3 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

3 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Grace Moore ile mülâkat Artist: “Toskanini ile Paderevskiye i bayılırım. O ne sanattır...,, diyor Paris (Hususi muhabirimizden) — Parise gelen meşhur muganniye ve filim yıldızı Grace Moore İle yaplığım mülâkatın ilk kısmını geçen mektu. bumda bildirmiştim. Bugün ikinci kısmını yazıyorum. Artist 14 temmuz merasiminden bahsediyordu. Kendi- sine sordum: — Sabah resmigeçidini “nereden, gördünüz? — Şanzelizede bir oda kiraladım. Odünın İki penceresi yâr. Bir iki ah- babımı da davet ettim, odanın kapısını kilitledim, oradan rahat rahat resmi geçidi seyrettik. (Sensir) mektebi ta- lebeleri, bahriyeliler, Fas, Cezayir, Tu. nus askerleri Hindiçini askerleri, Ma. dagaskarlılar, topçular, itfaiye alayı, daha birçok mektepler ilh.. ih... İngiliz &skerleri, İskoçyalılar hepsi pek şa'şa- alı, pek güzel idi. Resmi geçidde hoşu- ma gitmiyen birşey varsa o da tanklar top arabaları. O ne patırdı, insanın ki- Ja sağır olacak. Evlerin temelleri- ni sökecek kadar patırdı ediyorlar. Resmi gesidde en hoşuma giden sey Tunuslu zabitlerin üniformaları, um» miyetle bütün üniformalar güzel yal- nız Frans'z bahriye zabitlerinin şap- kalarını sevmiyorum, Üniformaları gü- zel, fakat şapkaları şekilsiz. Bizim Amerikan bahriye zabitlerinin şapkâ- ları daha biçimlidir, amma neferlerin şapkaları da o nisbette şekilsizdir. — Umumi danslara karıştınız, dans» ettiniz mi? — Ne için Parise geldim ya, bir gün ben de halk arasına karışıp eğlenmek için. Çok yerde dansettim, çok şükür oralarda tanınmadım, çünkü beni ta- mıtacak kimse yoktu, yoksa muzip Mo- riş oralarda olsaydı bâna oraları da | zehir ederdi. Amma ondan elbet ben de bir gün“intikamımı alınm... Çok yerlerde dansettim. (Plâsdölanasyon), (Bastille), (Envalid), (Monmartri) ber yerde dansettim... İhtiyalen gözüme duman rengi bir gözlük taktım o ta- nmmaklığıma kâfi geldi. | — (Trokadero)ya gitmediniz mi? — Sabaha karşı gittim. Artık herkes yavaş yavaş çekiliyordü. Orada dans- ettim, terastan güneşin tuluunu gör- mek için gittim. Bilir misiniz biraz dü şair ruhluyum, Güzel bir tülu, güzel bir gurüb, işte onlara bayılırım. — Musikiye de perestiş eder misi- niz? — Musiki benim hayatımdır. Müzik Tuhumun gıdasıdır. Beni musikiden mahrum bırakırlarsa tahtelbahirde havasız boğulanlar gibi boğulurum. Benim için hayat sanat, şiir, ve musi- kiden ibarettir. Onun haricinde hiç birşey mevcud değildir. Ancak çaldığım ve söylediğim vakıt yaşarım. — Musikiye âşık olduğunuz için mu- ganniye olduğunuz malüm, Fakat acaba © kadar güzel bir sese malik olmasay- dınız ve büyük bir müuganniye olma- saydınız gene musikiyi çıldırasıya se- vecek miydiniz?. — Eiç şüphe etmeyiniz, beni mu- ganniye olmağa teşvik eden sesim de- gildir, Musikiye olan aşkımdır. Daha çocuk yaşımda hergün şarkı söylerdim. Şarkı söylerken büyük bir (emprezar- yo)nun sesim nazarı dikkatini celbetti, beni muganniye olmağa teşvik etti, yoksa ben muganniye olmağı düşün- müyordum, kendim zevkim için şarkı söylüyordum. — (Metropolitan) Operaya angaje olup ta ilk başladığınız akşam hissi- yatınız neydi. (Tutukluk) geldi mi? — Nevyorkun en büyük tiyatrosu (Metropolitan) Operada b e o. Grace Moore, Robert Allen ile birlikte çevirdiği - «Beni her zaman sev» filiminden bir sahnede muganniyeler gibi ben de tutukluk- tan korktum. Fakat çok . şükür bir falso yapmadan söyledim. Benim en korktuğum şey alkışlanmamak idi. Çünkü kararımı vermiştim. Eğer fev. kalâde bir surette alkışlanmazsam tiyatrodan çekilip kendi zevkim için şarkı o söyliyecektim, Korktuğuma uğramadım Bilâkis büyük bir alkış tufanı benli o kadar teşvik etti ki ebediyen artist kalmağa ahdettim. Benim ahlâkım diğer artistlere ben- zemez. Kafama şunu koymuşumdur: Bir sanatkâr, hangi meslekte olursa olsun, bahusus tiyatro artistleri, eğer istidadları veya sadaları müsaid de- gilse katiyen oynamakta veya söyle- mekte israr etmemelidirler. Eğer halk benim sesimi beğenmemiş . olsaydı kati surette çekilirdim. — Hangi sanatkârları tercih eder- siniz? — (Toksanini) ve (Paderevski) iki sanatkâra hayranım, Bilirsiniz ki Toskanini dünyanınen büyük şef dorkestrisidir. 'Toskanini ismi benim üzerimde musiki ilâhi tesirini yapar ve © büyük adama cidden bir Allaha ibadet eder gibi prestiş ederim. <Tok- kanini Nevyorka geldi; dediler mi benim için düğün bayram olur, Onun konser vereceği yerde hemen'en iyi bir köşe intihab eder otururum. Eğer beni bu halde gören birisi olsa hiç şüphesiz 'Toskaniniye âşık olduğumu zanneder. Filhakika yanılmış da sa- yılamaz, çünkü Toksanininin şahsına değli fakat onun sanatına âşıkım. Yeni evlendiğimiz zaman kocam Tos- kaniniye karşı olan hissiyatımın şek- Yini bilmediğinden için için kıskanır: «Sevgilin geldi, Ne zaman ilânıaşk edeceksin!» diye bana çalardı. Niha- yet o da aşkımın şeklini öğrendi. Ah, efendim, o adam orkestrayı “beyan Hücetiği zaman inme , Allahtan | o bildiğimiz basit kemanlar, viyolan- seller filânlar, Jâhuti bir sada çıka nrlar, O orkestrada ne sanat ne has- #asiyet, ne yükseklik! Aynı orkestra- yı başka şef dorkestriler idare ettiği zaman dinlerim, iki idarenin arasın. da hiçbir münasebet yok. O idare et- tiği zaman o orkestra gidip yerine başka orkestra geliyor. Kendisi de benim kendine he ka- dar prestiş ettiğimi bilir, görüştüğü. müz zaman benimle alay eder; — İyi ki ihtiyarım, Yoksa sen ba- na iki türlü âşık olup hiç peşimi bı. rakmayacaktın» der, gülüşürüz, Padervskiye gelince onu da Toska- niniye yakın severim, sanatına pres- tiş ederim. Paderevski âsrimızın en büyük piyanistidir. Amerikada çok konserler vermiştir, Ne zâman geldi. ğini işitirsem koşarım. Bu defa son konserini dinlemeğe muvaffak ola- madım, benim gibi kimse de muvaf- iak olamadı. İnanır mısınız o kadar müteessir oldum kl bu mahrumiyet bana birçok göz yaşına mal oldu. Paderevskinin konserini dinlemekten mahrum olmaklığımın sebebi çok şükür kendi hatam değil, yoksa ölün- ciye kadar teselli bulamazdım. Buna sebeb büyük üstadın sıhhatidir. Dok- torlar kalp krizinden korktular, ken- disini konser vermekten menettiler, Paderevski çok cesur bir adamdır. Ölümden filân korkmaz ve piyano- sunun başında ölürse kendisini bah- tiyar addeder, Fakat onu dinliyecek halk hiçbir zaman bu büyük piya- nistin kendileri için hayatını tehli- keye koymasına razı olmadı, Bu &e- beple konser kaldı, Artistin kimlerin seslerini tercih ettiğine, dans ve sinemaya dair olan : da üçüncü mektubumda lı Perşembe müsahabeleri | Hava tebdilini nasıl yapmalı ? İtidale dikkat etmek, uzviyeti yormaktan sakınmak şarttır Yazan: Selim Sırrı Tarcan Yıllardan, belki de asırlardanberi doktorların hastalarına tavsiye ettik» leri tedavi usulleri meyanında tebdi- havanın da çök ehemmiyetli bir yeri vardır. Şehrimizde zayıf, kansız, si- nirli, eliğerlerinden, böbreklerinden, kalbinden muztarip olanları dektor- lar icabına göre ya dağlara, ya or- manlara veya deniz kenarlarına gön- derirler, Avrupada zengin, fakir herkes bü- tün sene çalışır bir kaç para kenara kor? Yaz gelince mutlaka bir bazan bir buçuk ay için hava tebdiline gi- der, Bir yaz refikamla Berlinde bir pansiyonda oturmuştuk. Ev sahibi madam bize yana yakıla; «Ah bil mezsiniz bugünlerde pek sıkıntıda. yım, hizmetçim altı hafta için hava tebdiline gitti!» demişti, Bu havateb- dili Londrada bir merak halindedir. Hemen bütün halk hastası, sağlamı cumartesi günü trenlerle, otobüslerle şehirden uzaklaşır, civar köylere say- fiyelere giderler ve pazartesi sabahı İşlerinin başına dönerler, Ondan baş- ka da senede mutlak altı hafta için hava tebdiline giderler. Geçen gün bir Fransız mecmua smda hava tebdili hakkında Dr. (M. Boigy) nin güzel bir yazısı gözüme ilişti. Sağlık meselelerinden büyük bir salâhiyetle bahseden bu kiymetli tabib şöyle diyor: «Nebatlarla insanların hayat şart- ları ile iklimler arasında büyük bir münasebet vardır. Uzviyetimize doğ- rTudan doğruya tesir icra eden (mâ- töorologie) unsurları şunlardır: Gü- neşin şuaatının şiddet ve kuvveti, hava ve toprağın suhunet derecesi, bulutların bubarı, yağmurlar, hava- nın elektriği... Iklimler bazan denizlerin, bazan dağlarin (yakınlığından müteessir olurlar. Dağlar civarlarındaki araziyi şiddetli rüzgârlardan korumak ve yağmurları sathı maillerinden biri- nin tarafında durdurmak suretile ıklimini tadil ederler. Dağlarda yükseldikçe hava yibuset peyda eder ve mikroplardan . salim olarak temizleşir. Yüksek mıntaka- larda (meselâ 1800) metrede güneş banyoları yapılır. Denize gelince o da mükemmel bir hararet nâzımıdır. Sahil mıntakaları kışm daha az soğuk, yazın ise nisbe- ten, daha serindir. Iklim lâtif ve mu- tarrddır. Sık yağan yağmurlar ha- vayi nesimiyi tasfiye eder. Rüzgâr- lardan mahfuz koylarda oturmak asaba bir münebbih tesiri yapar. Ya- zın sicağını hafif meltemler tadil eder. Kışın ise lâtif bir sıcaklık his- sedilir, Ormanlar da havanın derecei ha- raretinin nâzımı gibidir. Rüzgürların şiddetini kırar. Çünkü rüzgâr muay. yen bir sürat derecesini aşarsa uzvi- yet için zararlıdır. Evet hava tebdili bilhassa nekahat devrinde olan has- talara, yorgun kimselere çok şifalı bir tesir icra edebilir. Ciğerleri zayıf olanlara rüzgürlar- dan masun bilhassa küru dağ bavası pek iyi gelir. Kemik veremi olanlara bol güneş ve deniz kenarları şayanı tavsiyedir. Kalbinden müztarip olan- lara havasi birden değişen iklimler gelmez. Sisli havalar onları çok ra- hatsız eder. Sinirlilere orman ve sa- kin dağ havasını tavsiye edetim. Ro- matizmalılar daima kuru havalı yer- lerde oturmalı rütubetlen korunma- hdırlar, Hülâsa hava tebdili insanların be- denine olduğu gibi, ruhuna da pek hayırlı bir tesir icra eder. Bir taraf. tan temiz hava, bir yandan istirahat dinlenme şifalı tesirini gösterir. Yal- niz bazı kimseler derhal bu faydayı hissederler, bazılarında ise iyilik far- kı yavaş, yavaş kendini gösterir. Bu mizaca ve bünyeye tâbi bir keyfiyet- tir. Fakat yolile bir tabibin tavsiye. sile yapılan hava tebdili kanaatimce deval milessiridir.> İ | başkanlığı 3 Ağustos 1938 tavsiyeleri ufak büyük hastalıkları meydana çıkanlar içindir. Fakat umumiyetle insanlar hava tebdiline muhtaçtırlar, Durmadan işleyen fi kir makinesini medeni insanlar biraz dinlendirmeğe mecburdurlar, Ne ya- Pip, yapıp bir köye, açık havalı bir yere, bir deniz kenarına hiç olmazsa senede ön beş yirmi gün gitmenin çaresine bakmalı. Hava tebdili mem& deki çocuktan saçları ak olmuş ihti- yarlara kadar herkese lâzımdır. Açık havadan, güneşten, sudan, hareket- ten hakkile istifade etmeli İnsan enerjisini ancak bu dört hayat men- bamdan alır. Medeni hayat bizleri tabiattan uzaklaşlırıyor. Sıhhati elde etmek, hastalıklardan masun kalmak için tabiata yaklaşmak lâzm, Hava tebdilinden fayda görmek için mutlak disiplin dahilinde yaşamak şarttır. Erken yatıp erken kalkmalı, vaktinde yemekleri yemeli, bilhassa bol yemiş ve sebze yemeli. Sabah cim- nastiklerini yapmalı, Ciğerleri bol ve temiz hava ile yıkamalı, öğleden evvel ve akşam üzeri kırlarda fazla yorul- madan dolaşmalı, Her gün ya duş yapmalı veya denize girmeli, gülme ii, eğlenmeli, hayatın gailelerini unu» tup neşe içinde vakit geçirmeğe bak- malı. Çok kimseler hava tebdili için git- tikleri yerden daha yorgun dönerler, Mesclâ deniz kıyısında iseler günde ş iki hattâ üç banyo yaparlar. Plâjda saatlerce güneşin altında uzanıp ya- İ tarlar. Gece yarısına kadar dostlarla poker oynarlar. Takat tüketici yor luşlara çıkarlar. Saatlerce dağlara tırmanırlar. Kendilerini dinlendire- cek yerde yorarlar, Nelicede hava- tebdilinden fayda yerine zarar gö- rürler, Geçen yaz bir dostum hava tebdili- li için çocuklarile Suadiye civarında bir köşk tutmuştu. Istanbula dön- dükleri zaman iki çocuğunu da çok zayıflamış gördüm. Sebebi şu 'di. Biri on altı, diğeri on iki yasında olan yavrularına birer bisiklet almış. Ta bit çocuklar bu çok cazibeli makine. ye sabahları binip güneş grup edin- ce inmişler, kendilerini fazla yormuş- lar. Neticede çok zayıf düşmüşler. Her şeyin ifratı zarardır. Bilhassa hava tebdilinde itidale dikkat etmek, uzviyeti yormaktan sakınmak şart» tır. Aksi takdirde insan sıhhatini ka» zanmak için gittiği yerden elleri böğ- rTünde döner, Seltm Sırrı Tarcan Tokat iki aya kadar içme su- yuna kavuşuyor Tokat (Akşam) — Hususi muha- sebenin yardımı ve Belediyeler Ban- kasının yaptığı 150 bin liralık ikras ile geçen yıl B. Hüsnüye ihale edil. miş olan içme suyu tesisatının 11,700 küsür metrelik isale kısmı boruları nın ferşiyatı bitirilmiştir. Beybağında bulunan su deposu da ikmal edilerek şehir dahili boru fer- şiyatına devam edilmektedir. Beyba- ğından itibaren dar ve meyilli ve bazan de kayalıklara tesadüf eden sokuklardan geçmekte olan birinci ana boru ferşiyatı karargâhın ar kasına kadar gelmiştir, a Aşağıdaki caddelerde genişlik dolar yısile bu işlerin biraz daha kolay ve süratli yapılacağı lahmin edilmekte dir, İki aya kadar Tokat içme suyu na kavuşacaktır. Tokatta güreş seçmeleri Tokat (Akşam) İstanbulda ya” pilacak serbes güreş birincilikleri seçmelerine başlanmak Üzere bölg€ güreşçileri davet etmiş" rakında başlanacak PAN ŞOR

Bu sayıdan diğer sayfalar: