11 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

11 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın mizahı (Yazı ve resimler: Cemal Nadir'in) Mein Kampf!.. Dünyada muzl bin birisi işini gücünü bırakmı sabah güzetesi almış ve «Kargalar ellifinin tereüme e «Kavgam» &nün etrafını kırmızı kalemle tefrika- güzelce çizr- Tek eserin Berlindeki muharririne gönder- migi... Muharrir gazeteyi alınca evvelâ şaşırmış, sonra merak etmiş, eleri karıştıama- ğa başlamış. Bir de bakmış ki kırmızı çerçe- ve içinde kendi resmi, kendi imzasile süs- lü «Mein Kampfs! Aci acı gülerek başi dem ziyarsa... — Bak, bir facia aktörümüz komedi yazmiş!... — Naşid de bir facia yazar işallah!. bu gazetenin her den biri de Ame- daşlarin ko- Pakat hemen ha, elerini havada lan efendim aman rini devirip Diye söze baş- - Aman €endim aman, diye söze d8- Yam ediyor ve — Aman efendim aman" yor! diye sözü bit NE öz hiç biri Amerika hakkındaki bil- mize ne sözle, ne yazile yeni bi vadi. Sanıyorduk ki, Atlantığtin ötesinden kacaklar medeniyet hamulesini boşalla valta, anlata anlata, yaza yaza biliremi- Yecekler ve en pısırığı bile bir din: ken | Silecek, bizi nurlara garkedecek! | Halbuki binlerce lira ve binlerce saat sar-| İedip binlerce mil mesafe aşarak dür Gbür ucuna gidip gelen bu sayın Saşlardan bir Aman efendim aman! Vey alsınıyoru Meşhur bir fıkra vardır fından biri bir gün hicaza gitmeğe kalk- Miş. Giderken Nasreddin hos çağırıp oğ- W ona emanet etmiş: — Al bu çocuğu, İş, ben gelinceye kadar ona fıkıh ilmini dan başka bir- Kırşehir eşra- | Hoca itiraz etmek istemiş Fakat | Hendim, demiş, bu kadarcık zamanda fikı . Bir kükremiş, hoca raja | n üç ay geçmiş, ağa hicay dön- Müş, Memlekete gelince ilk işi ulemay kt” sayıp oğlunu imtibana çekm | reddin hocanın da hazır bi handa ağa çocuğa sormuş Anlat bakalım oğlum. fıkıh medir? Oğlan diz üstü çöktüğü postun üstünde mallınmağa ve cevap yerine ağzından şu Ağa snedir bu bakmış meseleyi şöyle izah ilmini — Ne talihli adam!... — İki yüz bin lira mi vurmuş? — Hayır, bir şişe bira bulmıl şey kat- | 10 — Giresun, Rize ve Hopa'da!.. Giresunda bermutad kayıkçı akını ile karşılandık. Geminin demir atmâ- sile kayıklar tarafından muhasara edil- mesi bir oldu. Gece iyiden iyiye çök- müş olduğundan şehre çıkmaktan vaz geçtik. Küpeşteden kayıkcılara baki- yoruz. Hepsi birer Tarzan gibi çevik, asabi ve gürültücü insanlar. Çoğunun belinde de birer tabanca namlususun parladığı görülüyor. Bay Amca bun- ları görünce; — Bırak gürültü etsinler, dedi, an- laşıhyor ki, ağızları susarsa öteki 2 ları gürlüyecek!. * Kâyıkçılar ârasında her nedense bir kâvga çıktı, Evvelâ dille başlıyan kavgaya nihayet ellerde karıştı, Ve kavgacılardan biri tuttu. Bana küfretmenin cezası ha poyle olur!» di- yerek ötekini denize attı. Adamcağız yah sularda bir hayli çırpındıktan a çıktı, biraz daha bağırıp çağır- dı, sustu, Ve sanki birşey olmamış gi- bi herkes işile meşgul olmağa baş sor | kikadır fıkladığı halde bir türlü 7 na çıkaramıyor! Üç aylık bir zamana kota bir Ameri medeniyetini sığdıran bizim Amerika : lebesine i deri. hil dali >. dı. Bütün seyirciler gibi, böyle bir n3- ticeye hayret eden bay Amca: Burada en rahat iş mahkeme re- iği, dedi. Herkes kendi davasını Yen- di hallediyor!... * Bay Amcayı Rizeye çıkaracak mo- trde bir İstanbullu daha vardı — Herkes Nevyork sergisine fen ha- rikalarımı görmeğe giderken siz nasıl oldu da buralara teşrif ettiniz bay Amca? diye sordu. Bay Amca mütebessim: — Maksad- | larda pek fark yok, biz de tabiat ha- nı gö Rizeliler biy Amcanin etrafını aldi- Jar, memleketlerini övüyorlar. İç rinden biri: Kasabamızın bir eşi Avrupada bile yoktur!... dedi. Bay Amca: — Evet, diye cevap verdi, siyasi hâdiselerden belli!,, Eğer oralarda da bu Kadar güzel yerler sa, hiç biri ateşe vermeğe * Bir Rizeli de: Memleketimiz bir kesip attı Bay Amca hayretle m züne bakarak: — T rada hiç kadın yok mu? ennettir! diye tabının yü- dedi, » Hopanın azan, gibi sık çam ormanlarile ört uzun seyrettik. Rüzgârını Aramızdaki İstanbullular, yanamadı; Mübarek çamlık), dedi Tarı astragan lü. Uzun eme biri Aç kı Büy ada! zata dönerek alde hani şiş ket çay, kahve pişirer * erden biri iklimin nede iki defa mahs tanbula gönderdiğimiz olur dedi, bizim top merttir! Bay Amca ıl alıp İs bay Am- ca akliarımız çok cö- ki bizim diyerek yıktaki adam hem küfeleri vapura ve- riyor, hem sesleniyor: — Ha bu dayı zadeye!.. — Ha bu teyze oğluna!, — Ha bu amca kızına!... — Ha bu enişteye!.. Ha bu halaya... Dayanamadım: Acaba bunlar hediye mi bay Ames?.. dedim. Bay Amca: — Hayır, dedi, müstak- bel misafirliklerin müjdecileri!., * Hopaya kadar biribirine yabancı ola» rak vapurda kalınış, seyahate devam lar Karadenizin bu son is- kelesinde artık'can ciğer dost olmuş» Jardı. Herkes, hayatını en mahifem tafsilâtına kadar, biribirine anlatmış, ortada gizli kapaklı bir şey kalma- uğtı! etmiş ola şak labiatli bay Amca idi. Kaptandan çımacıya, güvertedeki koyun çoban» larınd lüks mevki yolcularma ka- dar şakalaşmadığı, ği kimse kalmamıştı Tam Hopadan hareket edeceğimiz zaman bu keyfinin son derecesine va- Amcâ karşıma dikildi ve bir imde olsa, dedi, bütün millet leri içine alacak bir gemi yapar, bir yol Hopaya kadar getirir, götürür. 3 (Arkası haftaya, Bundan en çok memnun olan | yaratılışta uysal, sulbsever ve yumu- | yarenlik etmedi- | Mahalle kahvesinde bir saat! Sigara dumanları zehirli gaz bulutları #ibi dalgalanıyor, nargileler o mitraiyözler gibi takırdıyor, tavlalar- şarapneller gibi şakırdıyor, konuşmalar siper endahtlarıpa benziyordu: — İtalyanın hall işte böyle bayım! Peki Rus? Rus kumaz birader!... İstiyor ki iki ta- raf da bu münasebetle biraz sarsilsın! Bütün. bunlar neyse amma İngil rin şu beyanname atışlarına bir türlü mina veremiyorum! Bunda anlaşılmıyacak bir nokta etendim!.. — Canım, Alaman oğlu her gittiği yere Ebabil kuşları gibi âteş taneleri atarken İngilizlerin meleküssiyane gibi varakpı re atmalarının hikmeti ne olabi — Ha, bunda büyük bir hikmet gizlidir! — Demek bunun da tahtında müst. bir hüvesi vax?. — Elbette!... Bir beyanamı dan daha tesirli olduğunu bilr devleti hiç böyle bir külfete kat Pekâlâ, nedir'bu hüve — Efendim, Ingüiz diplomatlar, verip bir hesap eylemişler: Beyannam, rine bomba atsak düşüp patlıyacak, beş kişi on kişi, haydi bilemedin otuz kişi telef ola- cak, kuvayi külliyeden eksilecek. Halbuki maksad bu değil, maksad bütün Alaman kuvvetlerini zayıflatmak!.. Bu sebepten be- yânname alınağı terelh etmişler. Beyanna meler şehirlerin sokaklarına dökülünce bit- tabi herkes merakla alip okumak eek. Buna mâni olmak da zabıtan; fesi, Haydi bakalım iş başına Şehirlerin bütün zabıta kuvveti gibi halkın peşinde, aman bir bulup okumasınlar, diye dört dön Bir de beyanname bulup okumak le hapsedilenleri düşünelim, E'bet onlar da başıboş bırakılacak değiller a. Her asi pusun başında manga ima: asker, bölük bölük inzibat kuvvetleri 741... Bu müerimlerin çokluğu göz övüne getirilirse cephelerden şehirlere nakleği. len muhafız adedinin çokluğu da sn yek n bir bomba- alon b dânş im yerinde çevirmeği te Vey Ver peşinden koşmak'a nden koşturunay FOTOGRAF İyiyi kötüyü seç mek kabiliyeti ğ çocuk mizaeli g nSaNI eder arın içine d İktisadi Avrupa sına. bak nattüpedan ibarettir! eri, Amerikavı otomobil içim sevetl... Menfi bir tip. Ar- navut kaldırı rken asfalta, sta gezerken d kaldırımı hasret cwdünün - garip ardır teşekkü davranıp büyüklerin « »nı yekmak, kadehini doldurmak Gi bi kırdığı rekorlar sajısizdir! Kendisinden yerdim İstendiği zaman bol keseden nasi- hut verecek kadar hamiyetiidir” TAHLİL

Bu sayıdan diğer sayfalar: