11 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

11 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Ereğlide gene fırtına başladı Karaya oturan vapurlar bu yüzden kurtarılamıyor Ereğlide yeniden fırtına başladığı haber verilmektedir. Bu yüzden tah- Wsiye gemileri evvelce karaya oturan vapurları kurtarmakta güçlük çeki- yorlar, Tahlisiye gemilerinin dün hiç çalışamadıkları öğrenilmiştir. Fırtına devam ederse vapurların kurtarılma- sı işi de uzayacaktır. Şimdiye kadar üç şilep kurtarıl- mıştır. Karaya olurmuş vaziyette olan gemilerin adedi hâlen 7 dir, istimlâk kanunu Belediyenin tadilini istediği noktalar hangileridir İstimlâk kanununda yapılacak değişikliğe dair Belediyece hazırlanan projenin belediye hukuk işleri müdür- lüğü tarafından tetkik edildiğini yaz- mıştık. Belediyenin kanunda tadilini iste. diği noktalar şöyle hulâsa edilmekte. dir: Bir gayri menküulün istimlâkini temin için yapılan muamele bazan al- tı ay kadar sürmektedir. Buna da se- bep bütün mâl sahiplerine noter vasi- tasile birer birer tebligat yapılmasın- daki mecburiyetlir. İstimlâk muame- leleri müddetlerinin azaltılması için gazete veya duvar ilânlarile gıyaben ilân yapılması, kıymetli tapu ve vergi kaydında müsarra olar emlâkin kıymet. lerine on misli istimlâk bedelinin tes- biti ile bu bapta başkaca bir itiraz dinlenmemesi gibi hüsusatların te- mini. Belediyenin kanunda tadiline lü- zum gördüğü bu noktalar yakında Vekâlete gönderilecektir. Hava hücumlarından korun- mak için sığınaklar yapılacak Hava hücumlarından korunmak üzere geçenlerde Cağaloğlunda sihhi- ye müdürlüğü binası avlusunda inşa edilen modem sığınak binası bir nü. mune muhiyetindedir. Haber aldığımıza göre diğer mem- leketlerde olduğu gibi memleketimiz. de de harp zamanında halkın hava hücumlarından korunmasını temin etmek üzere, methal ve sığınaklar ya- pılacaktır. Bu maksatla hükümetin 939 bütçe- sine tahsisat koyacağı muhakkak gö- rülüyor. Şehrimizde yapılacak 8 gınaklar için hükümetin mali yardı. mından başka belediye ve idarei husu- siye bütçelerinden de tahsisat ayrıla- caktır. Hava tehlikesine karşı yeni neşre. dilen kanun 10 künunusanide meri. yet mevkiine girmiştir. Kanunun ica- batına göre hareket etmek Üzere slâ- Japonyanın Mataharisi öldürüldü Japon güzeli diye tanınmış olan casus kadının hayalı | Mis Kavasima bir çok memleketlerde, bilhassa Çinde çalışmış, casusluk yapmıştır Nevyorktan bildiriliyor: Çin ajan- #ının tebliğine göre Japonyanın «Matahari» si namile maruf bulu- nan güzel casus mis Yusomiko Ka- vasima, Tiyen Çinde esrarengiz bir şekilde öldürülmüştür. Bu cinayeti Çin fedâilerinin işledikleri tahmin edilmektedir. Katiller, hiç bir iz bi- rTakmadan kaçmağa muvaffak ol muşlardır. Mis Kavaslma eski bir Japon prensi ailesine mensubdu ve pek mü- kemmel bir tahsil görmüştü. Daha küçük yaşta iken tiyatroya karşı bü- yük bir alâka ve muhabbet göster- miş ve muhtelif kıyafetlere girmek, muhtelif şahısları taklid etmek hu- susunda büyük bir şöhret kazan- mişt. Daha çok küçük yaşta Moğol prenslerinden birile evlenmiş, düğün programını ve tezyinatını Japon ca- susluk ofisi tertib etmişti. Mis Kavasimaya o çıldirasıya âşık olan kocası Moğol prensi, düğünden pek az bir zaman sonra, her terafta Japon güzeli diye anılan genç Zzev- | cesini, bir daha görmemek Üzere kay- | betmişti. Mis Kavasıma bu izdivaç sayesin- de öğrenmek istediği Moğolistan es- rarına vakıf olduktan sonra artık oralarda ikametini uzatmağa lüzum görmemiş ve Japon casusluk idare- sinin de muvefakatini istihsal ettik. | ten sonra bir gün kocasının evinden esrârengiz bir şekilde sır olup git- mişti. Mis Kavasima, kocasının yanın- dan kaçtıktan sonra bülün hayatı- ni Japon İstihbarat servisine vakfet- miştir. Japon güzeli bir kaç ay içinde büyük bir iktidar ve meharet göstermiş ve Japon casüs şebekesi- nin riyasetine getirilmiştir. Bu şebe- kenin idaresi, genç kıza tevdi edii- mişti. Mis Kavasima, bütün ccnebi is tihbarat şebekelerinin umacısı ke- silmişti, Genç kız, akıllara - durgun- luk verecek bir şekilde kiyafetini de- giştiriyor ve bu sayede düşmanları- nım kendisine kurdukları bir çok tu- zaklardan yakasını sıyırmağa mu- vaffak oluyordu. Japon Mataherisi, en tehlikeli ve €n Zor İşleri üzerine alıyor ve muvaf- fakıyetle başarıyordu. Japon gizli istihbarat şubesi, bu genç kızın em- kadar makamlardan gönderilecek tali-| rine hesabsız bir para tahsis ediyor- mat beklenmektedir. C yfeapğR dell doi YAPRAK AŞISI BURHAN CAHID Bu uzun program her halde onun arzu ettiği programdı. Onun arzula- rına itiraz etmeyi nasıl düşünürüm. — Muvafık, dedim, Ne zaman baş- lıyoruz. - İstersen hemen yarın. Tren seya- hali biraz yorucu olacak. Fakat Paris. te iyi bir otele yerleşir, rahat ederiz. - v Necmi bey yemekten sonra rahat yo- olun hangisi olduğunu anlamak için şehre indi. Ben de kendi evimiz gibi . yerleştiğimiz pansiyonda eşyamızı top- lamak için içeri girdim. Bilmem neden bu yeni seyahat prog- ramı beni sevindirmedi. Burada ne kadar rahattık, Sükünetimizi bozacak hiç bir şey yoktu. Gökle yer arasında saatlerce yalnız kaldığımız günler oluyordu. Saadetimizi tehdid edecek hiç bir bulut, yoktu. Yalnızlık içinde mutlak sevgiyi kana kana tatmaktan başka düşüncemiz yoktu. Btrafımız çiçek, bastığımız yer çiçek ve yaşadığımız dünya yalnız sevgileri ! du. Genç kız, bu geniş vesait saye- Tefrika No. 26 kıskanmıyan bakir tablatti, Mavi gök altında akşamın gül renk- lerini, sabahın mor sislerini seyreder. ken arz üzerinde Tanrının İki eş in- sanı, Âdemle, Havvası gibi sevişiyor» duk. Paris, Paris. Seni görmek isterdim, fakat bu saadetimi senin gibi binbir Parise değişmem. Kalbim o kadar dolu ki dünyanın hiç bir zevki ve eğlencesi saadelime bir zerre İlâve edemez. #*#5 Bu hayatımın en uzun tren yolculu- ğu oldu. Tanı bir gün saatte yüz, yüz yirmi kilometre giden bir ekspres seyahati, Akşamın âlaca karanlığında Gar. dölyon da kompartımandan inerken hasta gibiydim. Necmi bey bile spor. culuğuna rağmen perişan olmuştu. Ön dört saat hemen hemen ayni vaziyette çalkâlanmak pek hoşa gidecek seya- hat değil, Parisi görecek halimiz kal. mamıştı. Taksiye bir otel ismi verdik. — Claridge. Bu otelin Şanzelize üzerinde oldu- Japon Mataharisi (solda) ve bir arkadaşı Avrupalı kıyafetile, sinde, Birleşik Amerikanın mühim noktalarında casus grupları küur- muştu. Bu casuslar, ellerindeki gizli telsiz istasyonlarile, elde ettikleri mühim malümatı, derhal kendisine yetiştiriyorlardı. Mis Kavasima, Çin - Japon harbi başlamazdan az evvci seyyar bir sâ- tıcı kıyafetinde Kaliformiyada bu- lunuyordu. Orada Amerikadaki Ja- pon caşuslarını idâre ediyordu. Bir zamanlar bir Japon trupunda, ar- tist ve rakkase sifatile sahneye Çi- kıyordu. Bu Japon İrupunun bütün müstahdemini hep casuslardan mü- rekkeb bulunuyorlardı, Japon gizli istihbarat servisi şefi general Doihara, Moğolistanda ve Çinde kazandığı muvaffakıyetlerin en büyük kısmını, bu kadına borçlu» dur. Mis Kavasima, Çin askeri kıyafe. tinde sik sık Çin hatlarına sokuluyor, ve istediği malümatı topladıktan sonra, Japon hatlarına dönerek ku- mandanlığa bildiriyordu. Genç ka dın, hiç bir zaman şüpheyi tahrik et- memiştir. Çünkü genç kadın, kıya- fetini tanınmıyacak şekilde değiştir. dikten başka, Çinceyi de bir Çinli- den tefrik edilmiyecek mükemmeli. yette konuşuyordu. Çin mukabil casus teşkilâtı bu güzel ve fettan kadının İzini keşfe. ğunu bir yerde okumuştum. Hatirım. da kalmış. Her halde iyi bir otel ola. cak, Tahminimde aldanmamışım. (Nis)- in yeni otelleri gibi olmamakla bera ber gene mükemmel Konforu var, İkin. ci katta ve arkada bir daire aldık. Bir apartıman gibi. Banyosu, salonu ve ya» tak odası bir bölükte. O kadar yorgunuz ki banyodan son- Ta çıkmamıza, hattâ restorane İnme- mize imkân yok. Necmi bey meyva ve çay söyledi. Kemiklerim sızlıyor. Başım ağrıyor. Menton'da ne rahattık. “.z Benden evvel uyanan Necmi bey giyinmiş bile. Bana banyonun hazır olduğunu söyledi, Onu bu sabah pek neşeli görüyo. rum. Zile bastı. Ve kahvaltı söyledi. Halbuki ben daha bir müddet ya- takta kalmak istiyordum. Kalktım. Banyodan çıktığım zaman o çay iç- mek için beni bekliyordu. Arkama bir rop döşambr alarak kar- şısına geçtim. — Dinlendin değil mi? — Mükemmel. Ya sen? — Şöyle böyle, — Otel rahat, hiç ses yok. Servis mükemmel, İstersen öğle yemeği için dışarı çıkalım. Hem dolaşmış oluruz. derek yakalamak için gece ve gün- düz çalışıyor, fakat Japon Mataha- risinin bir yerde mevcudiyetini ora- dan kaçtıktan sonra anlayabiliyor- du. - Bu kadın, çeytanat ve fettanlı- ğını inanılmıyacak bir dereceye var- dırmıştı. Mis Kavasima, Çin casusları arâ- sına karışıyor, kendisini Çin casusu diye tanıtıyor, kendilerinden ya mü- him bir takım esrar koparıyor ve yahut onlara uydurma bir takım haberler vererek Çinlileri tuzağa dü- şürüyordu, Kavasima, bundan bir ay kadar evvel, Uzak Şarkta İngiliz müstem- likesi olan Hongkongda maiyetinde- ki. ensuslarla faaliyette obulunu- yordu. Velhasıl bu kadın, vatanlarını $e- ven ve valan için çarpışan Çinlilerin kâbusu kesilmişti. Mis Kavasima, kendisine kurulmuş akla ve hayale gelmedik tuzaklardan ve pusulardan kurtulduğu helde, Tiyen Çin fedni- lerinin kurşunları altında can ver- miştir. Çin istihbarat servisi en nihayet bu müthiş kadının Japon ordusunun işgali - altında bulunan Tyfen Çin şehrinde bulunduğunu öğrenmiş - ve oraya sevk ettiği fedailere kendisini öldürtmüştür. Gelen haberlere göre Çin fedaile- ri, mis Kavasimayı, tenha bir sokak- tan geçerken dört noktadan üzerine yağdırdıkları rovelver kurşunlarıle vücüdünü kalbura çevirmişlerdir. Japonlar, mis Kavasimanın ölü. mile kıymetli ve fedakâr bir ajanla- rını kaybetmiş olduklarını itiraf edi- yorlar. Nevyork güztteleri, bu casus ka- dının esrarengiz hayatından bahse. derken, umumi harb esnasında Pa riste yakalanarak Fransızlar tarâ- fından kurşuna dizilmiş olan meşhur rakkase Matahariyi gölgede bıraktı- ğını yazıyorlar. Eminönü hanı boşaltılıyor İbale muamelesi oOtamamlanan Eminönü hanındaki müstecirlerden çoğu hani boşaltmışlardır. Yalnız ha- nın altındaki şekerci, saatçi dükkân. ları henüz boşaltılmamışlardır. Bu dükkânlar için 48 saatlik bir mühlet verilmiştir. Han tamamile boşaltık dıktan sonra yıkma muamelesine baş- lanacaktır. Elbise bukmak istiyordun. Burada Nis- ten daha ucuzdur. O hemen çıkmak için acele ediyor. Anliyorum ki Parisin cıvcıvlı hay&» tına karışmak istiyor, Hazırlandım. Ben giyinirken onun &celesinden ve biraz sonra kavuşacağı âlemin daha şimdiden duyurduğu ne- Şeden ıslık çalıyor, elleri cebinde si- nirli adımlarla dolaşıyor. İçimde ifade edilmez bir neşesizlik var, Dünkü yorgunluktan olmadığını biliyorum. Fakat neden bu neşesizlik? Onun adımlarna uymıya çalışarak aşağıya inerken gözlerimin önüne Men. ton'daki sabâlı gezintilerimiz geldi. O çıkışlar ne zevkli idi, Öğleye kadar kır- larda dolaşmaktan usanmadım. Necmi bey herhalde bir kadın için Paris gezintilerinin cazibesi olduğunu zannediyor. Ona içimden geçenleri söy- lesem belki gülecek. > Otelin loş koridorlarından geçip bir. denbire bol güneşli caddeye çıkınca fe- rshladım. — İşte Şanzelize. Etolle'e kadar yü» Tüyelim istersen. Yukarı doğru çıkıyoruz. Sabahın geç saatleri olduğu halde bir insan ve oto mobil akını içindeyiz. Büyük otomobil markalarının teşhir Balonları da'bu swada. Önünden geç- tiğimiz birçok bar ve gazinoların isim. re La Sandıkta EM para vardı? Hastanede ölen adamın mu- hallefatı yüzünden ihtilâf çıktı Beyoğlunda Zoğrafya Rum lisesi müdürü B. Dimitri tarafından Balıklı Rum hastanesi müdürü B. Yusef Pet- raki, hastane başkâtibi (B. Dimitri, veznedar B. Yanko aleyhine açılan davaya asliye ikinci ceza mahkeme- sinde bakılmıştır, Davacı B. Dimitrinin iddiasına nazaran bir müddet evvel hastaneye yalırılan amcası “B. Teodor hastanede ölmüştür. O zaman B. Teodorun be- raberinde hastaneye götürdüğü bir sandık orada bir heyet huzurunda açılarak içinde bulunan paralar ve eşya tesbit edilmiş ve bu arada san- dığın içinde 38 İngiliz lirası, 116 Türk Mirası ve bir miktar da ruble bulun- duğu kaydedilmiştir. Halbuki davacı B. Dimitri, amcası- nın sandığındaki paranın bin Hra- dan fazla olduğunu ve bu paraların ortadan yök edildiğini iddia etmek- tedir, Bu suretle Iş mahkemeye inti- kal etmiş ve dünkü celsede hastane mensupları bu iddiayı reddederek: — Ölen Teodorun metrükâlı usul dairesinde tesbit edilmiştir. Sandıkta, tesbit evrakında gösterilenden fazla para yoktu. İddia asılsızdır. Demişlerdir. Şahitlerin dinlenmesi için muhakeme başka güne buakl- mıştır. Yeni ticaret anlaşmaları hakkında malümat bekleniyor Atinada imzalanan Türk « Yunan anlaşmasının metni bugünlerde bek- leniyor. Anlaşmanın metni gelince 'Türkofls, tacirleri davet ederek yeni anlaşma hakkında izahat verecektir, Türk - Amerikan yeni ticaret mu- kâyelesinin 15 ikineikânunda meri- yete gireceği tahmin ediliyorsa da bu hususta resmi bir malümal yoktur. Alâkadarlar yeni anlaşma hakkında mufassal malümat ve meriyet tari hinin bildirilmesine intizar etmekte. dirler, Sıcak su döküldü tehlikeli surette yaralandı Paşabahçede oturan Mehmed adın- da biri evvelki gece odasında sobanm başında uyurken bacağı sobaya çarp- mış ve üzerinde kaynayan tencere dev« rilmiştir. Sıcak sular Mehmedin üzerine dö- küldüğünden mühtelif yerlerinden yanmak suretile tehlikeli (oyaralan- mıştır, Bir çocuk kale duvarına tır- manırken düşerek yaralandı Kumkapı civarında Pol adında on bir yaşında bir çocuk dün kale duva- rma tırmanırken düşmüş, tehlikeli surette yaralanmıştır. Pol ifade vere- miyecek bir halde hastaneye kaldim. mıştır, lerini okuyorum. Florian Majestic. Necmi bey bu isimlere dikkat edi. yor: — Buraları unutmıyalım. Hepsine birer gece uğramz. — Hacet yok. Gazetelerden öğrene bilirsin! Hiddetle söylemiştim galiba. Yüzü- me baktı: — Hakkın yar. Ben otele yakın ol- dukları için söylemiştim. Etoile çıkıncaya kadar yorulmuş- tum. Zaten nereye gideceğimizi bilmi- yorduk. — Bir taksiye binsek. dedim. Ona kalsa bütün Parisi akşama ka- dar ve belki gece sabaha kadar dola- şacak, Hatırıma geldi. — Louvre'e gidelim. Müzeyi gezeriz. — Mağazaları dolaşmak istemiyor musun? — Acelemiz yok. Geçen bir taksiye işaret ederek mis rıldandı: — Sen bilirsin? Otomobilde hiç konuşmadık. Anir yorum ki müze gezintisi pek hoşuns gitmedi. Onun Paris için can attığını daha seyahatin ilk günlerinde hisset* mişlim. Buraya gelmeyi ben de arzu etmiyor değildim. Fakat cenup şehir lerinde o kadar rahat, o küdar mesu€ dum. Bu arzuyu hatırlamadım bil (Arkası y suş

Bu sayıdan diğer sayfalar: