14 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

14 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | Irak dünyanm en zengin petrol Memleketi oluyor. Irak petrolları ipanyası şimdi Kerkük havalisin- den çıkan petrolları işletmektedir. Bunlar elhadisede iki kola ayrılıp biri Suriyenin Trablus ve diğeri Filistinin Bayfa limanına giden boru hattı ile Akdeniz sahiline isal edilmekte ve mezkür limanlarda sarmıçlı vapur- lara doldurulup bütün dünyaya da- Bitılmaktadır. Dünyanın en zengin baları olan Musul civarındaki kuyu. İarı hazırlanmış olmakla beraber $imdilik dünya piyasasının gidişine bakarak işletilmemektedir. Son zamanlarda Irakın cenubunda Basra havalisinde dahi çok zengin Petrol madenleri bulunduğu keşfedil- miştir. Membaların denize çok yakın Irakın zengin pet . enleri olması naklini hem çök kolaylaştıra- cak, hem de ucuzlatacaktır. Şimalde- ki madenlere nazaran vaziyeti daha müsald olan bu yeni madenleri işlet- mek imtiyazını almak için dünyanın en kuvvetli müesseseleri arasında gid- rol mad senedir. Kumpanya petrolları işlete- kadar her sene havadan Irak altın şilin miri hisse verecek, istihsa- Jâtının yüzde yirmisini istihsal mas- rafını istemiyerek hükümete bıraka- caktır. dönümü münasebetile pul Şampanyanın 300 üncü yı Şampanyanın icad edildiği 300 56- he olmuştur. Bu köpüren şarabın mu- €idi Fransada bir manastırda rahiplik Yapan Dom Perignandır. Bu adam İyi düşünen ve düşündüklerini takib *derek tahakkuk ettirmekte sebat *den bir meziyeti haiz bulunduğun- dan Köpüren şarabın zevk ve keyif ve- Yeceğini anlaması üzerinde tecrübele- Tinde ısrar ederek nihayet bildiğimiz $ampanyayı bulmuştur. Şampanyanın dünyaya gelişinin üç Yüzüncü yıldönümü gerek Fransa hü- kümeti gerek halkı tarafından lâyık olduğu derecede tesid edilmektedir. Hattâ bunun hatırası olarak bir frank 75 santim kıymetinde bir pul çıkarı Pul saten egülen su» lâkabı verilen şampanya kadehini elinde tutarak tebessüm eden gayet güzel ve sade bir Kızı tasvir etmektedir. Şampanyanın mucidi papazın ba- yatı unutulmuştur. ci olup şampanyayı keşfeyledikten sonra manastırın umum işleri müdü- rü olduğundan ibarettir. Bi Ancak 300 sene sonra bu mucidin namı bütün dünya zevkperestleri ta- rafından yadediliyor. 19 uncu esra ald kıymetli bir pul Hollandada Otreht şehrinde bir tacir tavan arasındaki eski eşyayı kar Tışlırırken lüzumsüz kâğıtların dol- durulmuş olduğu sepetten on doku- Zuncu asırda yazılmış üzeri posta pul- İu bir mektup zarfı bulmuştur, işleri iyi gitmeyip sıkıntıda olduğundan, iliak ei bir şey çıkmaz mı diye ümide kapılmış ve pulu mütehassıslara göstermiştir. Pulun son derecede nadir olduğu anlaşıldığından, bir pul taciri 6500 gulden verip pulu satın almıştır. Bu- | günkü piyasa ile bir gulden yelmiş kuruş tutuyor. il “Yalnız kalbini istiyorum !,, > alyanın Torino şehrinde genç bir | Nişan merasimimizin icrasını mi Adam izdivaç vadini tutmadığını id. | kip düğün günümüz tayin e dia ederek nişanlısı kız aleyhine dar | olunmaz, bana geldi ve çalıştığı mü- Va açmıştır. Mahkemede kız şu İfade- de bulunmuştur. 7 «Bana #nnemden 150 bin liretlik bir miras kaldı. Nişanlım olacak An- maş gelip, bana, bu parayı ihtiyar Yalnız kalbimi istediğini söylediği için Du muamelesini çok beğendim ve Onunla nişanlandım. Tabii kendisile | boş lüftan Yakında evlenecektim. esseseden çıkarıldığı için işsiz kaldı- ğını anlattı, Kendisine başka bir iş tüncü dükkânı açacağını ileriye süre- babama terketmemi ve benden | rek benden 100 bin liret Jstedi, Bunun üzerine Antonio'nun benimle neden evlenmek istediğini ve fedakârlığının iharet olduğunu anladım, olan muamelesini değiştirdi. | vermiştir. Polise hakaret | (Hapishane binası Cafer hakaret ve sarhoşluk- |: Mimarlar hapishanenin tan 15 gün hapis yatacak yıktırılması lehinde rapor Galatada Arab camii civarında otu- Tan Cafer adında biri kızkardeşi Ha- vice ile kavga etmiş, Hatice de kara- z müracaatla Cafer hakkında da- Vacı olduğunu bildirmiştir. Bu müraraat üzerine zabıtanın ken- “isi hakkında takibat yaptığını haber ; Cafer fena halde hiddetienerek bir weyhanede rakı içtikten sonra , Polis karakoluna gitmiş ve: — Siz, benim evimdeki işlere ne kâ- şiyorsunuz? Hemşiremle aramızı bo- ” iş i)e polislere hakaret ve küfretmiş- * Cüfer hakkında evrak tanzim mahkemeye verilmiştir. As- ÜYE dördüncü ceza mahkemesinde muhakeme neticesinde suçu Babit görülmüş, sarhoşluk ve vazife halinde potistere hakaret suçların- dan on beş gün hapsine ve or beş lira Kuzu eti fiatleri a Kuzu eti fiatlerinin serbes bırakıl- ğını yazmıştık. Bu karar, dünden alaren tatbik edilmiştir. Dün kuzu kasaplarda kırk kuruştan satıl- ağ Bu suretle fiatlerde bir deği- olmamıştır. Şe verecekler Hapishane binasının mimari ve ta- rihi vaziyetini tedkike memur olan mimarlar heyeti, yaptığı tedkikat et- rafındaki raporunu hazırlamıştır. Ra- por, yarın komisyona verilecektir. göre hapishane binasının ve müşte- milâtının yerinde yapılacak olan ye |İstanbul Mısır konsoloshanesi| Sultanahmed ni Adliye sarayının ca Yüzlerce kadının hayatını kurtaran fedakar bir polis mer Mak Ennis namında Kanadalı bir polis kara kış e ça eli de Labrador İm ortasında 800 kilometrelik bir buz sahrasını kızakla | #uk © dereceyi tinin o şim ” : bulmuş, İki gün, ik ii aşmış ve müteassıp Eskimolar tarafından a Maile Ancak taşlanmak suretile öldürülecek olan yüzlerce ri me yüzlerce kilomet- re gittikten sonrâ birkaç taş kulübeden ibaret köylere tesadüf edebilirsiniz. Oralarda buzlar haziran niheyetile temmuz ortasın- da erimeğe başlar, teşrinisani başla rında hararet sıfırdan aşağı gene 40 dereceyi bulur, kar fırtınaları hiç dur- madan aylarca devam eder. Burada olup biten şeylere dair nadiren haber alınır. Geçenlerde o hayalinin sahille- rinde dolaşarak avdet eden bir kara- kol gemisinin getirdiği fevkalâde me- raklı bir hâdiseye dair olan haber do bundan dolayı geç alınmıştır. Kendine Miller ismi veten ve Eskimo- ları hıristiyan yapmağa karar veren, fakat İncili kendi bildiği gibi tefsir eden bir Eskimo Şimali Labrador'da hıristiyanlık hakkında vaaz verrmeğo hıristiyanlığa öyle yakışlı- ğını iddin ederek taraftarlarını garip kıyafetlere sokmuş, kendisi de arkası- na uzun bir cübbe geçirmiş, başına da kocaman bir sarık sarmışlır. Ta- raftarlarile beraber, önde bayraklar, davullar ve türlü türlü musiki âletle- leri olduğu halde, köyden köye dolaş- mış, güya Eskimoları hıristiyan yap- mışlır. Fakat Millerin icad ettiği bu hıristiyanlıkta çok şiddetli taassup Maktu satış (Kadık Belediye esnaf ile temasa başladı Pazarlığın lâğvile maktu fiat esa- sına göre satış yapmak üzere İ ey- Jülde tatbik mevkiine konacak ka- nuna göre Belediye İktisad müdürlü- günün esaslı tedkikat yaptığını yaz- Tanmıştır. Pazarlıksız satış perakendeci esnaf- Ja dükkân ve mağnzalarda tatbik edi- lecektir. Bu gibi yerlerde kanunun şümülüne dahil olarak maktu fiata tabi olan malların üzerinde hem ma- ın evsafını, hem de fiatini gösteren etiketler bulunacaktır. Bu etiketlerin üzerindeki fiallere aykırı olarak satış yapanlardan beş liradan yirmi liraya kadar para ce- zası alınacaktır. Bu etiketlerin hem malın üzerinde, hem dükkânın göze görünecek bir yerinde teşhir edilmesi de lâzımdır. Bu tedbirlere riayet et- memekte temerrüd edenlerin dükkân- ları seddedilecektir. Belediye, kanunun tatbiki zamanı- nın yaklaştığını göz önüne alarak şimdiden esnaf teşekküllerile temas etmeğe başlamıştır. Kanun ilk defa gıda maddeleri üzerinde tatbik edile- ceğinden, Belediye bakkallar, fırıncı- Jar, kasaplarla temasa girmiştir, Bun- dan başka Hal müdürlüğü vasıtasile de sebzeci ve manavlara da kanunun hükümleri dairesinde icab eden teb- igat yapılmış ve kendileri tenvir edil. miştir. Maktu fiat usulü, kanunun şümu- Tüne dahil olan maddelerde tedrici bir surette tatbik edilecek, bilâharo diğerlerine teşmil olunacaktır. rın devletleştrileceğini evvelce yazmiş- tık. Bu münasebetle çimento şirket- leri hissedarlar umumi heyeti 20 ey- 1ül salı günü fevkalâde olarak içti- maa davet edilmişlerdir; Fevkalâde toplantıda umumi he- yet, fabrikaların Eti Bank'a devri hu- susunda bir karar verecektir. Mütea- kiben devir işleri için âzs tayin edile- rek toplantıya nihayet verilecektir. İstanbul Mısır konsolosluğu, 12 minin ihtişamile mütenasip bir şe- | Ağustos 1988 ten başlıyarak Taksim kilde ve üslüpta yapılması lüzumu | Sıraselviler caddesindeki 69 numarah tebarüz ettirilmiştir. haneye nakletmiştir. kadını ölümden kurtarmıştır eserleri görülmeğe başlamıştır, Miller doğurmıyan bütün Eskimo kadınlar geleceğini söylemiş, bu gibi kadınla- rn hep bir araya toplanacağını ve 1938 yılbaşı günü sabahleyin taşlana- cağını ilân etmiştir. Hudson boğazında Port Burvel'de bulunan iki Kanadalı polis yüzlerce kadının taşlanarak katledileceğini kânunuevvel başlarında haber almış- Jar, Bunun üzerine Mak Ennis isimli polisi, derhal kadınları kurtarmak üzere yola çıkarmışlardır. Yola çıkmış demek kolay, fakat katliâmın yapılacağı yere vasıl olmak çok güç! Çünkü Port Burvel ile ora- Sının arasındaki mesafe sekiz yüz ki- lometre! Her taraf kar ve buzla ör- tülü, soğuk sıfırdan aşağı 40 derece- den fazla... Buna rağmen Mak Ennis yoluna devam etmiş, soğuğun şidde- tinden dolayı ilk günü ancak birkaç kilometre katedebilmiştir, Polisin bin- diği kızağı beş köpek çekiyordu. Kö- pekler yaruldukları için artık yürü- yemiyecek bir hale gelmişlerdi. Fakat Ennis yüzlerce kadının canını kurtar- mak için köpekleri kamçılıyarak yü- zak büz tutmuş, göllerin, karla ör- tülü hududsuz ovaların üzerinde ka- yarak 1 kânunusaniden evvel katliâm baladıktan sonra nihayet 1 kânunu- sani sabahı hâdise mahalline yetiş- meğe muvaffak olmuştur. Bu aralık çocuk doğurmıyan Eski- mo kadınları meydanda ( toplanmış bulunuyordu. Müteassıp Müler ile ta- raftarları bir yere taşları yığmışlar, hattâ kadınları taşlamağa başlamış- larıd. Bu anda polis Mak Ennis hemen ortaya atılarak «Kral namına!; em- rini vererek müteassplara karşı göğ- sünü germiş, bir tarafta gözleri ka- rarmış yüzlerce müteâssıp insan, di- ger tarafta elinde Kolet tabancasını tutan tek bir polis! Müteassıpların her an üzerine hücum ederek polisi de parçalamaları çok muhtemel! Fa- kat Kanadanın efsanevi bir şöhret kaza nan polislerine karşı hissedilen hür- met Eskimolarda da tesirini göster miştir, Âsiler müzakereye hazır olduklarını yavaş yavaş polise söylemişler. Ölüm korkusile feryad etmekte olan kadın- lar da tehlikenin atlatıldığını görerek geniş bir nefes almışlardır. öyünde karısını vu- ran Rifatın muhakemesi Şahit Orhan katilin karısiyle hiç bir münasebeti olmadığını söyledi, diğer şahitler ne diyorlar? Bir müddel evvel Caddebostanı iskele başmemuru Rıfatın Kadıköy iskelesinde karısı Behiceyi sokak ortasında tabanca ie öldürmesi ve Ayten adında bir çücu- Run yaralanmasile neticelenen âile faci- asının müuhakemesine dün ağır cozn mahkemesinde bakılmıştır. Vaka esnasında Rıfatın, karısı Behice ile berâber gezerken götdüğünü iddia et- ği Orhan adındaki genç dünkü celsede şahid olarak dinlenmiştir. Orban mahı- keme salonunda şahidlere Oo mahsus ye- ro geldiği zaman maznun Rıfat ayağa kalkarak Orhanı işaretle: — Bay hükim, karım: baştan çikaran ve vaka günü de beraber geserlerken gördüğüm adam işte bu adamdır. Cina- yete bu adam sebeb olmuştur. vakayı şöyle anlatmıştır: — Maznanun iddiası aslasdır. Ben onun karısını tanımam, bir alikamda yoktur. Vaka günü bir arkadaşımı gör- mek üzere Kadıköyüne geçmiştim. Tek- rar İstanbula dönmek üzere vapur İske- lesine geldiğim sirada tramvay istasyo- nunda iki kadın gördüm. Yanlarından geçerek yoluma devam ederken arkadan üç el silâh sesi duydum. Geriye dönünce bu adamın elinde tabanca ile yürüdü- günü gördüm. Biraz evvel rasladığım ka- dınlardan biri de kanlar içinde yere yuvarlanmıştı. Derhal yaralının imdadına Ayakta duran kadın bana: koştum. gelen bir erkeklen şüphelenerek karısı- #a sokuldu ve; elıfat İskelede karıma bir gençle beraber gördü, tabanca ile öl- dürdü.s dedi, Ertesi gün tevkifhaheye gidip Rafatlia görüştüm. Vakayı sordum: «Karımı iskelede yabancı bir erkekle gör- düm, Kendimi kaybettim. Ne yaptığımı bilmiyorum. Mukadderat böyle imiş. Ba- na fazla bir şey sorma,» dedi. Vakayı müteakib yaralı Behlceyi has- taneye götürüp istierap eden polis me- muru Mehmed Alinin evvelce alınmış ifüdesi okundu. Mehmed Ali MWadesinde: — Karakolda otururken üç el «ilâh sesi duydum. Dışarıya çıktığım waman bir polisin bu Rilnu yakalayıp karakola do8- ru getirdiğini gördüm. Vaka mahalline gittim. Yerde yaralı bir kadın yatıyor, genç bir erkekle bir kadın kendisini kal- tm, kadını hastaneye gülürdük. Yaralı Behice hastanede ölmeden evvel aldığım Madesinde: düşmüşlük. kelede bana tesadüf etti ve tabanca İle vurdu dedi. Yanlarında bulunan genj to vaka esnasında tesadüfen orada bu- Yunduğunu söyledi. Demişti. Diğer şahid posta müveaşii İsmail şu iadeyi verdi: — Cinayet etrafında maldmatım yok- tur. Vakadan bir müddet evvel Behiçeye bir taahhüdlü mektub götürmüştüm. Big kaç gön sonta sokakta Behice ile abla“ sına tesadüf ettim; «Bize o mektubu ni- çin getirdin? Zarfın içinden zeytin çıktı» dediler, Ben de, zarfın İçinde.ne oldü- ğunu bilmediğimi, şikâyetleri vifsa mü- müracaai etmelerini ne olduğunu bilmiyordum. Dedi. Müddelumumilikçe yapılan tah kikatta bu mektubun Bakırköyünde İs- olduğu posta kaydından çıkarılmış ve bu adam şahid olarak dinlenmek üzetç rar vererek muhakemeyl başka güne bis A e Yaş ağaç kesmemiş Üsküdarda İcadiyede oturan B. 'Kadrinin yaş ağaçları kestiği için Ads

Bu sayıdan diğer sayfalar: