January 26, 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

January 26, 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ü 26/1/931 Berlin, 25 (Radyo) — Al- man gazeteleri, M. Blum'un Liyon'da iradettiği son nutku- nu şiddetle tenkid etmektedir. ler, ve: “M. Blum'un — tuttuğu yol, Fransız-Sovyet paktından sarfı hazar etmemiş, sulhu tehdid edecektir. M. Blum şarktaki — ittifak namına Fransa'nın dostu olan Mmemleketleri de izrar edecek- tir. Ve ayni zamanda, her milletin. baş döndürücü bir faaliyet ile silâhlandığı şu sıra- da M, Blum — tahdidi teslihat teklilinde bulunmakla büyük bir tezada dönmektedir., De- Mmektedirler. | Berlin, 25 (Radyo) — Al- | Man matbuatı, vaziyet üzerine heşretlikleri yazılarda “ Fran- Sa'nın içtimal ve iktısadi va- ziyetini düzeltmek için 55 Mi yar franka ihtiyacı vardır, demektedir. Berlin, 25 (Radyo) — Yeni Heşrolunan bir dahili asâyiş | unu — muücibince, bütün jdn- Surette konuşulacaktır. hakı hakkında olacaktır. Londra, 24 (A.A) — Mali aliğ olan Fransız istikrazının irmektedirler. ü—lllde'yi vermiştir. - ANADOLU — Günlük siyasal gazete Sahip ve başyorgamı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumt neşriyat ve yazı işleri Müdürü; Hamdi Nüzhet Çançar İösrekanesi: İzmir İkinci Beyler sokapı C. Halk Partisi binası içinde ı_'lel;nr: İzmir — ANADOLU 'tlefon: 2776 — Posta kutusu 403 ABONE ŞERAİTİ ilbğı 1200, altı aylığı 700, üç aylığı 500 kuruştar. 1 memleketler için senelik aböne ücreti 27 liradır Ha ycıılı_s kuruştur dÜ göçmiş nüshalar 25 kuruştur. — Türkiye - Italya Rüşdü Aras- Kont Ciyano mülâ- | katı Milâno'da olacak. | İstanbul, 25 (Hususi) — İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciyano ile Hariciye Vekili Tevfik Rüşdü Aras mülâkatı, şubatın üçüncü günü Milâno'da olacaktır. Bu Mülâkatta, İtalya'nın Montrö Muahedesine iştiraki ile diğer bütün muğlâk mes'eleler esaslı Son Haberler | Alman gazeteleri ateş püskürüyor -M. Leon Blum Fransanın -Almanyaya müstemleke Veremiyeceğini söylüyor Fransız başbakanı, barışın temini için D kollektif muahedeler lâzımdır, dedi. darma, polis ve asâyiş temini ile mükellef kuvvetler bundan böyle dahiliye bakanlığınıı emrile hareket edeceklerdir. Liyon, 25 (Radyo) — Fran- sa başbakanı M. Leon Blum Liyonda irad ettiği mühim nutkunda teslihat yarışına son verilmesi lüzumunu ileri süre- rek demiştir. ki: — Almanya'ya hiçbir vakit müstemleke verilmemesini dü- şünmedik ve düşünmiyoruz. Almanya ile siyasi ve iktısadi anlaşmalar akdine taraftarız. Yalnız bir şartla.. Almanya mücerred bir halde silâhlan:- ma siyasetini bırakmalıdır. Çünkü Almanya; her ne su- retle olursa olsun müstemleke bulacak olursa,'ilk defa Fran- saya yüklenecektir. Dünya ba- rışını köllektif barış muahede- leri akdi suretile muhafaza etmek mümkündür: yalnız ya- pılacak anlaşmalar hiçbir işe Bence.. İnsanda kuyruk Yazan: Dr. Necati Kemal Siz “İasanda kuygık ölür mu h çf Diyeceksiniz. Ben “Kuyrüksuz insan — olur ahi bli; dikanm * şaşkcakalık: ada ma, ne yapalım, hakikattir. bul.. Herkerin, her insama kendine göre Lir kuyruğu var, Amma, çok insan. da bu. kuyruk gizlidir. Ederin derileri altında kalınış, giz- lenmiş, görünmez olmuştur. Bazı insanlarda iyice kendini saklıyamaz da biraz dışarı çıkarsa, bir merak, bir dehşet, bir kulka. balı alâkadır. başlıyor bizlerde.. Yani, kuyruğu gizli olan bisler, içimizden — kuyruğu biraz dışarı çıkmış olan herhangi birine deh. şetle, bayretle, kalıkaba ile bakıb gülüyoruz. . Hayvanların dört ayaklı bir ma: sa gibi, kaba saba ve hantal olduk. ları “Ejderhalık,, devirlerinde kuy» Tük, uzviyet ve hareketin yegüne müvrazene uosuru — idi. Daba müte- kâmil dört ayaklılarda kuyruk bir *Arka göz,,, bir “Dümdar,,, bir “Emniyet,, organıdır. İnsan gibi iki-ayak üstüne kal. kanlarda kuyruğun yer ve rolü kulmadığı için kuyruk ta yavaş ya- vaş ortadan kalktı.ğ Amma, bu. kuyruk, “Ejderlia bayvan,, devrinden, “Dört ayakhı adam,, devrinden arta Kalan maddi kuyruktar. Manevi kuyruklar, ma. nevi kuyruklarımız bilâ sallanıyor. sana Istanbul'da yaramaz ve Fransa bunlarn Kar fl"tı. aleyhindedir. Londra, 25 (A.A) — Observer gazetesinin Dış bakanlığı Vasıtasile aldığı malümata göre İtalya ve Türkiye Milletler ce- Miyeti toplantısı akabinde |müzakereye girişmeği kararlaştır- Mışlardır. Bu müzakereler İtalya'nın Montrö mukavelesine ilti- Elli milyon sterlinlik Fran sız istikrazı. I'lgı'ltere’den alınacak para, Fransız demir Yolları namınadır. Müzakere devamdadır. mahfeller elli mliyon sterlinge aktedilmek üzere olduğunu bil- stikraz Fransa tarafından değil, Fransız demiryolları ida- Tesi namına yapılacaktır. İngiltere Maliye Nezareti bu husustaki Bakanlar ile Fransız mümessilleri ara- Sitda müzakereler cereyan etmektedir. Atina'da Türk Ressamları sergisi. Atina, 25 (AA) — Ana- dolu Ajansının hususi muha- biri !bi'diriyor: — Türk ressamlarının tertip ettiği resim sergisi Parnassos cemiyeti salonunda açılmıştır. Sergide Sa Majeste kral, ve- amcaları prens Jorj, Başvekil Metaksas, sabık Başvekillerden Mihalakopulos, diğer nazırlar ve kordiplomatik hazır bulun- muşlardır. Parnassos cemiyeti rcisi ta | rafından bir nutuk söylenmiş nasından deniz kazaları oldu İstandul, *25 (Husüsi) — Kar fırtınası devam - ediyor. Bu yüzden, Karadeniz'de bazı kazalar oldu. Ezcümle Romen bandıralı (Karmen Silva) va- puru, boğazda karaya — otur- muştur. Çeşme Önlerinde bir Amerikan va- puru karaya oturdu. İstanbul, 25 (Hususi) — Bü- yük bir Amerikan vapuru, Çeş- me önlerinde karaya oturmuş- tur. Vapurun kurtarılması için buradan Alemdar tahlisiye va- puru yola çıkarılmıştır. Öğretmen izinleri Kahramanlar - okulu öğret- meni Mahmud'a ve Bayındır Maarif memuru İbrahim'e Kül- tür Bakanlığınca altışar ay izin verilmiştir. Pınarbaşı okulu öğ- retmeni Nazlı'ya, Ödemiş Za- fer okulu öğretmeni Şefika'ya, ikişer ay, Burnava - Hilâl okulu öğretmeni İrfan'a iki buçuk ay, Tepeköy Kâzımpaşa okulu öğretmeni Nefise'ye bir ay, İzmir - Cumhuriyet okulu öğret- meni Miraciye'ye 45 gün, Ur- la'nın Özbek köyü öğretmeni Haşim'e iki ay izin verilmiştir. İstifla eden öğretmenler Torbalı kazasının Kayasköyü öğretmeni Subhi ile Mene- men'in Duga köyü öğretmeni Hakkı'nın istifaları Kültür Ba- | kanlığınca tasdik edilmiştir. —| liahd, hemşireleri, prenses İren | Tzarammaumamusunaunaamumuumuzz hitaben mukabil bir nutuk iradolunmuştur. Salon davetli | ve ziyaretçilerle hınca hınç dolu idi, | Cidden memnuniyeti mucip | bir manzara gösteren sergimiz | Majesteden itibaren herkesin ANADOLU Körler keman çalıyor Cumhuriyetin eserlerinden: bümnmhuüri yelin eserlerındeli. Sağır, Dilsizler ve Kör - ler Enstitüsünde.. Şimdi acaba suların rengi nasıldır? Bir dilsiz ağzını boru gibi yaptı: Ooooo dedi. Soğuk var.. Berbat bir rüz- gür, insanın cesaretini ve ma- nevi metanetini — bile hırpala- mak için sahilden başlıyarak şehrin sokaklarına saldırıyor. Ben, Karşıyaka'daki - sağır- lar dilsiz, körler ve anormal- ler müessesesine gidiyorum.. Sözde çocuk bahçesinin kapısı önünde, elinde değneği, pal- tosuz, pardesüsüz ve atkısız bir köre rastladım. Elinde bastonu — vardı. Kaldırımları yoklıyor ve yürüyordu. Çene- Sağır ve dilsizler demir- hanede çalışıyorlar sini ve boynunu biraz kaldır- mış, kapalı gözlerini hafifçe göğe dikmişti.. Dudaklarında da sebebi ve manası anlaşıl- mıyan gizli bir tebessüm tit- riyordu. Biraz ileride tram- vaya atladım ve ayrıldım.. Körler, şüphesiz ki, en bü- yük bir âlemi andırırlar? Bu görmiyen, kapalı gözlerin ar- kasında kim bilir neler vardır? Keza, sağırlık ta Çin sed- dinden daha kuvvetli, daha korkunç olan öyle bir. dıyar dir ki, normal insanla anor- mal insan arasında gerilmiştir. Düyününüz: Bir top gürültüsü bunlardan birini dehşet ve korku ile sıçratırken, diğerin: de, ancak bir arkadaşının sıç- ramasından — mütevellid bir neş'e ve meraktan başka hiç- bir jtesir yapmıyor. Müessesenin kapısından içe- riye girdim. Bakımlı, tertemiz bir. bahçedeyim. Solumdaki kısımda, yanyana yürüyen beş kör yavru gördüm. Kıyafetleri tertemizdi. Konuşuyorlardı: — Bugün” güneş var mı acaba?, — Bilinmez kil. — Şimdi acaba suların rengi nasıldır?. — Belki -yeşildir. — Peki, yeşil nasıl oluyor?. — Bilmeml!.. — Benim annemin yüzü beyazmış. Gözleri de yeşil! — Benim de öleymiş.. Ah bir kere görebilseydim! — Ben elimle yokladım, baktım. Annemin gözleri iri iri.. Burnu sivrice. Babamın, burnunun ucunda bıyıkları var. Kendisine sordum: Bıyığın çeşidi varmış.. Hattâ, şimdi birçok insanlar bıyıksız geziyorlarmış.. İlk heyecanım burada baş- lamıştı. İptidal bir telâkki ile, — Allah, neler yapıyor, bazen kullarını nasıl yaratıyor? Diyen dünkü cemiyet kafası, emirim ki şimdi bu ve böyle müesseselerin — karşısında ,bi- y A Bllar Dilsizlerin eserlerinden bazıları raz da dilini hizaya çekmek mecburiyetindedir. Çünkü ha- kikat anlaşılmış bulunuyor: Sağırlık, dilsizlik, körlük, sarsaklık, kekemelik vesaire, hiçolmazsa yüzde 90, ana ve babanın marifetidir. Buna, ve- raset kanunu, demek daha doöğru. Bizim veya ana baba- ya veyahud da dedelerimizin hatasını, noksanını, geriliğini, bu betbahtlar çekiyorlar.. Merdivenleri çıkarken, sağ tarafta iki talebe gözüme ilişti. Bunlar kör değildi, sağır, dil- sizdi. İşaretle, o kadar - seri bir şekilde konuşuyorlardı ki hayret ettim. Tekin yere İs: — Sonu 4üncü sahifede — | tabakalarının içinden akıp ge- | .» Acırım Toprak altındaki meçhul ve keşfedilmemiş bir cevher, arz çen büyük petrol damarları gibi, dağda, yabanda kalmış | zekâya, acırım. Kürremizin merkezinde kay- nayıp ta kış günü toprak yü- züne veyahud da iki başlı yüz- ler diyarına fayda vermiyen büyük ateş gibi, büyük kala- balığın içinde boşa akıp giden enerjiye, acırım. Gene büyük bir ruh ve san'atın, bir ömre bedel kör- kunç sancılarla doğurduğu şah eserler sokaklarda, kaldırımlar- da sürünmelerine, acırım.. Acır değil, hattâ ağlarım.. Her içtimai nizamdan bir tokat yiyen, her hayır müesse- sesinin kapısından bir omuz silkişle kovulan ve her zengin kapısında ev sahibi değil, hattâ hizmetçi tarafından üs- tüne, kedi gibi, bir kova su atılarak kovulan ve yavrusunu sokakta bırakan kadına acı- TIM.. Birkaç kilometre ötede bol sular akarken, kurak bir mev- sim gününde avucunu, par- maklarım, gözlerini ve yüre- ğini bulutsuz” göklere dikip yağmur duası yapan köylüye; Faizcinin, murabahacının ka: pısında eline sunulan birkaç veya birkaç yüz lirayı hediye sayarak öpüp te başına koyan çiftçiye acırım, Hayattaki en asil, en yük- sek fikir ve ruh dâvâsını, bir mevki ve bir menfaat ihtirası içinde mütalca eden galile acırım. Adam olamadan “İnsan,, pa- yesine çıkarılan veya çıkan zavallı cemiyet anormaline acı- nım. Maddi -saadetinde hiçbir vicdani ve insani mukayese yapmadan göklerin yıldızları- nin da başına tâc olmasını istiyen şimarığa acırım.. Bir tavus gibi rengâ renk )kıyafet ihtişamı içinde dünya- yı bir dev aynasından görme- iğe (kalkan cahil ve beyinsiz ;salon kadınına acırım. Doğurmıyan veya doğurtme- yan insanın, komşu evin sa- çağı altındaki yavrulara ba- kıp ta, (Saçları sarı veya başı büyük, güzel amma çok çe- neli!) Deyişine acırım. * Bol keseden allâmelik eden #divanenin; kupkuru kalfa tası- nin içindeki kireçleşmiş bey- nine de acırım... & Daha, nelere nelere acırm? Orhan Rahmi Gökçe vam Yaralnmak 75 İkiçeşmelik caddesinde Hü- seyin oğlu Fahri, Mehmed oğlu Ali'yi bıçakla hafif su- rette yaralandığından yaka. lanmışlardır. TAKVİM Rumi 1352 | Arabi 1355 2ci kânun 13 Zilkade 13 —| İkinci kânun 26 SALI ae ae e aa iykat Ezan Vasat|Evkat Ezan Vasat| iüneş 701 17,19) 4 TIKMIZD0 TT , İUfak şam * 70g 1zzelyela AAS 20 u0 M SU6 RELIRAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: