30 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

30 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ POLİTİKA Amerika kadınları evlenmek Fransız - Italyan gerginliği artıyor Barselonun Frankoya teslim olması bütün İtalyayı Habeşistanın merke- Yİ Adisahabanın zaptı kadar sevindirdi. B, Mussolininin kendisini büyük te Zahürat ile selimlayan halka söylediği aşağıda yazıl sözler Avrupanın ati- #i, Fransa Hariciye Nazırının son nutkunda Umumi Harpten sonra tarihin €n karışık, en vahim ve en ciddi günleri diye tarif ettiği şimdiki vaziyetin bir kat daha fena olacağına delâlet eylemesi itibarile dikkati celbediyor. B. Mussolini demiştir ki: «Barselonun sukutu bizim yaratmakta olduğumuz yeni Avrupanın bir © Sahifesi olup Franko yalnız Negrin hükümetini mağlüp etmek ile kalmamış bir çok düşmanların burnunu yere sürtmüştür. Düşmanlarımız bize daha İleri gidemezsiniz demişti. Biz ileriye geçtik ve daha geçeceğiz.» İtalyan hükümet şefinin burnu sürtülenlerden maksadı Fransadır. B. Mussolini İspanyadaki başlica emeline nail olan İlalyanm Fransadan iste- diği şeyleri de elde edeceğini anlatmak istiyor. Fransa mebusan meclisinde- ki münakaşalarda gerek Hariciye Nazırı B, Bonnet gerek Başvekil bir karış Fransız toprağının Italyaya verilmiyeceğini kati surette söylemiş bu ahid bütün meclis tarafından Umumi Harpte müdafaaya nit verilen kararlar Elbi tam bir ittifakla tasvip ve teyid edilmiştir. İtalya ise yukarıda söylendiği veçhile Fransanın Tunus ve Cibuti gibi topraklarını ayırmağa azmeylemiş bulunuyor. İtalya Fransaya karşı serbest kalmak için Hariciye Nazırını Yugoslavyanın dostluğunu ve bitaraflığını te- Mine memur eimiştir. Romanyaya karşı daha uzlaştırıcı bir siyaset takibine başlamıştır. Bu siyasi tedbirleri alırken askeri tedbirleri kısmi seferberlik suretinde bir kat daha kuvvetlendirmiştir. Fransanın da sabrı tükeniyor. Şimali Af- rikadaki müstemleke imparatorluğunun hem denizden hem de karadan yanını muhafaza eden Tunusu müstahkem “bir kale haline getirmektedir. Somali küçücük bir müstemleke olmakla beraber iktisadi ve askeri ehemmiyeti Şimali Afrikadan ve Hindi Çiniden sonra üçüncüdür, Çünkü senevi ticareti bir milyar iki yüz milyon frangı buluyor. Fransa Babülmen- deb boğazına hâkim noktalardan olup şimdiye kadar ihmal ettiği Şeyh Said Yarım adasını tahkini etmektedir. Yine boğaza hâkim noktalardan olup 935 Mmuahedesi ile İtalyaya terkolunan Dumeyre adasının bu anlaşmanın İtalya tarafından feshedilmiş olmasından dolayı istirdad edilmesi için Fransada kuvvetli bir cereyan vardır. İtalya ile Fransanın birbirinin boğazına sarıl maları ih Garipçeköyündeki kanlı mali gittikçe kuvvet buluyor. AKŞAM vaka nasıl oldu? Carih Hamdi ile karısı 9 sene içinde 21 defa ayrılmış ve barışmışlar Sarıyerin Garipçe köyünde bir alle geçimsizliği neticesi domuz çiftesile İşlenen cinayeti yazmıştık. Beş kur- Şun yarası olan Ali Etfal hastanesinde tedavide bulunmakta ve sıhhi vaziyeti tehlikeli şeklini muhafaza etmektedir. Carih Hamdi, hakkında Sarıyer müd- Geiumumiliğince tevkif kararı alınarak tevkifhaneye sevkedilmiştir. Müddeiumumilikçe yapılan tahki- kut bazı yeni safhalar arzetmiştir. Hamdi ile karısı Sabire dokuz senedir evlidier, İki çocukları vardır. Biraz fazlaca asabi bulunan Hamdi ile ka rısı evli bulundukları müddetçe yirmi bir defa biribirlerinden ayrılmışlar, on günle bir ay arası süren bu ayrılıklar köy ihtiyar heyetinin müdahelesile halledilmiştir. Bundan se çakiş karısının Ü Sabire de wel Hamdi, bi- ine hücum etmiş, ıyamıyacağı Idirmiş ve Hamdinin evinde bi in evine gitmiş ve bura: Bundan İki ay evvel de Sabi casının evinde İken Hamdi oraya git. miş ve amcasının karısı Fatmayı teh- did ede: kendisine teslim etmesini istemiştir. Fatma, Hamdinin bu tehdidi kar; da jandarmaya mü- racaat elmiş ve jandarma Hamöiyi kefalet altına almıştır. Hamdi bu va- ziyet ki da iki ay kadar sükül nu muhafaza edebilmiş, fakut en ni- hayet son kanlı vaka emiştir. Vaka günü, Sabire, kardeşinin evine gitmiş, bunu haber alan Hamdi, ora- İ ya giderek Sabireyi döve döve alıp gö- türmek istemiştir. Sabirenin foryadı- Bı duyan komşusu bayan Hediye işe müdahale ederek Hamdiyi yatıştırmak istemiş, fakat Hamdi Hediyeyi de odunla dövmüştür. Hamdi Hediye ile | meşgul olduğu bir sırada Sabire de bitişik eve geçmiştir. Bu evde Sabire kadınlarla beraber oturmakta olduğu esnada Hamdi evine gitmiş ve domuz | çiftesini ve cephaneliğini kapıp tekrar | Alinin evine gelmiştir. Hamdi, burada kapıyı kapalı gö- rTünce çiflenin dipçiğile kapıyı kırmış | ve eve girmiştir. “Hamdi, . kadınların oturduğu odaya girerek Sabireyi çıkar- mak istemiş, fakat bu sırada Ali ile Sabireyi akrabasından Rasim Hamdiyi önle. imişler ve evden çıkarmak istemişler. dir. Hamdi buna kızarak Alinin üzeri. he çiftesini boşaltmıştır. Tekrar dol durarak bu sefer evin içine ve boşlu- ga da beş el ateş etmiştir. Ev halkı. hın feryadları arasında kaçmağa kos yulan Hamdiyi, bir taraftan jJaridar- ma bir tataftan gümrük memurlari | takib etmişlerdir. Hamdi kaçtığı bir sırada tesadüfen | önünde görmediği bir çukura yuvar. lanmış, kalkıp tekrar hareket edin. | elye kadar yakalanmıştır. Köy ihtiyar heyetinin bize yolladı. | ğı bir mektuba nazaran; hadisede yaralı vaziyette bulunan Alinin ba- | vvelce parasına tamaan öldürülmüştür. Mecruh Ali ile Sabirenin hiç bir münasebetleri yoktur. Hastanede dün kendisine yaralarından dolayı ame- liyat yapılmıştır, Mevkuf Hamdi hak- kın i ağır ceza mahkemesi- ne verilecek Elâzıg Halkevinde faydalı konferanslar Elâzıg (Akşam) — Dördüncü umu- mi müfettiş general Abdullah Alpdo- ganın tensibile Halkevinde memurla- ra ve halka seri halinde konferanslar verilmeğe başlanmıştır. Bu konfe. ranslar mevzu ve mahiyet itibarile $ inkılâp ve yenilik hamlele. rini bir memurun bilmesi ve riayet etmesi zaruri olan içtimai hayat te- | zahürlerini, halkla ve'yekdiğerlerile münasebetlerinde elzem olan umumi hükümleri ihtiva etmektedir. Konferanslar büyük alâka uyan. dırmıştar, bizzat generalin nezaretin- de devam etmektedir. Keşan orta mektebe Keşan (Akşam) — Kazanın imar | işleri inlizamla devam etmketedir. Umumi müfettiş general Kâzım Dirik ve Edirne velsinin himmet ve gayretle- rile kaza en mühim ihtiyacı olan orta mektebe nihayet kavuşuyor. bin biran evvel inşası ve önümüzdeki ders yılına yetiştirilmesi için tüccar- ların yaptıkları teberrülerle yakında faaliyete geçecektir. Kaşanda orta mektep yapılması ka- rarı halk tarafından Sevinçle . kârşı- lanmıştır, Mekte. | ila Avrupalılar «Yeni dünya» dedikle- ri Amerikaya ilkdefa muhacerete başladıkları zaman orada kadınsız kalmağa mahküm oldular. Çünkü bir müddet hiç bir Avrupalı kadn memleketindeki evini barkını bıra” karak Amerikaya muhaceret etmeğe | cesaret edemedi. Aradan zaman geçince bu teveh- huş bir parça azaldı. Fakat gene her kadın Amerikaya gitmiyordu. Bu s8- beble erkekler uzun uzadıya düşün- meden karştlarına ilk çıkan kadınla evleniyorlar ve ondan sonra karısile beraber Okyunusu aşıp Yeni dünya- ya vasıl oluyorlardı. Kadınlar hâkim vaziyette olduklarını bildikleri için Amerikada kocalarına tahakküm et- meğe başladılar. Erkekler tamamile kadınların arzu ve İradelerine tâbi birer «mahlük> 'haline düştüler, Ta- bil Amerikaya muhaceret başlayalı- danberi geçen asırlar zarfında bu vaziyet çok değişti. Fakat erkekle kadın arasındaki o eski münasebet, ahlâki bir kanun mahiyetinde, bu- güne kadar mevcudiyetini muhafa- za etti. Meselâ Nevyorkta bir yüksek bina- nın asansörüne, girdiğiniz zaman içeride bir kadın varsa erkeklerin hemen şapkalarını çıkararak ellerin- de tuttuklarını görürsünüz. Sonra, bir erkek bir kadınla yolda giderken daima kadını yolun selâmet tarafı- na alır, kendisi tehlike tarafından gi- der. Bir Amerikalı, karısına mutfak- ta yardım etmeğe mecburdur. Bir Avrupalı erkek mutfakta bulaşık yı- kamayı erkekliğine yediremez, hal- buki Amerikalı erkek mutfakta bu- | laşık ta yıkar ve tabakları kurular. | - Böyle'bir vaziyet karşısında erkek- lerin “isyan - etmeleri * lâzımgelir. ken bilâkis onlar ses çıkarmıyorlar, kadınlar değişiklik istiyorlar. Onla- rın istekleri değişiklik Amerikalı er- keklerin yerine Avrupalı erkeklerden kocadır. Kocaelinde baro seçimi İzmit ve Bolu avakâtlari barosu işe başlıyor Adapazarı (Akşam) — Yeni avu- katlık kanunu neşredildikten sonra Kocaeli ve Bolu vilâyetleri birleştiril. mek suretile merkezi Kocaelinde ol- mak üzere tek bir'baro teşkil edildi. Bu suretle de 1/kânunusani/939 tarihinde iki vilâyetin kazalarındaki- ler de dabil olduğu halde bütün avu- katlar intihap için İzmitle toplandı. lar, İzmit ve Adapazarı oları karşı- lıklı cephe alarak hi si reisin ken- di taraflarından olması için hararet- li münakaşalar yaptılar. İntihap ne- İticesinde Adapazarı barosunun eski reisi Eşref Tanakul ekseriyeti kazandı. Fakat İzmitliler bunu kabul etmiye. | rek vekâlete bildirdiler, Vekâlet intihabın şeklini muvafık görmedi ve intihabı yeniden yapıl mak üzere feshetti. İkinci intihap dolayısile İzmit Halkevi okuma $alo- nunda 33 avukat toplandı. İntihaba başlanarak reyler tasnif edildi. Yine Adapezarının sabık baro reisi avukat bay Eşref Tanakul fazla reyle Kocaeli ve Bolu barosunun rejsi olarak seçildi. İdare meclisine de: Fuad Sum, Na- il Bilici, Aziz Koca, Hilmi Urlu seçil. diler. Bu suretle yapılan intihapta hiç kimsenin itirazı kalmadı ve yeni baronun teşekkülü tesid edildi, Dağcılık klübünün senelik kongresi Türk Dağcılık, Yürüyücülük, Ey &porları klübünün umumi heyeti J1 şubat cumartesi günü senelik kon- gresini yapacaktır, Amerikada erkekler ka- dınların hükmü altındadır. Birçok ev işlerini erkekler görür. Buna rağmen ka- dınlar Avrupalı erkekle- ri tercih ediyorlar. Çün- kü Amerikalı erkekler çok boşanma davasi açı- yorlar, karıları biraz ih- tiyarlayınca daha genç- lerini arıyorlar. Avrupa- da vaziyet böyle değildir. Amerikalı kadın çoktanberi bili- yor ki dünyanın hiç bir yerinde bo- şanma davaları Amerikada olduğu kadar böl değildir. Bir Amerikalı ka- dın biliyor ki bir Avrupalı uzun uza- dıya düşünüp taşındıktan sonra ken- disine bir hayat arkadaşı bulur ve ondan sonra bütün hayatında onun- la mesud olmağa çalışır. Bundan başka Avrupalı, kadının ruhi halle- rini de gözönünde bulundurmanın yollarını bilir. Amerikalı erkek bun- ları yapamadığı için Amerikalı 'ka- dınlar izdivaç hayatında ekseriya hayal inkisarına uğrarlar ve asabi, eksantrik bir hayata atılmak mec- buriyetinde kalırlar, Bir Amerikalı erkek, müşterek ha- yatın hakiki mânasının mülekabil bir ruhi ve fikri birlikte aranması Yâzımgeldiği hakikatini gözönünde bulundurmak istemez. Bir Amerikalı erkeğin dünyada her erkekten ziya- de ailesinin maddi ihtiyaçlarını te- mine çalıştığını kimse inkâr öde mez, Fakat onun mütemadiyen meş- güleler peşinde koşması ve tamamile mesaisinin tesiri altında kalması bir çok alle faclalarına sebeb olmakta- dır. Bir Avrupalı ise hayat kıymetle- rini unutturacak derecede kendisini işlere boğamaz. için Avrupalı erkekleri tercih ediyorlar Bir Amerikan gazetesi Avrupalı ile Amerikalı arasındaki “karâkter farkmı başka bir noktadan daha tahlil ediyor. Makale sahibi, kırk ya- şini dolduran bir Amerikalı kadının ahenkdar bir âile hayatına elverişli olmaktan uzaklaşmış olacağını yazı yor. Yirmi beş yaşındaki bir kadınla yaşayabileceğini düşünen ve bunu te min de eden bir Amerikalının kirk yaşındaki bir kadınla beraber yaşa» maktan vazgeçmekte tereddüd et miyeceğini söylüyor. «Bir Amerikalı erkek 'yalnız yemeğini pişiren, Ssö- küklerini diken kadının yaşlı bir ka- dın olmasına tahammül edebilir, fa- kat beraber gezmeğe çıkınca yanın- da . mutlaka genç bir kadın görmek ister» diyor. Bir Avrupalının nazarında böyle bir telâkkinin yeri yoktur. Avrupalı, bir kadının bilâkis otuzla kırk ara- sında tam olgun bir hale geldiğini kabul eder. Onun için, Amerikalı ka- dın evlenme hususundaki bu Avru- pa telâkkisini bileliden ve Amerlka- ya muhaceret eden Avrupalıların bu tarzdaki izdivaç hayatını yakından takib edelidenberi Kendisinin gittik- çe o tarafa doğru cezbedilmekte ol duğunu hissetmektedir. Amerikalı kadın, erkeğin kadına âz hürmet et- mseinden dolayı değil, bilâkis fazla hürmeti etmesinden ve kendisine hâs olan bu hürmet esnasında kadının izdivaç hayatına arzu ettiği ve tahak- kukunu beklediği vazifeleri ifaya im- kân görememesinden dolayı Ameri- kan izdivacının kendisini tatmin et- mediğini söylemektedir. Maruf yaşlı bir Amerikalı kadın diyor ki: eBir kere daha dünyaya ge lecek olursam o zaman bir Ameri- kalı değil, bir Avrupalı erkekle evle- nirdim. Avrupalıyı da Amerikalılara benziyen İngilizler arasından değil, Avrupanın diğer milletlerine mensup erkekler arasından seçerdim.» Kurban bayramının hatırlattığı bir isim: Ibrahim peygamber Kurban bayramı çok eski bir hatıra ile | alâkadardır. Peygamber İbrahimi Allah tee-| rübe elmek istemiş: «Oğlunu kurban et!e | demiş. İbrahim buna razı olmuş. Tam İs- maili keseceği sırada, karşısında bir koç belirmiş. Milyarlarca insan, o zamandan- beri, ay nün yıldönümünde bu hare- keti tekrarlarlar. Bu dini bayram, Cüm- | huriyet rejimi tarafından resmi tatil gün- leri arasina alındığından ayni zamanda millileşmiş bulunuyor. İyi giyinmek, fıka- raya et dağıtmak, hısım akrabayı ziyaret etmek suretile tesit edilen dört gündür. İbrahim peygamber, Benlisrail ile müs- tareb arabların büyük babası sayılır. Ken- disinden sonra gelen bütün peygamberler, - bu arada Hazreti Muhammed - onun sülülesindendir. İbranice de adı Abra- hamdır. «Ab. baba, oltaham» da cümur mânasına geldiği için İbrahim, «Cümhu- run babası. demektir. Dicle ile Fıratın arasında doğmuştu. Babası Azer isimli bir putperestti, Put heykeltraşlığı ile geçinirdi. Rivayete çö- re, münecei hükümdariar (o Nemruda «Filânca gün bir çocuk doğacak. Büyü- yünce de putları kırıcak'. demişler, Nemrut da bütün gebe kadınları toplat- muş. Lâkin İbrahimin validesi gebe alâ» metini göstermeyip kurtulmuş. Bir mağa- rada doğurmuş. Eviâdını da orada büyü- tüp saklamış. İbrahim ortaya çıkınca herşeye rab nazarile bakmışsa da derakab meselâ gü- | neşin, seyyarelerin battıklarım görmüş. «Böyle ayıp ve noksanları olan şeyler #lâh değiilerdir!. kanaatını varmış, Kav- munin taptığı putlarla da eğlenmiş. Hattâ babası yapiğı heykelleri satmak | üzere kendisine verdiği vakıt: «Zararı, fay- dası kimseye dokunmuyan şu putları alan yok mu?. diye satarmış. Bir gün mabede giderek sanemlerin kü- | çüklerini kırıp en büyüğünün eline sopa | tutuşturmuş. Bu vaka Nemrudun kulağına ulaşıp İbrahimi yakalatmış. — Neden bunu yaptın? — Büyükleri, kendisi dururken küçük- lere ibadet olunmasını muvafık görme: | diğinden o kırmıştır. İnanmazsanız sorum. — Put Tâkırdı söyler mi? -— Lâkırdı söylemiyen, kendini do ma- hafaza edemiyen taşlara niçin sunuz? Nemrud İbrahimi ateşe attırmış. Lâkin mukaddes kitaplara nazaran mucize me- ticesi İbrahim yanmamış. Kendine iman eden biraderzadesi Lut, amcaradesi (ye bilâbara zevcesi) Sara ve diğer mümin- lerile birlikte garbe gitmişler, Havranda dolaşmışlar, kıtlığa yakalanıp Mısıra var- muşlar. Orada İbrahim Sarayı yine bir mucize ile Firaundan Kurlarmış. aoer isminde bir cariyenin kafileye ütihakiyle Filistine dönmüşler. Saranın evlâdı olmadığından (İbrahim Haceri de nikâhla almış, Ondan İsmail, bilâhara Saradan da İshak doğmuş. Ara- da beliren rekabet yüzünden İbrahim Ha- cerle İsmaili Kâbeye yollamış, Aramra kendi de ziyaretlerine gidermiş. Zemzem kuyusu yerinde, ağlayan İsmailin tepin- mesi neticesi su hasıl olmuş. İbrahim ie İsmali Kâbenin inşasına Allah tarafın dan memur odilmişler. Ka suretle İsmail müstareb arabların, İshak da Benliisrailin babası sayılıyor. İbrahimin 175 yaşında vefat ederek Ha- ilürrahman civarında defendildiği söyle- nir, tapıyar- Otomobil kazası Faruk isminde birinin idaresinde- ki hususi otomobil, 'Tepebaşında As- malımeseitten geçerken Dursun İs minde bir çocuğa çarparak yarala- muştur. Dursun çocuk tedavi altına alın- mış, B. Faruk sorguya çekilmiştir. Hava silâhı yarışı bütün dünyayı sarmıştır, Bizim için de fazla bir tek ka- nat büyük bir kazançtır. Hava kurumuna yardım için, Kurban bayramın- dan istifade edelim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: