5 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

5 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R IERIKADAKİ TÜRKİYELİLER ğe a merika Türkleri arasında pek ineşhur olan bir aktör: Raif... Mmerikada çiçekçilik yapan bay Süleyman rez nesitue, KOÇ esine devi erinde k masına, £ buneraklısı bay Süleyman ri Ü i Na günü Nevyorktan biraz be i vi Yerşey denilen yere gidi- — e köyler arasından geçerken İre gözüme bir gazinonun ÜSs- | Türk bayrağı ilişti. Tren o izli geçiyordu ki İyice göre- İ pazar New Jerseydeki ahba- *krar gidiyordum. Bu sefer nin önünde 4/3t» nöbet bek- miş. Sonra kahveciliğe başlamış. Şim- di Nevyorktan, New Jersey'in her tarafından "Türkler, Rumlar, Ermeni ler, Museviler kahveye geliyorlar- mış... Bay Hamdi: — Ehh, insanı tâ nerelerden çeker... Burada 25 sene de kalsan, 30 sene de kalsan gene canın Türk kahvesi içmek İs ter... Bizim kahve unutulur mu? Bu sırada gazinoya gene: — Merhaba.. bir adam girdi. Bay Hamdi: — O... İşte bizim meşhur çiçek me- Yaklısı bay Süleyman geldi... dedi. Bay Süleyman Türkçe: — Bu sene güllerden hiç te mem- nun değilim... dedi, istediğim gibi açmadılar. Bay Hamdi: — Sen şimdi gülleri bırak, dedi, bak bay daha yeni memleketlen gel miş... Bay Süleyman büyük bir telâşla bana döndü: Ya... dedi, anlatsanız ye u... Memleketten haber versenize... İstanbulda (çiçekçilik *ne âlemde? Gazetlerde gördüm. Fidanlıklar ya- pılmış, ağaçlara büyük ehemmiyet veriliyormuş. Biz de burada bir çi- çek merakına düştük, Nadide çiçek- ler yetiştiriyoruz. Bay Tramdi: — Evet.. dedi, üstüne yoklur. En nadide çiçek tohumlarını, en bulun- maz çiçek soğanlarını hep bizim bay Süleymanda bulurlar. Bay Süleyman kendi aşıları ile iki m. Ayni kö b l ve sötyva ayi ö yeni çeşid gül yetiştirmiş... Bun- ilerde nasıl mirde A hlardan birine «Türk gülür ismini rmalı? Bu âletleKOymuş. Ölekine henüz bir ad tak- Lâalettsyirmamış. Bay Süleymanın gül bahçe- 3 armud, &Y'leri, kapalı çiçek yetiştirme yerleri AŞ irsi, . meşhurmuş, e bi | Endisi: 168 gözüme tam bizim İstan- bir kahve tezgâhı ilişti. Pınl inç cezveler saplarından asıl- «merhaba» deyince tezgâhın dan da uzun bir «merha- » kelimesi yükseldi. masaya vturdum. Garsona çok- hasretini çektiğim okkalı, i bir Türk kahvesi söyledim, 8 ile beraber gazinonun 5a- y Hâmdi de masama geldi. rü: oşm»İdiniz... Ne zamandanbe- », yalnız? oldu. Ben anlattım. sana başladı. 22 sene ev- imiş, bir aralık Ameri- — arak hâyatını kâzan- İ iklerine karşı S0 nım sizi bekliyg RENE Manisada 140 i. « Nişanlmız, İğlan Gümhu- Mi Mİ--lma mera» nb candan bir 1fa umUŞlar. Tan shvoldi undan bah. - ciddi si rübita yok- tam uğruna sizi alıkoy- giz, 4 söylüyor. Oku. | ca” ekiz bu, ld, Satırlar pin RAL ie. # 0. lanisa Kız Enstitüsü — İnşallah diyor, İstanbula dö- ner dönez Heybeliadada bir karanfil bahçesi kuracağım. Ben âslen Dİ- yarbakırlıyım amma bütün gençli- ğim İstanbulda geçti. Hele Heybelia- dayı pek severim. Burada gayet iyi karanfili yetiştirilebilir. Bizim memle- ket çiçek yetiştirmek için biçilmiş kaftandır, en müsald yerdir. Küçük- lüğümdenberi düşündüğüm şey bu idi. Biraz param olsun. İhtiyarlığım- da memlekette çiçek yetiştireyim. Bu esnada gazinoya bay Raif gel- di. Bay Raif Amerika Türkleri ara- sında pek meşhurdur, Kendisi bir ti yatroheyeli teşkil etmiş, hemen bü- tün Amerika şehirlerini dolaşmıştır. ald bir intibadır. Manisada 25,000 lira sarfile inşa ettirilmiş olan (Kitabsaray) binası törenle açılmıştır. Kara Osman oğul- ları kitphanesindeki bütün eserler, nâdide kitaplar, Kitapsaraya nakle- dilmiştir. Manisa gençliği, bilhassa mektepliler ve itim adamları, her gün Kitapsaraya giderek oradaki eserler. den istifade etmeğe başlamışlardır. Türk kahvesi bu... diyor, ; . diyerek orta yaşlı £ -<“Türk gülü,, adında bir gül yetiştirdi Bay Ömer Ahmed Bay Raif Amerika Türkleri arasında meşhur bir aktördür. Gayet şakacı, alaycı bir adamdır, 1937 yılında Cümhuriyet bayra- mında Nevyorkun &n büyük tiyatro- larından birinde bir piyes te temsil etmiştir. Bay Raif şimdi Nevyorkta oturmaktadır. Bu zat konuşurken bana: — Bizim aktörlük kırkından son- ra saz çalmağa benzedi, Görüyorsu-. nuz ya şimdi adamakıllı ihtiyarım. 41 yaşında bundan 22 sene evvel Amerikaya geldim. Memlekette iken Şehzadebaşında tullat tiyatroların- da aktörlük ettiğim olurdu. Burada da ektörlük damarlarım kabardı. tulum, mernleketlilerden küçük bir tiyatro kumpanyasi yaptım. Yarı Türkçe, yarı İngilizce piyesler temsi- Mine başladım. Hamdolsun geçinip gidiyoruz. Geçen sene Nevyorkta «Çifte Keramet» piyesini oynadık. Ankaradan matbual umum müdür- düğünden piyes istiyeceğiz. Çünkü burada dehşetli bir piyes sızıntısı çekiyorum. Bay Raiften daha bahsedeceğim için şimdilik gazinoda gördüğüm, tanıştığım - başka memleketlilerden bahsedeyim. Bu sırada gazinoya gü- yet iriyarı bir genç girdi. Onu: — Gel bakalım boksör... diye yâa- nımıza çağırdılar. Genç adam temiz bir gülümseme ile masamıza oturdu. Onun hakkında İznhat verdier: — En kuyyelli gençlerimizden bi- ridir. Kendisi gayet iyi boksördür. Bizim Ömer Ahmed iyi yetiştirilirme gayet büyük bir boksör ve pehlivan olabilir. Bay Ömer Ahmedle de konuştum: — Detroit'te bir kaç Amerikalı peh- Hivan ve boksörle karşılaştım. Göyet iyi neticeler aldım. Hele güreşte mu- vaffak clacağımı sanıyorum, Çalışıp çabalayıp şu «Ali Baba» denilen peh- Mranı yeneceğim...» Gelecek yazımda Amerikada tanış- tığım daha bazı vatandaşlardan bah- Bedleceğim. Hikmet Feridun Fs İhtiyar bir kadın kuyuya düştü Üsküdarda Küçükyokuşta oturan seksen beş yaşlarında bayan Lütfiye, mutfakta iş görürken bir aralık başı dönmüş ve o sırada ağzı açık bulu- nan kuyuya düşmüştür, Hadiseyi gören evdekiler zabıtayı haberdar etmişler, itfaiyenin tahli- siye grupu getirilerek bayan Lütfiye yan ölü bir halde kuyudan çıkani- müştar. Hem fazla su yutmuş, heh de vü- Cudundan yaralanmış olan kadın Nümuns bastanesine yatırılmıştır. BTAŞİNİR sa ke Temps'in bir makalesi Italyan Faşist rejiminin 16 ncı yıldönümü yaklaşıyor Tems muhabiri maddi sıkıntıya rağ- men rejimin kuvvetlendiğini yazıyor Le Temps gazetesinin Roma mü- habiri İtalyada faşist rejimin 16 nci yıldönmü yaklaşması münasebetile şu makaleyi yazıyor: <İtalya, Mussolini rejiminin 16 ncı yıldönümünü kutlamağa hazırlânı- yor. Siyah gömlekliler 28 teşrinisani 1922 de Romaya girerek iktidarı el- lerine almışlar ve bu tarihten itiba- ren İtalyada faşist havası esmeğe başlamıştı, İtalyan milleti hangi ha- leti ruhiye değişikliğiyle bu yeri yıl dönümüne ulaştı? Bizce son sene zarfında olup bi- ten ve halkin rejime karşı duydu Ku bağlılığı teyid eden bir takım ha- diseleri sayıp dökmek bunu anlata- maz, Mussolini rejiminin 16 sene ve he- nüz hiç bir gevşeklik alâmeti güster- meden devam etmesi hadisesi müs- takbel tarihçilerimizi hayretler için- de bırakacak, bu muvaffakıyetin sır- rm bir türlü snlıyamıyacaklardır. Fakat İtalyanın mukadderatını elin- de tutan adami iş başında görmek fırsatını bulan müşahidler için bu İ suale cevab vermek kolaydır. Duçe- hin mili kalkinma hamlesini muvaf- | fakıyetle neticelendirmesi kendisinin bir realite ve hareket adamı olma sından ileri gelir. Realite adamıdır. çünkü memleketinde vücude getirdi- ği muazzam ıslah eserini içtihad ve ideolojilerin sıkı çemberi içinde hap- setmemiş, bilâkis dikkatli bir kontrol altında hadiselerin akışına birakmak akli selimini göstermiştir. (Hareket adamıdır; çünkü kazandığı zaferler üzerinde bir an uyuşup kalınatmıştır. Mussolini her gün vatanını daha ibetli bir hale getirmek için çalı- şıyör. Bütün İtalyayı çok cesurane çizilmiş bir program etrafında topla- mıştır. İdari ve mesul makamlar. dan içtihad sahiblerini, ideoloğları, polotikacıları, gevşekleri, mişkinleri uzaklaştırmış, her sahaya cesur, İra- de va karar sahibi, sağlam karakterli adamlar getirmiştir. Giriştiği büyük İaaliyette işçiye, köylüye, esnafa, burjuvaziye, aristokrasiye, entellek- tüellere, işe, sermayeye; seçkin ta- bakaya, millete, krala, velhasıl mem- Jekette mevcud bütün kuvvetlere da- yamyor ve milli ideali tahakkuk et- tirmeğe çalışıyor. Bunun için istedi- Ri şey intizam, disiplin, birlik ve me- ratibe riayettir, Böyle hareket etmekle milletinin en derin emellerine cevab vermiştir, Netice meydandadır. Siyasi, sosyal, içtimai, sinai sahada, ticarci, ziraat, askerlik, deniycilik, havacılıkta İtal- yanın arzettiği çehre tamamen de- gişmiş vaziyettedir.» Bundan sonra muharrir İtalyada yeni başlıyan ırkçılık cereyanına te- mas ederek İtalyan ırkçılığının na zilerinkinden tamamen ayri olduğu- nu, İtalyanların ısklar arasında bir hiyerarşi kurmak niyetinde bulun- madıkiarini ve bu hareketin sadece asırlardanberi sürüp gelen İlalyan ırkının kendine hâs vasıfların tes. bit ederek saf İtalyan tipini ortaya çıkarmak, uyuşturucu maddeler, ak kol ve zöhrevi hastalıklar yüzünden dejenere olmak tehlikesi karşısında bulunan bu tipi ıslah etmek suretin- de telâkki edildiğini kaydettiklen sonra bugünkü İtalyanın iktisadi va- ziyetine geçerek diyor Kİ: «Diğer bir'çok memleketlerde ol- duğu gibi İtalyada da mall vaziyet iy değildir. Maamefih İtalyan bütçe. si henüz sırlarını ifşa etmemiş vazi- yette 'olduğu için kati olarak böyle bir hükme varmak ta güçtür: İtalya- nın hariç memleketlere borcu olma- dığını ve yarımadadaki bütün ser- mayenin devlet emrinde bulunduğu- nu da unutmamalıdır. Bu oldukça mühimce bir şeydir. Vergiler büyük- ler için olduğu gibi küçükler için de hayli ağırdır. Faşist politikasının son seneler zarfında takib ettiği büyük gaye- ler - Habeşistan ve İspanya harbi - öebebile İtalyan bankası kasalarında» ki altın mikdarı dört milyar lireti geçmez. Zengiliğin hakiki sembolü olan bu madenin azlığı dahili bakım- dan hiç bir mahzur levlid etmiyorsa da dış memleketlere iktisadi müna- sebelier bakımından hesabların tev- zininde ve dolayısile ticari müvaze- nede eldei gayretler sarfına sebeb olmaktadır. Zira bu sahada işler ak tın üzerine yürüme dedilen açık beş muştur, Bu rakamı içinde buluüdu- Eumuz sene yarıya > inepektir, Böyle bir neticenin istihsali şüphesiz da- hili bazı sıkıntılara anmağı ie&b ettirmektedir. İtalyaya hariçten yal- yüz zaruri olan maddeler girebiliyor. Halk memlekete girmiyen maddeler- den mahrum kalmağa, yahut ta kö- tü bile olsa memleket içinde yeti- şenlerle iktifa etmeğe mecbur olü- yor. Bu siyaset halkı büyük bir şevk- Je memleket dahilinde mevcud bü- tin kaynakları işletmeğe sevketmek- tedir. Şimdiden şayanı dikkat neti. celer alınmuştır, Bizzat halkın inan- dığı «İtalya iptidai madde bâkımın- dan fakir hir memlekeltir» fikri ya- vaş yavâş değişiyor. İmperatorluk her cepheden etüd edilmektedir. Ne- ticeler ümidvericidir. Duçenin kalkınma için sarfettiği gayretler daha bir çok fedakârlıklar ra ve iztırablara katlanmayı zafuri kılmaktadır. Bütün sınıflar mağdur- dur. İşçi gündelikleri, memur aylık- ları bugün Fransadakinden: daha aşağıdır. Hayat pabalılığı nisbeti yüksektir. Bununla beraber vaziyet memlekette -bir hoşmutsuluk ve hid- det tevlid etmiyor. Çünkü İtalyan işçi ve köylüsü esasen kanatkârdır. Tabiaten az yiyip içer. Bundan başka büyük halk kütle- sinin. -fâşizmin tahmil ettiği ağır fe- dakârlıklara katlanmasının bir sehe- bi de “ekseri memleketlerde emsaline tesadüf edilmiyen bir takım avan- tajlsra melik olmasıdır. İş kanunlarının en cömerdi İtak yan Iş kanunudur, Hastalık halinde doktor, ilâç temin eden teşekküller, doğuracak kadınlarla yeni doğmuş çocukları himayesi altına alan yurd. lar vardır. Parti işçilere tatil zama- nında da ücret vermek, çok çocuklu ailelere yardım etmek, halka mahsus sinema ve tiyatrolar açmak, spor sa- haları vücüde getirmek, halk tren ve vapurları tesis etmek, ihtiyarlara bakmak, işçiye ve köylüye mahsus evler kurmak surelile mütemadi yar- dımda bulunur. Ve nihayet bütün bu teşkilâtla halka katlanılan fodu- kârlıkların geçici ve istikbal için za- ruri olduğu fikri aşılanır. İtalyada faşist rejimi kurulduğu gündenberi bu rejimin istikbalinden şüphe edenler olmuştur. Bunlardan çoğu bir hercü mervin patlak ver. mesi yakın olduğu kanaatini besle- mişler ve zaman zaman «rejimin en zayıf devri», «günleri sayııdır» gibi sözler söylemekten çekinmemişlerdir. Fakat bütün bunlsra rağmen faşist rejimi 16 senedenberi fssılaız devam ediyor. Duçe 16 senedir iktidarı elin- de tutuyor, Harbi umumiye kadar İtalya ta- rihi “musibetlere uğramış fakir “bir memleketti. Dünya devletleri ara sında ehemmiyet itibarile ikinci de- receye düşmüştü. Büyük Britanyanın nüfuzu altında idi. Bugün İtalya bir imparatorluktur. Mussolini ona dün- ya kapılarını açmış, büyük bir nüfuz temin etmiştir.» “ENR AEEANEEEEEEEEAEASEAEEENSNEEEENE ve mülhakatı için AKŞAM gaze- tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsaylar mağazasıdır. *

Bu sayıdan diğer sayfalar: