27 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Teşrinisani 1988 Maziye karışan bir âdet... Eskiden evlenecek kızlar görücüye nasıl çıkarlar, nelerle karşılaşırlardı? “Melek gibi taze... Sapsız üzüm... Başına vur, ağzından lokmasını al...., Hayatımızdan yavaş yavaş kalkan, t mühim bir âdet var halk âdetlerini tes- Bu arada ta- görücülük gibi e bir â de bü- ferruatına nlar ile ine görücü, g bulamıyo: hayatımıza ald e rin en merak ettikleri şey bu görücü- lesidir. 2ski evlenmelere, görücülük âdeti- ne şöyle bir göz atalım. Evlenme ça- gina gelmiş oğlu olan bir anne derhal #aeliyete geçer. Oğlunun zevkini ted- Kik eder. O nasıl tiplerden h Nasıl kadınları beğ; Jinin ağzı burnu na: görü nasıl olacak? Boy, bos, retik, en- dan... Anne, oğlunun bütün zevklerini | tesbit eder. Jül oylu, badem tave bulacak , Kuzu ğzından 12 üzüm vur, al arasının, ev işleri biliyor dan bu tahkikat et- fnda haber, malümat getirenler: rusu zeuginliğine zenginmiş. da dükkânlar... Bir han, Sonra on parmağında on| ni is tiyo . Ud biliyor mu? Ud... — A ne diyorsun kardı nedenberi ud hot 1 kızın evinin eşi- ğini aşındırıyorlar, Udda bir taksim , bir taksim, bir tak dan sonra kalkılır. Görücüye gi- Fakat asıl garip sahneler bun- - Durun, dedi, size bundan yıllar- ca evvel riasıl görücüye çıktığımı anla. tayım. Daha 16-17 yaşında idim. Bir gün kova çalındı. Hiç tanımadığımız üç ka- dın... Evde bana o günü görücü gele- ini bilmiyorduk. Meğer onlar le habersiz gelerek bizim ev görmek istiyorlarmış. Görücüler eyi ben götürdüm. Bundan evvel görücülere ald âdet- nda bazı sözler kulağıma ça- er görücüler, kızın getirdi! gi kahveyi çabucak iç bu fena bir alâmetm kahveyi çabuk bitirmesi genç kızı be. Zenmediğine en büyük delilmiş. Onun için bütün dikkatimi topladım. p Kalkar ? Alınacak ge- | pulunun| | Şimdi gençler toplantılarda, balolarda, Gözlerim kahve fincanlarında idi. Bak- tam. Görücüler kahveyi gayet ağır yu-| dumlarla içiyorlar. O zaman derin bir fes aldım. Demek beni beğenmişler-| Kahve içildik beni uzun uzun konuşturmağa başladılar. Bu uzun istintakların sebebini sonra an- ladım, Meğer onlar benim ağız teşki- iâtımı, dişlerimin tamam olup olma- dığını tedkik ediyorlarmış. Tevekkelli değil, görücüler beni ko- en gözleri hep ağzımda arasında bana: dedi, yanağına kara bir ara! zahmet et Yoo vallahi olmaz, billâhi ol Ben slleceğim... diye tutturdu. m, misafirleri kırma. ğını silsinler... dedi, i bir ipekli mendil çı sildi, Bırak uzun uzun Bu radan bar harekelin sebebini de sön- « söylediler. Meğer görüc kendi eşlerini, kendileri seçiyorlar lerden biri benim yüzümü 4 görmüş, acabd boya fil mü? diye mendilile -yüzümde yalancı bir kara bahane ederek - silmiş... Ar. tık görücülerle Konuşmamız bitmiş- ti. Ayrılırken hepsi birer birer beni kucakladılar Bu kucaklamanın sebe- bini sonradan anladım. Meğer benim ağzım kokuyor mu? Kokmuyor mu? Bunu öğreninek istiyorlarmış... Niha- yet görücülerden biri beni kucaklar- ken saçımı Hafifçe çekmez mi? Güya kazaen saçımı çekmiş gibi yaptı. Fena halde canım acımıştı. iene bunu: *bebini sonradan öğrendim. Görücüler saçlarımın iğreti olup olmadığını anlamak istemişler... İki hafta sonra bizi görücüler neve- e davet etseler beğenirsiniz? Ha: hamama, da vücudü öğ ötme me Gedi nde bir ku- Hamamdan sonra bir kere daha gel- diler, Bu sefer bir sürü bahanelerle be- i odadan du İşte görücülü leri... gün Hikmet Feridun Es Istanbulda nakliyat işlerini tanzim meselesi B. Prost, hazırladığı plânda bu mühim noktaya çok ehemmiyet veriyor İstanbulda nakliyat işleri ötedenbe- | ri, alâkadarları çok yakından işgal eden bir meseledir. Şehrin coğrafi va- | ziyetine inzımam eden nakliyat vası- kifayetsizlik te iât servislerini güçle ları geniş, muntazam ve hakliyat va- sıtaları müteaddid ve müte vet 15 - 20 dakika süren bir yolculuk, İstanbulda bir, bir buçuk saatlik bir zamana ihtiyaç gösteriyor Şehrin en kesif nakliyat hareketleri Taksim ile Beyand arasında toplandığı halde bu hareket, yalnız iek ana caddede tekâsüf etmekledir. Şehircilik mütehassısı B. Prost İş- tanbulun imar plânını hazırlamağa başladığı zaman, bilhassa şehrin mü- nakalât işleri üzerinde çok durmuş, şehir halkının günde birkaç saatle- rini yollarda harcamak suretile çalış- malarından, eğlence ve istirahatle- rinden ne dereceye kadar fodakârlik- ta bulunduklarını düşünmüş, bu mey- xua büyük bir ehemmiyet vermiştir. B. Prost, şehrin imarına alt avan- projeyi hazırlarken bilhassa iki nok- tayı göz önüne almıştır: Şehirdeki ta- rihi binalar ve şehrin münakalât ih- ln akikmağa Rig a . tiyacı, Mütehai r plânında çizdiği yollarda, meş da hep tarihi âbi- deler rak olmakla beraber, şimdiki nakliyat işlerini zaman ve mesafe iti- barile kısaltmak; bu maksadla Be- yoğlu ile İstanbul arasında - müm- kün olduğu kadar - fazla yol açmak lüzumuna işaret etmiştir. Bundan başka tramvayın ârtık mo- dası geçmiş bir nakliye vasıtası oldu- gunu düşünen B, Prost, yeniden tram- vay yolu tesisine taraftar bulunma- 5 Nitekim inşa edilmekte olan Gazi köprüsünde - mukavelesindeki zaruretten dolayı - tra ay rayları bu- lunacağı halde, köprünün her iki ba- şından açılacak ve Beyoğlu ile İstan- bulu yeniden bağlıyacak olan ikinei bir şebeke üzerinde otobüs işletilme- sine taraftar olmuştur. B. Prost, bundan başka, deniz nak- liye vasıtaları için de bir proje ha- zırlamaktadır. Tafsilât plânında bu noktalar tasrih edilmektedir, Bu pro- jede İstanbulun münakalât işlerini zaman ve mesafe itibarile kısaltacak tedbirler izah edilecek ve hükümet- ten bu hususların tatbiki istenecek. tir, edecekler- | başlıca husüsiyet, | pa memleketlerde propaganda | | | i | Elli iki sene yalnız su | içerek yaşayan kadın! .Uzerimize merakla açılan gözlere Türk vatanının iç güzelliklerini (tanıtmaya başlamanın zamanıdır Zümrüd Yalovadau bir görünüş Orta Avrupa memleketerinden bi- | rinde dolaşan bir seyyah kafilesi yol- Jana rasbıyan şirin bir köyden gt- çerlerken yol kenarında bembeyaz mermerlerile pini pırıl parlıyan bir mezar görmüşler. İçlerinden yaklaşıp mezarın kitabesini okuyun- ca arkadaşlarını çağırmış, koşa koşa r taş üzerinde yazılı etle okumuşlar! gelen seyyah şu cümleyi hay ska «Dağlarımızın saf suyundan k ağzına bir damla gıda koyma eili iki sene yaşıyan bayan Mari bu- rada medfundur 3 ene yalnız su menin & verdiği kn halinde dı ir insanın elli iki yaşadığını oöğreni larına ada kendi «— Alat bir kadındı cukken tar aşında olduğ halde dünyaya gözlerini kapadı. B onunla be: ağama tün rünce ar Marinin, n sudan başka bi görmediler. Size onun yım. Mari kadar köy neş bir kızdı köyde çiçek salgını başgö ri de Iki ablasile beraber bu hastalığa tutuldu. Fakat ablaları süratle iyi oldukları halde Mari bir tü sifa mıyordu. Verilen bütün yemek- bu yüzden gittikçe sene mülemadiyen garib hayatını anlata yaşına geline: çocukları gibi Bir n iki ün diğer i ve cahil bula leri reddediyor, alıyordu. İki su içti ve bu rejim ölümüne r sürdü. m su ile yaşıyan köylü şöhreti civara yayılmağa baş çok daktorlar nu nın yınca şehirlerden bir buraya akın etmeğe başladılar, Hat gıdadan mütevellid hastalıklar bir dok- tor köylü Meri ile ciddi surette meş- gul oldu. Hastalığını anlıyamadı. Bu kız hakkında neşrettiği bir broşürde onun yalnız su ile yaşadığı hakkın- da söylenen sözlere katiyen inanma dığını, çünkü bir insanın su ile ya- şaması kabil olmadığını yazdı. Niha- pheden kurtulmak için Mariyi husi kliniğine etti. Orada kendi dağın suyundan başka şey vermedi. Fakat üç hafta nihayetinde kızın mükemmelen yaşadığını hayretle gö- rerek susmak mecburiyetinde kaldı. Bir müddet sonra Mari, şehirden fena halde nefret etmiş olarak köye döndü, ömrünün sonuna kadar bu- biri | den bir kaç istedi; şa- ettiği için vermek kaldık. Önüne geti- büyük bir istiha ile, Bir ka Yadan çıkmadı, Ölüm hafta evvel Mari yemi şırdık. Fakat mecburiyetinde rilen çorbayı eta oburca yedi. i meyva yemek usunu gösterdi, üzüm verildi. Fak midesine elli senedir alıştığı dâğ suyundan başka gıda girdiği için n da mühl bilmiyoru: rduğundan mı, biraz öldü et hikâye ile mest hemen köylüden Su- UŞİ dağda tarif arı zaman ağaçlar mba ve etrafında bir mül ir yeküna de. imra seyahatlerine üzere dağdan & ödedikten vam et mişler. Bu vaks propagândi bugün ön safta gelen A leketlerinden birinde cereyan etmiş- tir eyyah denilen nadir ve nemleket içinde k edilen bin bir Yoksa bir insanın yaşıyamıyâcağından ? Öyle olsaydı memba- dünyanın en leziz sulari her müs- Ve orada « usulden bird yalnız su ile şüpbe mi var larından i İstanbulda hai maddele: icab ederdi fışkıran gi türlü tağni kalması yecek rinden Yukarıdaki hikâyeyi nemi- zin sebebi, bizde şimdiye kadar lâyı- kiyle yapılamamış olan propaganda işine hiz vermenin lam zamanı ol duğunu söylemektir. Memleketimizi tanıtmak için girişeceğimiz faaliye- tin ilk hamlede başararması Tâzim- ğ gölen büyük iş kendiliğinden halledil. | miş, dünyanın bu köşesinde azameti | ikadar yaratan büyük bir na i üzerimize merakla açı- | Türk vatanının İ iz, tabiat o manzaralari, i, tarihi eserleri, hayat havasile nadide bir ziyarelgâh uğunu anlatma” nın sırasığır. mun için de turizm işinde mü- milletlerin yaptıkları iş- faydasız olme | Şevket Rado

Bu sayıdan diğer sayfalar: