annesi Pakize, hıçkıra hiçkira ağlıyarak şunları söylemiştir: — Bu, damadıfı olacak adam, ki- anma hiç iyi muamele etmiyordu. Evine bakmıyordu. Aralarında sk sık münakaşalar geçerdi, Bir gün kı- zımı Kasabaya götürdü, orada bir müddet kaldılar, kızımı mütemadi- yen döğüyor, eşyasmı satarak para- sını kumara veriyormuş. Bu vaziyet karşısında kızım hasta ve çıplak hal- de İzmire evime geldi. Son gece kı- zım bakkala gilmek için evden ay- mak istiyorum... Broş, pandantif, bi- lezik, yüzük, falan... - dedi. Kanarya tashih etti, — Tâm otuz dokuz parça! Seçtiler ve gene gülüşerek kıymetli paketlerle kendilerini bekliyen tak- siye bindiler. Beyoğlundaki terzihane- nin adresini verdiler, Matmazel Anastas iki genç kızı gö- rünce sevinç ve hayretle bağırdı: — Ay, vrel. Bune şıklık, bune güzellik!. Bazı noktaları gizliyerek Kanarye hikâyeyi anlattı. Lütfi beyin serveti herkesçe malümdu. Müdire kadın göz- lerini açarak: — Tıpkı bir roman gibi. Bayan Suzamın kibar bir matmazel olduğu zalen anlamis ben... Bravol,, Bu iste yasamis sen Kanarya Allah sana ver- mis buyuk mükâfat!.. Kadının sevinci samimi idi. Zira o, çalışarak hayatını kazanmanın ne güç olduğunu bildiği için bu gençle- re acıyordu . Sevinç feryadları arasında Suzan hepsinin hediyesini dağıttı. Bir alkış ve teşekkür tufanı koptu. Sonra Lâtfi beyin kızı her birine ayrı ayrı hitab ederek: — Dinleyin beni, çocuklar! - dedi, - Ne zaman hayatta bir müşküle uğrar- Katil kasab Mustafa ve kaynanası bayan Pakize rılmıştı, bir ses duydum, koşup bak- tım, Sabirem, yerde kan içinde yatı- yordu: — Ne oldun? diye sordum: — Ah! dedi, beni Mustafa vurdu ve ruhunu teslim etti. Diğer şahitler dinlendiler, Müddei- umumi, davayı izah ve tahlil ederek suçlunun, Türk ceza kanununun 449 uncu maddesinin birinci fıkra- sına göre tecziyesini istedi. Mahke. me heyeti, çok kısa süren bir müza- kereyi mülcakib suçlu kasab Musta- fanın 22 sene tayin etliği cezasını tahkir edilmiş olması sebebile hafif- Jeterek 14 sene, 8 aya indirmiş. katil, hapishaneye gönderilmiştir. Konser ve danslı çay Şişli Halkevinden: Türk harfleri inkilâbının 10 uncu yil- dönümü münasebetile ağustasın 9 uncu salı günü saat 17 de Halkevimizde bay İsmeli Hikmet tarafından (Türk Dil İn- kılâbı) hakkında bir konferans ve Halke- vimiz eszının iştirakile bir de danslı çay verilecektir. Davetiyetler Halkevinde das #ıtılmaktadır. Beyoğlu Halkevinden: 1 — Evimizde koro dersleri başlamıştır. 2 — Desler pazartesi, çarşamba günleri saat 17de verilecektir. 3 — Derslere İş" tirak etmek istiyen kadın ve erkek va” tanı acele Evimize müracaat ey- Jemelerini rica ederiz. sanız, ne zaman bir yardıma ihtiyacı" nız olursa çekinmeden bana müracaat edin. Elimden geleni hepinize yapma” ğa hazırım... Hiç bir zaman sâmimiye- ti, muaveneti sizlerden esirgemem... Sizin hepinizin kardeşi olduğumu unutmayın! Terzihaneden çıktıkları vakit arka larından minnet ve teşekkür cümlele- ri onları kovalıyordu, İki genç kızın gözleri yaşlarla dolmuştu, Lâkin kalb- lerinde büyük bir inşirah duyuyorlar- dı. yi arkadaşının boynuna sâri” — sas seni dalma mesud ets'n. - dedi, “s5 Şimdi artık günler sayılıyor: Yirmi beş... Yirmi... On beş!., Köşkün içi ge len giden yorgancılar, döşemeciler, terzilerle dolu. Düğün hazırlığil9 herkes ayakta, işte uzun kuyruklu v8 antika danlelelerle süslenmiş Sıcak bir akşam anne kız bahçede bir ağacın altında oturmuş, dinlenir yorlar. Postacı Hadiye hanıma bir mektp getirdi. Kadın tereddüdle zar fı açarken Suzan da yanında bakıyo” Birlikte şu satırları okudular: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: