28 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

28 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fener rbahçe Vefa Z skerahösö kaldılar Müsabaka zevksiz oldu. Fenerbahçe gollerini ikinci devrede yaptı Dün Taksim stadında Fenerbahçe ile Vefa milli küme için karşılaştılar, Bon günlerde federasyon tarafından iki oyuncusu tecziye edilen ve İzmir seyahatinde bir oyuncusu sakatlanan Sarılâciverdlilerir Vefa karşısına na sı Ibir takımla çıkacağı merak edil diğinden cumartesi olmasına rağmen stada büyük bir kalabalık toplan. muştı. Saat 17,30 da sahaya çıkarak yeni usule göre halkı selâmlıyan takımlar şu şekilde dizidiler, Fenerbahçe: Muzaffer - Yaşar, Le- bib - Ali Rıza, Esad, M. Reşad Se mih, Yaşar, Basri, Rebii, Fikret. Vefa: Safa - Salim, Lütfi . Vahid, Sulhi, Şükrü - Necib, Muhteşem, Ga“ zi, Hakkı, Mehmed. Hakem İzzet Muhiddin Apak. Birinci devre Fener takımında Hüsameddinin ye rine ihtiyat müdafilerden Muzaffer, Fazilın yerine Semih oynuyor. Lebib takımdaki yerini tekrar âlmış. Oyu- na Vefanın sağdan yaptığı seri bir hücumla başlandı, Fener müdafaa. sında kesilen bu hücum derhal sol taraftan mukabele gördü, Bu sırada Basriye favul yapıldı. Fikretin çek- tiği firikik avut oldu. Dakikalar ilerledikçe Fener'ilerin oyun üzerinde nisbi bir hâkimiyet te- sis ettiklerini görüyoruz. Rebii ile Fik- ret anlaşmasının vücude getirdiği hücumları kesmekle müşkilâta uğ- nyan Vefalılar takımılarında derhal tadilât yaparak Hakkıyı santrhafa Sulhiy! merkez muhacime geçirdiler, Yapılan bu değişiklik derhal tesirini gösterdi. Şimdi Yeşilbeyazlılar Fener hücumlarmı önledikleri gibi muka- bil hücumlarda da bulunabiliyorlardı. Vefanın birinci golü Takımdaki tadilâtı müteakib can- lanan Vefalılar Fener kalesini şim- leci oynamamış bir ilk defa Fi ali Bu sayı Fenerlileri harekete getir. itün hatlarında ee , 25 inet ine soktu. kişi le devam etmek £ kaldı. Fenerlilerin tazyiki e LETETİP Dünkü maça Gari ikinci bu akınları durdurmakta büyük müş- kilâta uğrıyorlardı. Bu sırada üstüs- te yapılan kornerler Vefa kalesini bir hayli karıştırdıysa da ortada Ya- şar ve Basrinin gayet yavaş harekef etmesi Fenerlilerin beraberlik sayısını çıkarmasına mâni oldu. Ve birinci devre 1-0 Vefanın lehine kapandı. İkinci devre : İkinci devreye Fenerliler imerkem den yaptıkları bir hücumla başladır lar. Derhal Vefa kalesine dayanan bu hücumda Rebiinin şütünü Safa gü zel bir plonjonla bertaraf etti, Fene- rin tazyiki devam ediyor. Yapıdan her akın gol olmak tehlikesi yarati- yordu. Fenerin beraberlik golü Oyun başlıyalı henüz 3 dakika ol mamıştı ki soldan tazelenen bir Fe- ner akınında uzaktan çekilen şütü Vefa kalecisi bloke edemedi. Elinden kaçan topa Fikret yetişerek içeri ai- tı. Ve oyun berabere vaziyete girdi. Vefanın ikinci golü Bu sayıyı müteakib yapılan akımda Fener aleyhine favul oldu. Çekilen firikik Fener kalecisi tara fından çevrilemedi. Ve Gazi yetişe- rek elleri arasından topu ikinci de fa olarak kaleye soktu. fik Vefanın üçüne golü Kalecinin hatası yüzünden yedik» leri gol Fener oyuncuları üzerinde İ bir bocalama devresi yarattı. Vefalı İ lar bundan istifade etmesin! bildiler, fazlalaşıyor ve Yeşilbeyaz müdafaası | Ve şaşkınlık devresi geçmeden sök Mısıra giden atletlerimiz dün avdet ettiler Yunan ve Mısır sporcularının iştirakile yapılan müsabakalarda atletlerimiz iyi derece aldılar Misir atletizm federasyonu tarafından Kahirede tertip odilen beynelmilei atie- Gzm müsabakalarına iştirak eden atlet- mize avdet etmişlerdir, müsabakalara eri de girmiş- derimiz büyük 09 metre: 1 — Yunnlı 1598. ©» Min sırlı, 3 — Galip, 1000 metre: 1 — Mısırlı 4164, 3 e Ye nanlı, 3 — 5,000 metre: 1 — Yunanlı 15596, 9 w Rıza Maksud. 10000 metre: 1 — Yunanlı 33424, 3 ve Rıza Maksud. 119 manialı: 1 — Yurlanlı 15, 2 — Pal 167, Yüksek; 1 — Pulod 182, 2 — Yunanli Vefa golünü atarken dan yaptıkları seri bir hücumda Ve fa solaçığı Mehmed topu uzaktan kaleye gönderdi. Fener kalecisi topu tutmak için yere eğildi, Ve oyuncu- ların “hayret dolu bakışları arasında top bacaklarının arasından içeri gi- rerek Vofaya üçüncü golü kazandırdı. Kaçan penaltı Çok az bir zamanda üstüste yedik. leri göllerden dolayı' kısa bir durgun- luk devresi geçiren Sarılâciverdiiler , tekrar açılmağa ve Vefa kalesine hü- cum etmeğe başladılar. 12 nci da- kikada Vefa müdafileri penaltı yap- talar. Semih bu penaltiyı yüksekten atarak kaçırdı. Fenerin ikinci golü 15 inci dakikada Reşadın uzaktan Fikretin önüne yuvarladığı topu Fik- ret seri bir çıkış yaparak kaleye ha- vale etti. Vefa külecisinin yanlış bir çıkışı yüzünden top Vefa müdedfile- rinin yetişmesine zaman kalmadan Vefa kalesine girdi. Bu sayıdan sonra oyun gelişi gü- zel vuruşlaria devama başladı. Fenerin beraberlik golü 22 nci dakikada merkezden yapi- lan bir Fener hücumunda müsaid va- | ziyette topu yakalıyan Rebii kimse. nin müğahale etmediğini görünce hiç acele etmeden sıkı bir şütle tak mının beraberlik sayısını yapt. Her iki taraf beraberliği bozmak için sert bir şekilde oynamağa başla» dılar, On kişi olan Vefa karşısında Fenerliler daha fazla çalışarak Üs tünlük teminine çalışıyorlardı. Bir hercümerç içinde devam eden oyu- nun son dakikaları tamamen Sarılâ- civerdiilerin hâkimiyeti altında geç- tiyse de bütün çalışmalar boşa gitti ve müsabaka bu vaziyet değişmeden 3-8 beraberlikle nihayet buldu. Nasıl oynadılar Vefa takımında evvelki hafta Be- şiktaş karşısında gösterdiği canlı oyundan eser yoktu, Fenerbahçelile. ri kalecisis bir şekilde yakalamaları- na rağmen bundan İstifade etmesini bilmediler, Bir zamanlar İstanbulun en iyi kalecisi bulunan Safayı dünkü maç- ta henüz formuna girmemiş bulduk. Zamanla bunu telâfi edeceğini tah- min ediyoruz. Müdafaa hattında Hakkıdan başka muvaffak olan kimse yoktu, Muha- cim hattında Muhteşem oynadığı müddetçe iyi diğerleri vasattı. Fener takımında Hüsameddinin eksikliği fazlasile göze çarptı Mü- dafaa hattı ne kadar güzel olursa ol- sun kalecinin bozukluğu bir takımın galibiyet ihtimallerini sıra indire“ cek sebeplerdendir. Nitekim Feneril ler galip gelecekleri bir maçtan an- cak o da zorlukla berabere çıkabildi. ler, Bütün müdafaa vazifesini hak- kile başardı. Muhacim hattında da bermutad Fikret ve Rebii iyi diğer leri vasattı, Şazi Tezcan Avrupa basketbol şampiyonasi Kaunas 91 (A.A.) — Avrupa, baş- ketbol şampiyonası: Litvanya, İtak yaya 23 e karşı 38 ile galib gelmiştir, Lityanya Eransaya 16-38 galibdir, 28 Mavıs 1939 MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur, 'Tefrika No, 39 Arnavutlukta milliyet ve birleşme hisleri, arnavut yazısı - Bu zamanda Hariciye Nezaretine Kapriyel Noradonkiyan efendiden münasibi yoktur! sözleri işitilmiştir. Hüseyin Hilmi paşa düzgün söz söy- ler, müktim, mültefit, garezden hali idi. Sultan Reşadın sadrazamları için- de en ziyade onu sevdiği söylenir. Bu teveccüh ve muhabbetin paşanın sa- dareti esnasında arzu beyan eder, et- mez hemen âyan Aâzalığına tayin edi. Jivermesi suretile bir tezahürü de gö- rülmüştür. Hüseyin Hilmi paşanın ikinci Kabi- nesi de parlak gitmemiştir. Bu Kabine! 31 Mart ohâdisesini yatıştırmağa muvaffakıyetlen sonra İttihad ve Te. rakki fırkasının galibane müdahalele. rine boyun eğmekten başka birşey ya- pamamıştı (1) Şair Eşrefe: Linç ile vinç ile mümkün mü bu fırka ademi itimad reyile kudretini Hüseyin Hilmi paşaya iyice hissettir. mişti, Sadaretlen sukutundan üç sene ka dar sonra Hüseyin Hilmi paşa Gazi Muhtar paşa Kabinesinde Adliye Na- sırı olmuştu. Muhtar paşa Kabinesi süreta bite. raf, hakikatte ihtiva ettiği şahsiyetler #ibarile İttihad ve Terakkiye muha. Hf idi. Halbuki mebusan meclisinde büyük ekseriyet İttihad ve Terakkide idi. Muhtar paşa Kabinesinde halk na. zarında Hüseyin Hilmi paşa en faal ve cevval bir üzviyet gibi görünüyordu. Gazi paşa Hüseyin Hilmi paşanın mu. aveneti İnzimamile mebusan meclii sini dağıttı. Bu sebeple Hüseyin Hil. mi paşa İttihad ve Terakki erkânının muahezesine hedef oldu. Arnavutlukta isyan baş göstermiş, Balkan harbi tahakkuk etmişti. Mesuliyetlerin büyük kısmı kendi uhtesine ccüh eylediğini, vaziyetin pek ziyade nezaket kesbettiğini, işle. rin sarpa sardığını görünce Hüseyin Hilmi paşa Viyana $ etini alarak İstanbuldan ayrıld, Umumi harbin nde büyük sefaretin ilgasına eğini de tecrübe etil Umumi harple harbin siyasi fagli- yetlerinin ön safında görünmeğe ça- Uştı Enver paşa düşmanlardan alacağı harp tazminatının miktar ve hesapla» rile meşgul iken Hüseyin Hilmi paşa da sulh masası başında ikame edece. ği müddeiyattan, istihsaline şüphe et» mediği muvaffakıyetlerden bahseyler- dı, 35 sene devlet işlerinde yuvarlan. dıktan, Rumeli umumi müfettişliğin. de o kadar itibar ve şöhret kazandık. tan, iki defa sadaret makamında bu- Yunduktan sonra Hüseyin Hilmi paşa da vukuf, basiret ve temkinin daha yüksek olması memul edilirdi, Ya derlerse! «. Nazırı .... elendi gayet mürtekip- v İrtikâp ile şöhretini kendisi de bi- Mirdi, Bir gün bir iş hakkında Rusya elçisine: — Ben bu işi yaparım amma bana Rusyadan para aldı derler! Diye para talebine yanaşması üze. rine elçi ... efendiyi: — Bir... Nazırı böyle söz söyler mi? Diye iyice diline dolamıştı. Arnavud yazısi Osmanlı hâkimiyeti altında Arna. vutlardan birçok rical, asker kuman- danları çıkmıştır. Fakat en eski za- manlardanberi ne bir din namına pey- gamber ve kerametlerile meşhur bir veliyullah, ne de tarikat sahibi olmuş büyük bir mutasavvıf çıktığı malâm değildir. Müslüman olan Arnavutların çoğu dindarlığın güçlüklerine karşı müsa- helekâr bir tarikat olan beki pek çabuk sülük eylemişlerdir. Hıristiyan Arnavutlar ise cenupta ortodoksluğun, şimalde katolikliğin propâgandalarına tâbi olmuşlardır, Osmanlılık sosyal heyeti içinde Ar« navutlar kavmi teşkilâtlarile milli yetlerini, dillerini muhafaza edebildi- ler. Fakat Arnavutlukta herkes tara fından anlaşılabilecek ve kullanılacak bir yazı sistemi eskidenberi eksik olan birşeydi. Bu dilin kendine mahsus ve Arna yutların umumunun kabulüne maz- har bir yazısı vücude getirilebilmesi ancak on dokuzuncu asrın ikinci yün rısında kabil olmuştur. Arnavutlarda dil vahdeti var idisg de kültür yoktu. Dil vahdeti de başlı ca iki lehçeye ayrılmakla haleldar idiz Gega, Toska, Eskiden milliyet hissi de kendile. rinde yerleşmiş değildi. Şimalde Ge galar kuvvetli komşulara karşı mu- kavemet etmeğe çalışır, hattâ hükü- met kuvvetile hazırlanmış bazı fırsat lardan istifade ile aralarında kalmış Islav unsurlarına dillerini kabul etti” rerek kendilerine katar iken (2) ce- nupta Toskalar yavaş, yavaş Elenleşi. yorlardı. Arnavutlukta milliyet ve birleşme hislerile hareket ancak Berlin muah6- desinden sonra görülür. (3) Arnavutların «kitapsızlığilen her z04 man eğlenilirdi. Arnavutların ceddi. nin kitabını bir Jâhana yaprağı altın. da sakladığı, bir mandanın lâhana ile beraber kitabı da yuttuğu, bu suret- le Arnavutların kitapsız kaldığı hikâ- yesi malümdur! Memleketlerinden harice çıkmıyan Arnavutlarda cehil umumi idi. Müs- lüman Arnavutlar kendilerini islâm milletinin, islâm camiasının bir uzvu olmaklan başka türlü O görmezlerdi. Tahsilde bulunanları Türkler gibi medrese usulünü takip ederlerdi. Türli lisanının yazıldığı Arap harflerinden Aayrılmazlardı, Vakıa bu harfler Arna» vut lisanının karışık fonetiğini eda et- ğildi. Fakat Türk lisanı değil miydi? rnavutlar arasında âyin navutlar dağ ıma bunlara mi hali kalmazdı Bu zamanlar da Venedik bu hıristiyan Amavutlar üzerinde himayeye ben zer bir vaziyet muhafaza eylemişti. Fakat italyanca Arnavutlukta daima yabancı bir dilden başka birşey ola- mamıştı. Yerli papaslar arnavutçadan. başka âli bilmiyorlardı. Bu sebeplerle mis- yonerler memleket lisanmı yazmal mecburiyetinde kalıyorlardı. Arnavut edebiyatı on yedinci asır. da bundan vücude gelmeğe başlamış. tır. Eğer kilise hıristiyan Arnavutla rı cehalette tutmak usulünü takip et- miş olmasaydı Arnavutlar da bu za- mardan itibaren diğer Balkanlılar « Yunanlılar, Rumenler, Sırplar, Buk garlar. gibi ilerliyebileceklerdi. Halbu- ki hemen iki yüz sene içinde aârna- vutça olarak ancak cismani faydası ole mıyan dini kitaplardan başka şey ba- sılmamıştır, Bazı huristiyan Arnavut. lar on yedinci asrın ilk yarısında Türlü ler için kapalı tutulan terakki yolu- nu kendileri için açmak Üzere garpten istiane eylemeği muvafık buldular, Arnavut irfan erbabından Weso efendi arnavutçanın okunması için ük lâtin harflerini tertip etti, Arnavutça ilk eserler Venedikte l1â- tin harflerile intişar eyledi; bunlar da hıristiyanlığa aid bir risale ile pek basit bir lügat kitabından ibaretti, İlk Gega alfabesi (İtalyan alfabe. sinin empirigüe bir adaptasyonu idL Bundan sonra daha pratik, daha ilmi bir alfabe vücude getirmek Üzere te- şebbüsler eksik olmadı. (Arkası var) (1) Türk Tarih mecmuasında Hüseyin Hilmi paşanın tercümei hali; Abdürrah- man Şeref bey, (2) Tomllâh: Les Albanais en vielile Serble, (3) Karadağa Amavutlukten yer terki meselesinde, Bunu evvelce izah etmiştik

Bu sayıdan diğer sayfalar: