16 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

16 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

85 i : BERE / “ Kadın bir tek do dokuz da ben doğurdum AKŞAM ? 23 Yarım asırlık doktor ve edebiyatçı B. Hüseyin Suadın hatıraları y ş aki eski, büyük konakta ret ettim. Beni tam mânasile es- & Zâman usulü, fakat gayet nefis dö- ilân; e oktorluğa başlayalı elli iki se- Uyor. Bu zaman göz açıp kapa- en kadar geçti. Mektepten çık- e Bün bana âdeta dün gibi ge- Bundan sonra ilâve etti; 5 304 senesinde mekteplen çıktım, Midili adasına gönderildim. çim vardığım tarih 304 senesi Be e ya on yedinci günüdür, ya Gokuzuncu günü... Tıbbiye mek- ln en genç çıkan doktor opo- N Cemil Topuzlu ile benim... bucuk yaşında. idim, Yarım asp; Tem, rlik şair ve doktora sor m Hayalta gayeniz şair mi olmal » Yoksa doktor mu? Günay yatta meslek idealim ne şair yil ti, ne de doktor... Halbuki ha- beni bu iki yola attı. Eğer kendi Brzuma kalmış olsaydı ya kaptan taktım, ya mühendis... Hele dok- E uk hiç sevmediğim bir meslekti. #kaE babam daima: di Bir oğlum olursa muhakkak OF yapacağım!... diye daha ben ğinadan evvel karar v TMİŞ, daha doğar doğmaz; 52 Aman hekimbaşı geldi!. de bi “e henüz bir günlük iken adım sekimbaşı» kalmış... Artık hekim- iç, aşağı, hekimbaşı yukarı... On # Yaşıma gelince de nüfusumu bü- ie beni Tıbbiye mektebine ver- em İstemiye istemiye doktor ol- EĞ Lâkin sevmediği bir adamla ey. ri bir kadın gibi idim, Kendime hin heyecanlar arıyordum. Tıbbiye- deg ncü sınıfında iken bende may TAİ merakı başgösterdi. Baba- le alay diyanları vardı. Bunları ırmağa başladım. Okudum, ço anlıyamazdım. Yalnız birisi a gitti, Nedimin divanı... Zamanlar Fatih tarafında Çar- oturuyordum. Gene civar- semtinde oturan bir kom- Genç bir çocuk... Oda gidiyordu, oda edebiyat an vakhsı miş... Cenab Şehabeddin... beraber olduk. Artık eski divanları okuyorduk. Yet bir gün Cenab Şehabeddin o Şum Mbtyeye Acaba bizde yazamazmıyız? ğ # 3 lertimizde sabaha kadar şefak sökünceye kadar Bir i klarımızı utana utana gösterdik. Bir müddet da muallim Naciye birer gazel dik. Gazellerimiz neşrolunun. Artık biz mektepteki dersleri bir P divanlara sarıldık. İş- it meraki da 'bende böyle İİ iş! Hayatınızda bu iki meslekten, ane daha, galip getmiştir? a ia edebiyat galip gelmiştir. m olsaydı doktorluğu ; g Ba » fakat bırakamadım. la Kün #liri doktorluktan daha im, Mihayelar 2m. Lâkin son Jtbile beni e bir salona aldı, İlk sözü şu“ bitirdiğim zaman on dokuz Hele bir defasında Milli Şefimiz İsmet İnönü, Ege vapurile Zongulda- , ©” ğa teşrif ediyorlardı. Yanlarında Ce- ; ; Mil Bayar da vardı. 52 senelik doktor, şair B. Hüseyin Suad Yalçın torluk hayatınızda ne meraklı hatı- ralarınız vardır?. Meraklı bir hatıra — Pek çok... Şamda sıhhiye mü- fettişi idim. Bir gün civarda gayet mutaassıp kimselerin oturduğu bir mahallede bir cinayet oldu. Maktulü gömdüler. Tahkikatın icabı olarak mezarı açmak lâzımgeldi. Yanıma iki belediye doktoru, iki jandarma alarak gittim. Halk mezarı açtırmak istemedi. lâkin tahkikat için muft- laka mezarın açılması lâzım. Biz zor- la mezarı açtık. Tahkikatımızı yap- tık. Fakat daha raporumuzu yâzma- dan halk bize hücum eti. Hepimizi bir eve hapsettiler. Kapının önün- de bir alay insan konuşuyordu: — İçeri girelim hepsini öldüre- Um... — Kapıları kilitleyip evi ateşliye- Mm, diri diri yansınlar... Daha bu tarzda ne korkunç cüm- leler işitiyorduk. Baktım ki vaziyet kötü... Hemen adlye dairesine hita- ben küçük bir tezkere yazdım. Evin pek yüksek olan küçük penceresi önünde beklemeğe başladım. . Biraz sonra sokaktan geçen bir yolcu gö- züme ilişti. Hemen işaretlerle onun nazari dikatini çektim, Pusulayı at- tım ve yavaşça seslendim; — Bunu adliye dairesine götür... Adam gitti. Bir müddet sonra hü- kümetin silâhlı kuvvetleri geldi, Güç hal ile bu belâdan kurlulabildik. Da- ha böyle ne korkunç, ayni zamanda garip halıralarım yardır. Gemi doktorluğu — Kaç senedenberi gemi doktoru- sunuz? — Tamam 11 senedenberi... Gemi doktorluğu da çok zevkli bir meslek- tir. 11 sene deniz üzerinde doktorlu- Kum sırasında da epeyce garip şey- Ter gördüm. Bu 11 senelik gemi dok- torluğunda mecburi olarak ebe ok dum. 11 senede deniz üzerinde 18 ço- cuk doğurttum. Yani bugüne bügün on sekiz çocuk babasıyım. Fakat İlk çocuğu doğurttuğum za- man geçirdiğim heyecan ve felâşı hayatımın sonuna kadar unutamam, «Kadın bir tek doğurdu. sDukuz da ben doğurduma, diyordum. Hakikaten ilk rak karşıma gölen hâmile , gocuk doğurdu. Ben bu çocuğu yayâ getirinceye kadar gurdum. Bir aralık #ayfalardari biri bana haber getirdi: — Aman aşağıda bir kadının san- | cisıtutmuş... Koştum. Biraz sonra çocuğu aldım. Iâkin kadının ağrıları azalmamış, bilâkis artmıştı. Biraz sonra bir ço cuk daha... Kadmın doğurduğu ikiz çocuklar- dan birinin adını İsmet, ötekinin İ#- mini Celâl koydular , İki yavruyu İş- met İnönüne götürdüler. MW Şefi- miz bu anaya maddi yardımda bu- Tundular. Kadın zaten çok fakirdi. İkizlerin yüzünden eline geçen toplu paraya pek ziyade sevindi, İşin garip tarafı Zonguldağa gelince çocuklar- dan birini bir koluna ötekini öbür koluna alıp karaya çıktı. Bütün dünya vapur kumpanyala- rınd& deniz üzerinde, vapurda olan doğumları büyük bir uğur telâkki ederler. Doğuran kadınların şerefine ziyafetler verilir ve deniz üzerinde do- gan çocuğa kaydi hayat şartile az bir para da bağlarlar. Bu usule bir- de de riayet edilmesi için ben müra- caatta bulunmuştum. Deniz üzerindeki en heyecanlı ha- tırslarımdan biri de şudur: Fırtınalı bir gece... Pireden İsken- deriyeye hareket etmiştik. Kaptanın yanında oluruyordum. Fırtınadan bahsediyorduk. Birdenbire kapı açıl- dı. Saçları darmadağınık olmuş elin- de kocaman bir tabanca tutan bir Adam içeri daldı: — Kaptan kim? diye sordu. Kaptanla ben şaşırmış kalmıştık. İhtiyatla sorduk: — Kaptanı ne yapâcaksın? Adam tabancasını kaldırarak ce vap verdi: — Fırtınanın dinip dinmiyeceğini soracağım. Eğer fırtınanın arkası ko- silmiyecekse kaptanı öldüreceğim... Cevap verdik: — Fırtına biraz sonra kesilecek... Bu sırada gelen tayfalar adamın €inden tabancayı aldılar. Sonra bunun akli müvâzenesi bo- zuk bir adam olduğunu anladık. Daha bu tarzda ne hatıralarım var. Hikmet Feridun Es Bir katil yakalandı Başkasına âid nüfus tezke- resile geziyormuş İzmir (Akşam) — Bundan yedi s8- ne evvel Sıvas vilâyetinin Suşehri ka- zasında Aşağı İzbider köyünde cina- yet işliyen Haydar adında biri, İzmi- rin Buca nahiyesinde zabıta tarafın- dan yakalanmıştır. Haydar, (Bekir oğlu Bekir) adına yazılı bir nüfus tez- keresi ile dolaşmakta idi. Son zaman- da İstanbula gittiği haber alırmış, fakat İstanbulda araşlırılınca tekrar İzmire döndüğü anlşıldığından, bura- da yakalanması için tedbirler alın- mıştı. Kendisini geceleyin devriye dola- şan bir polis memuru tanımış ve ya- kalayınca, Haydar, yedi sene evvel iki kişiyi öldürdüğünü, kaçtığını, zabıta- ca aranmakta olduğu için, başkasına ait Bekir adına yazılı nüfus tezkeresi- le dolaştığını itiraf etmiş ve Suşehri müddetumumiliğine teslim edilmek üzere, buradan jandarma mulhnfaza- sında sevkolunmuştur. Polonya Ticaret Nazır muavini Londraya gitti Varşova 15 (A.A.) — Polonya tica- ret nazırı muavini Adam Rose Lon- draya hareket etmiştir, Burada Polonya fle İngiltere ara- sındaki ticaret mübadelelerinin go- nişletilmesi için müzakerelerde bu- Tunacaktır, < Sahife 7 gurdu , | Dobricedeki hâdise hakkında Rador ajansının bir tebliği Mes'ele adi bir haydudluktan ibarettir. Ölenlerin arasında bir Rumen de vardır Bükreş15 (A.A,) — Yarı re mi Rador ajansı, Dobrice'de Bul gar ekalliyeti ile meskün bir kasaba- da taşkınlıklar yapıldığına dair Bul gar membalarından verilen haberle rin mübalâğalı, yanlış ve kasde müs- tenid olduğunu söylüyor. Rador ajansına göre, hâdiseler şu suretle cereyan etmiştir; Bir tayyare fabrikasmın müdürü olan mühendis Zamfirescu, refakatin- | de 11 kişi olduğu halde geçen hafta | Dobrice'deki malikânesine giderken | 20 kadar haydudun tecavüzüne uğra- mıştır. Mütecavizler jandarmalar İa- randan yakalanmıslar ve cürümleri- ni tamamile itiraf etmişlerdir. Bun- ların büyük bir Kısmı Bulgar, bazi- | ları da Rumen idiler, “ Haydudlar Adliye makamlarına tes- lim edilmek üzere kaza merkezine doğ- ru yola çıkarılmışlar ise de, yolda mu- kavemet gösterdiklerinden, jandar- | malar silâhlarını kullanmak mecbur riyetinde kalmışlar ve haydudlardam biri Rumen olmak üzere, birkaç tad“ sini öldürmüşlerdir. Diğerleri kaçma» ga muvaffak olmuşlardır, Müdditmüs milik tarafından yapılan tahkikat no ticesinde, jandarmaların meşru mi- dafaa halinde bulundukları sabit ol- muştur. Rador ajansı, Milli Rönesans cephe İ sindeki Bulgar mümessillerinin Baş- vekil Armand Calinescu'ya bir muh- ara göndererek, haydudluğa teşebbüs eden milletdaşlarının bu bareketini tasvib etmediklerini ve haydudluk Yâr kalarına nihayet verilmesine yardım edeceklerini bildirdiklerini ilâve ey- lemekiedir. Calinescu, Dahiliye müsteşarınm Bulgarlarla meskün kasabaları teftiş ederek, Bulgar ahalinin hâleti ruhi- yesini tedkik etmesine ve icab ederse lâzımgelen tdbirleri almasına karar vermiştir. Madrid tekrar Ispanya- nın merkezi oluyor Büyük geçid resmi 19 mayısta yapılacak, Madridin harap olan Üniversite mahalli esinde çocuklar enkazı kaldırmağa çalışıyorlar tesbit edilmiyen, fakat 19 mayısta yapılması düşünülen Zafer geçid resmi Madrid'in tekrar İspanyanm hükümet merkezi olarak kabulü ve memleketin normal sulh şartlarına avdeti İçin bir vesile teşkil edecektir. Geçid resminin erfesi günü Madrid- de ilk defa olarak nazırlar, Franco- nun Yiyasetinde toplanacaktır. Bu- nunla beraber, nazırlar, Madride an- | İngiltere Kral ve İ Kraliçesinin seyahati Madrid 15 (A.A.) — Henüz resmen | . Vapur ancak yarın Kanadaya| vasıl olacak Klee | Çuebec 15 (A.A) — İngiliz hü- kümdarlarının seyahatini tertib eden komitenin reisi, hükümdarların çar- l şamba gününden evvel buraya gele- | miyeceklerini beyan etmiştir. Bu ye- | ni teahhura sis ve seyyar buz kütle- leri sebeb olmuştur.'«Empress of Aus- | İralias vapuru bu yüzden pek ağır bir seyr ile yoluna devam etmiştir. 'Teahhur, siyasi mahfillerin projele- rini altüst etmektedir. Çuebec, baştan başa bayraklarla karşılıyabilmek için dahan müsald bir hava bekliyen şehirde Fransız bay- Takları diğer bayraklardan fazladır. Şehrin Fransız olan karakteri bu su- retle tebarüz etmektedir, cak Franco, yaz nihayetinde temelli Olarak geldiği zaman Kğ dir, Şimdi yalnız beş nazır Madridde va- zife görmektedir. i Alman gönüllüler dönüyorlar Burgos 15 (A.A) — Kondor lejyo- nundaki Alman gönüllüler, 22 mayı ta Yigo'dan Almanyaya vapurla ha- röket edeceklerdir. Bu münasebetle büyük bir tezahürat yapılacaktır. Almanya - Litvanya ticaret müzakeresi Gelecek cuma günü anlaşma« nın imzası muhtemel Kaunas 15 (AA) — Almanya ile Litvanya arasındaki iktisadi müza- kerelere Berlinde devam edilmekte- dir. İki memleket arasında ticari bir anlaşmanm gelecek cuma günü im- zasına imkân hasıl olacağı tahmin edilmektedir. Bu anlaşma ile Çekos- lovakya İle Avusturyanın Almanya tarafndan işgalinden sonra hadis olan vaziyete göre iki memleket ara- i sındaki mübadeleler yeni bir şekle konacaktır, Müahedenin meriyet müddeti fk senedir, Memelde Litvanyaya malhr sus bir serbes liman tesisi meselesi, bilâhara bunun için teşekkül eden komisyon tarafından halledilecektir. Bu müddet zarfında Litvanya evvele ce olduğu gibi Memel limanından İs- tifadeye devam edecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: