2 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

2 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

atanbul vali, “af 3 inci mleketi Hollivut... İlivuta nasıl gelirler? Pariste ücretsiz belediye yapanlar var yi 1asıl yaşarlar? Nasıl iş bulurlar? Sazı yıldızlar kendilerinden daha güzel bir biuzun ziller çaldı. Koca stüd- n işler bıraküdı. Bir saat yıldızlar kendilerine aynlan hususi lüks lokantasına Burada yalrız direktörler, re- artistler ve davetliler yemek ler. fada önümden sevimli bir & geçti, Sırtında bir amele elbi- rilen, bir fabrikadaki hayatı En büyük bir filimde baş rolü Miğını biliyordum. Bımdaki zat bu genç kızı göste- bana: e, dedi, Hollivu'un meşhur lar cemiyeti reisi An Şirley... gülerek ilâve etti: akla kendisi Figüranlar cemi- amma, o artik figüran de- Filimlerde baş rolleri oynuyor. afih çok uzun müddet figüran- figüranlıktan yetişmiştir. yge figüranların bayatını iyi © se yoktur, Hattâ figüranla- atına dair bir senaryo yapmış Bilimi Katerin Hepbrun oyna- m Şirkey beni büyük bir nezaket- Ş etti. aklıma garip bir şey geldi. ema sehri denilen şey çok uca- eselâ Amerikada yedisinden ie kadar herkesin tanıdığı çok ın bir netistler vardır ki bunları biz- * #çAvrupada pek bilmezler. Meselâ yikalilar Rusinald Russel adında Mekadin artiste meftündurlar, Cim- “Düranle adında bir komik bugün piada Harold Lui ve Lorel'ile ; Xi kadar meşhurdur. Meselâ bu v ey de son zamanlarda Ameri- 1iu nek sevilmeğe başlamıştır. ri <at bunları Avrupada veya bizde Y (Eer hemen yok gibidir. Buna mu- e becmerikada halk - gazeteler de- malıwk'meşuhur birçok Avrupalı yıl- »rindi bilmez. klardkü Amerikaya hemen hemen ni yP8 filmi hiç gelmez. Amerikaya, yasi yaptığı filimler yetişir de artar , Zâten Amerikalılar dn Avrupa ibari veyilerinden pek o kadar hoşlanmaz» | YE Onların filim ve sinema zevki pek halkının zevkine göre filim ya- #3 4 filimleri de «Eski dünya» sakin- — i pek sarmaz. WE Şirley tam manasile bir Ameri- Brtistidir. Hareketleri çabuk, ser- ve şıktır. Ygüranlar cemiyeti reisine sordum: i» Bana biraz figüranların haya- Wan bahsedebilir misiniz? Yigü- af Hollivut'a hasıl getirler? Nasıl #alurlar? İş bulamıyanlar ne ya- *ar? Burada nasıl yaşarlar? Sevimli artist gülümsedi: hs Ben, dedi, senelerce fiyüranlık im. Hâlâ da onlarla alâkamı kes- © değilimdir. Daima arkâadaşları- ri derdlerini dinlerim, onlara yar- şi #tmeğe çalışırım, Meselâ bundan $i Hohivut'taki işsiz figüranlar pek £ şartlar altında yaşıyorlardı. Şim- SFigüranlar cemiyetinin teşebbüsü ağnadam Ruzveltin çalışmaları, yaz- bit makalelerle, işsiz kalan figüran- r hesİşsiz maâşış Yoruyui, eemiyei , ( omlara yardım ediyor, Bu sureti? 3k gençler işsiz kalınca uçuruma ı#arlanmaktan kurtuluyorlar. fakat size şunu söyliyeyim ki yer azünün en ızlıraplı hayatı muhak- X Ki Hollivut figüranlarının yaşa» rıdır. “Benim yaptığım senaryoda, filim şu ümlelerie başlıyordu: «Hollivut 1000 fimluk bir ampul. Genç kızlar bu ttrafından dönen pervaneler...» “kikaten de böyledir. Dünyanın her tarafından on binler. # genç, tıpkı pervanenin elektrik şpülüne koşması gibi, Hollivut'a con ederler. Çoğu bu kuvvetli ışık- 107 garlar. kı, m dı. Kendisinin o günlerde stüd- aşkadır. Hollivut stüdyoları da Ame» | f, Bunun içindir ki birçok Ame- | « -figüranın yanında resim gık arimdzEl | derece güvenirler. Doğrudan doğruya | İ rinde senelerce alışmışlardır. İyi dan- Figüranlar cemiyeti reisi An Figüranlar Hollivuda nasıl gelirler? Genç kızlar Hollivuf'a iki maksâdla gelirler, Bunlardan bir kısmının ni- yeteri. pek büyüktür. Kendilerine son | yıldız olacaklarına kaildirler, Bunların çoğu güzellik müsabaka- ları, yahut meselâ Yumurtacılar kra- Wçeliği,. Sebzeciler kraliçesi, Çiçekçi- ler krajiçeliği gibi evvelce bulunduk- ları işte kraliçe seçilen kızlardır. Bunlar Hollivuta biraz para ile gön- derilir, Kendilerine gayet kısa bir mu- kavel temin edilir. Bu kısa müddet zarfında stüdyolar genç kızları at- | latırlar, rol vermezler. Bir işe muvaf- fak olamazlar. Bir daha da memjeket- lerine dönemezler. Ya Holtivutta s8- falet uçurumuna . yuvarlanırlar. Ya- hut ta küçük bir satıcılık vesaire gi- bi iş bulurlar, Hollivuta gelenlerin 2 nci kısmının bu derece büyük hülyaları yoktur, Onlar Hollivuta gelip gayet küçük bir figü- ranlık filân bulmak, kabil olursa ka- deme kademe ilerlemek niyetindedir. ler. Böyle mütevazı arzulu olanlar bu İş için de ekseriya evvelce iyi hazırlan- mışlardır, Dans ve musiki mekteple. sederler, iyi şarkı söylerler, Konuşme- ları güzeldir. Evvelâ kendi oturdukarı şehirlerde çalışarak ve ellerine geçen bütün pa- rayı biriktirerek Hollivuta gelirler. Fa- kat genç kızların Hollivuta gelmele- rinin bir sebebi de nedir, bilir misiniz? Evvelce Hollivuta gitmiş olan -arka- daşlarının kendlerine yazdıkları mek- tuplar, Hollivuta gelip te sinemada bir iş bulamıyanlar bir daha kendi şeheir- lerine dönmeği bir izzeti nefis mesele- si addederler, Ve dönmezler. Genç kız Hollivutta bir satıcılık bulur, Müte- vazı bir pansiyonda oturur; fakat memlekstteki arkadaşlarına yazdığı | mektuplarda sinema şirketlerinin kendisini paylaşamadıklarını, şimdi- lik figüranlıkla geçindiğini, fakat pek yakında büyük roller alacağını bildi- rTir, Çünkü sinemada muvaffak ola- mamağı da bir izzeti nefis meselesi addederler. Bu mektupları âlan kız- Jar: — Yay, o gitti, muvaffak oldu. Hal | buki 6 bizden daha mı güzel? O mu- | vaffak olursa biz haydi haydi... diye- | rek onlar da Hollivuta koşmak için pa- ra aramağa kalkarlar. Ve nihayet bir | gün kalkıp Hollivuta gelirler. | Fakat Hollivutta bütün stüdyoların İ kapısında: #Katiyen figürana ihtiya» cımız yoktur. Nafile yere müracaat etmeyiniz» Jâvhası yazılıdır. Ve Hol- Uvuta gelip te figüranlık için stüdyo- lara mürücaâl etmek pek faydasızdır. Holliyvutta bütün stüdyolara figü- ran tedarik eden bir müessese vardır. mi Şirley muharririmiğle konuşuyor i | Bu müessese sadecş sahibinin ismini taşır, Ne işle meşgul olduğunu birçok kimse bilmez. Çünlğü bu müessesenin figüranlara iş bulduğu meşhur olsa kapısında toplanan! kalabalıktan mü- essese direktörü bilg içeri giremez. Bu- rayı yalnız erbabı bilir, Ve stüdyodan, pek kabiliyetli görülenlere buranın İ adresi verilir, Bundan başka birçok küçük husu- si artist acenteleri vardır. Maalesef bunların çoğu bir iş göremez, Sonra bunlardan başka da figüran ve genç kız hâmileri vardığ, Bunların maksa- dı güya figüranları İşe yerleştirmek» tir. Fakat bunların çoğu figüranlar için hakikaten tehlikeli insanlardır. Hollivuttaki figüranların hayatı nasıl geçer?.. Dünyada en çok yorulan ve ıztırap çeken insanlar flgürahlardır. Bunlar ekseriya Hollivuttâ ayni pansiyonda otururlar. Çünkü işlerinin icabı buna mecburdurlar, Sabahleyin stüdyonun otobüsleri gelir, figüranları parisiyonlarından alır, Otobüslere yetişmek için sabah saat beş buçukta kalkmak ve hazır- lanmak lâzımdır . Erkenden stüdyoya gelen figüran- lar akşama kadar saatlerce hiç din- lenmeksizin çalışır, dururlar. Büyük yıldızların figüranlara kar- $ı hareketleri üç türlüdür. Bazı yıldız- lar en ehemmiyetsiz figüranları bile - kendilerinden güzel olursa, şık olur- sa - çekemezler. Hattâ bu tabiatleki yıldızlar, kendilerinden güzel, yahut kendilerinden daha uzun boylu, daha şık bir figüranla bir filim sah- nesinde yan yanâ resim çıkarmaktan bile çekinirler. Yanlarında kendile- rinden daha çirken bir figüran olma- sını isterler. Halbuki figüranlar için- de, yıldızlarla kıyss kabul etmiyecek derecede güzel olanlar vardır. Yıldızların ikinci kısmı, figüranla- ra karşı tamamile lâkayıttırlar. Bun- lara selâm bile vermezler, Fakat üçün- cü kısım, dehşetli figüran dostu ve hâmisidir. Bunlar figüranlara yardım etmek için “ellerinden geldiği kadar çalışırlar. Bunların başında May West ve Klark Gabi vardır. Bunun İçin za- vallı figüranların en korktukları şey sinirlli bir yıldızın yanında çalışmak- tır, Figüranlar için en büyük ıztırab Figüranlar için en büyük ıstırap ta nedir bilir misiniz? Hollivuta ge- lenler, yıldızların hayatlarına, lüksü- ne ve onların şiirli yaşayışlarına hay- randırlar. Erkekler birer yakışıklı prens, kadınlar birer milyarder güzel kız rolünü oynamak için buraya gelir- ler. Aylarca, hattâ bazan senelerce uğ- raştıktan sonra nihayet size verilen (Devamı 11 inci sahifede) Ü ütanmıi Teşrinlevves Belediye teftişleri müfettişliği Arundda esnafın da biribirini mürakabe ettiği çok vakidır A — Pariste otobüsleri, otokarları, | otomobilleri ve taksileri; ve alelümuüm | belediye nizamına muhalefet eden | tüccar ve esnafları kontrol eden bir sınıfı mahsus daha vardır ki bunu «zannederim »bir çokları bilmez, bi- lenler yalnız kendileridir. Çünkü o vâ- zifeyi hasbetenlillâh ifayı namuslari- le taahbüd ve tahammül etmişlerdir; bir para almazlar! Yalan söylemedik» lerine, garezkârlık etmediklerine, şu veya bu sebeblerle ifrat ve tefrite sap- maâdıklarına güvenen ve güvendiren bazı adamlar kendi arzularile zabıtat belediyenin defteri mahsusuna kay- dolunurlar; murakiblik işini görürler. İcabında belediye memurlarına ihta- tatta bulunmak için ceblerinde birer vesika ve isterlerse bir de (polis-dü- düğü) vardır. Bönaf, hattâ memurlar bu zevatı tanımaz ve bilmez. Zira on- Jar için bunlar nameridirler, Murakibliği deruhde eden bu zaf- lar «fena bir şey» gördüler mi derhal zabıtai belediyeyi haberdar ederler. Meselâ bir lokantanın kilerini veya mutfağını temiz tutulmamış görür görmez, mahâlle pazarlarında ve dükkânlarda narhın fevkinde satışlar yapıldığını hisseder etmez, otomobil. lerin, otobüslerin, tramvayların izdi- hamını anlar anlamaz, pastacıların, ekmekçilerin, sütçülerin, yağın ve bakkalların hilelerine şahid olur ol- maz ve ilh.. bunları yapan adamların müstahak oldukları cezadan kurtul. ması imkânı yoktur. Ve bunun için- dir ki resmi elbiseli veya sivil belediye memurları dahi kontrol işinde fazla dikkat ve basiret gösterirler, Zira mın- takalarına tesadüf eden lâkâydiikler- den mesuldürler. Hiç unutmam.. Sa'nt Dohnat na- mındaki bir dostumun otomobilile #Saint Jermen» deki çifliğine gider. ken arabamızı sağdan geçen bir 50- för bu M. Saint Donnat tarafından ehemiyetli bir cezaya uğrattırılmıştı! Paristeki ve Marsilyadaki şoförlerin cezaları (Permi dö Kondit) yazıldığı için ve cezalar tekerrür ettikçe mikta- rı da yükseldiği için orada bu usulün çok faydası görülmüştür. Esnaf için de bu böyledir. Binaenaleyh esnaf ve memurlar ve resmi murakibler hüsnü harekete mecburdurlar. Memurlar da mecburdurlar dedim. Zira lâkayidlik. ileri defteri âmallerine kayıd ve hesab olunur. Bu güzel usulü murakabe Pa- riste senelerce hizmet eden M. Kiap'm- riste senelerce hizmet eden eski polis müdürü M, Kiapın'dır. ve eiyevm caridir. B — Bir murakabe tarzı da Mona- ko prensliğinde cereyan eder. Oda şöyledir. Monakoda oturan ve gezen her adamın meselâ bir satıcıda veya lokantada gördüğü ve hissettiği çü- rük meyva veya sebzeyi veya eti, tavu- gu, yumurtayı İh.. bir dükkânda, restoranda, otelde gördüğü kirliliği belediye zabıtas'na söylemeğe ve der- hal belediyenin o faaliyete geçmesini istemeğe hakkı ve mezuniyeti vardır. (onako prensliğinde 25000 nüfus vardır. Sabahları meşmur olan (hal) e gittiğiniz zaman çürük bir armuda tesadüf etmek imkânı yoktur!) C — İngilterede kontrol işi şehirler- den evvel köylerden başlar. Ambalaj- lar yapılırken, sütler şişelere, yağlar paketlere konurken, hattâ hayvanat kesilirken, sütler sağılırken; yumur- talar sepetlere istif edilirken birden. bire geliveren memurların fevkalâde dikkatle kontrol ettiklerini misafiri olduğum bir dostumun malikânösin- de gözlerimle gördüm! Bir şey daha gördüm: Oda, bu memurların fartı nezaketi, hoşlarına gitmiyen şeyleri ihtar ederken bile pek mülâyim bir lisan ile konuşmasıdır. Ancak bu yu- muşaklık memurun icab ediyorsa der- hal cezayı istemesi ve alması işinde katiyen cezay: veren adamın işine ya» rıyamamakta; parayı hemen verdir- mektedir. Ve bu murakabe işi o kadar sıkıdır ki söz dinlemiyenlere ağır ce- zalar, hapisler vardır. Londrada da (polis) derhal arabayı durdurur. Şo- förün vesikasına bakar ve hesabını ona göre görür ve hemen parayı alır, kuponu verir ve tırtıllı bir damga ile şolörün vesikasına Larih çeker ve va» kayı kaydeder, İngiliz yabıtai beledi. ye ve shhiyesi esnafa da böyle şeyler yaparlar! D — Bizdeki belediyelerce de güzel güzel şeyler düşünülmekte, nizamna» meler tanzim ettirilmekte, ucuzluk peşinden koşularak halka her türlü kolaylıkların temini için çalhsılmakta- dır. Fakat murakabe bahisleri her ne dense ihmal ve hâlâ «biz kararı verdik ya 0 iş oldu bitti» zannedilmektedir. Esnafın lâübaliliği bunun böyle ojdu- ğunu bilmesinden ileri gelmektedir. E — Avrupada esnafın dahi biribiri- ni murakabe ettiği çokça vakidir. Bir mahalle pazarından diğerine (emis. #aires) murahhas ve murakibler git. tiğini ve oraların flatinde fazlalık varsa kendilerinin de zammı fiate hakları olduğunu söylemek vesilesile bir nevi kontrol vazifesi gördüklerini bilirim. O diyarda yiyecek, İçeceğe dair her gün konulan (narh) munta- zaman ilân edilmekte olduğu için bu gibi şeyleri görmek ve takib etmek keyfiyeti herkes için kolaydır. Fransızlar hesab işlerinde bir san- timi takib ederler. «Ufak tefek mas- rafları, ufak paraları hesab etmemez- liklerdir ki bütçeyi sarsar. Ve dik- kat ederseniz hesabınızı bulamudığı- niz paralar bu gibi ehemmiyetsiz gö- rülen masrafjardır. derler! Bünün böyle düşünülüşü de bir nev! kontrol demek olmakla Fransızların kendi kendilerini bile murakabe ettiklerine iman etmek lâzımdır, Halbuki biz bu pârasızlığımızda ufak tefek masraflara kaç paralık şeğ deriz ve bunu dedikçe de hesahınm- zin ucunu bulamaz geçeriz. Biraz ev- vel ismini zikrettiğim dostlarımdan M. Saint Donnat'nın iki franklık bir fark için fabrikası müşterilerinden birine üç mektup yazdığını ve.. (daha ziyade pul parası verdin) dediğim za- man, (ben bunu böyle yapmasam ek- mek parasını veremem. dediğini hâlâ unutmuyorum. Halbuki bu müsyö çok zengindir. F — Fransada yalnız sefahet bahis. leri münakaşa ve murakabe edilemez zannolunur. Zira bunun ne narhı var« dır ve nede hududu!.. Ayni mal ve meal içinde birden bir milyona ka- dar bir hesab farkı görmek ve güster- mek için Pariste bir saniye düşünme- ge lüzum yoktur. Fakat bir şey var. dırodz bu Israfat içinde bile bir Fran- sizım bile bile hareket ettiği acemiliğin yabancılarda kaldığıdır. Demek !stiyo- Tüni ki: Parasını atarken de bir Fran- sızın kendi kendini, zevkini, neşe ve heyecanı tatmin ve kontrol ettiğidir. G — Oralarda yani Avrupada bir de müsriflerin konirol edilmesi tarafı vardır. Çok para sarf ve istihiâk eden bir adamın iptida (Origine) neseb ve neslini, aile ve odasını, görüştüğü kim» geleri ve gezdiği yerleri, kimin parasi- Je yaşadığını, hangi işle meşgul öldu- ğunu ve ne kazanabildiğini mürakâ- be ederler. Bu iş evvelâ resmidir. Hü- kümet yani emniyeti umumiye tari- fından yapılır. Bunun bir de hususi tarafı vardır. Onu da gene hükümetin bildiği ve emniyet ettiği adamlar ya- par. Başkasına yaptırmazlar. Ve ya- panlar olursa men ve tecziye ederler. Bu hususi murakibler (dötective) 00- cuklarını takib etmek istiyen aile Te islerinin çok işine yarar. Bir kisim halk ta, mimarlar, mü. hendisler, hekimler ve saire gibi ken- di inşirah vicdanileri için kontrol vas zifesini ifa ederler. Aid olduğu mer- die yazarlar, gazelelerle düşündükle. Tini söylerler. Gördüklerini nakil ve hikâye ederler! Anlaşılıyor ki bunlar da memleketlerini ve hükümetlerinin muvaffakıyetini istiyen ve seven bir, sürü hayırhah kimselerdir. Semih Mümtaz 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: