29 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

29 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şair Mehmed Akif için üniversitede yapılan ihtifal İ Birçok hatipler söz alarak şairin büyük meziyetlerini şüre, edebiyata hizmetlerini hürmetle andılar | Edirnekapıda şair Mehmed Akifin mezarma temel atma merasiminden (iç intiba k Büyük adamlarını, büyük bir ka- .dirşinaslıkla anmasını çok iyi bilen «Üniversite gençliği dün akşam saat baltıda İstiklâl marşı şairi Mehmed (Akif için bir merasim yaptılar, | Ç Üniversite salonu göğsünde Akifin "resimlerini taşıyan üniversiteli genç- lerle dolmuştu. © Evvelâ hep birden şairin ve niha- yet bütün milletin ağzında dolaşan Jİstiklâl marşı söylendi. Bundan son- İra Mehmed Akifin ruhuna hürmeten bir dakika ayakta süküt edildi, © Edebiyat fakültesi profesörlerinden Ali Nihad söz alarak büyük şairin tercüci halini anlattıktan sonra de- ovamla dedi ki: — İstiklâl mücadelesi zamanında Büyük Millet Meclisinde aza idi, İs- La marşı hayatının bu devresine ke garbin müsbet ilmine vakıf bir şarklı idi, Arap, İran ve Fransız dillerine bihakkın valıftı. Ankarada oturduğu zamanlar bir taraftan #ne- 'busluk vazifesini yapıyor, şiirlerile tenvir ve irşada uğraşıyor, bir Miraftan da edebiyat meraklılarına Muallâkat ve Hafız divanı okutuyor- du. Kültür itibarile çok zengin olan | Akif, bünye itibarile de çok kuvvetli idi, Mükemmel bir sportmendi. Hal- kalıdan Edirneye yaya gittiği riva- yet ediliyor, yürümeği çok severdi. | Hayatında sulistimal nedir bilmez- di. İçki, kadın, kumar gibi zevkleri tatmamıştı. En büyük zevki okumak- tı. z Zarif fıkraları dinlemesini ve bil hassa anlatmasını çok severdi. Bundan sonra profesör Ali Nihad, | Akifin edebi hüviyetini anlatmağa başladı ve dedi ki: — Akif denilebilir ki, her mısra- ında klâsik belâğatin örneğini vermiş bir sairdir. | (Akşamın edebi romanı Akifin yalnız bir kusuru vardır: Tinaba düşer. Bunun sebebi dur: Akif kuvvetli değil, dehşetli bir nâ- zımdır, Hatta kendisi şöyle der: «Mevzun düşürür saçmayı bir saçma . o Adam var» «Manzum sayıklar gibi manzume sd- yıklar» Herkes bilir ki Akif, aruzu Türk- çeye mal etmiş bir sanatkârdır. Fik- retin elinde tekâmülün mühim bir merhalesine erişmiş olan aruz, artık Akif d> kemal mertebesine yüksel. miştir.» Müteakiben şairin gayet sanat- kârane bir büstünü yapan Güzel Sanatlar mimari talebesinden B. Ke- mal Elâgöze alenen teşekkür edildi. Bundan sonra edebiyat fakültesin- den B. Şükrü Elçin tarafından İstik- lâl marşının güftesi, talebeden B. Mehmed Kaplan tarafından şairin «Çanakkale şehitleri» omanzumeleri okundu. 'Tib fakültesi hayati kimya asista- nı doktor B. İhsan Umaner, Akif hak- kında bir hitabe irad etti, Mehmed Akif baytar mektebinden mezun olduğu için baytar meslektaş- ları namına Pendik bakteriyolojihane- si şefi Ekrem Vardar Akife gösterilen bu kadirşinaslığa karşı duyduklarını anlatmıştır. Bir aralık Devrek genç- leri tarafından Akif için gelen şu telgraf bayan Fikret tarafından ©- kunmuştur. «Büyük ölü! Seni sevmek, seni yaymak, vatanını, milletini sevmek ve saymak kadar şerefli bir borç ol- duğunu bilen bir vatan evlâdının bu gün kalbi senin temiz kabrinin ba- şında sana ağlayıp aziz ve mukaddes hatıratını yadedenlerle beraberdir. Yalnız Türk İstiklâl marşını ibda eden şair Mehmed Akif değil, Türk edebiyat fleminin bir reisi idin. gu- Tefrika No, 13 YAPRAK AŞISI BURHAN CAHID — İKİ sene oluyor. Zaten Avrupa- dan geleli çok olmadı. Beraber birkaç iş yaptık. Büyük parklar yapmakta ihtisası'var. Zeki bir genç. İyi bir aile- İnin çocuğu... Zevki de var. — Sizden sonra geldi. Çiçek, fidan getirdi, Bakın verandanın önündeki yeşilliklere. — Çok güzel, Onun stili, Alman sis- temi, Bu bahis üzerinde daha fazla dur. |mağa lüzum görmedim: — Edirnede çok kaldınız mı? . — Başka işlerim de olduğu için gi- dip geldim. Devamlı olarak birkaç haf. ta kaldım. Bir ziraat mektebi idi. Bu ay başında teslim etmek lâzım. — Kış bahçesi için bu sene pek ih- İtiyaç yok. Birkaç limon saksısını an- treye aldık. Artık yazı bekliyelim. — Bence de öyle hanımefendi. Ya. fşlı ve don havalarda beton işleri çok güç olur. Hikmet bey İstanbula aid birçok ha- İvadisler de verdi. Şehirden uzak yaşı- yanlar için oradan gelenler ne anlat- salar hoşa gidiyor. Bu arada yeni evlenmelere, ayrıl- malara akl birçok havadisler de ver- di. Hikmet bey akşam kadar kaldı. | Elektrik tesisalını kontrol etti. Yağ- murların bir zarar yapıp yapmadığına baktı. Karşının akşam trenine yetiş- mek için motöre dönerken onu rıhtı- ma kadar geçirdim. İlk fırsatta gene ziyaretime geleceğini söyliyen mimar İ Hikmete teşekkür ettim. Eve dönreken Yusuf ağanın yanım- da bir yabancı vardı. Kçüklüğünü şöy- le böyle hatırladığım oğlu olacaktı, — Hoş geldin Recep, nasılsın baka- dım. Askerde iyi terbiye görmüş. Eğilerek teşekkür etti, Yağız, çakır gözlü bir delikanlı. Babasına sordum: — Şimdi ne iş yapacak Recep? — Kahvesi zaten işliyor banımefen. di, amma ne emrederseniz yapar. — Recep bu evin çocuğu sayılır. Kahvesinde çalışsın. Lâzım Oldukça bize de gelir. — Eksik olmayın hammefendi, m EY # — Semalara yükselen büyük ruhunu her an hürmetle takdis eder, telimi temiz kabrine bir çelenk olarak su- narım, «Mustafa Safi» Bundan sonra toplantıya nihayet verilmiştir, Dün sabah da Mehmed Akifin E- dirnekapıdaki mezarının temeli atıl- mış, bu münasebetle hararetli nutuk- lar söylenmiştir, Mezar için Gazlantepte bulunan hususi kırmızı bir renkte taş getiril- mesi düşünülmektedir. . Öğleden sonra Beyazıt camiinde Akifin ruhuna bir mevlüd okunmuş- Kastamonu dokumacılığı Sümerbank şubesi müdürü tedkikata başladı Kaslamomu (Akşam) — Kastamo- nuda bir (Dokuma <İhzar ve Islah - Terbiye) santralı açılması milli Şef İnönünden istenmişti. Bu santralm kurulması için etüt yapmak Üzere Sümerbank Tektil şubesi müdürü B. İbrahim Akçura şehrimize gelmiş ve tedkiklerine başlamıştır. Santraln .kurulması işinin nihayet bir gün me- selesi olduğu söylenmektedir. 60 binden fazla el tezgihı bulunan Kastamonunun başlıca geçim vasıta- larmdan biri olan dokumacılığın 15- Jahı çok Tüzumlu idi. Kumaşçılığın fik inkişaf yeri olan Kastamonu bu sanatla yeniden parlıyacaktır. Amerikada senede 20 bin tayyare pilotu yetiştirilecek Vaşington 28 (A.A.) — Cümhur baş- kanı B. Roosevelt, dün matbuata ver- diği beyanatta, Federal Hava ofisini ordu ve donanma için senede 20 bin pilot yetiştirmeğe davet ettiğini söyle- miştir. — iy bu akşam * yemeğe kalın Yusuf ağa. Baba oğul başlarını eğdiler. Bu aile ötedenberi bizi tanır. Baba- mın çok iyiliğini görmüşler. Fakir, fa- kat çok namuslu, emniyetli insan- Jar. Yusuf ağanın kardeşinin muhtar oluşu da köydeki itibarlarını gösteri- yor. İçeri girerken beni dinlediğini bel- 1 etmemek için hemen mutfağa kaç- tığını gördüğüm Nuriyeye seslendim: — Bu akşam mühim bir misafiri. miz var Nuriye, Haydi iyi bir şeyler ha: zırla, Ve onu kendi havasına birakarak yukarı çıktım. Biraz ferahlamışlım. Sabahki buhran kalmamıştı, Mimar Hikmetin gelişi beni meşgul etmişti, Aşağıda neşe ile şarkılar mırıldana- rak yemekler hazırlıyan Nuriye ile meşgul olmıyarak sabahtanberi kapi- sından bile bakmağa korktuğum kü- tüphaneme girdim. “.. İlk kar. Karşı kıyıların daha gerilerini dol. duran kurşuni bulutlar biribirine ka. rıştı. Gök sislendi ve tane tane düş- miye başlıyan kar sıklaştı. Nihayet denizi bile göstermiyen tipi halini al- dı. Bir aydanberi yalnızım. e Haftalık piyasa Fasulye ihracatımız arttı, Almanyadan nohutlarımıza taleb fazladır Bu haftanın hususiyetlerinden bi— ri de, yılbaşı münasebetile piyasada görülen faaliyettir. Senebaşı geldiği için bankalar, anonim şirketler, bü- tün ticaret evleri hesab işlerile meş- guldür. Hesabların kapanması yü- zünden, alacak verecek münasebetle- Tİ daha süratle cereyan etmektedir. Yılbaşı münasebetile, yaş ve kuru meyva satışları da artmıştır. Esasen bir kaç haftadanberi dış memleket- lere kuru ve yaş meyva ihracatı art» muşlu. Dış ticaret münasebetlerinden bah- setmek lâzımgelirse, başta Türkiye - ithalât tacirlerine bir mikdar döviz verilmiştir. Türkiye - Almanya arasındaki ti caret anlaşması, yılbaşı münasebeti- Je en hararetli bir devreye girmiştir. En ziyade ihraç edilen malların bâ- şında kuru meyvalar ve tütün bü- lunmaktadır. Çekoslovakyada bulunan maruf bir ticarethane, ticaret odasına gönder- diği bir mektubda diyor ki: «Çekos- Jovakyanın Ohududları küçülmekle beraber, Türkiye « Çekoslovakya ara- smdeki ticari münasebetleri azalmı- yacaktır, Çek ticarethanesi bu mektubu yaz- dıktan sonra, bu cihetin Türk tica- rethanelerine bildirilmesini rica et- mektedir, Çek ticarethanesinin mek- tuhuna rağmen, Türkiye - Çekoslo- vdkya arâsındaki işler azalmıştır. Her sene Çek rejisi 1 milyon 200 bin kilo tütün alırdı. Bu senedaha âz mikdarda tütün almıştır. Her sene bu mevsimde Çekoslovakyaya kuru ve yaş meyva, çavdar sevk edilirdi. Bu sene pek azalmıştır. Almanyanın son vaziyeti üzerine, Avusturya ve Çekoslovakya, Alman- ya ile iş yapmaktadırlar. Şarki AL manyada çavdar istihsalâtı fazla ol- duğu için Çekler, Alman çavdarını tercih etmektedirler. Bu sene İtalya ile ticari münase- betlerimiz artmaktadır. Son zaman- larda, piyasaya gelen pamuklu do- kuamların ekserisi, İtalyadan gel mektedir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Tütün — Henüz Marmara mınta- kasındaki tütün piyasası açılmamış- tır. Alâkadarların izâhına göre tü- tün piyasası ancak şubatta açılabi- lir. Şimdi en büyük faaliyet Ege mıntakasındadır. Fakat Ege mınta- kasındaki tütün satışlarındaki ha- raret te azalmıştır. Piyasa açıldığı zaman, başta Ame- rikan tütün kumpanyaları, ihtiyaç- Kütüphanemde yaprağını çevirme. diğim roman kalmadı. Günün dört beş saati kütüphanede geçiyor. Geceleri sabah olmasını bilmiyen bu kış gece- leri çok sıkıcı. Akşamdan yatsam ge- ce yarısı uyanıyorum. Yatmasam can sıkıntısından ne yapacağımı bilmiyo- rum. Bir buçuk aydanberi piyanonun ka- pağını açtığım yok. İştiham da kesildi. Gezip dolaşmadı- ğim için olacak. Nuirye özenerek yap- tığı yemekleri beğendiremediğini zan- ediyor. Karsız günlerde sevimsiz, islak ve çıplak bahçeye çıkmak bile canım istemiyor. Kar bu çirkin manzarayı biraz de- giştirdi. Birkaç defa sarmarak çıktım, Kendi kendime kar topu oynadım. Hattâ bir defa Değirmendereye kadar yürüdüm. Burada av meraklıları var. Sık sık uzaktan, yakından tüfek gesleri geliyor. Bu spora hiç hevesim yok. Herşey kafadar bir arkadaşla olur derler. Yanlış değil. Bizim Yusuf ağa da birkaç gündür hasta, İhtiyar ada- mi kış çok sarstı. Burada ben de has- ta olmaktan korkuyorum. Evde kü- çük Mr ecza dolâbim var, amma dok» torun müdahale edebileceği herhan- gi bir hastalığa tutulmak felâket, Al Jah göstermesin ya İzmitten, ya İstan- buldan doktor getirmek lâzım. ları olan tütünü almışlardır. Ameri- kalıların geçen seneye nazaran daha çok tütün alacaklarından bahsedil mişti, Dokuma ham maddeleri — Bw günlerde tiftik ve yapağı piyasası nın ehemmiyeti artmıştır. Başta Sov- yet Rusya, İngiltere, tiftik ve yapa- Gılarımızı satın almaktadır. Ufak partiler halinde de Romanyaya, İtal. yaya ihracat yapılmaktadır. Pamuk rekoltesi az olduğu halde flatler yüksek değildir. Vakla pe muk ipliği fabrikaları, pamuk mah- sulünün azlığını ileri sürerek pâ- muk ipliği narhını arttırmak için İktisad Vekâletine bir müracaatta bulunmuşlardır. İktisad Vekâleti alâkadar fabrika- törleri Ankaraya davet etmiş, narh esasları hakkında kendilerinin fikir. lerini almıştır. Henüz narh hakkın- daki tedkikat bitmemiştir. Yiyecek maddeleri Kuru sebzeler — Romanyada ku- ru fasulye istihsalâtı az olduğu İçin, bu sene kuru sulyeleri flat itibarile, Türkiye kuru fasulyelerine rekabet ediyordu. Ku- Tu fasulyelerimizin en büyük alıcısı Yunanistandır, Bu sene ihracat ia- cirlerimiz Yuanistana mühim mik- darda kuru fasulye ihraç edecektir. Maamafih bü ihracat hareketi fiat- leri hafif bir surette arttırmıştır. Fakat bu fiat yükselişi, peraken- de fiatlere tesir etmemiştir. Çünkü, perakendecilerde kuru fasulye fiat- leri zaten yüksekti. Kuru sebzelerden nohud, son İki sene içinde ihracat maddeleri ar& sına girmiştir. Bilhassa Almanyada nohudlarımıza kerşi çok taleb var- dır. İspanyol nohudu evsafında olan nohudlarımızın fiatleri biraz daha ucuz olursa, daha çok piyasa bula- caktır. Yağlar ve peynirler — Et ve balık ucuz olduğu için, yağ piyasası dur- gundur. Maamafih bu durgunluk içinde, arasıra hafif yükselişler Ool- maktadır. Bilhassa zeytinyağları... Zeytinyağı rekoltesi az olduğu için, zeytinyağı #iatlerinde ucuzluk bek- Jemek nafiledir. Balık — Son günlerde palamut ve torik ihracatı artmaktadır. Yılbaşı münasebetile, Almanyadan yılan ba- lığı istenilmektedir. Yılan balığı Al manyada pek makbul bir balık ol- duğu için dövizle alınmaktadır. Kuru ve yaş meyvalar — Yılbaşı münasebetile yaş ve kuru meyva ih- racatının arttığını yukarıda yazmış- tık. Almanlar bu sene 80 bin sandık portkal alacaklardır. — H.A. Şu kış! bitse ört” Mam Bu akşam yılbaşı gecesi, İstanbulda yılbaşı geceleri toplanır. dık. Murâd beyin poker meraklısı âr- kadaşları sabaha kadar oynarlardı ve bana öyle geliyor ki, sene hayatının en iyi gecelerinden biri de yılbaşı ge- cesi idi. Yılbaşı gecesinin ne demek olduğu- nu Nuriyeye anlattıktan sonra bana bu akşam güzel bir sofra hazırlaması- ni da tenbih ettim. Bahçeden kestiğim taflanlarla masamı kendim süsledim. Yusuf ağa odasından çıkamadığı için bir haftadır oğlu Recep babasının iş- lerine bakıyor. Nuriyenin israrile içeriye aldığımız beyaz güller hâlâ açıp duruyorlâr. Be- nim hatırıma gelmedi. Fakat masadâ» ki yeşil yaprakları gören Nuriye gene bir beyaz gül bulmuş. Küçük bir va- zoya yerleştirmiş. Ses çıkarmadım. Onun neşesi yerinde. Receple aralar pek iyi zannederim. Bu gece benim için bir değişiklik oldu. İçimde âdeta bir çocuk sevinci var. Yeni bir şeye ha- zırlanmak insanın durgun sinirlerini harekete getiriyor. Fakat santler bir türlü geçmiyor. Bu gece ilk defa süs- Jendim. Gardırobumdaki elbiseleri sey- rTederken hafızamda bunlara aid bütün hatıralar canlandı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: