26 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

26 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Almanya ve İtalyanın mesaisi Versay munhedesi ile'askeri, bahri ve hava kuvvetleri ve müdafaa vasi- taları bulundurmaktan memnu olan Danzig bugün Almanyadaki herhangi müstahkem muntaka gibi âdeta bir silâh deposu ve ordugâh halini almıştır. Almanya ihtiyati tedbirler namı altında Baltık sahilindeki vilâyellerinde geniş mikyasta askeri tahşidat yapmıştır. Bu hazırlık ve nümayişlere rağ- men Danzig meselesinin sulhen halledileceği nim resmi olarak Berlinde be- yan edilmektedir. Almanya Baltıkta meşgul iken İtalya münhasıran Akdenizdeki vaziyeti ile meşguldür. Almanya Baltık hükümetlerinin bitaraflığını temine çalışır- ken, İtalya bütün gayretini İspanyayı kendisi ile iş birliği yapmağa sevket- meğe hasretmiştir, Bu gayretlerin neticesi olarak general Franconun İtalyayı ziyaret eyle- mesi temin edilmiştir. Eylülün altısında Cavadillo yani yeni İspanyadaki re- jimin rehberi ve lideri Romayı ziyaret edecektir. Bu ziyaret iki devletin müşterek siyaset yürütmeleri için mühim müza kerelere vesile teşkil edecektir. General Franconun Papayı da ziyaret edeco- Ei şimdiden ilân edilmiştir. Bunun da siyasi mânası vardır, Katolik âlemi- nin iki büyük direği İtalya ile İspanya bu âlemin riyaset makamına hürmet göstermek ile Papanın da siyasi ve manevi müzaheretini temin etmeği tas- mim etmiş bulunuyorlar. Almanya şimalde ve İtalya cenupta meşgul iken Orta Avrupa ve Balkan Hayvanlar ve yavruları Rangurular yavrularını karınla rımdaki torbada taşırlar, FİL yavrusu- nu taşımaz, e kadar annesinin bacakları arasında yürür. Deniz aygırı yavrusunu bir müd- det boynunda, sonfa sırtında taşır; böyle yürür ve böyle yüzer, Balina yavrusu da büyüyüp yüze- cek çağa gelinceye kadar, annesinin karnına yapışıp durur. Ayakları geli- $ip yüzecek hali bulduktan sonradır ki annesinin karnından ayrılır ve tek başına denize açılır ve bir daha Annesini aramaz, Bir senel devriye Neto - Yorkta Anna Şeridan adında bir bayan senei devriyesini kutladı ve bu münasebetle ilk defa olarak siga- Bu kadının senet devriyesi müna- sebetile verdiği ziyafet sofrasındaki büyük pastanın üstünde tam 107 ta- ne mum yanıyor, Senei devriye ziyafetlerindeki pas- taların üstüne dikilen her mum bir yaşa delâlet eder, Bayan Şeridan da 107 nci yılını kutladı, Sigara tiryakilerine müjde! İsveç ve Norveç 1905 senesine kadar İsveç, Norveç tek devletli. Kralları 2 nci Oskardı. 1905 senesinde bu iki devlet ses- siz sadasız, aralarında uyuşarak bir- birilerinden ayrıldılar ve iki ayrı dost oldular. Bugünkü kralları: İsveçin, Oskarın oğlu Sinci Güstav, Norveçin de, Da- nimarka kralı 8 inci Prederik'in oğ- lu Tnci Hakon'dur. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ SEYYA Üç yıldızın kürremize yaklaşması yüzünden bir hafta RELER sonra volkanlar taşabilir, zelzeleler çıkabilirmiş Bu haftadan itibaren, Merih, (Mars), Müşteri (Jupiter) ve Zü- hal (--Saturme) Arza en yâr kın mesafede bulunacaklardır. Bu hadise, üç asırdan beri ilk defa vaki olacakmış. Eski müneccimlik itikadları hâlâ revacta olsa, bundan mühim mühim tefsirler zuhur ederdi. Filânca devle- tin, hükümdarın, hattâ şahsın başı- na neler geleceği istihraç olunurdu. Unutmamalı ki Merih harbi temsil eden yıldızdır! Şimdiki nazariyelere göre de, yıldızlar neşretlikleri ziya- larla üzerimizde müessir olabilirler, Güneş, şun'larile Arz üzerinde bütün bir hayatın doğmasına sebebiyet ver. diği gibi, yıldnlar da, öylece, dere- ce derece tesir edebiliyorlarmış. De- mek ki, bu üç mühim yıldızın yakın. laşmasile hiç bir değişiklik omıyaca- fanı tamamile inkâr etmek de icab etmez! >. İngiliz müellifi Wells, semaları şöy- le anlatıyor: Güneşle Arz arasındaki vasati uzak- ık 149 milyon kilometredir. Etrafı mızda dönen ayla aramızdaki mesafe ise 985 bin kilometredir, Zihin milyon- larca kilometrenin mânasını kavrı- Yamıyacağı için, mukayeseyi kolay. laştırmak üzere güneşi de, arzı, ayı ve re 70 santim kuturlu bir koca top halini alıp 293 metre uzaklığa gider; (yani yaya dört beş dakikada yürü- necek bir mesafeye.) Ay İse bize iki karış uzaklıkta bir bezelye tanesi ha- lini alır. Dünya ile güneş arasında iki seyyare bulunmaktadır. Merkür'le Venus ki, birincisi 113, ikincisi 226 metrededir. Arzdan daha uzak mesafede güne- şin etrafında dönen seyyareler İse, Mars, Jupiter, Saturne, Uranus ve Neptune'dür ki, misalimize nazaran 455, 1555, 2730, 5460, 8645 melrede- dirler, Bu yıldızlar ailesinden sonra bir boşluk vardır. Ayni küçültülmüş mik- yaslarla ilk yıldıza rastlamak için 64000 kilometre "gilmek icab eder, ve Dünyamıza yaklaşan seyyarelerden: Müşteri, Arzdan 318 defa büyüktür. Zühal, Arzdan 95 defa büyüktür. Merih, Arzdan 10 defa küçüktür. Bazı âlimlerin zannına göre bunla- | rın yakınlaşması yüzünden, kürelarz- da bazı teşevvüşler olabilirmiş. Bu tesirler, zelzele ve volkan patlaması, havada mesud harici bozukluklar şeklinde tecelli edebilirmiş, Daha şimdiden Büyük Okyanus sahttinde vukua gelen bir zelzele, Alask'da ve Cava civardaki Krakatoa'da yanar dağların indifa; Yunanistan ve derbi Afrikadaki zelzeleler hep bu Ingiltere ve ingilizler: 9 Parlâmentolar anası İngiliz parlâmentosuna bu lâkab, kısmen eski olduğu için, kısmen de esaslarının dünya parlâmentolarına yaptığı derin tesirden dolayı verii- miştir. Esasen ilk mânası (konuşmak) olan pariâmento kelimesi her hangi milletin lisanına yerleştiği gün ida- re edenlerle edilenler arasında hiç olmazsa istişari bir münasebet mef- (model) Sm verilen 1295 parlâ- mentosile resmiyet kesbetti, İngilizlerin siyasi edebiyatı göz- den geçirilince iki fikirle karşı kar- aya gelinir: 1 — İngiliz milletinin alemi olan kral mühim meselelerde Akıllı adamlarla İstişare etmeli, ka- nunları onların muvafakalile yap- malı; 2 — İdare, yalnız idare edilen- lerin muvafakati ile mümkündür. Parlâmento fikrinin tohumlarını, Anglo - Sakson milletinin içtimai nizam * ve ananelerinde görürüz. Kral, daima asiziade, büyük ru- hani ve bazan da erazi sahibi avamdan müteşekkil Witenagemot işminde meclisler toplar, onlarla is- tişare ederdi. Bir taraftan da kasa- balarda halkın seçtiği, arazi, âşar, belediye, ve sair mahalli işler için muntazam toplanan heyeti ihtiyari- yeler vardı. Hariçten İngiliz parlâ- mentosunun tekâmülünü tedkik eden bir ecnebiye, Witenagemot, parlâmen- tonun şeklini, moot ismi verilen he- yeti ihtiyariyeler de avamın siyasi terbiyesini ve idaredeki reyini ve müu- vafakatini, yani ruhunu vermiştir. İngilizlerin bizim anladığımız şe kilde yazılmış bir kanunu esasisi yok- tur. Sadece zaman zaman geçirilen kanunlar; kralların bazan mücadele neticesinde mağlüb olduktan sonra, yahut ta bazan kendi rızalarile halka verdikleri fermanler (charter); za manla yahut mühim anlarda teessüs etmiş siyasi ananelerden müteşekkil külliyalını İngiliz, kanunu esasi te- lâkki eder, Bunların temellaşı hal kın silâha sarılarak zalim ve hain kralları (John) Condan 1215 de zorla aldıkları büyük fermandır (Magna charta). Deri üzerine yazıl- mış olan ve bir kopyesi Britiş Müzesinde bulunan bu fermanın muhteviyatı bugün için İngilizlerin hayatında yeri olmıyan İeferrüatla doludur. Onun ehemmiyetini bir eo- nebi sırf İngilizin bu vesikaya karşı taşıdığı siri histe bulabilir. Maa- mafih bu iplidal vesikada gerek İn- gilizler gerek insaniyet için hiçbir zâ- man eskimiyecek esaslar vardır; Can, mal ve ferdi hürriyetin masuni- yeti, Zamanla çok tahdid edilmiş ve telsire uğramış olan ferdi hürriyet mefhumuna İngilizlerin ne kadar bağlı olduğunu anlamak için san gün- lerde News Chronicle gazetesinde büyük mütefekkir ve muharrirlerin «Hürriyet nedir?» ünvanlı yazdıkları muhlelif makaleleri okumak kifayet eder. Magna Charta'nın can, mal ve di- ğer maddi ve manevi hakları İngi- liz kanunu esasisinde tesbit eden cümleye (1) işaret olarak Hallem (2) ismindeki büyük İngiliz hukukçusu demiştir ki: «Magna Charta'dan sonra geçen alla yüz sene zarfında yaptığımız kanunlar içtimal bünye- mizde © kadar değişiklik yapmıştır ki o fermanın bugünkü vaziyetimize tatbik kabiliyeli çok azalmıştır. Pe kat hâlâ o İngiliz hürriyetinin te- mel taşıdır, Ondanberi elde edilen hürriyet onun teyidi, yahut tefsirin- den ibarettir.» İngiliz (oparlâmentosunun tarihi dört mühim devre ayrılır: I — Orta devir parlâmentoları ki 1295 de mo- del ismini şlan meşhur parlâmerito ile nihayetlenir, 2 — 1295 - 1688 ara- sındaki parlâmentolar ki kral ile halk mümessilleri arasındaki müca- deleyi gösterir; $ — 1088 - 1832 ara- sındaki ve nihayet, Reform Act, yani ıslahat kanununa kadar süren en Yazan: | HALİDE EDİB halinde değil, mütemadi bir tekâmü- ün birbirini takip eden muhtelif ziyade (ihtiyarlıyan kocaman bir Ağacın ötesinde berisinde süren genç dallara benzer. Ve İngilterenin bü- tün teşril, idari ve adli mekanizması bu parlâmento denilen eski müesse- senin içinden doğan, büyüyen par- çalardır. Avam, lordlar ve kral... İşte bu üç kuvvetin biribirlerile münasebeti, ya- ni salâhiyet ve kudreti aralarında mü- tevazin bir şekilde paylaşmak için ge- çen mücadeleler yahut uzlaşmalar, İngiliz parlâmentosunun en hayati kısmını teşkil eder. En büyük kuvvet kraldan. başlar. Fakat zamanla kade- me kademe avam mümessillerine geçer, Maamefih hiçbir zaman en büyük kuwet kontrolsuz olarak birinin elinde kalmaz. En âmiyane şekli ile bu kuvvetin kraldan halk mü- messillerine geçişini şöyle anlatabili. riz; Kralların daima bir istişare heyeti vardı ve ilk parlâmentolar bu istişare heyetinin büyütülmesinden ve lord- lar ve ruhanilerle beraber avam mü- messillerinin çağırılmasından ibaret- krala vermemek için mücadeleye ha. zır olmasıdır. İkinci bir sebep te hal- kın şikâyetlerini tedkik ve derdlerine çare bulmak için kanun yapmak ihtiya- cıdır. İngilize göre kanunu koyan kraldır. Fakat bunu halkın ihtiyacı. na göre ve İstişare İle yapabilir. Bu devre «Krala arzuhals devri derler, Her toplanan parlâmentoda kral, hal- kın arzuhal ve şikâyetlerini tedkik “için bir heyet seçerdi. Kralın hiçbir teşrii kuvveti kalmadıktan sonra da yani birkaç asır bu anane devam etti, On dokuzuncu asrın sonlafına doğru vergi meselesinde parlâmento iki mü- him esas tesbit etti: 1 — Vasıtasız (direct) vergi tarhını kralın elinden aldı, ovasıtalı (indi. reci) vergi tahsilinde kralı parlâmen- tonun muvafakatını slmağa mecbur etti. 2 — Vasıtalı, vasıtasız her nevi ver. Pazar günkü maç Pazar günkü maç hakkında tahki- kata devam ediliyor. Dünkü gazete ler Necdetin tevkif edildiğini yazmış- larsa da, verilmiş bir tevkif kararı yoktur. Yalniz tahkikat bilmediğin- den Necdet polis nezareti altında bu- lundurulmaktadır, Diğer taraftan Necdet de Kadıköy müddelumumiliğine müracaatle ha kem 'Tarık hakkında davacı olduğunu bildirmiştir. Bu cihetten tahkikat ge- işletilmektedir. Adliye Tebligat dairesinin muamelâtı tedkik ediliyor 'Müddelumumiliğe yapılan bir ih- barda adilye tebligat dairesinde bazı yolsuz muameleler ve kanuna aykı- rn masraflar yapıldığı iddia edilmiş- tir. Müddeumumilik derhal bir ehli vukuf heyeti teşkil ederek tebligat dairesinin muamelâtını ve tebligat müdürünün mefterlerini tetkik ettir- meğe başlamıştır. Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesi salonunda dün akşama kadar tetkiknt devam etmiş, fakat bitirilememiştir. Heyet bugün tetki- gi tarhı salâhiyetini parlâmentoya verdi. Evvelâ vergiler parlâmentoda lord lar ve avam mümessilleri tarafından ayrı ayrı kendi sahaları için teklif ve tarh edilirdi. On dördüncü asrın sonunda (Overgi umumi olarak İordiar ve avam mümessillerinin müşterek teklifi ile tesbit edildi. En büyük yük avamın omuzunda ol. duğu için, onlar en kuvvetli mevkide idiler, Bundan dolayı vergi teklifini avam mümessilleri yapar, lordlar sa- dece muvafakat ederdi. 1407 de şu ka- nun esas oldu: Vergileri umumiyetle avam mümessilleri teklif eder, lord. ların muvafakatını alır ve kanun şek- . line gelince tasvibi için krala arzeder, Avam evvelâ kralın elinden halkın kesesini almakla kuvvetini almış olu- yordu. Vergi haricinde diğer kanun- ları teklif ve geçirmek meselesinde de avam mümessilleri hâkim mevkie ya- vâş yüvaş geçmişlerdir. Evvelâ lordlar kanun teklif edip onların reyini alır. ken, on dördüncü asırdan sonra ka- nun teklif hakkı avan mümessillerine geçti. Sebebi, doğrudan doğruya hal- kı temsil etmiyen, halkla menfaatleri bir olmıyan sınıfın, yani lordların yap- tığı kanunların halkın menfaatine “uymaması idi, 1414 de avam mümessil lerinin mürâceati üzerine şöyle bir ka- rar verildi: Avam mümessillerinin ta- tebine muhalif ve onların muvafakatı olmadan kanun yapılmaz. Tabii olarak bundan sonra parlâmento, yalnız mu- vafakat ve reyi alınan değil, doğrudan doğruya teşri salâhiyeli olan ve için- den hükümet doğan bir merkezdi. Bugün insanın aklına şu staller ge lebilir; Bu kadar kudret İngiliz mebusları- nı şımarimaz mı? Mecliste anarşi ol- müz mı? Hükümet otoritesine halel gelmez. mi. Bunların hepsi varid olmakla bera- ber bugünkü hakikat İngilterede hükümet otoritesinin her yerden faz- la olması ve parlâmentoda anarşi çık- mamasıdır. Bunun İngiliz mebusları- nın herkeslen başka olmasında değil, onların da kuvvetli bir kontrola tabi olmalarındadır. Kuvvet hududlarını tecavüz etmemeleri ve bilhassa parlâ- mentoda anarşi çıkarmamaları sırf bazı kontrollere tabi olmalarından İleri gelir. Bu kontrolün başı efkârı umumiye olmakla beraber mebusa kendisinin imtiyazlı ve gayri mesul bir mahlük olmadığını anlatan ka- nuni öebepler, tavir ve hareketini muayyen bir' çerçeve içine alan anane ve parti inzıbatı vardır ki bun- lar ayrı ayrı tedkik edilecek nokta- lardır. Halide Edib (0 «No freoman shalli be takön o , or disselsed of his free hold Or liberties, or free customs, or be outlamed. or exiled, or any otherwise damaged nor wil we pass upon him, nor send upon him, but by lawful judgment of his peers, or by the law of the land (2) - ATT « 1858, Heybeliada yangını tahkikati henüz neticelenmedi Pazar günü Heybelidada 3024 parça çamın yanmasile neticelenen yangın tahkikatına dün de devam edilmiştir. Zabıtanın yaptığı sıkı araştırmalara rağmen yangının ki. min tarafından çıkarıldığı anlaşıla mamışlar, zi Ancak pazar günü çamlıklarda do- laşanlardan birinin aktığı bir sigara. dan yangının çıktığı tahmin ediliyor, Dün de yazdığımız gibi altı kişi den ibaret bekçi kadrosunun tevsil için Adalar kaymakamlığının müra- caalı üzerine Belediye yeni bekçiler tayin etmek üzere ayıracağı tahsisa- ta dair bir karar alacaktır. Büyük deniz gezintisi Şehremini Çocuk Esirgeme kurumu başkanlığından: Çevremizin yoksul ve yetim yavru- larına bir yardım olmak üzere kuru- mumuz tarafından büyük fedakâr. lıklarla 26/8/1939 cumartesi günü saat 13,30 dan gece 1,30 a kadar bü yük bir deniz gezintisi tertip olun- muştur. Biletlerimiz ehven flatlerle Eminönünde Nimet, Beyazıtta Naşit yare piyango gişelerind a

Bu sayıdan diğer sayfalar: