15 Kasım 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 2

15 Kasım 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | | j | t ik | Â t Yaşama sav Hükümetimizin, bayatı ucuzlatmak ve müilletin yaşayış imkânlarını genişletmek hususundaki yeni hamlesi; ne kadar yerindedir ve ne kadar açil bir iştir. Tur, geker, sıcak yemek, ruha, aekmek, su, işik hale ve istikbale emniyet, bir memlekette büyük vatındaş yığınının ilk plândaki mücade- le hedefini ve hayat endişesini teşkil ederler. Köylünün perişan bir kalıkla dolaşması, çoluk çocuğun şeker va mcak yemek gıdamını tam alamaman, — vatandaşın ça'ışlığı işe emniyet beslememesi ne hazindir? Çocuklarımıza bol yiyecek ve vitamin vermek mecburiyetindeyiz. Nesil davasını başka türlü balletmeğe imkün yoktur. Mektebleri daldu- rap yavruları tetkik ediniz: Hepsi de aymı yaşama, ayrı beslenme ve ayrı terbiyenin muhtelif modelleri gibidirler. Bu, bizim için baş eğilemiyecek bir vagiyettir.! Köylünün, piyasadan, istihlâk merkezlerinden elini kolunu sallıyarak dönmesi de bizi ne kadar düşündürse yeridir. Köylü, ambarındaki kışlık yiyeceği ile beraber, ışığımı, şekerini, tu- zunu, kibritini temin” edebilmelidir. Sutında rubası olmalıdır. Evinde Ansanca bir hayatın icabettirdiği oşya ve malzeme bulunmalıdır. Bu takdirdedir ki, köylünün, halkın, evvelâ mazeriyatımı, saniyen maddi kuvveti, mukavemeti ayağa kalkacoklır. Çalışma iştihası, hayat sevgisi doğacaktır. Bezginlik, takatsızlık bir millet için ne kadar korkunçtur? İşte hükümetimizin yeni hamlesi bu kadar şamullü, bu kakar ve asil gayeye doğru gidiyor? Dağdaki bağdakini kovmuş! #İngiltere'de Sir Artur Lo- rens isminde bir adam ölmüş- tür. Bu adamın on bin ster- linlik nakid serveti kalmıştır. Fakat bu servetin 500 lirası hizmetçilerine ve 10,000 lirası da en ziyade sevdiği hizmet- çisi Viyolenta Hayte verilme- sine dair bir vasiyetname çı- karılmıştır.. İngiliz kanunları vasiyetna- melere ilâm derecesinde bir kıymet verir, Eğer bu vasiyet- namenin sahteliği meydana çıkmazsa, müteveffanın — zev- cesi 10,000 İliraya ebediyen karşıdan bakacak demektir. Kadın maznunlar ve mahkemeleri İngiltere'de son zamanlarda yeni bir hukuki cereyan baş- lamıştır. Bu da, kadın maz- nunların behemehal kadın hâ- kimler tarafından muhakeme edilmesi cereyanıdır! Londra'lı sofrajetlere göre, kadın ve erkek arasında bin- lerce senedenberi sürüb gelen bir rekabet ve hak kavgası vardır. Erkekler binlerce sene- dir kadınları en tabii hakla- rından mahrum etmişler, ka- dında ancak bir esir sıfatı görmüşlerdir. Bunun için erkek hâkimlerin kadın maznunlara karşı bitaraf olmadıkları kana- atındadırlar. Sarışın düşmanlığı mı? Paris'te büyük mağazalar- dan birisinde tuhaf bir âdet varmış: Bütün müstahdeminin Yesmer olması bu mağazada en esaslı bir şart imiş. Sar- şin olanlar, bilhassa sarışın kız ve kadınlar için bu ma- gazada bir lokma ekmek bul- mak imkânı yokmuş! Buusulün iyi veya kötülüğü belli olmamakla beraber, son zamanda sendikalar yüzünden bu mağaza ile büyük mağa- zalar işçiler sendikası arasın- da büyük bir ihtilâf çıkmış ve hattâ bir sarışın kız işe alınmadığı için grev bile ilân edilmiştir. Mes'ele o kadar hâd bir şekil almış ki nihayet M. Blum tavassuta mecbur “kahnış. Mağaza sahiplerinin es- suretile greve nihayet veril- Taşlar hastalanır mı? Bir İngiliz âlimi, binalarda kullanılmış taşların - hastalığı * yanlış okumadınız emin olu- nuz, taşların hastalığı - için bir eser neşretmiştir. Bu esere göre, taşların sıh- hatini (!?) bozan şey, büyük | şehirlerde gaz ve istir. Hava- | yı nesimi içinde inhilâl eden hamızı kibritiyet tabii olarak 25 milyon Tütün satışı bu miktarı buldu Tütün piyasasında satış- lar, mıntakanın her - tara- fında hararetle davam et- mektedir. Dün akşama ka- dar satılan tütün miktarı 25 milyon kiloyu bulmuş- tur. Henüz müstahsil elin- de kalmış tütün miktarı 3,5 milyon kilodur. Bun- ların da bir hafta içinde tamamen satılacağı kuvvet- le tahmin ediliyor. Ihracatçıların ** İZararları.. Saime Sâdi Bir Heyet Ankara'ya Gidiyor Fransız frangı ile diğer ba- zı paraların kıymetlerinin dü- şürülmesi yüzünden — İzmir ib- racatçılarından bir kısmı, epi zarar görmüşlerdir. Gerek bu mes'ele, gerekse menşe şaha- detnamelerinin tanzimi işinde gördükleri zorluklardan hükü- mete izahat vererek zarardan kurtulmaları ve kolaylık gör- meleri için teşebbüslerde bu- lunmak üzere kuru meyve ih- racatçılar — birliği âzâsından â Kırkağaçlı — oğlu, Na- zilli'li Ali Haydar oğlu Mus- tala, Sabri Süleymanoviç, Şe- rif Remzi ve Palamutçular şir- keti müdürü Fuat'dan mürek- kep bir heyet yarın Ankara'ya gidecektir. Bravo! mermerleri de inhilâle sevk Müteşebbis bir genç çalı- eder. Bu esere göre, yalnız Lon- dra havasında 30,000 vagon hamızı kibritiyet meşbu imiş! Bir şehir batıyor! Japonya'da Ozaka şehri, mühim bir sanayi merkezidir. Şehir ve civarı halkı takriben bir tehlikeye maruz bulunmak- tadır: Şehrin kurulmuş bulun- duğu saha senede vasati olarak 10 santimetre alçalmaktadır. Bu halin neden neş'et etti- gini anlamak üzere bir Japon fen heyeti tetkikatta bulun- maktadır. Bazı fen adamlarına göre şehrin bulunduğu ada, tedrici surette batmaktadır; ve âni olarak denizin dalga- ları arasında kaybolması da mümkündür! M. Bek Varşova'da Varşova, 14 (AMA) — M. Bek dün akşam Londra'dan Varşova'ya gelmiştir. Bugün doğan çocuklar.. 41111936 Merihin bu akşamki tesirleri ayın tesirlerini takviye edecektir. Bugün — sözlerdeki çiddet ifalede geçecek, bu suretle fazla ve şid- detli sözler yözünden bir hiç bü- yük bir hâdise teşkil edecektir. Bugün — doğucak — çocukların shbati çok nazik ve çabuk bo- gulur bir şekilde olacak ve nile- leri bu çocukların sıllatini dai- ma endişe içinde takibedecekler: dir. Bu çocuklar ekseriyetle hot- gam olacak ve bü tabiat onlara maddi muyaffakıyet vereçek, fa- kat aile hayatında mes'ud ola şarak bir makine icad etti Turan yağ fabrikasında ça- lışan 17 yaşında bir Türk genci, bir sene uğraşarak kü- çük tipte buharlı bir makine yapmıştır. Kendi el ve kafa emeği ile vücuda getirdiği eserini, küçük bir camekân içine koyan bu genç, ziraat müdürlüğüne vermiştir. Makine, büyük fabrikalar için elverişli olabilecek yeni bir tiptedir ve mazot, benzin, kömür ve hattâ odunla bile işlemektedir. Vilâyet umumi meclisi aza- larından bazıları, bu çocuğun Avrupa'ya tahsile gönderile- rek memlekete faydalı mühim bir uzuv haline getirilmesini de düşünmektedirler. Genç Bulgaristan'dan gelen'muha- cir kardeşlerimiz — £ Bulgaristan'dan gelmiş olan muhacir kardeşlerimizden (250) ailenin iskân edilmek üzere Manisa'ya gönderildiklerini yaz- mıştık. Çift arabalarile gelmiş olan bu muhacirlerin arabaları da dün İzmir'den Manisa'ya hareket etmiştir. Bugünlerde Ro- manya'dan daha (802) kişi gelecektir. Muhacir kardeşlerimiz, Türkiye'ye kavuşmaktan fevkalâde memnun ve mes'uddurlar. Manisa'da derbal iskân edileceklerdir. Resmimizde dün ara- balarile Manisa'ya hareket eden Bulgaristan'lı muhacirlerden bir kısmı arabalarile birlikte görülüyor. Dün deçokfeci bir tram- vay kazası oldu Doyçe bank müdürünün kaynana- sı beyni parçalanarak öldü Dün öğleden evvel Gözte- pe tramvay caddesinde vapur iskelesi önünde feci bir tram- vay kazası olmuştur. Davi kızı Buhara adında 62 yaşın- da bir kadın, kendisine çar- pan tramvayın şiddetli sade- mesinden yere düşmüş ve başı taşa rastlayarak beyni patla- mak suretile ölmüştür. Buhara Doyçe Oryentbank ikinci mü- dürü Politi'nin kaynanasıdır. Kaza şöyle olmuştur: İhtiyar kadın, Göztepe'de yeni dar sokağında 1 numarada oturmakta idi. Dün sabah ge- ne Göztepe'de oturan kızının evine gitmek üzere kendi evin: den çıkmıştır. Kızına, kendi pişirdiği ekmekten götürmek üzere yanına almıştı. Tramvay caddesini takib ederken ihti- yarlık sebebile zaten gözleri görmemekte ve kulakları da az işitmekte olan kadın, ko- naktan Güzelyalı'ya doğru gi- den 7 numaralı elektirikli tram- vay arabasına çarpmıştır. İh- tiyar kadın, tramvayın çarp- ması üzerine yere düşmüştür ve başı üzerine şiddetle düş- tüğü için beyni patlamış, der- sın'ııkiı]. bizde takdir ederiz. | hal yakındaki asker hastanc- Tadar v e Uçup gelecek değiller ya? Karaburun'a altı saat mesafede Küçükbahçe köyünden idarehanemize bazı vatandaşlar geldiler. Baktık, yargun argın, yarı hasta gibi. Derdlerini şöylece anlattılar: — Bizim köye vaktile motörle gider, gelirdik. Körfez idaresi zamanında, bu, menedildi. Bilahare kamyon ve kamyonetler işlemeğe başladı. Halbuki bizim köye kamyonet gelmiyor. Bilmecburiye Saip iskelesine geliyor ve orada bekliyoruz. Halbuki her defasında bu kamyo- netler doluyor ve bize sıra düşmüyor. Yolun İzmir'e doğru kısımda daha beride intizar ediyoruz, nafile, hep dolu.. Urla'ya kadar saatlerce yol yürüyoruz. Bu ne olacak? Bir biçimini düşüremeyip İzmir'e üç günde yaya gelmek mecburiyetinde kalan talisizler bile var.. Mademki liman idaresi artık vapur işletmiyor, bizim de serbestimiz iade edilsin, motörlerimizle gidip gelelim. Yahut buna bir çare bulunsun. a Düşündük, hakikaten doğru: Vapur işlemez, motör işlemez, kamyan işlemez, bunlar ne ile gidip gelsinler; uçacak değiller ya? Buna çare bulacak, gene valimiz Fazlı Güleçtir. Köylüyü o düşünür, sine kaldırılmışsa da yarım sa- at sonra ağır yarasının tesirile ölmüştür. Vatman Şeref Ali zabıtaca yakalanmış ve hâdise tahkika- tına müddeiumumi — muavini Orhan Köni tarafından el kon- muştur. Vatman ifadesinde : — Benim suçum yok. Ko- nak'tan Güzelyalı'ya giderken ansızın tramvayın önüne geçti ve kaza bu yüzden oldu. De- miştir, Kaza münasebetile tramvay arabalarının seyrü seferleri bir müddet geri kalmıştır. Tah- kikata devam ediliyor. Çene kemikleri kırılmış Evvelki gün Karataş tram- vay caddesinde idaresindeki 419 numaralı otobüsü çarptı- rarak — kaldırım - amelesinden Osman'ı ağır surette yarala- yan şoför Mehmed Ali'nin ya- kalandığını yazmıştık. Hasta- neye kaldırılan yaralı Osma- nın kaza neticesinde çene ke- miklerinin kırılmış olduğu an- laşılmıştır. Kadife kalesi Bir çam ormanlığı ha- lini alacak. Vilâyet ve belediye; Kadife kalesinin teşcirine büyük ehem- miyet atfetmektedirler. Üç se- ne içinde Kadife kalesi tepe- sinin yarıya yakın kısmı tami- men teşcir edilmiştir. Buraya dikilmiş olan çam fidanların- dan bir kısmı büyümüştür. Henüz küçük olanların da ye- tişmesi için hususi bir itina ile bakımlarına devam - edil- mektedir. Belediye, ileride bu- rada güzel bir gazino yaptır racaktır. Fakat henüz Kadile kalesine su çıkarılmamış ol- duğundan lîdçıııluııı bakımı güçlükle temin edilmektedir. Haber aldığımıza göre orman idaresinin Karşıyaka'daki or- man fidanlığında busene ye- tiştirilmiş ikiyüz binden fazla muhtelif ağaç fidanı vardır. İzmir'in teşcir işlerinde bu mevsimde bu fidanlıktan pek çok istifade etmek mümkün ANADÖLÜ eee aaT T M SD AT A MA GGKar aa |S V) )€ K aa VEHİRHABERLERİ Fantazi : Karışık intibalar Güneşin plâke döşemesini, san- dalyelerini, masalarını bol bol yıka- dığı gazino önünden geçerken ar kadaşım birden ayağa kalktı ve gü- lerek, elimi uzattı: — Nanmlsın, dedi. Hastalığını ittim fakat gelemedim, çok — üzül- düm. — İyiyim. Görüyarsun ya kalk- tm. Geçici bir grib. — İyi ol, iyi. Sonra başka birşey konuşma- dan elime kâğıdı uzattı. — Şunu al, bir intibamı yaz. — Hangi intibammı! — Neyi istersen. Bu dakika dimağında en çok yaşıyanı. Ona gülerek cevab verdim, — Kafam plâk #sstan mağaza değil, Yazmak için düşünmek lâ- zırm. Düşünmek. için de kafamın ça Tşacak durumda olması şart.. — Hayır hayır, dedi. muhak- kak birşey yazman lâzum. — Fakat neyi? — Neyi istersen. Bu mubak- kek olacak. Mukavemet edemedim! Güzel ve zamamında söylenmiş bir dost sözü, kaleyi içinden fetheden bir kuvvet gibi, insan mukavemetini kalbinden vuran ve yenen bir ai lâhtor, Bilhassa bu arzu samimi ise, içinden geliyorsa ve bir sempatiyi önüme sürüyorsa o mutlaka istedi- gini yaptırır. Hastalık, insamı yeni bir şuura kavuşturan bir devirdir. Bu zaman- da yalmız uzviyetimiz değil, fikir. lerimiz, duygularımız da değişiyor. Başka ihtisaslar içinde kalıyoruz. Bunlardan bazısı hararetin - firına atılmış bir odun parçasını yaktığı gibi yazlığımızı yaktığı zamanlarda ne kadar açık bir surette gourumuzun ufkunda beliriyor? Öyle biran geliyor ki hararet vaviyetimizi kuvvetten düşürerek, tamamen âtl bir hale koyuyor. O vakit yalmz şunrumuz faaliyettedir. Ve onu bu ünda (Dalgenz bir de. mizin yüzünden aşağıya bakıldığı yakitte gördüğümüz deniz otları, balıklar ve diğer hayvanları gibi) ; ; İl % ileri Nİ Iîîîğ uzadıya düşündüm. Radyodan din- lediğim haberler, bu ânlar da yan yana konularak, eğlenerek bir bütün haline gelen bir parça gibi, intiba- Tarımı tamamladı. Ve bu harb, Dar- in'in dediği gibi tam bir «Hayat için mücadele» sahnesi halinde or taya çıktı. İnsanlar - belki ilk defa biçbir devirde yapmadıkları ve ya: şamadıkları bir harbı. bugün yapı- yorlar. İlk çağda mağlüb olan insan esir oluyor, insanlıktan çıkıyor fa- kat geme yaşıyordu. Orta çağda di- nini değiştirmekle hayat hakkını — sonu 5 ıncı sahifede — GAT CTC AF İ YAK VT CA LA NSN DADED çam fidanlarından çok büyük- leri bile orman fidanlığında mevcuddur. Belediye reisliğinin, orman fidanlığından lâzım olan ağaç fidanları için Ziraat Vekâletine İ mer Müstahdemini uğur say- || mıyacaklardır. © sever.. Yazmak bizden, icabına bakmak ta kendi- | olacaktır. Bilhassa Kadifekalesi | müraçaat edeceği haber alın” Hiikmizliakdi nni üüi KELALERENDA < aa aa nğü heti biltlna öi eai ünintü

Bu sayıdan diğer sayfalar: