2 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

2 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EO “5 Parti Kurultayındaki müzakereler Müstakil grupa seçilenler gelecek Kurultaya kadar vazife görecekler istifa mevzubahis değildir Müstakil grupa seçilen mebuslar Heyeti Vekileye girebilecekler mi? Ankara 1 — Parti kurultayının dün- kü toplantısında nizamnamede yâ- pılacak tadiller hakkında mühim mü- zakereler olmuştur. Müzakere bilhas- sa müstakil grup etrafındadır. İlk söz alan Manisa mebusu Hikmet Bayur demiştir ki «— Şimdiye kadar bildiğimiz tarz Şu idi. Mühim ve esaslı meseleler par- ti grupunda mevzüu bahis olur ve ora” da Üzerinde istenildiği kadar müz&- kere ve münakaşa eğilir, varılan neti- ce parti mebuslarını bağlardı. Partide müzakere edilmemiş olan neticeler üzerinde Mecliste herkes tabii malüm ve muayyen esaslar dahilinde tenkit yapmakta, her şeyi söylemekte serbes idiler. Şimdi anlamak istediğim meseleler bundan böyle partide mevzuu bahis edilmemiş, bir karara bağlanmamış olan meseleleri Mecliste bahsetmek, bu babda sual sormak, tenkit yapmak yalnız seçilecek bu 21 kişiye mi mah- sus olacak yoksa eskisi gibi mi ola- cak? K İkinci mesele, bu 21 arkadaş parti- nin müzakerelerinde bulunâcak ve kararlara iştirak etmemek suretile müs essir olamıyacaktır. Bu 21 arkadaşın bü haklarını ek- geriyetin vetdiği bir kararla nezediyo- ruz. Bizim böyle bir hakkımız var mr- dır?» Hikmet Bayur böyle bir karar yeri- ne bu vazifeyi görecek arkadaşların kimler olacağının arzuya bırakılması- na İzraftar bulunduğu mütaleâsile Sözlerine nihayet vermiştir. Hakkı Kılıçoğlu (Muş) — Müstakil grup teşkili hakkındaki düşünceyi ye- rinde bulmuştur. Manisa delegesi Ha- şim, müstakil grup teşkiline taraf- tar olmakla beraber bu grupu teşkil edecek olanları intihap etmek için ken» dini haklı bulmadığını söylemiştir. Sırrı İcöz (Yozgad) —- Nizamna. menin, memurların partiye intisap edebilmeleri için vazifelerinden istifa etmeleri veya tekaüd olmaları lâzım geleceğine dair 22 inci maddeye itiraz etmiştir. Şükrü Nayman (Kayseri) — Öz türkçe yazılmış olan tüzük ile müza- kere edilmekte olan nizamname ara- sındaki lisan farkı üzerinde durmüş ve tüzüğün öz türkçe ifadesine bağlı Tefrika No. 14 kalınmasını istemiştir. Mümlaz Ökmen (Ankara) — Yeni İ tesis edilmek İstenilen grupun parti manzumesinden ayrı başlıbaşına ve müstakil bir mevcudiyet olamıyacağı- nı, yalnız partinin kendi mebusu ola- rak bulunan arkadaşlarından bir kıs- muni kayıdlardan istisna ettiğini söy- lemiştir. Hatip bu grupa seçileceklere kendilerine sorulmadan verilmiş bir külfet ve mükellefiyet olmadığını söy» lemiş, lisan meselesi hakkında da iza- hat vermiştir, Bundan sonra genel sekreterin Ka- bineye iştiraki hakkındaki otuzuncu madde etrafında görüşülmüştür. Bu hususta Refik İnce (Manisa) Mazba- ta muharriri Mehmed Ali Yürüker (Samsun), Cevdet Kerim İncedayı (Sinop) beyanatta bulunmuşlardır. Mâazbata mubatriri, mevcud nok- tai nazar ihtilâfını kaldırmak için encümenin yeni bir madde hazırladı. ğını beyan etmiştir. Madde şu şekilde idi; «Genel sekreterin parti hüküme- tinde âza sıfatile bulundurulması te- min edilecektir.» Mümtaz Ökmen (Ankara), Recep Peker (Kütahya) bu hususta mütalâ- alar beyan etmişlerdir. Encümen reisi Şemseddin Günaltay bu maddenin | programla alâkadar olduğunu söylis yerek encümence bir daha tedkik edil mek üzere encümene İadesini istemiş, bu taleb kabul edilmşitir. Kaza kongrelerinin birer seneye in- dirilmesi hakkındaki 57 mci madde kabul edilmiştir. Bundan sonra nizam. namenin diğer maddeleri okunmuştur, 98 inci madde müzakere edilirken delegelerden biri, müstakil grupa in- tihap veya tayin başında bu gruptan ayrılmak hususunda bir hüküm bu- Junmamasına nazarı dikkati celbet- miştir. Nizamname ve program encü- meni reisi bunun parti hususiyetine göre bir mesele olduğunu, buraya in- tihap edilmiş arkadaşın mebusluktan istifası takdirinde gruptan da istifa ederek çekilmiş addedileceğini ve çe- kilmediği müddetçe partinin verdiği bu vazifeyi ifa eyliyeceğini söylemiş- tir. Başvekil Refik Saydam kürsüye ge- lerek demiştir ki: — Kurultay tarafından seçilecek ar- kadâşlar altıncı kurultaya kadar va- ÇE PE — Demin, dedi, bir ecnebi polisi be- ni caddede şu üniformamla durdurdu, halkın gözü önünde ellerimi yukarı kaldırttı, yanındaki Ermeni tercüma- nına üstümü arattı. Nezih sarsıldı. Yüreğinin karaya vu- Tan bir balık gibi, can havlile çırpın- dığını, bir iki kere döndüğünü, sağa sola vurduğunu, nih&yet havasızlık- ! tan boğulduğunu duydu. Artık ne ha- le gelmişti ki, Recep bey, uğradığı hakaretin ızlırabı, şaşkınlığı içinde bi- Je karşısındakinin bayılmak üzere ol- duğunu sezâi: v — Kendine gel, dedi, kendine gel Bugün geçicidir, yarın bizimdir. Ve yanaklarına hafif bir pembelik yayıldı. Öbürü başını sallıyordu, «Olamaz, bittik, inanmam, artık esaret devrine girdik!» mânasına... Sanki yaralı imiş gibi binbaşısının koluna geçip taşımak, bir yere, teh- Mkeden uzak bir köşeye, bir sipere Onu götürüp saklamak istiyordu. Re- e MAAŞA Yazan: REFİK HALİD cep bey ayrılmağı tercih etti: — Biraz sabret, dedi, seni yakında bulacağım. Adanaya git ve benden ha- ber bekle! İşte tabanca namlusunda Yoksulin getirdiği mektup bu vaadi tutmak için yollamıştı. Nezih süklüm pük- lüm Adanaya vardığı zaman İngiliz. lerin işgal kuvvetlerini geri çekerek bu havaliyi Fransız ordusuna birak- tıklarını gördü. Pransiyı daha ebven, Türklere ve kendisine daha yakın te- Jâkki ediyordu... Lâkin Kilikya ad- minstraförü ve kumandanı Kolonel BREMON'un, sakalını Ermeni gönül- Jülerinin eline verdiğin! anlayınca şa- şaladı, ezildi. Tekrar derin bir bed- | binliğe ve miskinliğe düşmüştü. Bu miskinlikten ancak konvuayı vü- | Tup işgalcilere muhbirlik yapan köyü İ e günü kurtulmuştu. ğ O güne adar, kendisinde çetenin başına gtç- i tiği halde bile, yeni hayatını bir ya- im ineldiin e a nl dırgama, maliyetine bir alışamama, bir uyuşamamazlık duyuyordu, Sert- zife göreceklerdir. İstifa etmeleri mev- zuu bahis değildir. Parti genel başkan vekilinin inti- habı ve vaziyeti ve salâhiyeti etrafın- daki madde muhtelif hatipler arasın. da ve bilhassa Revep Peker ile Mümtaz Ökmen arasındaki göçen münakaşa» lardan sonra kabul edilmiş ve 25 inci maddenin müzakeresinde müstakil grupa tevdi edilecek vazifelerin ifasın- da karşılanacak vâziyetler üzerinde Abdürrahman Demirağ tarafından iles ri sürülen mütalâslara karşılık olarak verilen cevaplardan sonra Abdürrah- man Naci diğer bir nokta üzerinde müstakil grupa mensup mebusların Heyeti Vekileye intihap edilememe- leri hususu ileri sürülerek bu müs- tâakil grup mebuslarının Heyeti Veki- leye aza intihap edildikleri zaman müstakil grupla alâkaları kesilmiş ad- dedildiği takdirde meselenin halledile- ceğini söylemiş ve bu yolda bir de tak- rir vermiştir, Nizamnamenin diğer maddeleri Üze- rinde geçen müzakereler ve münaka- şalardan sonra encümene tevdi edil. miş olan madde müstesna olmak üze. re nizamnamenin heyeti uumumiyesi kabul edilmiş ve yarın saat on beşte toplanmak üzere içtimaa nihayet ve- rilmiştir. Yeni Edirne valisi vazifesine Edirne (Akşam) — Edime valili- ğine tayin edilen Gümüşhane valisi B. Ferit Tümer şehrimize gelerek ye- ni vazifesine başlamıştır. , Yeni valimiz askeri ve mülki erkân tarafından - karşılandı. Vali B. Ferit bölge dahilinde teftişten dönen Trak- ya umumi müfettişi general Kâzım Dirikle beraber gelmiştir. Eski vali B. Niyazi Mergenin ya- rından sonra yeni vazifesine gitmek üzere şehrimizden ayrılacağı haber alınmıştır. Su içinde sarası tuttu Adana (Akşam) — Adananın Ko- zan kazasının Çukurümer köyünde feci bir kaza olmuştur, Bu köyden Aziz oğlu Kâzım adında birisi belik avlamak için girdiği 35 santim ka- dar bir suda sarası tutarak düşmüş ve kalkmıyarak boğulmuştur. leşemediğini, hareketlerine eski çevik- lik ve keskinliği veremediğini görüp üzüntüler geçiriyor, «esirleşmişim, yıl. mışım, afyonlaşmışım, galiba düzele- miyeceğlin!» diye hayıflanıyordu. Vakta ki elindeki mavzerden birin. ci dizi kurşun fırlayıp bir erzak ara- basının zenci sürücüsünü tam Kaşının çatından yere serdi, mitralyözün tak- takası kulaklarına erdi ve taşların çi- tır çıtır kırılıp döküldüklerini, hava- pin islıklar çaldığını duydu, kendine geldiğini, silâhma sahip olduğunu, kollarına, bacaklarına, yüreğine ve ze- kâsına hükmetmeğe başladığını anla- dı; sevindi. Bu, melânkoliye tutulmuş bir akıl hastasınm, büyük bir darbe ile tekrar eski benliğini, idrakini bu- luşu gibi bir şeydi. Sanki o dakikaya kadar kâinata yarı perde inmiş âli gözlerle bakıyor, ışığın şevkini göre- miyor, rengin zevkini osüremiyordu. Nereye gitse dünya kısık bir lâmba ile aydınlanmış olan sıkıcı, yürek ka- patıcı, karaltılar ve'gölgelerle meskün şdeğişmiyen bir yerdi. Bu yerde o, başı- boş, fakat gönlü mahpus bir avare İdi. Ezici ve tükenmez bir bekleyiş hali... Beklediği şeyi tayine cesaret ede. miyordu: Kurtuluş. Fakat bunu, öl dükten sonra dünyaya dönüş kadar imkânsız ve masebaksız buluyordu. Nihayet karşısındaki koca konyua çil yavrusu gibi dağılıp zafer, kuman- Mİ me, ğin e nükte hiiiminin be yiz e nden be kre Amerika üniversitelileri arasında bir müsabaka ja hi Küçük kırmızı balıkları diri diri”: kim ve daha fazla yutacak? © Son zamanlarda Amerikada üni- versite talebesi arasında garib bir yarış var: Küçük kırmızı balıklardan yutma yarışı!.. Yarış şöyle başlamıştır: Bir ay ka- dar evvel bir gün Harvaro üniversi- tesi talebesinden Lethrop Withington bir arkadaşının evinde masa üzerin- deki cam kap içinde yüzen küçük kırmızı balıklara bakarken: — Ne güzel balıklar... İnsanın di- ri diri yiyeceği geliyor... demiştir. Odada bulunanlar buna gülmüşler: -- Hiç diri diri balık yenilebilir mi? cevabını vermişlerdir. Bunun Üzerine bir münakaşa başlamış ve genç üni- versiteli bir balığı kuyruğundan ya kaladığı gibi midesine indirmiştir. Hadise diğer üniversitelerde duyul- duğu zaman Kolombiya üniversitesi talebesinden bir genç üç küçük balık yutarak şampiyonluğu kazanmıştır. Fakat şampiyonluğu uzun müddet muhafaza edememiştir. Derhal diğer gençler müsabakaya girmişler, Har- yarodan İrving Clark 24, Penslivan- ya üniversitesinden Gilbert Hollanda» ky 25 küçük balık yutmüştur. 5 Bundan sonra müsabaka bir kat daha kızışmış, Mişigan üniversitesin- den Julius Aisner 20, Bostondan Donad Mulcahy 29, Northeastem üniversitesinden Jack Smookler 36, nihayet M, İ. T, kollecinden Albert Hays 42 küçük balık yutmuştur. Vaka bu şekli alınca hayvanları himaye cemiyetinde büyük heyecan husule gelmiş, cemiyet hükümet nez- dinde teşebbüste bulunmuştur. Fa- kat bu teşebbüslere rağmen müsaba- P ka devam etmiştir. Doktorlar yapılan | işin tehlikeli olduğunu, bu küçük bar hkların karınlarında birçok solucan yumurtaları bulunduğunu söylemiş- lerdir, Fakat şampiyon olmak hursile talebe müsabakaya devam etmişler. dir. Son günlerde Clark üniversitesi talebesinden Joseph Deliberato 89 tane küçük kırmızı balık yutmuştur. Bâlıkları yutanlardan bir kısmı biraz tuza batırıyor, bir kısmı ağzina lokma gibi atıp bira İle yutuyor. Her halde hepsi balığı kuyruğundan tu- tarak dili üzerine bırakıyor ve yutu- yor!... Küçük kırmızı balığı yutan talebe | ir; Adanada sebze bolluğu | 1 Adana (Hususi) — Adanada sebe)” ze ve meyva bollandı, Sebzelerdenkiy fasulye, domates, enginar satışı çık-ta mıştır. Meyvalardan kiraz, yenidün- ya bu yıl pek mebzuldür, Yenidünya-İmi nın kilosu beş, kirazın on kuruştan satılmaktadır. Adanada tenis maçlarına başlandı Adana (Akşam) — Şehrimizde te- nis - teşvik müsabakalarına obaşlan- mıştır. Müsabakalar Halkevi kortun- da yapılmaktadır. Birinci müsabaka pazar günü yapılmıştır. Maçlara her pazar devam edilecektir. i da ettiği ufak çetede kalınca ona öyle geldi ki, üç yıl evvel Kudüs cephesin- tiği zaman yüzünde gördüğü hayret den, birdenbire, buraya, bu yeni cep- | onu güldürmüştü, sa heye sevkedilmiştir; mütareke ve işgal — Nerclisiniz? demişti. > denilen devreler tarihe geçmemiştir. EN ii i Harp devam ediyor! Hem de mağlübi- pa ve Bu isim Kırana sade bir şehri değil,” bu şehirli bir Juliette'i de hatırlatmış- |ya ti. Tıp tahsili yapan arkadaşını... Kk Onunla beraber, bir Pâgues tatilinde)” Perpignan'a gitmişler, feyizli ovasın- da kolkola dolaşmışlar, kuvvetli Sainta 7 Jean. kilisesinin loşluklarında öpüş, müşlerdi. Bu sağlam dişli, pembe, 15-/y lak ağızda hâlâ tadını unutamadığı |*! bir ezilmiş küru Üzüm kokusu ve leze|d zeti vardı. : Çete reisi O gece zabitle beraber yes | : di, içli, konuştu. Ertesi günü Juli. ette'in hemşehrisi, o hatıra hürmetine salıverilip taburuna iltihak ettiği zâ- man kendisine Kıranı soran ârkadaş- larına; i — Bir Genlleman - bandit, diye ce- vap verdi, nasıl romanlarda "bir Arsen yetin ne gibi zilletler getirebileceğini gösteren bir korkunç temaşa veya rü- yadan sonraki can havlile! KURDKULAK -istasyonile RACO arasında Halep-Adana treninin bir ge- ce baskınıma uğratılışı ve bir vagon cephanenin katardan sökülerek iğti- nam edilmesi Kıran bey çetesinin şöh- retini her tarafa yaydı. Suriyede Fransız işgaline karşi koyan Arap çe- teleri kendisine adamlar gönderdiler; dağlarda ziyafetler çektiler, Kürd çe- telerile de aralarında anlaşmalar, bir- leşmeler, müşterek hareketler oldu. Kıran bey adı dilden dile, ilden ile döne dolaşa bir çiğ azameti almıştı. Kıran, herkesin hayalinde başka baş- | ka şekillerde yaşıyan yarı tarihi bir si- ma oluyordü. İşgal kumandanları için O Cengizin bir torunu idi; adı anılın- Lüpen gibi Gentiman . cambioleur “e di önüne koyun postuna | varsa... ürünmüş, ak astrakan kalpâklı, diş- a g1 lerinin arasına bir yatagan sıkıştırmış era Küme $e> Kırana, bir yarı Moğol, yarı Yeniçeri, kana susa- Yavuz Sel e m takmışlardı, onun$ mış bir bodur adam geliyordu. MİŞEL | Xi gibi aşağıya sarkmış KAapni ie STRAGOF ilminde gördükleri zalim | yoklar, bir şahin bakışı, küpeli kulak- ve işkenceci Tatar tiplerinden biri! Jâr, bir'eslan, bir yeri" Ali KATMA'da esir düşen bir zabite ol (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: