16 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

16 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Temmuz 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Konuşma dilinde tedenni var — Romanlarınızı, hikâyelerinizi okuyoruz. Fakat fıkraları pek lügatlı yazıyorsunuz; onun için okuyamıyo- ruz! - dedi, — Lügatlı mı? Hayret ettim. Münakaşaya tutuş- tuk. Şu hakikatle karşılaştım: Muha- tabımın lügatçesi pek dardı, Amma ne gibi? Meselâ «muhatap» kelimesini bilmiyor; «lügatçe» kelimesini gene bilmiyor. Bunların ne demek olduklarını an- lattım. — «Muhatap» demem, efendim. «Karşımdaki» derim; yahud «konuş- tuğum» derim. «Lügatçe» yerine de «kelime» sözünü kullanırım... Aşağı yukarı ne demek istediğim anlaşılır! - dedi. — Fakat çerkesçe, boşmakça gibi diller istisna edilirse, her medeni ve büyük lisanda «karşımdaki. ve uko- nuştuğum» sözlerinin yanında bir de «muhatap» o mefhumunun karşılığı vardır, «Lügatçe» ise mahiyet itibari. le «kelime. ve «sözden başkadır... Koyun sürüsünü dağıtıp keçiye Ab- dürrahman çelebi demenin mânası var mı? — Anlıyamadım. -— «Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdürrahman çelebi derler» ya hani, — Haberim yok. — Ay bu meseli de mi bilmiyorsu- nuz? Lâflan yana züğürd olmasına rağ- men zekâsı ve samimiyeti yerindeydi. — Bilmiyorum... - dedi. - Bu da es- kimiş ve ölmüş sözlerden biri olacak, Bundan sonra artık merak oldu. Hani yirmisinde yirmi beşinde alımlı çalımlı kadınlı erkekli ve kimi olim. piyatcı, kimi Hollivutçu, kimi plâjcı, kimi flörtçü bir kalabalık zümre var ya. Onların mümessillerile konuşur. ken şöyle bir yokluyorum. Bilmedik. leri kelimelerden nimuneler: Kerih, müstekreh, yele, zirve, bo- yunduruk, usare, yakamoz, lombuz, anafor (hile mânasında olanı biliyor- Jar!), ırmak (suya dair birşey dedi- ler.) zeberced, akik, zuhal, (mağaza ismi diyorlar!) Daha bu kabil yaşıyan kelimeler, Bunlar «dide» kabilinden olsalardı, diyecektik ki, karşılığında «göz» var. Fakat «yele» yerine «aslanın saçı» mi diyecekler? Öyleyse gitgide, «telve» | yerine, «kahvenin tortusu»... «Tortu» da unutulup «posa»... O da unutulup «kahvenin çamuru», yahud «kahvenin »lak toprak gibi şeyi». Meseller de öyle! Bir Türk «Abdür- rahman çelebi» yi bilmez mi?... Muharririn: kalemi dolaşıyor: Eyvah!... Ne yazayım, nasıl yaza- yım ki, anlasınlar?... Hele İnsanın ga yesi geniş bir tabakaya okutmak olur- sa, Konuşma dili eskiden ümmilerin ağ- xında bile bugünkü yarı okumuşların ağında olduğu derecede fakir değil- di. Bunun karşısında bir muharririn vazifesi gradoyu düşürmek değildir. Zaten hiç birimizin lügat puraladığı. | mız yok. Fakat «anlamıyanlar çok!» | diye yazı dilini olsun büsbütün sade tirid haline sokmamalı, «kısa cümle, basit ibare» yoluna gitmemeli. Bari | güzel türkçe yazıda yaşasın. Çubukludaki Hidiv köşkü bahçesi halka açılacak İki sene evvel Belediye tarafınd gı satın alınan Çubukluda Hidiv köşkü ile bahçesi tanzim edilmiştir. Belediye, köşkten bilâhare istifade edilmek üze. Te bahçeyi bugünlerde halka açmağa karar vermiştir, Hiç bir duhuliye alın- maksızın bir park gibi halk tarafın- dan gezilecektir, Hava tehlikesine karşı koruma komisyonu Hava tehlikesine karşı koruma ko. misyonu, bugünlerde seferberlik şu. besi müdürü B. Nailin reisliği altında bir toplantı yapacaktır, Bu toplantıda hava tehlikelerinden koruma talimat. namesi hükümlerine göre halkın, bi- naların ve hayvanat ile diğer mevad- dın hava tehlikesinden korunma ça. | Cenup vilâyetleri rekoltesinde! İ ambarlara kaldırılmıştır. i mahsul, geeçn seneye nazaran yüzde | 25-30 nisbetinde fazlalık arzetmekte. releri etrafında yeni kararlar verecek- | ŞEHİR HABERLERÂ Ikinci ekmek Belediye faydasından | ziyade zararı görülen! bu ekmekleri kaldırıyor Belediye, fakir halkın ihtiyacını göz önünde tutarak birkaç sene evvel ikinci nevi bir ekmek daha çıkarmış, fakat bundan beklenilen fayda hasıl olmamıştı. Bundan başka piyasada ikinci nevi ekmeğin bulunmasi, ba- zı mahzurlara da sebebiyet vermiştir: Birinci nevi ekmekten yirmi para da- ha ucuza satılan bu ekmeğin büyük bir ucuzluk temin etmedikten başka bazı fırınların ikinci nevi ekmeğin çeşnisini kullanarak birinci nevi çıkar- dıkları ve bunu birinci nevi diye sür- dükleri görülmüştür. Belediye, faydasından ziyade halk İçin zararı görülen ikinci nevl ekmeği kaldırmağa karar vermiştir. Diğer taraftan Belediye bu aralık ekmek narhını da kaldırmağı düşün. müştür. Fakat henüz elimek fabrika- ları tesis edilmeden ve ekmek işi doğ- ruğdan doğruya Belediyenin idaresine intikal etmeden narh kaldırıldığı takdirde, ihtikâra meydan verilmesin- den korkulmuştur. Bilhassa fırıncıla- rın aralarında şirket kurarak reka- betsiz istedikleri fiate ekmek satacak- ları düşünülmüştür. Belediye, şehirde satılan ekmekler- den bir kısmının bozuk evsafta oldu- gunu göz önüne alarak, ekmeklerin ıslahı için, Ekmekçiler cemiyeti nez- dinde teşebbüste bulunmuştur. Ek. mekçiler cemiyeti, ekmek halitasıniın düzelmesi için yeni çeşni tutulması lüzumunu ileri sürmüştür, Bu mak- sadla Ekmekçiler cemiyeti reisi B. Ah- med yarın Belediyeye gelerek yeni bir ekmek çeşnisinin tutulması için Ek. mekçiler cemiyetinin mütalâasını bil- direcektir. Belediye, cemiyetin bu tek- Mfini tedkik edecek, bilhassa ek:nekle- rin ıslahı için bazı tedpirler alacak- tır, Feci bir avlanma 14 yaşmda Muzaffer, arka- daşı Mehmedi kalbinden vurdu Dün Rami civarında feci bir kaza olmuş, 14 yaşında bir çocuk, gene k disi kadar küçük bir arkadaşını t le kalbinden vurmuştur. Eyüpte, Ramide Hüseyinağa soka- ğında oturan 14 yaşında Mehmed, ay- ni yaşta arkadaşı Muzaffer ile Kazıklı- bağ civarında avlanmağa çıkmıştır. | Muzaffer, elindeki tüfekle oynarken tetik düşmüş ve çıkan kurşun arka- daşı Mehmedin kalbine isabet ederek ağır surette yaralanmasına sebebiyet | vermiştir. Yaralı çocuk imdadı sıhhi otomobille Gureba - hastanesine kal- | dırılmış, suçlu yakalanmıştır. Yarah çocuğun hayatından ümid yoktur. k- fazlalık Ege, Trakya ve cenup vilâyetleri mıntakalarında 1939 senesi rekoltesi idrak edilmiştir. Hububat ve zahirenin bir kısmı tamamen harmanlanmış ve Bu seneki dir. Araba çarptı Tevfik isminde birinin idaresindeki araba, taş yüklü olarak Yedikulede Kazlıçeşmeden geçmekte iken o ci. varda oturan sekiz yaşlarında Meh- med isminde bir çocuğa çarparak muh. telif yerlerinden yaralanmasına sebep olmuştur. Polis, arabacıyı yakalıyarak mahkemeye vermiştir. Kocasından dayak yediğin- den şikâyetçi Beyoğlunda Asmalımescidde oturan bayan Fikriye zabıtaya müracaat ede. rek, kocası İsmail tarafından ağır su- rette dövüldüğünü beyan etmiştir. Polis, kadının bu müracaatı üzeri. ne kocasını yakalıyarak hakkında ka. ! nuni takibata girişmiştir. Raif Karadeniz, Vekâlete bağlı mücs- İ Karaköyde Ömerabid hanındaki İn- İ ve istihlâk nisbeti ile meşgul olduğu EE Karilerimizin mektupları Tozdan bunalıyoruz! Bizler, haftada iki gün, yani per- gembe ve pazartesi günleri pazar ku- rulan Şişlide Abidei Hürriyet cadde- sinde oturanlarız. Salı ve cuma gün- leri sabahleyin saat dört, beş radde- lerinde tanzifat amelesi pazarcılarn bırakmış oldukları süprüntüleri t6- mizlerter. Fakat tozları öyle bir su retta havalandırırlar ki bu sıcak hi valarda pencere açmak muhaldir. İn- san boğulmak derecesine gelir. Tanzi- fata memur olan bir onbaşı ve yahut sırasile daha büyük ve daha büyüğü bir kere gelip baksa da bizlerin o tor- ları nasıl eiğerlerimize nüfuz ettirdi. ğimizi bir kerecik görse; ve ayni za- manda biraz da kendisi teneffüs et- sel O vakit zannedersem evvelâ © mahalli bir arozözle sulayıp sonra #Ü- pürmeğe Başlanır. Yağmur yağdığı günler toz olmadığı halde emir verii- miş olduğundan, sulanmağa lüzum ol- mıyan mahallerin sulanmakta oldu- gunu görüyoruz. Asıl elzem olan bir mahalde sulamak âdeti ihdas edile- mez mi? Merkür civar sakinleri namına: Refik Şehir meclisi 15 ağustosta içtimaa daveti kararlaştırıldı Elektrik, Tramvay, Tünel idareleri- nin bütçe ve kadrolarını tanzim ef- mek ve kanundaki diğer hususat hak- kında kararlar vermek, ayni zoman- da Belediyeler bankasından istikraz edilecek beş milyon lira için Belediye hissesi yüzde on gümrük hasılatını İ3- tikraz karşılığı olarak göstermek için Umumi meclisin 1 ağustosta içtimaa daveti düşünülmüştü, Fakat gerek Belediyenin ve gerek Belediyeye merbut müesseselerin yeni | Barem kanununa göre, Barem cedvel- lerinin de Meclisin tasdikinden ge- çitilmesi lâzimgeldiğinden, bu ced- vellerin tamamile ihzar: için Meclis 15 ağustosta toplanacaktır. Inhisarlar Vekili Bugün Ege vapurile İzmire hareket ediyor Gümrük ve İnhisarlar Vekili bay seselerdeki tedkiatına dün de devam etmiştir. Bay Vekil, dün sabah 9,30.da hisarlar umum müdürlüğüne gelmiş, burada bir müddet meşgul olduktan sonra, öğleye doğru, Bankalar cadde- sindeki İnhisarlar muhasebesine gi- derek tedkikatta bulunmuştur. Vekilin şehrimizde alkollü içkilerin derecesi anlaşılmıştır. l Gümrük ve İnhisarlar Vekili bay Raif Karadeniz, bi saat 11 de Ege vapuru ile İzmire hareket edecek oraz da inhisar müesseselerinde tedkikat yaplıklan sonra çarşamba günü ayni vapurla şehrimize avdet edecektir. Tayyareleri parmaklık üze- rinden seyrederken Yeşilköyde oturan on üç yaşların- da Faik, bahçede oynamakta iken, o | sırada geçen tayyareleri iyice seyre- | debilmek için bir demir parmaklığa | çıkmış, fakat bu sırada müvazenesini ! kaybederek düşmüş ve muhtelif yer- | lerinden yaralanmıştır. Faik, Şişli Et- fal hastanesine kal ıştır. Kahveci Mustafaya taarruz edenler Galatada Serçe sokağında oturan kahveci Mustafa, zabıtaya müracaat ederek, o ciyarda oturan Ali, Raif, İb- rahim ve Ahmed İsimlerinde dört ki- $i tarafından taarruza uğradığını, dö- gülüp yaralandığını iddia etmiştir. Polis, bu iddia üzerine suçluları yaka- liyarak mahkemeye vermiştir. Hoşaftan zehirlendi Büyükderede Ekser sokağında 44 numaralı evde oturan bayan Enise pişirdiği haşaftan zehirlenmiş ve te- davi edilmek üzere Beyoğlu Belediye hastanesine nakledilmiştir. £ Ke e) Denizdeki cesed Boğulan kadının Refika olduğu anlaşıldı Dün sabah Eyüpte Bahariye civa- rında bir fabrikanın rıhtımı önünde bir cesed bulunmuştur. Cesed, kırk, kırk beş yaşlarında tahmin edilen bir kadına aittir, Üze- rinde bir ceket, etek, başında başörtü bulunmaktadır. Cesedi gören fabrika işçileri, zabi- tayı haberdar etmişler, polisler sahile çekerek bir tarafta muhafaza altına almışlardır. Doktor tarafından yapı- lan muayene neticesinde, cesedde ya- ra ve bereye delâlet edecek hiçbir İz görülememiştir. Zabıta, cesedin hüviyetini o tesbit için tahkikata başlamış ve boğulmuş kadının Eyüpte, Dökmecilerde otu- ran bayan Refika olduğunu meydana çıkarmıştır, Refika, zengince olmakla beraber, muhtelüşşuur imiş. Dün sabahı Re- fika, Saime adında bir arkedaşile Eyüpte deniz kenarında gezerken gö- rülmüştür, Salme, meydanda olmadı. ğı cihetle, zabita kendisini aramak- tadır. Refikanın cesedi otopsi için morga kaldırılmıştır. Mısırdan gelen pamuk yağları Mısırda hataya gönderilen bir parti pamuk yağı, oradan pliyasamıza sevk- | edilmiştir. Kilosu 38 kuruştan olmak | üzere bu yağlar tamâmen satılmıştır. Bu seneki zeytin mahsulümüz iyidir. Nohud ve fasulye stoku bitmiş gibidir. Bu sebeple fiatler biraz yükselmiştir. Keçi ve manda eti satan kasaplar Keçi ve rsanda eti satan kasaplar bu cins et sattıklarını göstereni levhâ- lar kullanmağa mecbur oldukları hal de bu mecburiyete riayet edilmediği görülmüştür. Belediye, levhasız geçi ye manda eti salan kasapların cezâ- Jandırılmalarını tebliğ etmiştir, Gazi köprüsü Mukavele müddeti Cümhu- riyet bayramına kadar uzatıldı! Belediye ile Alman firması arasın. daki mukaveleye göre, Gazi köprüsü önümüzdeki ağustos ayında bitecek ve Belediyeye teslim edilecektir. Şir. ket köprünün inşasını geciktirirse her | geçen gün için müteahhid, Belediyeye | beş yüz lira zarar ve ziyan verecektir. | Fakat Gazi köprüsünün Unkapanı ve Azapkapı taraflarındaki meydanları- nın da tanzimi sayni şirkete verildi. | ğinden - bu meydanların tanzimi de | dahil olduğu halde - mukavele müd- | deti Cümhuriyet bayramına “kadar uzatılmıştır. Köprü, Cümhuriyet bay- ramında açılacaktır. Diğer taraftan Nafla Vekâletince kabul edilen tadile göre, Gazi köprü- süne elce konan tramvay rayları da tamamile kaldırılmıştır. Köprüye konacak tahta parkeler Fransadan geldiğinden, bugünlerde köprüye dö- şenecektir, İngiliz firmalarının müracaatı Bazı ithalâtçı İngiliz firmaları, Tür- kiye ile iş yapmak istedikleri piyasa- İ müzdaki alâkadarlara gönderdikleri hususi mektuplarda izah etmekte ve flat istemektedirler. Alâkadarlar İn. giliz firmalarının tekliflerini iyi kar. şılamışlar ve derhal muhaberata gi. rişmişlerdir, İmar programi B. Prostun nâzım plânına göre beş senelik imâr programının esasları Nafia Vekâletince tasvib edilmişti. Programın teferrüatı da tesbit edil. miştir. Bugünlerde Belediye riyaseti makamı tarafından tedkik edildikten sonra ağustosta toplanacak umumi meclise sevkedilecek ve meclisce ka- bul edildikten sonra tasdik için Ve. kâlete gönderilecektir. av at ra a Sahife 3 İSTANBUL HAYATI : in İ Beni de yersin ! Yalova vapurunun güvertesinde oturacak yer kalmamıştı, Orta kat sa- lona indim. Karşımdaki kanapede iki erkekle altı yedi yaşlarında dört oğ- lan çocuğu, yanımda da üç kadın otu- ruyor, mütemadiyen gülüşerek konu- şuyorlar. İstanbullu olmadıkları şive- lerinden belli, Vapur hareket ederken erkeklerden biri kibrit çöpü ile dişlerini karıştıra. rak etrafa bakındı: — Otelden acele çıktık, adamakıllı kahvaltı edemedik. Yiyecek birşey ala, lm bari : . Kapının önünde dolaşan simidciyi çağırdı. Yanındakileri birer birer say- dıktan sonra: — Dokuz kişiyiz amma, sen ihtiya. ten beş tane fazla ver. Vapur Sarayburnunu dönerken bi- bitirdiler. Karşımdaki soluk benizli, çöp boyunlu, sağ kulağında | mavi boncuklu bir küpe sarkan sıska oğlan çocuğu simidin son lokmasını yutarken babasına döndü: — Ben doymadım baba. Babası derhal ihtiyat aldığı beş si- midi de parçalayıp hepsine taksim et- ti. Birer de çay ısmarladı. Kadıköy iskelesine yanaşırken adan pencereye uzandı: İşte burası Kadıköyüdür. İnşallah bir gün de buraları gezeriz. O kadar güzel havası, suyu vardır ki, insan günde beş altı defa yemek yese doy- maz. Bak bak, hava derhal tesirini gösterdi. Ben gene acıktım. Yanındaki sepetten fıstık dolu ko- caman bir kese kâğıdı çıkardı. Adaya kadar onu da bitirdiler, Sıska çocuk avuç avuç fıstıkları yutarken benim midem altüst oluyordu, Ada iskelesin- de gelen satıcıdan da bir hayli kura- biye, çikolata aldılar. Birer çay daha getirtip onları da sildiler süpürdüler. Adadan binen yolculardan yanıma oturan yaşlıca bir adam da hayretle onlara bakıyordu. Bir aralık sordu: — Affedersiniz, bu erkek çocuğunun kulağındaki küpeyi pek merak ettim. Babası izah etti: — Efendim, çocuklarımız yaşami. yordu. Dört çocuğumuz dünyaya gel di, hepsi öldüler. Allah cümleninkini bağışlasın, bu beşincisidir. Ahbaplar- danbiri; «Çocuğun kulağına böyle kü- pe takarsanız yaşar.» dedi. Biz de tak. tık. Yalnız, yavrucağın midesi rahat- sız, Onu tedavi ettirmek için İstanbu. la geldik. Doktor Yalova kapbcasını tavsiye etti. Köprüdenberi mütemadiyen öteberi yiyen çocuğun mide tedavisine geti. rildiğini duyunca aklıma bir hikâye geldi: Vaktile Rumeli tarafında bir Manastır varmış, Gelen misafirlere yemek verilirmiş, Bir gün bir misafir uğramış. Papas buna da yemek ikram etmiş. Evvelâ sofra İle ekmek getirmiş ve çorba da getirmek üzere mutfağa gitmiş. Elinde çorba tasile döndüğü zaman misafirin ekmeği bitirdiğini görmüş, Tekrar ekmek getirmeğe git- miş, fakat o dönünceye kadar misafir bu defa da çorbayı bitirmiş, Bu hâl birkaç defa tekerrür etmiş. Nihayet misafir; — Artık ben doydum. Zaten midem- den rahatsızım, Filân memlekette bir doktor varmış. Tedavi için oraya gis diyorum. Demiş, Papas telâşla atılmış: — Aman azizim, Sakın dönüşte bu. raya uğrama, Mideni de tedavi ettitir- sen bu defa beni de yersin. Cemal Refik İŞ Tepebaşı bahçesinin tanzimi Tepebaşında, şimdiki Asri sinema- nın yerinde yeni bir tiyatro binası yapılacağını yazmıştık, B. Prostun nâzım plânına göre Belediye imar müdürlüğü - Taksim bahçesi gibi - Tepebaşı bahçesinin de tanzim ve imârı için bir plân hazırlamaktadır. Eski Gardenbar binası yıktırıldıktan sonra Tepebaşı bahçesi bir kat daha genişleyip: büyümüştür. Ancak eski Gardenbar binası ile Perapalas oteli arasındaki kısmın da Eelediye malı olduğu anlaşıldığından bu kısımda Tepebaşı bahçesine ilâve edilmek su- retile bahçe tanzim edilecektir, Vali muavininin teftişi Vali muavinlerinden B. Muzaffer, Silivri, Çatalca. Rakırköy kazalarının.

Bu sayıdan diğer sayfalar: