20 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

20 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—AKŞAMDAN AKŞAMA Sakal modası Pe bahadir bir güzellik verdiğini ileri Sürüyormuş. Bir bakıma öyle Yelesi yolunmuş bir aslan! Kuyru- Bu ve ibiği kesilmiş bir horoz! Ne cas- Gavlak şeydir öyle... İçtimai alışkan- akları bertaraf eder de, zamane erkek- derinin tüyü yoluk suratlarına ba- karsanız, bıyıksız ve sakalsızları - ya” Mi Yüzde doksan dokuz nisbetinde i - öyle çirkin bulursunuz. Modaya uyarak kendi kendimizi çir- kinleştirmisiz. Çehremize an, şan, heybet verecek tahil süsları kökün. kesip atmışız!... Bırakalım: Kimi- Rizde dalya dalga bir bakır sakal, e sivri bir Hacivad sakalı, kimimizde top sakal, kimimizde ça- Sakal, bariz karakterler arzede- Kadınlarin alay ediyoruz, «Erkek i şeklinde giyiniyorlar! Ve er. has işlere yelteniyorlar!» di- Ye... Halbuki, tüyü yolukluk da bizim “alara yeltenmemiz değil midir?... Sakal olan elbette merasimde ta- düm eder; baş köşeye buyurtulur; r görür. Eski hükümdarlar bile ” prensken bıyıklı gezerler - tahta fikmea yüzlerine bir ihtişam çerçe- Vesi çevirirlermiş. Demek bin yıllık ha- Medanların tecrübeleri böyle bir ne ye varmış. Bütün Osmanlı padişahları sakal- kıydı, Yalnız Yavuz Sultan Selim Müstesna... Efsaneye nazaran, Yeni- geriler, isyan edip onün sakalını ele alâcaklarını söylemişler. O da çadırı- ha girip tıraş olmüş ve bir deste kil uzatmış: — Alın bakalım... Vahdeddin de sakalsız olarak pa- dişahlık etmişti. Ama ne padişahlık! Sakal mukaddes birşeydi. Koyuveris| lirken duası edilir, şerbeti içilirdi. Bir kere bırakılınca artık kesilmezdi. Ona ustura sürmek, ahde vefasızlık 8ibi sayılırdı. Bozmak, tükürdüğünü Yalamak tarzında birşey addolunurdu. Bu itibarla da devletlerin artık sa- kala ehemmiyet vermeleri fali ha- Yırdır. Sakalın şerefi vardır. Onu ele ver- Memek gerektir. Ona sövdürmek mu- küddesata küfrettirmek gibidir. Bina- €naleyh taşıması o kadar kolay sayı- maz. Bir rivayete göre, Almanlar, tasar- Yufa hizmet olsun diye sakalı medhü | #ena ediyorlarmış: Böylelikle, tıraş | İçin kullanılan sabunun içindeki yağ | İktisad edilecekmiş. «Sinekten yağ Çıkarmak» diye bir tabir vardır. Bu, ou da geçti... Sakaldan yağ çıkar- Mak!... Havsalaya sığmaz şey! Sakal bilhassa bu devrin ihtiyaçla- Yina uygundur. Yüzlerde bir nevi azifesini görecektir. İfadeler | 9nün arkasında gizlenecektir. Demek | ki diplomatik faydası var. Sakallı muharib, elbette matruştan mües- #irdir; Harp ilâhını bile dimağımızda $AÇ sakul biribirine karışmış tasavvur ederiz, Sulh noktasından gene hayır. dır: Sakallıyı baba adam, ciddi adam, güvenilir adam telâkki ederiz, Sakalı var diye sözü dinlenir, kendi- Be inanılır. Fakat bir de mesel akla geliyor: «Her gördüğün sakallıyı baban sanma!» derler, (Vâ-Nü) pılan bir tecavüz ŞEHİR HABERLERİ Vali dün Kadıköy cihetindeki imar faaliyetini tedkik etti Kadıköy Iskele parkı genişletilecek, Fenerde modern, büyük bir gazino yaptırılacak Vali ve Belediye Reisi B. Lütfi Kırdar dün Kadıköyüne geçerek gehrin bu mın- takasında yapılan imar hareketlerini gör- den geçirmiştir. Valiye Kadıköy ve Kartal kaymakamları refakat etmişlerdir. B. Lüo- fi Kırdar, ilk önce Kadıköy Belediye dake- sine giderek burasını teftiş etmiştir. Bun- dan sonra Kadıköy İskele parkı gezilmiş, buraya da Taksim bahçesinde olduğu gibi sğaç dikilmesine ve parkın geriye doğru tevsi edilmesine karar verilmiştir. Müteakiben DB. Lülfi Kırdar Kadıköyün- de yapılmış olan Maliye tahsil şubesi bina- sını gezmiş, fevkalâde beğenerek şehrin bu cihetini böyle güzel bimalarin süsledi- ginden dolayı Maliye erkünina Leşekkürler- de bulunmuştur. Belediye Reisi, bundan İskenderun hattı Vapurlar yeniden Rodosa uğramağa başlıyorlar Denizyollari umum müdürlüğü, eskisi gi BI, Rodosa da vapur yollıyacaktır. Bu hat- ta işliyepek vapurlar, İstanbul - İskende- run seferini yapacak vapurlardır. Bu hat- ta tahsis edilmiş olân Çnakkâle vapuru bugün Galata rıhtımından hareket edecek ve Rodom da uğrıyacaktır. Badema, her #alı ve cuma günleri İskenderun hattını tcak vapurumuz, Rodos adasına da ağ- nyasaktır. Bu iş için hükümetten emir gelmiştir. Gelin alayına ya- leyl eli alayına tabanca ile gelen Ahmedi | yakaladılar Evelki gün Gebzeden Kurtala gelmekte olan bir gelin alayi bıçaklı tabancali bir hâdiseye sebep olmuştur. Kartala bağlı Kurt »de yapıları dit | Bünde adam akılı sarhoş olan bir takım gençler, Gebzenin Mudarlı köyünden Kurt | köyüne gelmekte ol; arabasının kar- şısına çıkmışlardır. | Köy delikanlılarmdan Ahmed, gelin ara- basini getiren Hulüsiye bir takım küfürler | savurduktan sonra tabancasını çekmiş, g0- | lin aralasına kurşun sıkacağı &irada yetis | şen jandarmalar tarafından etinden smuştar. alın- Ahmed, Şaridarma karakoluna gölliri rek hakkında tahkikata girişilmiştir. B dan başka davullu zurnalı, meni israfat | şekilde düğün yap- | «tekerlek parasis namile gelin ara- n cebren para almak meseleleri de a lahkik ödilmektedir. Ziya Gökalp ihtifali Ziya Gökalp'ın ölümünün 15 inci yıldö- nümü münasebetile bu ayın 25 inde Üni- versite konferans salonunda bir | yılacaktır. İbtifal programı ha tadır # Bir ortaklık mealesinden dolayı Çarşis kapıda Yıldız ofeli müsteciri İbrahim Boş» tanvıyı tabanca İle öldüren otel sahibi İy- rahimin muhakemesi ağirceza mahkeme» sinde bitirilmiştir. İbrahimin bu cinayeti işlediği sabit olduğundan, on boş sene ağır hapse konulmasını, ve ölen İbrahim Bos- tancının vârislerine de beş bin lira ölüm tazminatı ödemesine karar verilmiştir X Çakmakçılarda Papasyan hanında has mal Hasan, ağır bir balye ile hanın kapisini» Gan çıkârken balye ile komyon arasına sıkışmış, sağ bacağı kırılmıştır. Yaralı Cer- rah, hastanesine nakledilmiştir. Sonra yapılacak Belediye tahall şubesi bi- nalarinın da ayni mimari tarzında inşa edileceğini bildirmiştir. Daha sonra Kadıköy Halkevi inşaatı göz- den geçirilmiş, yapının bir an önce bitiril- mesi için alâkadarlara yeni emirler veril- mişlir, Vali ve Belediye Reisi, bundan #on- ra yol faaliyetini gözden geçirmiştir. Ev- velâ, haziran başında başlanıp ta hitama ermiş bulunan Kadıköy - Bostancı sokağını tediik etmiş. müteakiben de sıra ile Dü- hürdar - Eminbey sokağı, Olaftancı sokağı. Kadıköy - Acibadem asfaltı, Bağdad cad- desi, Kurbağalıdere - Göztepe asfaltı, Sö- Küllüçeşme - Kurbağalıdere asfaltı, Kızıl- toprak - Caddebostan İskelesi asfaltı, Cad- debostan - Çiftehavuzlar - Santrai iltisak Karilerimizin mektubları okomotiflere beheme hal projektör lâzımdır İ — Bir sene kadar evvel İzmirden Bandırmaya gelen ekspresten birinci istasyonda inerek Deniz İskelesine ray- lar arasından geceleyin giden üç yoleu dan ikisi, şimendiferin arkalarından gelmesini fırtına ve denizin dalga gü- rültülerinden işitemiyerek tekerlekler arasında can vermişlerdi. 2 — Birkaç hafta evvel de İzmir - Ödemiş hattında Cumaovası le Develi arasında gece marşandiz vagonundan kopan birkaç vagon yolda kalmış ve arkadan gelen yolcu treni bütün şidde- tile vagonlara çarpmış. Yolculardan birçoğunun yaralanması ve birisinin de) ölümile nmiştir, Kazaların sebeplerini düşünerek şu neticeye varıyorum: Ödemiş hattında geceleyin yolda kalan vagonlara çar- pan yoleu treninin makinistinin yolu- hu görebilmesi için makinenin önünde projektör var mı idi? Yoksa Adi bir fo- ner mi vardı? Hiç zannetmiyorum ki projektör olsun; çünkü bu hattaki lo- komotiflerin önünde âdi bir fener olup on metre ilerisini bile göstermiyor. Oto- mobillerde olduğu gibi, lokomotiflere de uzun mesaf, tör takılamaz ru? Ankaraya, Haydarpaşı trenlerin ünlerinde mü törler olduğu halde, diğer ve İzmir - Alaşehir havali Katarlarında makine- önlerinde aletide ufak birer işık- sız lkmba vardir. Bu İokomotifler sifiri karanlıkta süratle acaba makir yorlar zu? Salihi: £, 4, Istanbul - Berlin hava seferleri iBugünlerde yeniden seferlere! Piri meselesinden kavga ederek birbirleri başlanacak İstanbul - Berlin hava s0ferleri bugünler» | de yeniden başlıyacaktır. Alman LüfU yere şirketi, gümrük başmüdi ? racaat ederek keyfiyeti bilg çi şilköy hava gümrüğü, Berlin yolcularına âzami kolaylıklar gösterilmesi için emir al- mıştır. Bu hat, malüm olduğu özere, eylâ- lün ilk haftasında kesilmişti. İstanbul - Berlin arasında işliyecek tay» yareler, Berlin, Viyana, Belgrad, Sofyaya radıktan sonra Istanbula gelecektir. £3ya, boya ve madeni yağ gelmiştir. yolu, Erenköyde Etemefendi - İstatyon as- falta, Tellikavas şosesi, Içerenköy - Bostan- cı yolu, Kazasker camisi - Şaşkınbakkal 1i- tsk yolu, Bostancıda Manastır sokak, D»- re sokak, Sucukçu dere yolu, Kartal - Ya- | kacık yolu gözden geçirilmiştir. Bu yolla- rın 103 bin küsur liralığırı Hususi idare, 35 bin liralığınıda Belediye yaptırmış ki ceman 137 bin liralik yol inşa edilmiştir. Yolların 14 kilometresi azlalt, 3 kilometre" si de şosedir. Kadıköy ve havalisinde bu | mevsimde İnşaatı biten yolların tulü 17 ki- lometredir. Feneryolu ve Kalamış arasındaki inar faaliyetine yakında başlanacaktır. Bura- daki imar İşi bittikten sonra Fener bur- nunda modern ve büyük bir gazino yaplı- rılacaktır. ihtikârla mücadele Dört tacir hakkında takibat yapılacak İhtikârlâ mücadele komisyonu dün #iğe- den sonra Mintaka Ticaret müdürlüğünde toplanarak çivi, kalay, karpit tacirlerini dinlemiştir. Toplantı geç vakte kadar de- vam etmiştir. Toplantıya sanayi müfettiş- lerinden B. Hikmet te İştirik etmiştir 4 tacirin ihtikâr yaptıkları tesbit edilmiş, keyfiyet Vilâyete arzedilmiştir. Suçluların cezalandınlıp cezarlandırılmıyacağı bugün belli olacaktır, Kocasını öldüren kadın Mahkemede: öonun bir şeyden haber m yok» diyor Silivrinin Arıbey köyünde kocası Hüse- yin kâhyayı zehirliyerek öldürmeğe teşob- büsten suçlu Havva adındaki kadının mu- hakemesine dün ağirceza mahkemesinde başlanmıştır. Maznun Hayva mahkemede Suçu tamamile inkâr ederek: — Evde yofurt maysladım ve yarısını ahp tarlaya götürdüm. Evde kalan yoğur- tu da kocam yemiş, hastalanmış. Ben yo- gurta zehir koymadım. Böyle bir şey yap- mak için sebep yoktur. Eğer yoğurda zehir koysaydım evde çocuklarımın da ayni yo- Gurttan yeyip zehirlenmeleri tehlikesi var- dı. Böyle bir şey yapmadım. Dedi. Tıbbı adli raporunda ise, yapılan oğurtun içinde gide, a mürekkebatı bulunduğu bil- yordu. Maznun Havva buna karşı da: Benim haberim yoktur. Ben yoğurda 4 Hasköyde oturan Salamon İsminde hi- ri, Yeşildireke, otap fabrikasında çalı - şan Moiz ve Baki tarafından dövülüp yars- landığını iddia etmiştir. Polis, suçluları mahkemeye vermiştir. # Tahtakalode Şoyhdavud hanı müste- ciri Yusuf ile, han kahvecisi Akdoğan oir nl dörüp yaralamışlardır. 4 Tahmil ve tahliye smelesinden M med, Ilmanda Eksport vapurunda çalış- makta iken muvazenesini kaybeğerek ara- bara düşmüş, ağır suretis yaralandığın- dan Beyoğlu b esine kaldırılmıştır. ** Kuruçeşmede kömür amelesinden Mah- mudun iki yaşındaki çocuğu Niynzi, dün erin beş metre yüksekliğindeki bir pence- reden sokuğa düşmüş, ağır surette yaralar. - | miştr. | # Kapo Mele vapurile yeniden manla.'ı eşya, otomobil aksamı, sigara küğidi, cam Bay Amca ve ihtikârla mücadele!... yi e İY Taksim meydanı Gece yansı Taksim meydanından geçiyordum. Baktım, müthiş bir fa aliyet.. oElekirikler yarıyor, kam- yonlar işliyor, etraftaki o binalardan bir kısmı harıl hari yıkılıyor... Kaz- malar sallamyor, topraklar, yıkılan binaların enkazı kamyonlara doldu- ruluyor. Yanımda bir arkadaşım var- dı, sordum; — Bu ne faaliyet? aşkma?.. Bu geceli faaliyeti nedir? Arkadaşım cehaletime şaştı: — Görmüyor musun? dedi, 80 met- relik büyük cadde yapılıyor... Bunun için de binaları yıkmak lâzım... Bu gördüğün imâr faaliyetidir... Tuhaf şey... İmâr denilince herke sin aklına eyapma» gelir, bizde de evvelâ «yıkma» kelimesi geliyor... Bir semtte imâr fanliyeti başlar başla- maz, ilk işimiz kazmaya sarılmak olu- yor. Yanımdaki arkadaşıma sordum: — Peki bu seksen metrelik caddeye ne lüzum var?. — Ehhh.. Taksim meydanmın bi- raz arkasında, yani karakol tarafın. da bir tiyatro binası yapılacak. Bu binanın meydandan görülmesi li zim. — Peki... Çok güzel amma evvelâ tiyatro binasının yapılacağı yerleri yıksak, hatlâ tiyatroyu yapsak, son- ra etrafını açsak daha iyi değil mi?. Baksana bu öndeki binalar yıkıldık- tan sonra arkadan kötü binalar gö- ze sarılıyor... Arkadaşım sustu. Karanlıkta Ma- ginot hatına cephane taşır gibi sıra sıra enkuzlar dolu kamyonlar top- Janmıştı. Bunların nereye döküldü- günü sordum: — Nişantaşındaki ne... dediler, çocuk bahçesi. Sonra aklıma gazetelerde okudu- ğum bir bevadis geldi. Taksimde yi- kılan binalar yüzünden, harap, dük- kân vesaire gibi yerlerin kiraları bir- denbire yükselmiş... Taksimde bina harabelerinin, top- rak yığınlarının önünden geçerken düşündüm. Muhakak ki imür deni- lince çirkini, biçimsizi ortadan kal- dırmak, bunun yerine güzeli koymak akla gelir... Fakat biz imâra daima «yapmak» dan değil ayıkmak» tan yoruz. Çok defa, yıkıyoruz. Fakat yenisini yapmakta geç kalıyoruz. İmâr hareketlerimize biraz da «yap- mak» tan başlasak, sonra da bunun icabı olarak «yıkmak» fiiline geçsek... Meselâ şu Taksimdeki tiyatro mese- Evvelâ tiyartronun yerini hazır- lamak, orayı temizlemek, hattâ tiyat- royu yapmak, ondan sonra bu tiyat- ronun yolunu açmak daha mâkul ol- maz mu idi?.. Hikmet Feridun Es X Ham madde bir anket açıldığını ş mamcn gelmiştir. Bir iki güne kadar tasnif edildikten sonra netice bir rapor halinde İktisad Vekâletine bildirilecektir. * Avram a biri, Türkiye hariclado akrabası bulunan aileleri tahkik ederek bunların evlerine gidip: «Akrabanız geldi, vapurda bekliyor. Pasaportu vize edilece &i için çıkamıyor, vize parası istiyor. Veri- niz de götüreyim.» diye dolandırıcılık yap- mıştır. Ayram dün Sultanahmeğ birinci sulh ceza mahkemesinde sorguya çekilerek tevkif edilmiştir. iş 7 İhtikârla mücadele komisyonu karyo- Marerini tedkik ediyormuş bay Amca?.. A. — Eder a, bunda şaşacak ne var?. Yaninca kendini karyolada buldu... .. Şimdi kalkacak, traş olup yıkanacak, Sıra su, sabun, ayna, ustura ve kolonya £i- atlerini tedkike gelecekl... Derken #ahvaltıya oturacak. sıra çay, kahve, süt, yumurta, şeker, peynir, tereyağı, zeytin ve reçel İlallerini tedkike gelecek!... «. Sonra Riyinesek, sıra çamaşır. göm- lek. kravat, elbise, kundura ve şapka fiat- lerini tedkike gelecek ve nihayel sokağa Çi kınca da nakil vasıtalarını tedkike başlıya- caki. İm » Ve böylelikle hayat pahalılığına mey- dan verilmiyecek! Kah kah kah kah. B. A. — Ucuzluğu gördün ya, gül baka- Soo

Bu sayıdan diğer sayfalar: